Globasa-Türkçe Sözlük, 2025-08-10
- -abil
- -ebilen, -abilen, -ebilir, -ilebilir
- -bimar
- -hasta
- -bisu
- -lması/-nması mecburi, -lması/-nması zorunlu
- -bol
- -top, -küre
- -cu
- geçişsiz fiil imi, olmak, haline gelmek, -laşmak, -leşmek
- -din
- -gün
- -do
- -ın pasif/edilgen durumunda, -mış, -miş
- -doku
- -belge, -doküman
- -dom
- bina, tesis, oda, yer, mekan (belirli bir amaç için)
- -dukan
- -dükkan, -mağaza
- -ente
- (cansız) etken, araç
- -fil
- eğilimli, yatkın
- -fobi
- -fobi
- -fon
- -fon, ses aleti
- -gi
- ettirgen/geçişli fiil imi, yapmak, ettirmek, -dır-, -dir-
- -gimu
- olması icap eden
- -gon
- -gen
- -grafi
- -kayıt, -grafi
- -hole
- -kılıf, -lık, mahfaza
- -ible
- -ilebilir, -ebilir, -abilen
- -ina
- -in
- -ismo
- -izm, -cilik, -cülük
- -ista
- -ist, -ci, -cü
- -itis
- -iltihap, -it
- -je
- -derece, seviye, ölçüm
- -kal
- yetersiz, -siz, -sız
- -kamer
- -oda
- -kaxa
- -kutu, kap, muhafaza
- -kef
- -şef, baş, patron, lider, usta
- -kolordo
- renk tonu
- -krasi
- (tür) yönetim, -krasi
- -kumax
- bez parçası (belirli bir amaç için)
- -lari
- topluluk
- -laye
- -değer, layık
- -lexi
- -kelime, -sözcük
- -li
- ile ilgili, -sel, -sal, -in, -ın
- -logi
- uzmanlık, bilim(i), felsefe(si), çalışma(sı), sanat(ı), -loji, -bilim
- -mansi
- -mansi
- -maso
- -et
- -maxina
- makine, cihaz, aparat (isimlere eklenir)
- -medis
- -tıp uygulaması, -hekimlik
- -meter
- -ölçüm cihazı, alet, -metre
- -mo
- derece ve tarz zarfı, -ce, -ca, şekilde
- -mon
- -öge, birim (bir bütünün)
- -mosem
- -mevsim
- -musi
- -mesi/-ması şart olan
- -ne
- -ın aktif durumunda veya sürecinde, -en, -an, -yor
- -osis
- -patoloji, -oz
- -pel
- -e yönelten, isteten, istemeye neden olan
- -ple
- -kat, -katlı
- -pul
- yeterli veya fazlasıyla olan, -li, -lı
- -sa
- -dil, hayvan sesleri
- -sim
- -gibi, -imsi, -ımsı (isimlere eklenir)
- -su
- iyelik sıfatı imi, -in, -ın
- -tim
- -takım, ekip, heyet
- -tora
- -atör, -aç, -eç, makine, cihaz, aparat (fiillere eklenir)
- -tul
- -alet, araç
- -xey
- -şey, madde
- -ya
- soyut isimler, -lik, -lık
- -yen
- varlık (herhangi bir canlı varlık), (kişileştirilmiş) nesne, -ci, -cü
- -yum
- sıra sayısı, -inci, -ıncı
- a
- ah (şaşkınlık veya hayret belirtir)
- ababil
- kırlangıç (kuş), Hirundinidae
- abakus
- abaküs
- abces
- apse, çıban
- abece
- alfabe
- alfabetik sıraya dizmek
- Abigail
- Abigail
- abil
- muktedir, yetenekli, yapabilen
- -ebilmek, -abilmek
- abil na kari
- parası yetmek, almaya gücü yetmek
- abilgi
- olanak sağlama, etkinleştirme
- olanak sağlamak, etkinleştirmek
- abilya
- yetenek, kabiliyet, kapasite, imkan
- abone
- abonelik
- abone olmak
- aboneyen
- abone
- abruto
- ani, birdenbire
- aniden, birdenbire
- abrutoya
- anilik
- absorbi
- emme, soğurma, absorpsiyon
- emmek, soğurmak, absorbe etmek
- absorbiabil
- emici, soğurucu
- absorbigi
- sırılsıklam etme, ıslatma, doyurma
- sırılsıklam etmek, ıslatmak, doyurmak
- absorbine
- emici, soğurucu
- absurdo
- absürt, saçma, gülünç
- absürt bir şekilde, saçma bir şekilde
- absurdoxey
- saçmalık (sayılabilen isim)
- absurdoya
- saçmalık, absürtlük (sayılamayan isim)
- abyasa
- prova, pratik, alıştırma
- prova yapmak, pratik yapmak, alıştırma yapmak
- abyasado
- provası yapılmış, alıştırma yapılmış
- acidi
- asit
- acidigi
- asitlendirme, asitleştirme
- asitlendirmek, asitleştirmek
- acidihamir
- ekşi maya
- acidije
- asitlik, asidite (derece)
- acidipul
- asidik, ekşi
- acidiroti
- ekşi mayalı ekmek
- acidiya
- asitlik, ekşilik (durum)
- acum
- hapşırık, aksırık
- hapşırmak, aksırmak
- acumgi
- hapşırtma
- hapşırtmak
- adabu
- kibarlık, nezaket
- adabufil
- kibar, nazik
- kibarca, nezaketle
- adabukal
- kaba, nezaketsiz
- adabukalya
- kabalık, nezaketsizlik
- adabunenfil
- kaba, nezaketsiz
- adabupul
- kibar, nazik
- kibarca, nezaketle
- Adam
- Âdem
- adasi
- mercimek
- adasisupa
- mercimek çorbası
- adate
- adaptasyon, uyum
- adapte etmek, uyarlamak
- adapte olmak, uyum sağlamak
- adateible
- uyarlanabilir, adapte olabilir
- uyarlanabilir bir şekilde
- adatexey
- uyarlama
- Aden
- Aden
- adhesi
- yapışma, adezyon
- yapışmak
- adhesiabil
- yapışkan
- yapışkan bir şekilde
- adhesiente
- yapıştırıcı, yapışkan madde
- adhesine
- yapışkan
- yapışkan bir şekilde
- adhesixey
- yapışma, yapışmış şey
- adil
- adil
- adil bir şekilde, adilce
- adilya
- adalet
- admiral
- amiral
- admiralya
- amiral heyeti, amirallik
- adola
- kas, adale
- adolabala
- kaslı, yapılı
- adolabalaya
- kas gücü
- adolakal
- sıskа, çelimsiz, kassız
- adolapul
- kaslı
- adolaya
- kaslılık
- adopsi
- evlat edinme
- evlat edinmek
- adopsibyuro
- evlat edindirme kurumu
- adopsili
- evlatlık, evlat edinilmiş
- adopsiyen
- üvey anne/baba, evlat edinen ebeveyn
- adrenalin
- adrenalin, epinefrin
- adresu
- adres
- adreslemek
- adresukitabu
- adres defteri
- adresulari
- dizin, rehber
- Adrya
- Adriyatik
- afarin
- alkış
- alkışlamak
- aferin, bravo
- afatu
- felaket, afet, facia
- afatupul
- feci, felaket
- feci bir şekilde
- Afgani
- Afganistan
- Afganili
- Afgan
- Afganiyen
- Afgan
- Afrika
- Afrika
- Afrikali
- Afrikalı, Afrika'ya özgü
- Afrikanse
- Afrikaner (Afrikaner halkı, yaşam tarzları veya dilleri ile ilgili)
- Afrikansesa
- Afrikaans (dili)
- Afrikanseyen
- Afrikaner, Boer
- Afrikayen
- Afrikalı
- afsane
- efsane
- afsaneli
- efsanevi
- efsanevi bir şekilde
- agil
- çevik, atak
- çevikçe, atak bir şekilde
- agilya
- çeviklik, ataklık
- Agustin
- Augustinus
- Ahab
- Ahab
- aham
- anlayış, kavrama
- anlamak, kavramak
- anlıyorum, anlaşıldı, tamam
- ahamgi
- açıklama, izah
- açıklamak, izah etmek, anlatmak
- ahamible
- anlaşılır, anlaşılabilir
- anlaşılır bir şekilde
- ahamnenible
- anlaşılmaz
- anlaşılmaz bir şekilde
- ajabu
- garip, tuhaf, acayip
- garip bir şekilde, tuhaf bir şekilde
- ajabuxey
- gariplik, tuhaflık
- ajabuya
- gariplik, tuhaflık, acayipik
- ajabuyen
- garip/tuhaf kişi, eksantrik
- ajela
- acele, telaş
- acele etmek, telaş etmek
- acele et, hadi
- ajelado
- aceleci, telaşlı, aceleyle yapılmış
- ajelapul
- aceleci, telaşlı
- aceleyle, telaşla
- akaci
- akasya
- Akade
- Akkad
- akademi
- akademi
- akademili
- akademik
- akademik olarak
- akere
- dönüm, akre
- akereje
- dönüm olarak alan
- akiku
- akik
- Akile
- Aşil
- Akileli
- Aşil'e ait, Aşil
- akiletendon
- Aşil tendonu
- akne
- akne, sivilce
- aknemon
- sivilce, püstül
- aknepul
- sivilceli
- akonto
- hesap
- akorde
- akort (müzik)
- akordyon
- akordeon
- akran
- akrep
- akrili
- akrilik
- akrobati
- akrobasi
- akrobatili
- akrobatik
- akrobatiyen
- akrobat
- akse
- eksen, aks, dingil
- akseli
- eksenel
- aksento
- aksan (sosyodilbilim), şive
- aksetyan
- koordinat
- aksyoma
- aksiyom, belit, varsayım
- aksyomali
- aksiyomatik
- aksiyomatik olarak
- aksyon
- eylem, aksiyon, hareket, faaliyet
- harekete geçmek, davranmak, eylemde bulunmak
- aksyonfil
- aktif, enerjik, faal
- aktif bir şekilde, enerjik bir şekilde
- aksyonkadam
- prosedür, işlem
- akxu
- kötü alışkanlık, kusur, erdemsizlik
- akxupul
- kötü, alçak, ahlaksız
- kötü bir şekilde, alçakça, ahlaksızca
- albatros
- albatros
- alegori
- alegori, kinaye, istiare
- alegorili
- alegorik, kinayeli
- alegorik olarak, kinayeli bir şekilde
- Aleksandro
- İskender
- alergi
- alerji
- alergili
- alerjik (bir alerjinin neden olduğu veya onunla ilgili)
- alergipul
- alerjisi olan, alerjik
- alga
- alg, yosun
- algafutru
- liken
- algoritma
- algoritma
- algoritmali
- algoritmik
- algoritmik olarak
- aligator
- aligator, timsah, Alligatorinae
- alim
- öğretim, öğreti, talimat
- öğretmek, talimat vermek
- alimdo
- bilgili, alim, erbab
- alimible
- öğretilebilir, eğitilebilir
- alimli
- öğretici, eğitici
- öğretici bir şekilde, eğitici bir şekilde
- alimlogi
- pedagoji, eğitim bilimi
- alimlogili
- pedagojik
- pedagojik olarak
- alimne
- öğretici, ders verici
- öğretici bir şekilde
- alimxey
- öğreti
- alimyen
- öğretmen, eğitmen
- aljebra
- cebir
- aljebrali
- cebirsel
- cebirsel olarak
- alkali
- alkali
- alkalili
- alkali, bazik
- alkimi
- simya, alşimi
- alkimili
- simyasal, alşimik
- simyasal olarak
- alkoba
- alkov, niş, oyuk
- alkohol
- alkol, ispirto
- alkollemek
- alkoholdo
- sarhoş
- sarhoş bir şekilde
- alkoholfilya
- alkolizm
- alkoholfilyen
- alkolik (alkolizm hastası olan kişi)
- alkoholli
- alkollü (alkolle ilgili)
- almari
- dolap
- almasi
- elmas
- almasihalke
- elmas yüzük
- alo
- diğer, başka, farklı
- alo-
- diğer-, başka-
- alo kom
- -den farklı, farklı olmak
- alocu
- değişim, değişiklik
- değişmek, farklılaşmak
- alodexa
- yurt dışı, yabancı ülke
- alodexali
- yabancı, ecnebi
- yabancı bir şekilde
- aloe
- aloe (vera), sarı sabır
- aloete
- başkaları, diğerleri
- aloforma
- dönüşüm, başkalaşım
- dönüşmek, başkalaşmak
- alogi
- değiştirme
- değiştirmek, farklılaştırmak
- aloijen
- anlaşmazlık, uyuşmazlık
- aynı fikirde olmamak, anlaşamamak
- alojensifil
- heteroseksüel
- heteroseksüel olarak
- alokosmo
- alternatif evren, boyut
- alokrasi
- devrim (rejim değişikliği)
- alokwanti
- farklı miktarda, başka miktarda
- alolabel
- yeniden etiketleme
- yeniden etiketlemek
- alolide
- yönlendirme, havale
- yönlendirmek, havale etmek
- aloloka
- başka yerde, başka bir yerde
- alomaner
- başka bir şekilde, farklı bir şekilde
- alomo
- farklı bir derecede
- alondra
- tarla kuşu, toygar, Alaudidae
- alonumer
- farklı sayıda
- aloopsyon
- alternatif, seçenek
- alooto
- başka şeyler, diğer şeyler
- alopul
- farklı, başka tür, değişik
- başka bir şekilde, farklı bir şekilde
- alopul kom
- -den farklı olarak, aksine
- aloseba
- başka bir nedenle, farklı bir nedenle
- alosu
- başkasının
- alote
- bir başkası
- aloto
- başka bir şey
- alowatu
- başka bir zaman, farklı bir zamanda
- aloy
- alaşım
- aloya
- fark, farklılık
- farklı olmak, değişmek
- aloyagi
- ayrım, farklılaştırma
- ayırt etmek, farklılaştırmak
- aloyagiible
- ayırt edilebilir
- ayırt edilebilir bir şekilde
- alpaka
- alpaka, Lama pacos
- alto
- alto
- alucina
- halüsinasyon, sanrı
- halüsinasyon görmek
- alucinagiente
- halüsinojen
- aluminyum
- alüminyum, Al
- am
- emir kipi işareti
- Amara
- Amhara Bölgesi
- Amarali
- Amhara
- Amarasa
- Amharca (dil)
- Amarayen
- Amharalı (kişi)
- amaro
- acı (tat)
- acı bir şekilde
- amaroya
- acılık
- amber
- amber
- ambisi
- hırs, ihtiras
- hırslandırmak
- hırslı olmak, arzulamak
- ambisifil
- hırslı, ihtiraslı
- hırslı bir şekilde
- ambisikal
- hırssız
- hırssızca
- ambisinenfil
- hırssız
- hırssızca
- ambisipul
- hırslı
- hırslı bir şekilde
- ameba
- amip
- amen
- amin
- Amerika
- Amerika
- Amerikali
- Kuzey Amerikalı, Güney Amerikalı, Amerikan (Kuzey ve Güney Amerika ile ilgili)
- Amerikayen
- Kuzey Amerikalı, Güney Amerikalı
- amerikyum
- amerikyum, Am
- ametisto
- ametist
- amiku
- derin
- derinlemesine, derin bir şekilde
- amikucu
- derinleşmek
- amikugi
- derinleştirmek
- amikuje
- derinlik
- amikuya
- derinlik
- amino
- amino, amin
- amiru
- emir, komut
- emretmek, buyurmak
- amirufil
- otoriter, amirane, patronluk taslayan
- amiruli
- emir, zorunlu
- emir kipinde, zorunlu olarak
- amnyon
- amniyon
- amonyako
- amonyak
- Amos
- Amos
- amperi
- amper
- ampula
- ampul
- amusa
- eğlence, zevk
- eğlendirmek
- eğlenmek, keyif almak
- amusado
- eğlenmiş
- amusane
- eğlenceli, zevkli
- eğlenceli bir şekilde
- amusaparke
- eğlence parkı, lunapark
- amusaxey
- uğraş, meşgale, eğlence
- amusayen
- eğlendirici, şovmen
- Ana
- Anna
- Anadir
- Anadır
- anakonda
- anakonda
- analisi
- analiz, çözümleme
- analiz etmek, çözümlemek
- analisifil
- analize yatkın, analitik
- analitik olarak
- analisili
- analitik
- analitik olarak
- analisiyen
- analist, çözümlemeci
- analogu
- analog
- analoji
- analoji, benzeşim
- ananas
- ananas
- ananassui
- ananas suyu
- anar
- nar
- anarki
- anarşi
- anarkiismo
- anarşizm
- anarkiista
- anarşist
- anarkili
- anarşik
- anarşik bir şekilde
- anco
- resif, mercan kayalığı
- ancovi
- hamsi, anchoïade
- anda
- yürüyüş
- yürümek
- andagi
- yürütme
- yürütmek
- Andaman
- Andaman
- andayen
- yaya, yürüyen kişi
- andesita
- andezit
- andin
- stabil, sağlam, dengeli
- stabil bir şekilde, sağlam bir şekilde
- andincu
- stabilize olma, dengelenme
- stabilize olmak, dengelenmek
- andingi
- stabilizasyon, dengeleme
- stabilize etmek, dengelemek
- andinya
- stabilite, sağlamlık, denge
- Andora
- Andorra
- Andre
- Andrew
- anedota
- anekdot, fıkra
- anedotali
- anekdotik
- anekdot şeklinde
- anemon
- anemon, dağ lalesi
- angam
- uzuv
- Angola
- Angola
- Angolali
- Angola'ya özgü
- Angola usulü
- Angolayen
- Angolalı
- anima
- animasyon, çizgi film
- canlandırmak, anime etmek
- animayen
- animatör, canlandırmacı
- anisu
- anason
- anjen
- güvenli, emin, emniyetli
- güvenli bir şekilde
- anjengi
- güvenceye alma, sağlama alma
- güvenceye almak, sağlama almak, korumak
- anjengili
- güvenlik (ile ilgili), emniyet
- anjenkaxa
- kasa, çelik kasa
- anjenya
- güvenlik, emniyet
- anjil
- incil, müjde, ilahi mesaj
- anjilkef
- başmelek
- anjilyen
- melek
- ankara
- çapa, demir
- çapa atmak, demirlemek
- ansya
- anksiyete, kaygı, endişe
- kaygılandırmak
- kaygılanmak, endişelenmek
- ansyafil
- kaygıya yatkın, endişeli
- endişeli bir şekilde
- ansyapul
- endişeli, kaygılı
- endişeyle, kaygıyla
- Antartiko
- Antarktika
- antelope
- antilop
- antena
- anten (cihaz)
- anti
- karşı, aleyhine
- anti-
- anti-, karşı-
- antibakuterili
- antibakteriyel
- antibioente
- antibiyotik
- antidepresiente
- antidepresan
- antidokya
- panzehir, antidot
- antigutonente
- analjezik, ağrı kesici
- Antigwa ji Barbuda
- Antigua ve Barbuda
- antijento
- karşı mücadele, karşı savaş
- karşı savaşmak
- antilegali
- yasa dışı, illegal
- yasa dışı olarak
- antili
- karşıt, muhalif
- karşıt olarak
- antimonyum
- antimon, Sb
- antipul
- zıt, karşıt, ters
- aksine, tersine
- antivirusli
- antiviral
- antiviral olarak
- antiya
- muhalefet, karşı çıkma, itiraz
- karşı çıkmak, itiraz etmek
- antiyen
- muhalif, rakip, hasım
- Antoni
- Anthony
- antru
- bağırsak
- antruli
- bağırsak (ile ilgili)
- anwi
- teselli, avuntu
- teselli etmek, avutmak
- teselli bulmak
- anwijayeza
- teselli ödülü, teselli mükafatı
- anwinenible
- teselli edilemez
- anxi
- ima, kinaye, üstü kapalı söz
- ima etmek, kinaye yapmak
- anximena
- yan anlam, çağrışım
- yan anlam taşımak
- aorta
- aort
- apartamen
- apartman dairesi, daire
- apartamenlari
- apartman kompleksi, site
- aplika
- uygulama
- uygulamak, geçerli olmak
- aplikaible
- uygulanabilir
- aprikoti
- kayısı
- aproba
- onay, onaylama
- onaylamak
- aprobado
- onaylanmış
- apyun
- afyon
- Arabi
- Arabistan, Arap Yarımadası
- Arabili
- Arap
- Arapça
- Arabisa
- Arapça (dil)
- Arabiyen
- Arap
- Arafura
- Arafura Denizi
- Aram
- Aram
- Aramsa
- Aramice
- arcivo
- arşiv
- arşivlemek
- ardwazi
- arduvaz, kayrak taşı
- are
- papaz, rahip, pastör
- arena
- arena
- aresto
- tutuklama
- tutuklamak, gözaltına almak
- arestoamiru
- tutuklama emri, yakalama emri
- arestokamer
- (hapishane) hücresi, gözaltı hücresi
- Argentina
- Arjantin
- Argentinali
- Arjantin'e özgü
- Argentinayen
- Arjantinli
- argon
- argon, Ar
- aristo
- aristokrat, soylu, aristokratik
- aristokratça
- Aristotel
- Aristoteles, Aristo
- aritmeti
- aritmetik
- Arkimede
- Arşimet
- arkitetur
- mimari, mimarlık
- arkiteturli
- mimari
- mimari olarak
- arkiteturyen
- mimar
- arko
- yay, kemer, ark
- armadilo
- armadillo
- armoni
- uyum, armoni
- armonika
- harmonika, mızıka
- armonipul
- uyumlu, ahenkli
- uyumlu bir şekilde, ahenkli bir şekilde
- Aron
- Harun
- arpa
- arp
- arpun
- zıpkın
- zıpkınlamak
- arseniko
- arsenik, As
- arte
- sanat
- arteatex
- havai fişek
- artedom
- (sanat) stüdyosu, atelye
- arteeskol
- sanat okulu
- artefil
- sanatsal (sanata eğilimli), sanatsever
- sanatsal bir şekilde
- artefilyen
- sanatsever
- arteli
- sanatsal (sanatla ilgili)
- sanatsal olarak
- artemahara
- sanatkârlık, ustalık
- artepul
- sanatsal
- sanatsal olarak
- artexey
- sanat eseri
- arteyen
- sanatçı
- articoku
- enginar
- artikel
- artikül, tanımlık (dilbilgisi)
- Artiko
- Arktik (bölge veya okyanus)
- artro
- eklem
- artroitis
- artrit, eklem iltihabı
- artroitisli
- artritik, romatizmal
- artropeda
- eklembacaklı, Arthropoda
- asalu
- bal
- asan
- kolay
- kolayca
- asancu
- kolaylaşmak
- asangi
- kolaylaştırma
- kolaylaştırmak
- asanxey
- kolaylık, rahatlık
- asanya
- kolaylık
- asel
- köken, kaynak
- kaynaklanmak, türemek
- aselli
- orijinal (ilk, başlangıç), yerli
- aslen, doğal olarak
- aselpul
- orijinal, asıl
- aslen
- asfalto
- asfalt
- Asia
- Asya
- Asiali
- Asyalı
- Asiayen
- Asyalı
- asif
- pişmanlık
- pişman olmak, üzgün olmak
- üzgünüm, özür dilerim
- asifpul
- pişman
- pişmanlıkla
- asifpulya
- pişmanlık
- askeri
- ordu, piyade, askeri birlik
- askerilari
- piyade
- askeritim
- ordu
- askeriyen
- asker
- asman
- gökyüzü
- asmankolordo
- gök mavisi
- asmansim
- gök mavisi
- asosya
- dernek, birlik
- ilişkilendirmek, bağdaştırmak
- asosyado
- ilişkili, bağlantılı
- asosyatim
- dernek, birlik
- asosyayen
- üye, ortak
- Asperger
- Asperger (isim)
- aspini
- iğne, toplu iğne
- astama
- astım
- astamakrisis
- astım krizi
- astamali
- astımlı, astım ile ilgili
- astamayen
- astımlı (astım hastası olan kimse)
- astatin
- astatin, At
- asteroyde
- asteroit
- astrato
- soyut
- soyut bir şekilde
- astratoxey
- soyutlama (sayılabilir isim)
- astratoya
- soyutluk
- asuransu
- sigorta
- sigortalamak
- asuransuli kontrata
- sigorta poliçesi
- ata
- gelme
- gelmek
- atake
- saldırı
- saldırmak
- atakefil
- agresif, saldırgan
- agresif bir şekilde, saldırganca
- atakeyen
- saldırgan
- atex
- ateş
- yanmak, ateşe vermek, yakmak
- atexdom
- şömine
- atexmon
- alev
- atinyum
- aktinyum, Ac
- ativo
- aktif, etkin, açık
- aktif olarak
- ativocu
- aktifleşme
- aktifleşmek
- ativogi
- aktivasyon, etkinleştirme
- aktive etmek, etkinleştirmek, açmak
- ativoje
- aktivite (derece), faaliyet
- ativoya
- aktivite (sayılamaz), aktiflik, faaliyet
- Atlantiko
- Atlantik (Okyanusu)
- atlas
- atlas
- Atlas
- Atlas
- atleti
- atletizm
- atletifil
- atletik (atletizme yatkın)
- atletili
- atletik (atletizmle ilgili)
- atletiyen
- atlet
- atmosfer
- atmosfer
- ato
- eylem, rol, perde
- rol yapmak, oynamak
- atolo
- atol
- atomu
- atom
- atomubomba
- atom bombası
- atomuli
- atomik
- atomik olarak
- atopupe
- kukla, maryonet
- atoya
- oyunculuk
- atoyen
- aktör, aktris, oyuncu
- atre
- ebeveyn, anne-baba
- ebeveynlik yapmak
- atrebasa
- anadil
- atredexa
- anavatan
- atreli
- ebeveynlere ait
- ebeveyn olarak
- atreya
- ebeveynlik
- aventur
- macera
- maceraya atılmak
- aventurfil
- maceracı, maceraperest
- avokato
- avokado
- aw-
- uzaklaşma bildiren önek
- awajela
- aceleyle uzaklaşma
- aceleyle uzaklaşmak, aceleyle gitmek
- awbujo
- kaçırma, adam kaçırma
- kaçırmak, alıp kaçmak
- awcu
- kaybolma, gözden kaybolma
- kaybolmak, gözden kaybolmak
- awcudo
- kaybolmuş
- kaybolmuş bir şekilde
- awcudu
- mahrum etme, yoksun bırakma
- mahrum etmek, yoksun bırakmak, elinden almak
- awcudunenible
- devredilemez, vazgeçilemez
- devredilemez bir şekilde
- awdio
- ses, audio
- awfe
- -den uzak, -den uzakta
- awfley
- uçup gitme
- uçup gitmek
- awgi
- yok etme, ortadan kaldırma
- yok etmek, ortadan kaldırmak
- awglu
- içip bitirme
- içip bitirmek
- awgutonente
- analjezik, ağrı kesici
- awidi
- ayrılma, gitme, terk etme
- ayrılmak, gitmek, terk etmek
- awizin
- vazgeçme, feragat, teslim olma
- vazgeçmek, feragat etmek, teslim olmak
- awjeti
- eleme, silme, bertaraf etme
- atmak, çöpe atmak, elemek, silmek, bertaraf etmek
- awjuicu
- dikkatin dağılması
- dikkati dağılmak
- awjuigi
- dikkat dağıtma
- dikkatini dağıtmak
- awmafu
- af, bağışlama
- affetmek, bağışlamak
- awmotsu
- silmek
- awmotsutul
- silgi
- awnormali
- anormal
- anormal bir şekilde
- awof
- -den uzak, -den uzakta
- awpawbu
- kaçış, firar
- kaçmak, firar etmek
- awpel
- kovma, püskürtme
- kovmak, püskürtmek
- awra
- aura
- awrestagi
- terk etme
- terk etmek
- awsen
- yokluk, mevcut olmama
- yok olmak, mevcut olmamak
- awsenjenmin
- mazeret, alibi
- awsenli
- yok, mevcut değil
- awsenne
- yok, mevcut değil
- Awstrali
- Avustralya
- Awstralia
- Avustralya (kıta), Sahul
- Awstralili
- Avustralya'ya özgü, Avustralyalı
- Awstraliyen
- Avustralyalı
- awtenti
- otantik, hakiki, gerçek
- otantik olarak, hakiki bir şekilde
- awtentigi
- doğrulama, onaylama
- doğrulamak, onaylamak
- awtentiya
- otantiklik, hakikilik
- awti
- otistik
- otistik bir şekilde
- awtiya
- otizm
- awtiyen
- otistik kişi
- awto-
- oto-, kendi-
- awtoahamible
- apaçık, bariz, kendiliğinden belli
- awtomati
- otomatik
- otomatik olarak
- awtomimbay
- apaçık, bariz, kendiliğinden belli
- apaçık bir şekilde
- awtonom
- özerk, otonom
- özerk olarak, kendi başına
- awtonomya
- özerklik, otonomi
- awtorita
- otorite, yetki
- yetki vermek, izin vermek
- awtoritafil
- otoriter
- otoriter bir şekilde
- awtoritapul
- yetkili, otoriter
- yetkili bir şekilde
- awtoritaya
- yetkilendirme, izin
- awyam
- yiyip bitirme
- yiyip bitirmek
- awyao
- ısırıp koparma
- ısırıp koparmak
- awyongu
- harcama, masraf
- harcamak
- axam
- akşam
- axamli
- akşam
- axamyam
- akşam yemeği
- akşam yemeği yemek
- axke
- gözyaşı
- gözleri yaşarmak
- axkegi
- ağlatma, gözlerini yaşartma
- ağlatmak, gözlerini yaşartmak
- axkekatru
- gözyaşı damlası
- axkemon
- gözyaşı damlası
- Axkenazi
- Aşkenaz, Aşkenazi
- axolotle
- aksolotl
- ay
- ah, of, ay
- aya
- a harfi, as
- ayay
- çığlık (acı veya korkuyla)
- çığlık atmak, bağırmak
- ayaygi
- çığlık attırma, bağırtma
- çığlık attırmak, bağırtmak
- aybu
- okşama, sevme
- okşamak, sevmek
- aybudo
- okşanmış, sevilmiş
- ayna
- ayna
- yansıtmak
- aynaya
- yansıma (ışık)
- aynestaynyum
- aynştaynyum, Es
- ayse
- buz
- aysebarix
- dolu
- dolu yağmak
- ayseeskeyti
- buz pateni
- buz pateni yapmak
- aysejabal
- buzdağı
- aysekrimu
- dondurma
- aysemon
- buz parçası, buz küpü
- aysenahir
- buzul
- aysepul
- buzlu, buz gibi
- Azerbayjan
- Azerbaycan
- Azerbayjanli
- Azerbaycanlı, Azeri
- Azerbayjansa
- Azerice, Azerbaycan Türkçesi
- Azerbayjanyen
- Azeri, Azerbaycanlı
- azizu
- sevgili, değerli, aziz
- sevgiyle
- azizuyen
- sevgili, canım
- Babilon
- Babil, Babil İmparatorluğu
- babun
- babun
- babur
- kaplan
- bacelor
- lisans mezunu
- bacelorya
- lisans derecesi
- bacilus
- basil
- badam
- badem
- badammilko
- badem sütü
- badminton
- badminton
- Badowin
- Bedevi
- Bafin
- Baffin
- bagala
- katır
- bage
- kısım, parça, porsiyon, bölüm
- bölmek, paylaştırmak, ayırmak
- bageli
- kısmi
- kısmen
- bagor
- çit, parmaklık
- çitle çevirmek
- Bahama
- Bahamalar
- Bahamayen
- Bahamalı
- bahari
- deniz, okyanus
- Bahari Antartiko
- Güney Okyanusu, Antarktika Okyanusu
- Bahari Artiko
- Arktik Okyanusu, Kuzey Buz Denizi
- Bahari Atlantiko
- Atlantik Okyanusu, Atlantik
- Bahari Hindiko
- Hint Okyanusu
- Bahari Pacifiko
- Pasifik Okyanusu, Büyük Okyanus, Pasifik
- bahariestare
- deniz yıldızı
- baharigardan
- boğaz (coğrafi)
- baharigebo
- boğaz, kanal (coğrafi)
- baharikacupa
- deniz kaplumbağası
- baharili
- denizcilikle ilgili, deniz
- baharilogi
- oşinografi, okyanus bilimi
- bahariyen
- denizci, gemici
- Bahayi
- Bahai
- Bahrayn
- Bahreyn
- Bahraynyen
- Bahreynli
- baji
- rozet, nişan
- bakalao
- morina balığı
- bakugamon
- tavla
- bakuteri
- bakteri, bakteriler
- bakxixi
- bahşiş
- bahşiş vermek
- bala
- güçlü, kuvvetli
- güçlü bir şekilde, kuvvetle
- balacu
- güçlenmek
- balagi
- güçlendirmek
- balaje
- (derecede) güç, (derecede) kuvvet
- balangu
- çekirge
- balaxey
- güç gösterisi, dayanıklılık
- balaya
- güç, kuvvet
- balde
- kova
- Balear
- Balear Adaları
- balem
- mızrak, kargı
- balena
- balina
- baleto
- bale
- baletoyen
- balet dansçısı, balet, balerin
- balgam
- balgam
- baligu
- yetişkin
- balkon
- balkon
- balon
- balon
- balonnavi
- hava gemisi, zeplin
- balsam
- balsam, merhem
- Baltiko
- Baltık Denizi
- baluta
- meşe
- balutajozi
- palamut, meşe palamudu
- bambu
- bambu
- bamya
- bamya
- ban
- bazı, birtakım
- banana
- muz, yarrak (kaba)
- bananadrevo
- muz ağacı
- Banda
- Banda Adaları, Banda Denizi
- bandekutu
- bandikut
- bandera
- bayrak, sancak
- banete
- bazıları
- Bangla
- Bengal (bölge)
- Bangladexa
- Bangladeş
- Banglali
- Bengalce, Bengal
- Banglasa
- Bengalce (dil)
- Banglayen
- Bengalli
- bangura
- kırılgan, narin, hassas
- banguraya
- kırılganlık, narinlik, hassaslık
- banjo
- banjo
- banka
- kavanoz, teneke kutu
- bankabukatul
- konserve açacağı
- banko
- banka
- bankofil
- tutumlu, idareli
- bankomaxina
- bankamatik, ATM
- bankoyen
- bankacı
- bankwanti
- bir miktar, biraz
- banloka
- bir yerde, bir yere
- banmaner
- bir şekilde, her nasılsa
- banmo
- biraz, bir nebze, bir dereceye kadar
- bannumer
- birkaç, bazı
- banoto
- bazı şeyler
- banpul
- bir çeşit, bir tür
- banseba
- bir nedenle, bir sebepten
- bansu
- birinin
- bante
- biri, birisi, kimse
- banto
- bir şey
- banwatu
- bir zamanlar, bir ara, er ya da geç
- banyo
- banyo
- banyo yapmak
- banyokamer
- banyo (oda)
- banyotwala
- banyo havlusu
- bao
- çanta, torba
- baraka
- kutsama, bereket
- kutsamak
- barakado
- kutsanmış, mübarek
- barakuda
- baraküda, ıskarmoz
- Barati
- Hindistan
- Baratili
- Hint
- Baratiyen
- Hintli
- Barbado
- Barbados
- Barbadoyen
- Barbadoslu
- Barbara
- Barbara
- barbari
- barbar
- barbarca
- barbarixey
- barbarlık (eylem)
- barbariya
- barbarlık (nitelik)
- barbariyen
- barbar (kişi)
- barbekyu
- barbekü, mangal, ızgara
- barbekü yapmak, mangal yapmak, ızgara yapmak
- bardi
- soğuk
- soğuk olmak, soğutmak, serinletmek
- bardiday
- dondurucu
- bardilil
- serin
- bardimosem
- kış
- bardipul
- soğuk
- barditora
- buzdolabı
- Barentse
- Barents Denizi
- barinjen
- patlıcan
- bariton
- bariton
- barix
- yağmur
- yağmur yağmak
- barixababil
- ebabil, sağan
- barixkalya
- kuraklık
- barixkatru
- yağmur damlası
- barixmon
- yağmur damlası
- barixsokutu
- yağış
- barku
- şimşek, yıldırım
- barone
- baron, barones
- Bartolome
- Bartolomeus
- baru
- ayı
- baryum
- baryum
- basa
- dil, lisan
- dil aracılığıyla iletişim kurmak
- basafilyen
- dil meraklısı, dil aşığı
- basali
- dilsel, dilbilimsel
- dilsel olarak
- basalogi
- dilbilim, lengüistik
- basalogili
- dilbilimsel
- dilbilimsel olarak
- basalogiyen
- dilbilimci
- basalto
- bazalt
- basatayti
- çeviri, tercüme
- çevirmek, tercüme etmek
- basataytiyen
- çevirmen, tercüman
- basaxube
- lehçe, diyalekt
- basi
- temel, esas, baz
- dayanmak, temel almak
- basibol
- beyzbol
- basido
- dayalı, temelli
- basidom
- üs, merkez
- basieskol
- ilkokul
- basikal
- asılsız, temelsiz
- asılsızca, temelsizce
- basili
- temel, esas
- temel olarak, esasen
- basketo
- sepet
- basketobol
- basketbol
- baso
- bas (müzik)
- basodrumu
- bas davul
- basogitara
- bas gitar
- basoklarinete
- bas klarnet
- basun
- fagot
- bateri
- batarya, pil, akü
- batiza
- vaftiz
- vaftiz etmek
- batizaatre
- vaftiz ebeveyni
- batizali
- vaftiz ile ilgili
- batizamatre
- vaftiz annesi
- batizapatre
- vaftiz babası
- bawe
- savunma, müdafaa
- savunmak, müdafaa etmek
- bawedom
- kale, istihkam
- bawekal
- savunmasız
- savunmasızca
- bawlu
- şiddet
- şiddet uygulamak, şiddet göstermek
- bawlukrasi
- tiranlık, zorbalık
- bawlukrasiyen
- tiran, zorba
- bawlupul
- şiddetli
- şiddetle
- bax
- altında
- bax-
- alt-, ast-, yardımcı-, muavin-
- bax asman
- açık havada
- baxasmanli
- açık hava
- açık havada
- baxbaharili
- su altı
- su altında
- baxcu
- altına girmek
- baxdom
- bodrum, bodrum katı
- baxexikili
- bilinçaltı
- bilinçaltı olarak
- baxgeoli
- yeraltı
- yeraltında
- baxgi
- altına koymak
- baxixu
- genç, ergen
- baxjungwi
- teğmen, astteğmen
- baxli
- alttaki, daha alçak
- aşağıda, altta
- baxoreitis
- kabakulak
- baxplasi
- maruz bırakma
- maruz bırakmak
- baxpresidiyen
- başkan yardımcısı
- baxtexto
- altyazı
- baxwoju
- destek
- desteklemek, alttan desteklemek
- baxya
- altında olma
- altında olmak
- baxyen
- ast
- bayoneta
- süngü
- bayti
- bayt
- baytu
- ev
- bazar
- pazar, çarşı
- bazu
- şahin, doğan
- be-
- edilgen çatı eki
- beadopsiyen
- evlatlık
- beadresuyen
- alıcı, muhatap
- bearestoyen
- tutuklu
- beasuransuyen
- sigortalı
- bebatizayen
- vaftiz adayı
- bebe
- bebek
- bebinanyen
- mülteci, sığınmacı
- befaydayen
- lehtar, yararlanıcı
- befobi
- korku
- korkmak
- befobido
- korkulan
- befuraha
- zevk almak, tadını çıkarmak
- begiximyen
- şüpheli, zanlı
- begoyonyen
- çalışan, işçi, personel
- beharemusi
- vazgeçilmez, elzem
- vazgeçilmez bir şekilde
- behemot
- behemot
- beinterviuyen
- görüşülen kişi, mülakat yapılan kişi
- beker
- beher
- bekerel
- bekerel, Bq
- Bekerel
- Becquerel
- bekir
- bakir, bakire
- bekiryen
- bakir, bakire
- bekoneyen
- tanıdık
- bekreayen
- yaratık, mahluk
- belaka
- sal
- Belarus
- Belarus, Beyaz Rusya
- Belarussa
- Belarusça, Beyaz Rusça
- Belaw
- Palau
- Belgi
- Belçika
- Belgili
- Belçika
- Belgiyen
- Belçikalı
- Belinshawsen
- Bellingshausen
- Belize
- Belize
- Belizeyen
- Belizeli
- belo
- saç, kıl, tüy, kürk
- belomon
- saç teli, kıl
- belopul
- kıllı, tüylü
- kıllı bir şekilde
- beltu
- kemer
- belu
- bel (birim)
- belubiyen
- sevilen kimse, sevgili
- Belzebul
- Beelzebub
- bembi
- kabızlık
- kabız olmak, kabız yapmak
- bembido
- kabız
- bemedisyen
- hasta
- bendaji
- bandaj, sargı
- bandajlamak, sarmak
- bendu
- bant, şerit, kurdele
- bendutaji
- diadem, taç
- benge
- bahane, mazeret
- bahane bulmak, mazeret göstermek
- Benin
- Benin
- Beninyen
- Beninli
- benji
- öz, mahiyet, cevher
- benjilexi
- isim, fiil, isim-fiil
- benjili
- asli, esas, içkin
- esasen, doğası gereği
- benjunfo
- diyalektik
- benjunfoli
- diyalektik
- diyalektik olarak
- benki
- bank, sıra
- benti
- baldır
- Benyamin
- Bünyamin
- benzol
- benzen
- beokomusi
- görülmesi gereken
- bepayayen
- alacaklı
- beri
- dutsu meyve
- berilyum
- berilyum, Be
- Bering
- Bering
- berkelyum
- berkelyum, Bk
- bete
- kız evlat, oğul, çocuk, çocuklar
- betekal
- çocuksuz
- beton
- beton
- betula
- huş ağacı
- bexikaryen
- av, av hayvanı
- bexin
- jüri
- bexorfobi
- korkmak, ürkmek
- beygel
- bagel
- beykon
- beykın, domuz pastırması
- beyongukal
- faydasız, işe yaramaz
- faydasızca, boşuna
- beyongupul
- faydalı, yararlı
- faydalı bir şekilde
- beze
- arı
- bezedom
- arılık
- bezekaxa
- arı kovanı
- bezelari
- arı sürüsü, arı oğulu
- bezeyen
- arıcı
- biber
- kunduz
- bibi
- korna sesi
- korna çalmak
- Bibli
- Kutsal Kitap, İncil
- bideti
- bide
- bidzu
- boncuk
- bija
- tohum
- ekmek
- bijamosem
- ilkbahar, bahar
- bikini
- bikini
- bildircin
- bıldırcın
- bilyardi
- bilardo
- bimar
- hasta
- hasta bir şekilde
- bimarcu
- hastalanma
- hastalanmak
- bimarfil
- hastalıklı
- hastalıklı bir şekilde
- bimargi
- hastalandırma
- hastalandırmak
- bimarya
- hastalık
- bimaryen
- hasta
- bimaryendom
- hastane
- binan
- sığınak, barınak
- sığınak vermek, barındırmak
- binandom
- sığınma evi, barınak
- binde
- bağlama, ciltleme
- bağlamak, ciltlemek
- bindetul
- toka
- bingo
- tombala, bingo
- bio
- yaşam (organizmalar), hayat (organizmalar)
- biodoyanya
- biyoçeşitlilik
- biokimika
- biyokimya
- bioli
- organik, biyolojik
- organik olarak, biyolojik olarak
- biologi
- biyoloji
- biologiyen
- biyolog
- biomekanilogi
- biyomekanik
- biotekno
- biyoteknoloji
- bioyen
- yaşam formu, canlı organizma, varlık
- bira
- bira
- biradom
- bar, pub, meyhane
- bira fabrikası
- biradomyen
- barmen
- birke
- su birikintisi, gölet
- birikmek
- bisagra
- menteşe
- biskiti
- bisküvi, kurabiye
- biskopo
- piskopos
- bismuto
- bizmut, Bi
- bisnes
- iş, ticaret
- iş yapmak, ticaret yapmak
- bisnesyen
- iş insanı, iş adamı, iş kadını
- bison
- bizon
- bistar
- yatak
- bisteki
- biftek
- bisu
- zorunlu, mecburi, elzem, şart
- zorunlu olarak, mecburen
- biti
- bit (bilgi birimi)
- bitu
- pancar
- bla
- sohbet, muhabbet
- sohbet etmek, muhabbet etmek
- bladom
- sohbet odası
- blakjaku
- blackjack, yirmibir
- bleydo
- (bıçak) ağzı
- blogu
- blog
- blog yazmak
- bloki
- engelleme, önleme
- engellemek, önlemek, kaçınmak
- blokido
- engellenmiş, önlenmiş, kaçınılmış
- blokiible
- engellenebilir, kaçınılabilir, önlenebilir
- engellenebilir şekilde, kaçınılabilir şekilde, önlenebilir şekilde
- blokinenible
- engellenemez, kaçınılmaz, önlenemez
- engellenemez şekilde, kaçınılmaz olarak
- blue
- mavi
- mavi renkte
- bluebalena
- mavi balina
- blueberi
- yaban mersini
- blueya
- mavilik
- blusa
- bluz
- bobo
- aptal, salak, ahmak
- aptalca, salakça
- boboya
- aptallık, salaklık
- boboyen
- aptal, salak
- bocan
- tazminat, telafi
- tazmin etmek, telafi etmek
- bocando
- tazmin edilmiş, telafi edilmiş
- bocanli
- telafi edici
- telafi edici şekilde
- bodon
- isyan, ayaklanma, kargaşa
- isyan etmek, ayaklanmak
- bodonfil
- isyankar, kargaşalı, çalkantılı
- isyankar bir şekilde, kargaşalı bir şekilde
- bodontim
- kalabalık, ayak takımı, çapulcu sürüsü
- bodonyen
- isyancı, ayaklanmacı
- Bofort
- Bofor
- bofun
- fırtına
- bofunpul
- fırtınalı
- bohay
- zulüm, eza
- zulmetmek, eza etmek
- boksi
- boks
- boks yapmak
- boksiyen
- boksör
- bol
- top, taşak (argo)
- boleto
- porçini mantarı, ayı mantarı
- Bolivi
- Bolivya
- boloku
- blok
- bolokuflutu
- blokflüt
- bomba
- bomba
- bombalamak
- bombaya
- bombalama, bombardıman
- bon
- iyi, güzel, hoş, olumlu
- iyi, olumlu bir şekilde, iyice
- bon-
- iyi-, güzel-, hoş-, ö-
- bon jiwa
- elveda (uzun bir ayrılık veya vedalaşma beklentisiyle)
- bon noce
- iyi geceler
- bon turi
- iyi yolculuklar
- bon xanse
- (iyi) şanslar
- bonata
- karşılama
- hoş karşılanmak
- hoş geldin, hoş geldiniz
- bonatagi
- karşılama
- karşılamak, hoş geldin demek
- bonaxam
- iyi akşamlar
- boncu
- iyileşme
- iyileşmek
- bondin
- iyi günler
- bongeniismo
- öjeni
- bongi
- iyileştirme
- iyileştirmek
- bongibe
- bağış
- bağışlamak
- bonglu
- kadeh kaldırma, şerefe
- kadeh kaldırmak, şerefine içmek
- şerefe
- bonhifazi
- bakım, muhafaza
- bakımını yapmak, korumak
- boninsanli
- insancıl
- insancıl bir şekilde
- boninsansim
- insancıl
- insancıl bir şekilde
- bonjiwa
- refah, esenlik
- iyi yaşamak, iyi olmak
- hoş geldin (uzun bir ayrılıktan sonra)
- bonjotay
- esenlik, iyilik hali
- bonkonedo
- tanıdık, aşina
- tanıdık bir şekilde, samimiyetle
- bonlexi
- örtmece, hüsnütabir
- bonmorcu
- ötanazi
- bonnuru
- iyi günler
- bonobo
- bonobo, Pan paniscus
- bonsoba
- günaydın, iyi sabahlar
- bonus
- bonus, ikramiye
- bonxanseli
- şanslı, talihli
- neyse ki, şans eseri
- bonxansepul
- şanslı, talihli
- neyse ki, şans eseri
- bonya
- iyilik
- bonyam
- afiyet olsun
- bonyen
- iyi insan
- Boro
- Boro, Bodo (Hindistan'da bir etnik grup)
- boron
- bor, B
- Borosa
- Boro dili, Bodo dili
- Boroyen
- Boro kişisi, Bodo kişisi
- borsuke
- porsuk
- bortokal
- portakal (meyve)
- bortokaljusu
- portakal suyu
- bortokalsui
- portakallı gazoz, oranjet
- boryum
- bohriyum, Bh
- Bosna ji Hertsegovina
- Bosna-Hersek
- bota
- bot, çizme
- botela
- şişe
- Boti
- Tibet
- Botswana
- Botsvana
- bowlin
- bowling
- bowling oynamak
- bowlinbol
- bowling topu
- bowlinyen
- bowling oyuncusu
- boya
- şamandıra
- boykoti
- boykot
- boykot etmek
- boykotido
- boykot edilmiş
- boyle
- kaynama
- kaynamak, haşlamak
- boyledo
- haşlanmış, kaynatılmış
- boyledo ovo
- haşlanmış yumurta
- boylene
- kaynayan
- boyletora
- kazan, boyler
- boyletul
- çaydanlık, su ısıtıcısı
- Boysen
- Boysen
- boysenberi
- boysen böğürtleni, R. ursinus × R. idaeus
- bozi
- keçi, Capra hircus
- bozisa
- meleme
- melemek
- brandi
- brendi, konyak
- brawa
- bataklık
- brawse
- göz atma (web)
- göz atmak, (internette) gezinmek
- brawsetul
- tarayıcı, gözatıcı
- brayle
- Braille alfabesi
- Brazavilkongo
- Kongo Cumhuriyeti
- Brazil
- Brezilya
- Brazilli
- Brezilyalı, Brezilya'ya ait
- Brazilyen
- Brezilyalı
- Brendan
- Brendan
- bretzel
- pretzel
- breyki
- fren
- fren yapmak
- brila
- parlaklık, ışıltı
- parlamak, ışıldamak
- brilameli
- görkemli, parlak
- görkemli bir şekilde
- brilapul
- parlak, ışıl ışıl
- parlak bir şekilde
- Briti
- Birleşik Krallık, İngiltere, Britanya
- Britili
- İngiliz, Britanyalı
- İngiliz usulü
- Britiyen
- Britanyalı, İngiliz
- broda
- sakal
- brokoli
- brokoli
- bromin
- brom, Br
- bronki
- bronş, bronşiyal tüp
- bronze
- bronz, tunç
- bronzeli
- bronzdan, tunçtan
- bronz renginde
- broxa
- fırça
- fırçalamak
- Brunay
- Brunei
- bruno
- kahverengi
- kahverengi olarak
- brunoya
- kahverengilik, kahverengi renk
- bubu
- popo (resmi olmayan)
- bucun
- ek, ilave, tamamlama
- eklemek, tamamlamak
- bucunli
- ek, ilave, tamamlayıcı
- ek olarak
- bucunne
- ek, ilave, tamamlayıcı
- Buda
- Buda
- Budaismo
- Budizm
- Budaista
- Budist
- Budu
- Merkür (gezegen)
- bududin
- Çarşamba
- bufeti
- büfe
- buhar
- buhar
- buharda pişirmek
- buhardo
- buharda pişmiş
- buharkoki
- buharda pişirme
- buharda pişirmek
- bujeto
- bütçe
- bütçelemek
- bujo
- yakalama, ele geçirme
- yakalamak, ele geçirmek
- bujodo
- yakalanmış, tutulmuş
- bujotul
- tuzak, kapan
- buka
- açma, açılış
- açmak
- bukado
- açık
- açıkça
- bukaxey
- açıklık
- bulbula
- baloncuk, kabarcık
- baloncuk çıkarmak, köpürmek
- bulbulu
- bülbül, Luscinia
- Bule
- Boole
- Buleli
- boolean, mantıksal
- bulevar
- bulvar
- Bulgari
- Bulgaristan
- Bulgarisa
- Bulgarca
- Bulgariyen
- Bulgar
- bulyon
- et suyu, bulon
- bum
- patlama, infilak
- patlamak, infilak etmek
- bum
- bumabil
- patlayıcı, patlayabilir
- patlayıcı bir şekilde
- bumabilxey
- patlayıcı (madde)
- bumbi
- salgı
- salgılamak
- bumeran
- bumerang
- bumerang gibi geri dönmek
- bumfil
- patlamaya meyilli, patlayıcı
- patlayıcı bir şekilde
- bumgi
- patlatma, detonasyon
- patlatmak, detone etmek
- bumgitul
- fünye, detonatör
- bune
- kayın (ağacı), kayın kerestesi, Fagus
- bunhway
- çöküş, yıkılma
- çökmek, yıkılmak
- bunhwaydo
- çökmüş, yıkılmış
- bunman
- kin, hınç, gücenme, öfke, acı
- gücenmek, kin beslemek
- bunmanpul
- gücenmiş, kindar, acı
- gücenmiş bir şekilde, kindarca, acı bir şekilde
- bur
- kötü, fena, olumsuz
- kötü bir şekilde, fena halde, olumsuz olarak
- bur-
- kötü-, fena-
- burbaytu
- kulübe, baraka
- burbla
- boş laf, gevezelik
- boş laf etmek, gevezelik etmek
- burcu
- kötüleşme
- kötüleşmek
- burdava
- narkotik, uyuşturucu
- burdoyday
- kötüye kullanma, istismar, kötü muamele
- kötüye kullanmak, istismar etmek, kötü davranmak
- burdoydaydo
- istismar edilmiş, kötü muamele görmüş
- burdoydayfil
- küfürbaz, saldırgan, istismarcı
- küfürlü bir şekilde, saldırganca, istismar ederek
- burdoydayne
- istismar eden, kötü davranan
- istismar ederek, kötü davranarak
- burfahuri
- kibirli, küstah
- kibirle, küstahça
- burfahuriya
- kibir, küstahlık
- burfil
- bağımlı
- burfilya
- bağımlılık
- burgi
- kötüleştirme
- kötüleştirmek
- burhazam
- hazımsızlık, sindirim güçlüğü
- burikaw
- bağımlılık
- bağımlı olmak
- burikawne
- bağımlı
- burinforme
- dezenformasyon, yanlış bilgilendirme
- yanlış bilgilendirmek, dezenforme etmek
- burinsanli
- insanlık dışı, gayriinsani
- insanlık dışı bir şekilde, gayriinsani bir şekilde
- burinsansim
- insanlık dışı, zalimce
- insanlık dışı bir şekilde, zalimce
- burito
- burrito
- burjumun
- lanet, büyü
- lanetlemek, büyü yapmak
- Burkina
- Burkina Faso
- burlabas
- paçavra, eski püskü giysi
- burlexi
- küfür, argo söz
- küfretmek, sövmek
- burmobil
- hurda araba, döküntü araba
- burnasacu
- kötü koku, pis koku
- kötü kokmak, pis kokmak
- burnini
- velet, yaramaz çocuk
- burpala
- saçmalık, boş laf
- saçmalamak, boş konuşmak
- burplanta
- yabani ot
- burroya
- kâbus, karabasan
- kâbus görmek
- bursolo
- yalnız, kimsesiz
- bursoti
- gürültü
- burtrafiko
- trafik sıkışıklığı
- burtyan
- leke
- burxanse
- kötü şans, şanssızlık
- burxanseli
- şanssız, talihsiz
- maalesef, ne yazık ki
- burxansepul
- şanssız, talihsiz
- maalesef, ne yazık ki
- burxohra
- kötü şöhret, rezalet
- burxohrapul
- adı çıkmış, kötü şöhretli
- kötü bir şöhretle
- burya
- kötülük
- buryen
- kötü adam, hain
- bus
- otobüs
- busardo
- şahin, Buteo
- busdom
- otogar, otobüs terminali
- busula
- pusula
- buter
- tereyağı
- tereyağı sürmek
- buterpul
- tereyağlı
- tereyağlı bir şekilde
- butersim
- tereyağı gibi, tereyağlı
- buton
- düğme, tuş
- düğmelemek, iliklemek
- Buve
- Bouvet (Adası)
- buzaku
- salya, tükürük
- salya akıtmak
- buzakugi
- salya akıtmaya neden olma
- salya akıttırmak
- bwaw
- köpek, Canidae
- bwawdom
- köpek kulübesi
- bwawsa
- havlama
- havlamak
- byen
- kenar, uç
- byuro
- büro, ajans
- byuroyen
- ajan, temsilci
- cabuke
- kırbaç, kamçı
- kırbaçlamak, kamçılamak
- Cadi
- Çad
- Cadili
- Çad
- Cadiyen
- Çadlı
- cakal
- çakal
- cakare
- vertigo, baş dönmesi
- cakarepul
- başı dönen
- cakix
- çekiç
- çekiçlemek
- cakmake
- çakmak taşı
- caku
- tebeşir
- cakutahta
- kara tahta
- calun
- tekerlek, çark
- caluneskeyti
- paten kayma
- patenle kaymak
- calunkursi
- tekerlekli sandalye
- calyo
- taşıt, araç
- calyoli
- taşıtlara ait
- taşıtla
- cambay
- solgun, soluk
- solgunca, solgun bir şekilde
- cambaycu
- solgunlaşma, solma
- solgunlaşmak, solmak
- cambaygi
- solgunlaştırma
- solgunlaştırmak
- cambayya
- solgunluk
- canal
- kanal
- candru
- ay
- cane
- tarak
- taramak
- canedo
- taranmış
- canfen
- içerik, bileşen, malzeme
- canterel
- sarıkız mantarı, horoz mantarı, Cantharellus
- care
- dört, 4
- carecen
- dört yüz
- caredes
- kırk
- caredesyum
- kırkıncı
- caregon
- dörtgen
- carehedro
- dörtyüzlü, tetrahedron
- careple
- dört kat, dört misli
- careyum
- dördüncü
- carme
- cazibe, büyü
- büyülemek, cezbetmek
- carmedo
- büyülenmiş, cezbedilmiş
- carmene
- büyüleyici, cazibeli
- büyüleyici bir şekilde
- carmepul
- çekici, cazibeli
- çekici bir şekilde
- cati
- göğüs (anatomi)
- catimaso
- göğüs (et)
- catioretul
- stetoskop
- cawdar
- çavdar, Secale
- cay
- çay
- cebula
- soğan
- cebulapul
- soğanlı
- cebulasim
- soğanımsı
- cecake
- çiçek hastalığı
- ceke
- (banka) çeki
- cel
- -e, -a, için (hedef/amaç, ulaşma niyeti belirtir)
- -e doğru
- cel-
- -e, -a
- cel bax
- alta doğru
- cel comen
- yana, kenara
- cel ex
- dışarıya
- cel fronta
- ileriye, öne
- cel in
- içine, içeriye
- cel infer
- aşağıya
- cel infracengu
- aşağı kata
- cel kapi
- tepeye, en üste
- cel moywatu
- sonsuza dek, ebediyen
- cel na
- -mek için, -mak için
- cel peda
- dibe, en alta
- cel per
- üzerine, üstüne
- cel ruke
- geriye
- cel super
- yukarıya
- cel supracengu
- üst kata
- cele
- hedef, amaç, gaye
- hedeflemek, nişan almak
- celeloka
- varış noktası, gidilecek yer, destinasyon
- celesta
- çelesta
- celidi
- erişim, ulaşım
- erişmek, ulaşmak
- celidiible
- ulaşılabilir, erişilebilir
- ulaşılabilir bir şekilde, erişilebilir bir şekilde
- celki
- diye, -sın diye, için
- celul
- hücre (biyoloji)
- celulli
- hücresel
- celvoka
- çağırma, yakarma
- çağırmak, yakarmak
- celvokaible
- çağrılabilir
- çağrılabilir bir şekilde
- cemento
- çimento
- cen
- yüz
- cengon
- yüzgen
- cengu
- katman, kat, seviye
- cengubistar
- ranza
- cennyan
- yüzyıl, asır
- cenple
- yüz kat, yüz misli
- censora
- sansür
- sansürlemek
- censorado
- sansürlenmiş
- censorayen
- sansürcü
- censu
- olgun
- olgun bir şekilde
- censucu
- olgunlaşma
- olgunlaşmak
- censugi
- olgunlaştırma
- olgunlaştırmak
- censuya
- olgunluk
- centi
- yüzde bir, santi-
- centimetro
- santimetre
- centixey
- sent
- centro
- merkez
- merkezlemek, ortalamak
- Centroafrika
- Orta Afrika Cumhuriyeti
- centrodo
- merkezlenmiş, ortalanmış
- centroli
- merkezi
- merkezi olarak
- centrolungoje
- çap
- cenyum
- yüzüncü
- ceramika
- seramik (malzeme)
- ceramikaarte
- seramik sanatı, çömlekçilik
- ceramikali
- seramik, seramikten yapılmış
- ceramikaxey
- seramik (nesne)
- ceri
- kiraz, vişne
- taşak (kaba)
- Cernagora
- Karadağ
- Cernagorali
- Karadağlı, Karadağca
- Cernagorasa
- Karadağca (dil)
- Cernagorayen
- Karadağlı (kişi)
- ceryum
- seryum, Ce
- Cesar
- Sezar
- Ceski
- Çek Cumhuriyeti, Çekya
- Ceskili
- Çekçe, Çek
- Ceskisa
- Çekçe (dil)
- Ceskiyen
- Çek
- cesyum
- sezyum, Cs
- Cewta ji Melila
- Ceuta ve Melilla
- ci
- sevgi veya şefkat belirtir
- ciber-
- siber-, akıllı
- ciberneti
- sibernetik
- cibo
- yağ
- cibokal
- yağsız
- cibopul
- yağlı
- cibopulgi
- yağlandırma, semirtme
- yağlandırmak, semirtmek
- cidra
- elma şarabı
- cidrasurka
- elma sirkesi
- cihe
- çığlık, bağırış, feryat
- çığlık atmak, bağırmak
- cihene
- bağırarak, çığlık atarak
- Cile
- Şili
- Cileli
- Şilili, Şili'ye özgü
- Cileyen
- Şilili
- cilindro
- silindir
- cilindroli
- silindirik
- cimbalo
- zil
- cimpanze
- şempanze, Pan troglodytes
- cincila
- şinşilla
- cindan
- teşhis, tanı
- teşhis etmek, tanı koymak
- cindando
- teşhis edilmiş, tanı konulmuş
- cindanli
- teşhisle ilgili, diagnostik
- cine
- çene
- cinju
- inci
- cinjuli gardanbendu
- inci kolye
- cinon
- zeka, akıl
- akıllı olmak, akıllandırmak
- cinonday
- parlak, dâhi, zeki
- parlak bir şekilde, dahice
- cinonkal
- aptal, salak
- aptalca, salakça
- cinonkalya
- aptallık, salaklık
- cinonlil
- akılsız, aptal
- akılsızca, aptalca
- cinonpul
- akıllı, zeki
- akıllıca, zekice
- cipen
- aldatma, hile
- aldatmak, kandırmak
- cipenkal
- dürüst, samimi, içten
- dürüstçe, samimice, içtenlikle
- cipenkalya
- dürüstlük, samimiyet, içtenlik
- cipenpul
- dürüst olmayan, sahtekar
- dürüst olmayan bir şekilde
- cipenpulya
- sahtekarlık, dürüst olmama
- cipresu
- selvi, servi, Cupressaceae
- cipsu
- cips
- Ciril
- Cyril, Kiril
- cirkito
- devre
- cirkus
- sirk
- ciru
- yırtık
- yırtmak
- cirudo
- yırtık, yırtılmış
- cis
- ...-nın bu tarafında, ...-nın bu yakasında
- ciscu
- bu tarafa gelmek, bu tarafa geçmek
- cisgi
- bu tarafa koymak, bu tarafa getirmek
- cisjensili
- cisgender
- cisli
- bu taraftaki, cisgender
- cisya
- bu taraf, bu yaka
- bu tarafta olmak
- cita
- çita, Acinonyx
- civil
- sivil (askeri olmayan, dini olmayan)
- sivil olarak
- civilyen
- sivil
- cocanga
- çullukgiller, çulluk, kumkuşu, kervançulluğu, su çulluğu, Scolopacidae
- cokolate
- çikolata
- cokolateli
- çikolatalı, çikolatadan
- colo
- çirkin
- çirkin bir şekilde
- colo-
- çirkin-
- coloeskri
- karalama, çiziktirme
- karalamak, çiziktirmek
- colosoti
- gürültü
- coloya
- çirkinlik
- comen
- yan, taraf, yön, açı
- comenli
- yan, yanal
- conce
- gaga
- conlyoku
- gerginlik, tansiyon
- germek, gerginleştirmek
- cori
- hırsızlık
- çalmak
- corido
- çalınmış, çalıntı
- corifil
- kleptoman, hırsızlığa meyilli
- hırsızlığa meyilli bir şekilde
- corifilyen
- kleptoman
- coriyen
- hırsız
- cosan
- övgü, iltifat
- övmek, iltifat etmek
- cosando
- övülmüş, iltifat edilmiş, beğenilmiş
- cosanlaye
- takdire şayan, övülmeye değer
- takdire şayan bir şekilde
- cosanyen
- dalkavuk, iltifat eden, hayran
- cote
- kısa, alçak
- kısaca, alçakça
- cotebahari
- alçak gelgit, cezir
- cotecu
- kısalma, alçalma
- kısalmak, alçalmak
- cotegi
- kısaltma, alçaltma
- kısaltmak, alçaltmak
- coteya
- kısalık, alçaklık
- coteyen
- kısa boylu kişi
- coxo
- alay, istihza
- alay etmek, dalga geçmek
- coxodo
- alay edilmiş, dalga geçilmiş
- coxone
- alaycı, küçümseyen
- alaycı bir şekilde, küçümseyerek
- cucu
- meme ucu
- cudu
- edinme, kazanım, kazanç, alma, kapma
- elde etmek, edinmek, almak, kazanmak, kapmak
- cududo
- elde edilmiş, edinilmiş, alınmış, kazanılmış, kapılmış
- cuduible
- mevcut, elde edilebilir
- mevcut olarak, elde edilebilir şekilde
- cuduyen
- alan kimse, edinen kimse
- cufam
- gücenme, darıltma, kırılma
- gücendirmek, dariltmak, kırmak, incitmek
- cufamdo
- gücenmiş, darılmış, kırılmış
- gücenmiş bir şekilde, kırgın bir şekilde
- cufamfil
- alıngan, gücenegen
- alıngan bir şekilde
- cufampul
- kırıcı, saldırgan
- kırıcı bir şekilde, saldırganca
- cugaku
- anten (biyoloji), duyarga
- cuki
- döngü, çevrim
- döngüye sokmak, döngü yapmak
- cukili
- döngüsel, çevrimsel
- döngüsel olarak, çevrimsel olarak
- Cukotka
- Çukçi Denizi
- cundotu
- çarpışma, vuruş, kaza
- çarpışmak, çarpmak
- cungi
- sadık, vefalı, bağlı
- sadakatle, vefayla, bağlılıkla
- cungiya
- sadakat, vefa, bağlılık
- Cungwo
- Çin
- cungwodama
- Çin daması
- Cungwoli
- Çin
- Cungwoyen
- Çinli
- curuko
- morluk, çürük, bere
- morarmak, çürümek, berelemek
- curukodo
- morarmış, çürümüş, berelenmiş
- cuyo
- ana, temel, başlıca, esas
- ana olarak, temel olarak, başlıca, esas olarak
- cuyoanjilyen
- baş melek
- cuyoato
- başrol
- başrol oynamak
- cuyoato fal
- başrolde
- cuyoatoyen
- başrol oyuncusu, protagonist
- cuyodolo
- ana cadde, ana yol
- cuyotyan
- ana fikir, can alıcı nokta
- cuyoxaher
- başkent
- cuyoyam
- ana yemek
- cuyoyawxe
- ana anahtar, maymuncuk
- cwenton
- gelenek
- cwentonli
- geleneksel
- geleneksel olarak
- cyan
- camgöbeği, siyan
- camgöbeği renginde
- cyanya
- camgöbeği rengi
- da
- (ilgi zamiri) ki o, ki onlar
- dabagu
- deri tabaklama, sepileme
- tabaklamak, sepilemek
- dabihu
- kurban
- kurban etmek
- Dabihudin
- Kurban Bayramı
- dabihudo
- kurban edilmiş
- dabihuli
- kurbanlık
- kurban olarak
- dadal
- başarı, elde etme
- ulaşmak, erişmek, başarmak, elde etmek
- dadaldo
- başarılmış, ulaşılmış, elde edilmiş
- dadalible
- ulaşılabilir, erişilebilir, başarılabilir
- ulaşılabilir şekilde, erişilebilir şekilde, başarılabilir şekilde
- dadu
- zar
- daftari
- defter, not defteri, kayıt defteri
- dahabu
- altın, Au
- dahabukolordo
- altın rengi, dore
- altın rengi olarak
- dahabuli
- altın, altından yapılmış
- dahabusim
- altınsı, altın gibi
- dahun
- yaprak, sayfa
- dahunkabiji
- kıvırcık lahana, kale
- dahunxirani
- yaprak biti, Aphidoidea
- daifu
- zayıf, güçsüz
- zayıfça, güçsüzce
- daifucu
- zayıflama, güçsüzleşme
- zayıflamak, güçsüzleşmek
- daifugi
- zayıflatma, güçsüzleştirme
- zayıflatmak, güçsüzleştirmek
- daifuxey
- zayıflık, zaaf
- daifuya
- zayıflık, güçsüzlük
- daju
- yaklaşık, tahminî, kaba
- yaklaşık olarak, tahminen, kabaca
- dajuya
- yaklaşık değer, tahmin
- yaklaşık olarak hesaplamak, tahmin etmek
- dakwa
- dava
- dava etmek, dava açmak
- dakwado
- davalı, dava edilmiş
- dakwayen
- savcı, davacı
- dalu
- kalkan, siper, gölgelik
- korumak, siper etmek, gölgelemek
- dama
- dama
- dambi
- günah
- günah işlemek
- dambipul
- günahkâr, günah dolu
- günahkâr bir şekilde
- dambiyen
- günahkâr
- dambo
- ince, zayıf, narin, sıska
- ince bir şekilde, zayıf bir şekilde
- dambocu
- incelme, zayıflama
- incelmek, zayıflamak
- dambogi
- inceltme, zayıflatma
- inceltmek, zayıflatmak
- damboya
- incelik, zayıflık, narinlik
- damboyen
- zayıf kişi, sıska kimse
- damu
- kan
- kanamak
- damugi
- kanatma
- kanatmak
- damuli burtyan
- kan lekesi
- danglan
- peygamberdevesi, Mantodea
- Dani
- Danimarka
- Danisa
- Danca
- Daniyen
- Danimarkalı
- danju
- safra, öd
- danjupangwan
- safra kesesi
- danse
- dans
- dans etmek
- dansedom
- dans stüdyosu, dans kulübü, dans salonu
- dansegi
- dans ettirme
- dans ettirmek
- dansegrafi
- koreografi
- dansekamer
- balo salonu, dans salonu
- danseyen
- dansçı, dansör, dansöz
- dantel
- dantel
- danyaku
- mühimmat, cephane
- danyam
- tahıl, hububat
- Danyel
- Daniel
- dao
- yol, patika, rota, güzergâh
- seyahat etmek, yolculuk yapmak
- daoismo
- Taoizm, Daoizm
- daoista
- Taoist, Daoist
- daone
- seyahat eden, yolculuk yapan
- daoya
- seyahat, yolculuk, gezi
- daoyen
- gezgin, yolcu
- daraje
- derece, seviye, düzey, mertebe
- darajegao
- ileri düzey, gelişmiş
- ileri düzeyde, gelişmiş şekilde
- darajeli
- kademeli, aşamalı
- kademeli olarak, aşama aşama
- daraki
- çatlak, yarık
- çatlamak, yarılmak
- darakido
- çatlak, yarık
- darbe
- vuruş, darbe
- vurmak, çarpmak, dövmek
- darbedo
- vurulmuş, dövülmüş
- darcini
- tarçın
- dardar
- karaağaç, Ulmus
- dari
- parmak (el veya ayak)
- darmestatyum
- darmstadtiyum, Ds
- darsu
- ders
- darsukamer
- sınıf, derslik
- darsulari
- kurs, ders
- Darwin
- Darwin
- data
- veri
- datakaxa
- veritabanı
- datasayfa
- hesap tablosu, elektronik tablo
- dava
- ilaç, uyuşturucu
- ilaç vermek, uyuşturucu vermek
- davado
- uyuşturucu almış, ilaçlanmış
- davadukan
- eczane
- davafil
- uyuşturucu bağımlısı, madde bağımlısı
- davafilya
- uyuşturucu bağımlılığı, madde bağımlılığı
- davafilyen
- uyuşturucu bağımlısı, madde bağımlısı
- davaikaw
- uyuşturucu bağımlılığı
- davaikawne
- uyuşturucu bağımlısı
- davaikawyen
- uyuşturucu bağımlısı
- David
- Davut
- dawara
- darı
- dawla
- devlet, idare
- Dawn
- Down (isim)
- day
- büyük, iri, önemli
- büyük ölçüde, oldukça, çok
- day-
- büyük-, kocaman-, çok-
- dayajabu
- acayip, garip, tuhaf
- acayip bir şekilde, garip bir şekilde, tuhaf bir şekilde
- dayantru
- kalın bağırsak, kolon
- dayatex
- büyük ateş, yangın
- dayatre
- büyük ebeveyn
- daybahari
- okyanus
- daybala
- kudretli, azametli, çok güçlü
- kudretle, azametle, çok güçlü bir şekilde
- daybardipul
- dondurucu, çok soğuk
- dondurucu bir şekilde
- daybarix
- sağanak
- bardaktan boşanırcasına yağmak
- daybawlupul
- vahşi, gaddar, acımasız
- vahşice, gaddarca, acımasızca
- daybaytu
- konak, malikane
- daybeze
- bombus arısı
- daybon
- mükemmel, harika, şahane
- mükemmel bir şekilde, harika bir şekilde
- Daybriti
- Büyük Britanya
- daybur
- berbat, korkunç, çok kötü
- berbat bir şekilde, korkunç bir şekilde
- daycinon
- deha, parlak zeka
- daycinonpul
- dahi, parlak zekalı
- dahice
- daycinonyen
- dahi
- daycolo
- çok çirkin, iğrenç
- çok çirkin bir şekilde, iğrenç bir şekilde
- daycoloya
- aşırı çirkinlik, iğrençlik
- daycu
- büyüme, genişleme
- büyümek, genişlemek
- dayday
- devasa, kocaman, muazzam
- muazzam derecede, çok büyük ölçüde
- daydaymo
- aşırı derecede, son derece, fevkalade
- daydayyen
- dev
- daydenkwanti
- o kadar çok, o kadar
- daydenmo
- o kadar, öyle
- daydenmo multi
- o kadar çok
- daydennumer
- o kadar çok
- daydenpul
- ne ... ama, öyle bir
- daydolo
- otoyol, karayolu, cadde
- daydrumu
- bas davul
- daydwer
- büyük kapı, geçit
- daygadibu
- çok öfkeli, kızgın, hiddetli
- çok öfkeli bir şekilde, hiddetle
- daygadibuya
- öfke, hiddet, gazap
- daygeo
- kıta
- daygi
- büyütme, genişletme
- büyütmek, genişletmek
- dayhaha
- kahkaha
- kahkaha atmak
- dayhazuni
- teselli edilemez, çok üzgün
- teselli edilemez bir şekilde
- dayhox
- kendinden geçmiş, mest olmuş, coşkun
- kendinden geçerek, coşkuyla
- dayhoxya
- vecd, coşku, büyük mutluluk
- dayible
- muhtemel, olası
- muhtemelen, olasılıkla
- dayje
- boyut, büyüklük, ebat
- dayjuhudi
- mücadele, çaba
- mücadele etmek, çabalamak
- daykabaca
- balkabağı
- daykanu
- gövde (ağaç)
- daykarar
- kararlılık, azim
- kararlı olmak, azimle karar vermek
- daykargux
- yabani tavşan
- daykaxoke
- kepçe
- daykefuku
- hayret
- hayret etmek
- daykotor
- pis, kirli
- pis bir şekilde
- daykotorya
- pislik, kir
- daykowa
- kudret, büyük güç
- daykraw
- kuzgun
- daykwanti
- bolluk, bereket
- daykwantipul
- bol, bereketli
- bolca, bereketli bir şekilde
- daylama
- antik, çok eski
- eskiden
- daylil
- minicik, küçücük
- minicik
- dayloga
- nida, haykırış
- haykırmak, nida etmek
- daylubi
- tapınma, çok sevme
- tapmak, taparcasına sevmek
- daylubilaye
- tapılası, çok sevimli
- çok sevimli bir şekilde
- daymama
- nineciğim
- daymatre
- büyükanne, nine
- daymaxmo
- çok daha fazla
- daymeli
- harika, görkemli
- harika bir şekilde, görkemli bir şekilde
- dayminmo
- çok daha az
- daymo
- çok, gayet, pek
- daymo maxmo
- çok daha fazla
- daymo minmo
- çok daha az
- daymuhim
- çok önemli, elzem, hayati
- hayati derecede
- daynakun
- pençe
- pençelemek
- daynakunkal
- pençesiz
- daynefra
- nefret, tiksinme
- nefret etmek, tiksinmek
- dayneo
- yepyeni, gıcır gıcır
- daypala
- bağırtı, çığlık
- bağırmak, haykırmak
- daypamtul
- top (silah)
- daypanda
- panda, dev panda
- daypapa
- dedeciğim
- daypatre
- büyükbaba, dede
- daypawbu
- sürat koşusu, depar
- depar atmak, hızla koşmak
- daypeti
- yalvarış, yakarış
- yalvarmak, yakarmak
- daypetra
- kaya parçası, büyük kaya
- dayra
- daire, çember
- dayrapul
- dairesel, yuvarlak
- dairesel olarak
- daysoksu
- uzun çorap
- daysoti
- gürültü, yüksek ses
- daysurprisa
- hayret, büyük şaşkınlık
- çok şaşırtmak, hayrete düşürmek, hayret etmek
- daysurprisane
- şaşırtıcı, hayret verici
- şaşırtıcı bir şekilde
- daytermopul
- çok sıcak, yakıcı
- çok sıcak bir şekilde
- dayvento
- şiddetli rüzgar
- şiddetle esmek
- dayvi
- dalış (spor)
- dalmak, suya atlamak
- dayviyen
- dalgıç (sporcu)
- daywaone
- olağanüstü, harikulade
- olağanüstü bir şekilde
- daywatumon
- çağ, devir
- dayxaher
- metropol, büyükşehir
- dayxaherli
- metropoliten, büyükşehire ait
- dayxerafu
- şan, şeref, görkem
- dayya
- büyüklük
- dayyakin
- kesin, mutlak
- kesinlikle, mutlaka
- de
- -in/-ın/-un/-ün (iyelik eki), ait
- debate
- tartışma, münazara
- tartışmak, münazara etmek
- debatemon
- argüman, sav
- tartışmak, savunmak
- debito
- borç
- borçlandırmak
- Debora
- Debora
- deci
- desi-, onda bir
- decibelu
- desibel, dB
- decimetro
- desimetre
- deha
- köy
- dehayen
- köylü
- Dekart
- Descartes
- Dekartli
- Kartezyen
- deklara
- deklarasyon, beyan, bildiri
- deklare etmek, beyan etmek, bildirmek
- deklarado
- deklare edilmiş, beyan edilmiş
- deklaradoku
- deklarasyon (resmi belge), bildirge, manifesto
- dekora
- dekorasyon, süs, süsleme
- dekore etmek, süslemek
- dekorado
- dekore edilmiş, süslenmiş
- dekorali
- dekoratif, süs
- deleza
- kayma, süzülme
- kaymak, süzülmek
- deli
- ait olan
- ait olarak
- deliryum
- deliryum, hezeyan
- deliver
- teslimat, dağıtım
- teslim etmek, dağıtmak
- deliverdo
- teslim edilmiş
- delta
- delta (harf, coğrafya)
- delusi
- sanrı, hezeyan, yanılsama
- aldatmak, kandırmak
- delusido
- aldanmış, kandırılmış
- demo
- halk, kamu, nüfus
- demoenketa
- nüfus sayımı
- demoje
- nüfus (büyüklüğü)
- demokrasi
- demokrasi
- demokrasili
- demokratik
- demokratik bir şekilde
- demoli
- kamusal, halka açık
- alenen, kamuya açık olarak
- demomorgi
- soykırım, demosit
- soykırım yapmak
- demoni
- iblis, şeytan
- demonili
- şeytani
- şeytanca
- den
- şu, o
- denete
- şunlar, onlar
- denim
- kot, denim
- denimli
- kot, denim (yapılmış)
- denkwanti
- o kadar, o miktarda
- denloka
- orada, oraya
- denloka hu
- nerede, neresiyse
- denlokali
- yerel
- yerel olarak
- denmaner
- öyle, şöyle, o şekilde
- denmaner hu
- gibi, şekilde
- denmo
- o kadar, o derece
- denmo... kom...
- ...kadar...
- denmo multi
- o kadar çok
- dennumer
- o kadar, o sayıda
- denoto
- şunlar, onlar
- denpul
- öyle, böyle, şöyle
- denpul kom
- gibi
- denseba
- bu yüzden, o sebeple
- denseba hu
- neden, niçin
- densu
- onun, onların
- denta
- diş
- dentabroxa
- diş fırçası
- dentadotor
- diş hekimi, dişçi
- dentakrema
- diş macunu
- dentali
- dental, dişle ilgili
- dental olarak
- dentamedis
- diş hekimliği
- dentamedisyen
- diş hekimi, dişçi
- dente
- şu, o
- dento
- şu, o
- denwatu
- o zaman
- denwatu hu
- ne zaman, dığında
- denya
- kimlik
- tanımlamak, kimliğini belirlemek
- deodoran
- deodorant
- departamen
- departman, bölüm
- depresi
- depresyon, bunalım
- depresyona girmek, bunalıma girmek
- depresido
- depresif, bunalımda
- des
- on
- des care
- on dört
- des dua
- on iki
- des lima
- on beş
- des nue
- on dokuz
- des oco
- on sekiz
- des sabe
- on yedi
- des sisa
- on altı
- des tiga
- on üç
- des un
- on bir
- desbanyen
- genç, ergen (11-19 yaş)
- descaregon
- ondörtgen
- descareple
- on dört kat
- on dört kat
- descareyum
- on dördüncü
- desduagon
- on ikigen
- desduaple
- on iki kat
- on iki kat
- desduayum
- on ikinci
- deslimagon
- on beşgen
- deslimaple
- on beş kat
- on beş kat
- deslimayum
- on beşinci
- desnuegon
- on dokuzgen
- desnueple
- on dokuz kat
- on dokuz kat
- desnueyum
- on dokuzuncu
- desnyan
- on yıl, dekad
- desocogon
- on sekizgen
- desocople
- on sekiz kat
- on sekiz kat
- desocoyum
- on sekizinci
- desple
- on kat
- on kat
- dessabegon
- on yedigen
- dessabeple
- on yedi kat
- on yedi kat
- dessabeyum
- on yedinci
- dessisagon
- on altıgen
- dessisaple
- on altı kat
- on altı kat
- dessisayum
- on altıncı
- destigagon
- on üçgen
- destigaple
- on üç kat
- on üç kat
- destigayum
- on üçüncü
- destrui
- yıkım, tahribat
- yıkmak, tahrip etmek, yok etmek
- destruido
- yıkılmış, tahrip edilmiş
- destruifil
- yıkıcı, tahrip edici
- yıkıcı bir şekilde
- destruiyen
- yıkıcı, tahrip edici (kişi)
- desungon
- on birgen
- desunple
- on bir kat
- on bir kat
- desunyum
- on birinci
- desyum
- onuncu
- detale
- detay, ayrıntı
- detaylandırmak, ayrıntılandırmak
- detalepul
- ayrıntılı, detaylı, karmaşık
- ayrıntılı bir şekilde, detaylı bir şekilde
- dexa
- ülke, memleket
- dexabyen
- sınır
- dexafil
- vatansever
- vatanseverce
- dexafilya
- vatanseverlik, yurtseverlik
- dexafilyen
- vatansever, yurtsever
- dexakef
- devlet başkanı, başbakan
- dexayen
- vatandaş, yurttaş
- deya
- aidiyet
- ait olmak
- deylyu
- konveksiyon, ısıyayım
- konveksiyon yapmak
- deysi
- papatya, Leucanthemum
- di
- (isteğe bağlı) özel isim belirteci
- digita
- rakam, digit
- digitali
- dijital, sayısal
- dijital olarak, sayısal olarak
- dila
- dereotu, Anethum graveolens
- dildo
- dildo
- dimensi
- boyut
- din
- gün
- dinamita
- dinamit
- dingya
- tanım, belirleme
- tanımlamak, belirlemek
- dingyado
- tanımlanmış, belirlenmiş
- dingyalexi
- belirteç, belirleyici
- dini
- din
- dinidom
- kilise, tapınak, ibadethane
- dinifil
- dindar
- dindarca
- dinili
- dini (dinle ilgili)
- dini olarak
- dinimisyonli
- misyoner
- dinimisyonyen
- misyoner
- dinixube
- mezhep, tarikat
- dinkitabu
- günlük, gündeş
- dinosor
- dinozor, Dinosauria
- diplomasi
- diplomasi
- diplomasiyen
- diplomat
- dis-
- ayrılma, dağılma anlamı veren ön ek
- disbage
- bölme, paylaştırma, taksim
- bölmek, paylaştırmak, taksim etmek
- disbija
- yayma, dağıtma
- yaymak, dağıtmak
- discu
- dağılma, yayılma
- dağılmak, yayılmak
- diseno
- tasarım, dizayn
- tasarlamak
- disenodo
- tasarlanmış
- disenoyen
- tasarımcı
- disgi
- dağıtma, yayma
- dağıtmak, yaymak
- disgibe
- dağıtım, distribüsyon
- dağıtmak
- disgongin
- ihraç, tedavüle çıkarma
- ihraç etmek, tedavüle çıkarmak, yayımlamak
- dishadya
- paylaşım, pay
- paylaşmak
- disko
- disk
- diskrimina
- ayrımcılık
- ayrımcılık yapmak
- diskriminado
- ayrımcılığa uğramış
- diskusi
- tartışma, görüşme
- tartışmak, görüşmek
- diskusido
- tartışılmış, görüşülmüş
- disordenu
- düzensizlik, kargaşa, karışıklık
- düzensizleştirmek, karıştırmak, dağıtmak
- disprosyum
- disprozyum, Dy
- dissolusi
- çözünme, eritme, fesih
- çözmek, eritmek, feshetmek
- distrito
- ilçe, bölge, semt
- ditator
- diktatör, otokrat, despot
- ditatorkrasi
- diktatörlük, otokrasi
- ditatorya
- diktatörlük, otokrasi
- divar
- duvar
- Divehi
- Maldivler
- Divehisa
- Divehi dili, Maldivce
- dixan
- zemin, döşeme, yer
- Dizel
- Dizel
- doduku
- ahlak, moral
- dodukuamiru
- buyruk, emir
- dodukubon
- erdemli, doğru, dürüst
- erdemli bir şekilde
- dodukubur
- erdem dışı, kötü, alçak
- erdem dışı bir şekilde, kötü bir şekilde
- dodukukal
- ahlaksız
- ahlaksızca
- dodukuli
- ahlaki (ahlakla ilgili)
- ahlaki olarak
- dodukumal
- erdem dışı, kötü, alçak
- erdem dışı bir şekilde, kötü bir şekilde
- dodukupul
- ahlaklı
- ahlaklı bir şekilde
- dodukusahi
- erdemli, doğru, dürüst
- erdemli bir şekilde
- Dogra
- Dogra (Hindistan ve Pakistan'daki etnolinguistik grup)
- Dograsa
- Dogri dili
- Dograyen
- Dogra (kişi)
- doku
- belge, doküman
- dokujem
- tekel, monopol
- tekelcilik yapmak, tekelinde tutmak
- dokujemdo
- tekelinde olan, monopolize edilmiş
- dokukaxa
- evrak çantası
- dokya
- zehir
- zehirlemek
- dokyado
- zehirlenmiş
- dokyapul
- zehirli, toksik
- zehirli bir şekilde
- dolantan
- dolaşma, gezinme
- dolaşmak, gezinmek, sürüklenmek
- dolantanne
- başıboş, avare, dolaşan
- dolantanyen
- avare, gezgin
- dolar
- dolar
- dolfin
- yunus
- dolo
- cadde, sokak, yol
- dom
- yer, mekan, tesis
- domaku
- atardamar, arter
- domakuli
- arteriyel
- domeni
- alan (çalışma, bilgi), saha, etki alanı
- Dominika
- Dominika
- Dominikana
- Dominik Cumhuriyeti
- donatu
- donut, çörek
- dongu
- doğu
- donguli
- doğu
- doğuya
- Dongutimor
- Doğu Timor, Timor-Leste
- dongwi
- anlaşma, mutabakat, rıza, onay
- anlaşmak, kabul etmek, razı olmak
- dongwido
- kararlaştırılmış, üzerinde anlaşılmış
- dongwigi
- ikna, inandırma
- ikna etmek, inandırmak
- dongwipul
- rızaya dayalı
- donji
- göz bebeği
- donmen
- ittifak, birlik
- ittifak kurmak
- donmenyen
- müttefik
- dopamin
- dopamin
- Dorote
- Dorotea
- dose
- doz
- dozunu ayarlamak, dozlamak
- doste
- arkadaş, dost
- doste ci
- ahbap, kanka
- dostecu
- arkadaş olmak, dost olmak
- dostefil
- arkadaş canlısı, cana yakın
- dostegi
- arkadaş edinmek, dost edinmek
- dostesim
- dostça, arkadaşça
- dosteya
- arkadaşlık, dostluk
- dotor
- doktor (PhD), hekim, doktor
- dotorya
- doktora
- dotrina
- doktrin, öğreti
- doxo
- okuma
- okumak
- doxoabil
- okuryazar
- doxoabilya
- okuryazarlık
- doxodo
- okunmuş
- doxoible
- okunaklı
- doxokamer
- okuma salonu
- doxolaye
- okumaya değer
- doxonenabil
- okuma yazma bilmeyen, cahil
- doxonenabilya
- okuma yazma bilmeme, cahillik
- doxonenible
- okunaksız
- doxoyen
- okur, okuyucu
- doyan
- çeşitli, muhtelif, farklı
- doyanya
- çeşitlilik
- Doyci
- Almanya
- Doycili
- Alman
- Doycisa
- Almanca
- Doyciyen
- Alman
- doyday
- muamele, davranış
- davranmak, muamele etmek
- drage
- drag (kıyafeti)
- dragon
- ejderha
- dragonfruta
- ejder meyvesi, pitaya
- drama
- dram, drama
- dramali
- dramatik, drama ile ilgili
- dramapul
- dramatik, heyecanlı
- drevo
- ağaç
- drevogeo
- ormanlık alan, koru
- drevolari
- orman
- drilu
- matkap
- delmek
- driludo
- delinmiş
- dron
- dron, insansız hava aracı
- Druki
- Butan
- Drukili
- Butanlı
- Drukisa
- Dzongka, Butanca
- Drukiyen
- Butanlı
- drumu
- davul
- drumuyen
- davulcu
- du-
- devamlılık veya alışkanlık görünüşü
- -me, -ma
- dua
- iki, 2
- dua-
- iki-, çift-
- dua giga
- iki milyar
- dua kilo
- iki bin
- dua mega
- iki milyon
- dua tera
- iki trilyon
- duabasali
- iki dilli
- iki dilli olarak
- duabasayen
- iki dil bilen kimse
- duabioyen
- amfibi, iki yaşamlı
- duacalun
- bisiklet
- duacen
- iki yüz
- duades
- yirmi
- duadesgon
- yirmigen
- duadesple
- yirmi kat, yirmi misli
- duadesyum
- yirminci
- duadimensili
- iki boyutlu
- duaglif
- digraf, ikili harf
- duagon
- ikigen
- duajensifil
- biseksüel
- duajensifilya
- biseksüellik
- dualabyali
- çiftdudaksıl, bilabial
- dualim
- öğretme, öğretim
- duamwin
- diftong, ikili ünlü
- duapedali
- iki ayaklı
- duaple
- çift, iki kat
- duaple baso
- kontrbas
- duaple basun
- kontrafagot
- duatyan
- iki nokta üst üste
- duaxey
- ikili, çift
- duaya
- ikilik, dualite
- duayen
- ikili, çift
- duayum
- ikinci
- ikinci olarak
- dubnyum
- dubniyum, Db
- dubomba
- bombalama
- dubroxa
- fırçalama
- ducakix
- çekiçleme
- ducane
- tarama
- ducori
- çalma, hırsızlık
- dudan
- duman, tütme
- tütmek, duman çıkarmak, sigara içmek
- dudando
- tütsülenmiş, füme
- dudantubo
- baca
- dudanyen
- sigara içen kimse, içici
- dudao
- seyahat etme, yolculuk
- dudaokaxa
- bavul, valiz
- dudoxo
- okuma eylemi, okuma
- dudrilu
- delme, sondaj
- dugaga
- kekeleme
- dukan
- dükkan, mağaza
- duke
- dük, düşes
- dumarali
- ara sıra olan, bazen olan
- ara sıra, bazen, zaman zaman
- dumbu
- kıç, popo, arka
- dumbumon
- kalça
- duna
- kumul, dün
- dunerleli
- son zamanlarda
- Dunya
- Dünya
- Dunyayen
- Dünyalı, dünya vatandaşı
- duofcori
- soygun, soyma
- dupa
- tütsü
- duparacutu
- paraşütle atlama
- dupentu
- resim yapma, boyama
- dupul
- süreklilik kipi
- dur
- sırasında, esnasında, boyunca
- dur-
- sırasında, boyunca
- dur na
- ...(y)ken
- dur total
- boyunca, süresince
- dure
- süre, devam, sürme
- sürmek, devam etmek
- dureabil
- dayanıklı
- dayanıklı bir şekilde
- duregi
- devam, sürdürme
- devam etmek (ile), sürdürmek
- durepul
- sürekli, devamlı
- sürekli olarak, devamlı
- durki
- iken, -ken
- durmomentoli
- anlık
- anlık olarak
- durwatuli
- geçici
- geçici olarak
- duryan
- duryan
- duxe
- duş
- duş almak
- duzuka
- uğur böceği
- dwan
- uç, sivri uç, zirve
- dwarfu
- cüce (mitoloji)
- dwarfuplaneta
- cüce gezegen
- dwer
- kapı
- dwerfarxu
- paspas
- dwerhantatul
- kapı tokmağı
- dyabetes
- diyabet, şeker hastalığı
- dyabol
- şeytan, iblis
- dyabolli
- şeytani
- şeytanca
- dyabolsim
- şeytani, şeytansı
- şeytanca
- dyer
- geç
- geç
- dyerya
- gecikme
- dyeta
- diyet, perhiz
- diyet yapmak, perhiz yapmak
- dyetalogiyen
- diyetisyen
- dyex
- tabak
- dyexmaxina
- bulaşık makinesi
- dyodo
- diyot, diyod
- Dyonisi
- Dionysius, Dennis, Denise
- dyorita
- diyorit
- dyuca
- soruşturma, araştırma
- soruşturmak, araştırmak
- dyucado
- soruşturulmuş, araştırılmış
- dyucayen
- müfettiş, dedektif, araştırmacı
- e
- hım, şey, ha
- ebanus
- abanoz
- ebatal
- iptal, fesih
- iptal etmek, feshetmek
- Ebrahem
- İbrahim
- Edwardo
- Edward
- efelidi
- çil
- Efeso
- Efes
- efeto
- etki, tesir
- etkilemek
- efetobon
- etkili, efektif
- etkili bir şekilde
- efetogi
- yürütme, icra
- yürütmek, icra etmek, uygulamaya koymak
- efisyen
- verimli, etkin
- verimli bir şekilde, etkin bir şekilde
- egal
- eşit
- eşit olarak
- egaljacipul
- eşdeğer, denk
- eşdeğer olarak
- egalwazen
- denge
- dengelemek
- egalya
- eşitlik
- egalyali
- eşitlikçi
- eşitlikçi bir şekilde
- egalyayen
- eşitlikçi
- Egeo
- Aigeus, Ege
- eger
- eğer, ise
- eger no
- değilse, yoksa, aksi takdirde
- eger si
- eğer öyleyse, öyleyse
- egnu
- gnu antilobu, öküz başlı antilop
- ehtiram
- saygı, hürmet
- saygı duymak, hürmet etmek
- ehtiramdo
- saygın, saygıdeğer
- ehtiramfil
- saygılı
- saygılı bir şekilde
- ejakula
- boşalma, ejakülasyon
- boşalmak, ejakülasyon yapmak
- ejakulaxey
- meni, sperm, boşalma sıvısı
- ekidna
- ekidne
- eko-
- eko-
- ekologi
- ekoloji
- ekonomi
- ekonomi
- ekonomili
- ekonomik
- ekonomik olarak
- ekonomilogi
- ekonomi, iktisat
- ekonomilogiyen
- ekonomist, iktisatçı
- ekosistema
- ekosistem
- ekrin
- ekran
- eksame
- sınav, test, imtihan
- sınav yapmak, test etmek
- Ekwador
- Ekvador
- Ekwadorli
- Ekvador
- Ekwadoryen
- Ekvadorlu
- ekwatora
- ekvator
- Ekwatoragine
- Ekvator Ginesi
- ekwatorali
- ekvatoral
- ekvatoral olarak
- el
- belirtme durumu eki (kısıtlı kullanım), -(y)ı/i/u/ü
- elasti
- elastik, esnek
- elastik bir şekilde, esnek bir şekilde
- elastibendu
- lastik bant, elastik bant
- elastiya
- elastikiyet, esneklik
- elefan
- fil
- eleki
- kakule
- eletri
- elektrik
- elektriklemek, elektrifike etmek
- eletrigitara
- elektro gitar, elektrikli gitar
- eletrikaxa
- pil, batarya, akü
- eletrili
- elektrikli, elektriksel
- elektriksel olarak
- eletrixoku
- elektrik çarpması, elektroşok
- elektrik çarpmak
- eletron
- elektron
- eletroni
- elektronik
- elektronik olarak
- eletroniya
- elektronik
- elfu
- elf
- elfuli
- elf, elflere özgü
- elfusim
- elf gibi, elfimsi
- Elia
- İlyas
- Elini
- Yunanistan
- Elinili
- Yunan
- Elinisa
- Yunanca
- Eliniyen
- Yunan, Yunanlı
- elipse
- elips
- elipseli
- eliptik
- eliptik olarak
- Elisabet
- Elizabeth
- elite
- elit, seçkinler
- eliteli
- elit, seçkin
- em
- hım, şey, ıı
- Emanwel
- Emanuel
- embasidom
- büyükelçilik, elçilik
- emblema
- amblem, arma
- emoji
- emoji
- empati
- empati
- emu
- emu
- emula
- öykünme, emülasyon
- öykünmek, taklit etmek
- enciklopedi
- ansiklopedi
- enciklopedili
- ansiklopedik
- ansiklopedik olarak
- encilada
- ençilada
- energi
- enerji
- enerji vermek
- energipul
- enerjik
- enerjik bir şekilde
- enfasis
- vurgu, önem
- vurgulamak, altını çizmek
- enfasisdo
- vurgulanmış
- vurgulu bir şekilde
- enfasispul
- vurgulu, kesin
- vurgulayarak, kesin bir şekilde
- enfeksi
- enfeksiyon, bulaşma
- enfekte etmek, bulaştırmak, enfekte olmak, bulaşmak
- enfeksido
- enfekte, bulaşmış
- Engli
- İngiltere
- englikorno
- İngiliz kornosu, korangle
- Englili
- İngiliz
- Englisa
- İngilizce
- Engliyen
- İngiliz (kişi)
- engyan
- beslenme, gıda
- beslemek
- engyankal
- besleyici olmayan
- besleyici olmayacak şekilde
- engyanpul
- besleyici
- besleyici bir şekilde
- enketa
- anket, araştırma, soruşturma
- anket yapmak, araştırmak
- ente
- (cansız) etken, faktör
- entona
- tonlama, entonasyon
- tonlamak
- enzima
- enzim
- epiko
- destan, epik şiir
- epikopul
- epik, destansı
- epik bir şekilde
- epilepsi
- epilepsi, sara
- epilepsili
- epileptik
- erbyum
- erbiyum, Er
- ergo
- iş, çalışma, emek
- çalışmak
- ergodom
- iş yeri
- ergofil
- çalışkan, gayretli
- çalışkan bir şekilde, gayretle
- ergofilyen
- işkolik, çok çalışan kimse
- ergogi
- çalıştırma
- çalıştırmak
- ergokal
- işsiz
- işsiz olarak
- ergokalya
- işsizlik
- ergomon
- görev, vazife
- ergosafta
- çalışma haftası, hafta içi
- ergosaftadin
- hafta içi günü, iş günü
- ergotim
- personel, kadro, ekip, mürettebat
- ergouncutim
- sendika, işçi sendikası
- ergoxey
- iş, meslek, uğraş
- ergoyen
- işçi, çalışan
- eringa
- ringa balığı
- Eritra
- Eritre
- ermino
- ermin, kakım
- Esaya
- Yeşaya, İşaya
- esey
- deneme, makale
- esfer
- küre, sfer
- esferli
- küresel, sferik
- esfinter
- sfinkter, büzgen kas
- esfinxe
- sfenks
- eskan
- tarama
- taramak
- eskandal
- skandal, rezalet
- skandal çıkarmak
- eskandalpul
- skandal, rezil
- skandal bir şekilde
- eskandyum
- skandiyum, Sc
- eskantora
- tarayıcı
- eskarabe
- bokböceği, skarabe
- eskaso
- kıt, nadir
- kıt kanaat, ancak, güçlükle, neredeyse hiç
- eskasoya
- kıtlık, yokluk, eksiklik
- eskela
- ölçek, skala
- eskeleto
- iskelet
- eskeyti
- paten kayma
- paten kaymak
- eskeytitahta
- kaykay
- eskeytiyen
- patenci, kaykaycı
- eski
- kayak
- kayak yapmak
- eskirti
- etek
- eskiyen
- kayakçı
- eskizofreni
- şizofreni
- eskizofrenili
- şizofrenik
- şizofrenik bir şekilde
- eskizofreniyen
- şizofren (kişi)
- eskol
- okul
- eğitmek, okutmak
- eskoldo
- eğitimli, bilgili, alim, okumuş
- bilgili bir şekilde
- eskoldoku
- diploma, derece
- eskolkef
- okul müdürü, rektör
- eskolya
- eğitim, öğretim
- eskolyen
- eğitimci, eğitmen
- eskorbuto
- skorbüt, iskorbit
- eskri
- yazı, yazma
- yazmak
- eskrido
- yazılı
- yazılı olarak
- eskrimesa
- yazı masası, çalışma masası
- eskripu
- senaryo, betik
- senaryo yazmak, betik yazmak
- eskrisistema
- yazı sistemi, alfabe
- eskritahta
- beyaz tahta, yazı tahtası, kara tahta
- eskritul
- yazı aracı
- eskriyen
- yazar
- eskultur
- heykel, heykeltıraşlık
- heykel yapmak, yontmak
- eskulturdo
- yontulmuş, heykel gibi
- eskulturyen
- heykeltıraş
- eskumri
- uskumru
- eskunku
- kokarca
- eskuter
- skuter
- eskwati
- çömelme
- çömelmek
- eskwatine
- çömelmiş, çömelen
- eslaydi
- slayt, sunum slaytı
- esliper
- terlik
- esloti
- tembel hayvan
- Eslovaki
- Slovakya
- Eslovakili
- Slovak, Slovakça
- Eslovakisa
- Slovakça (dil)
- Eslovakiyen
- Slovak (kişi)
- Esloveni
- Slovenya
- Eslovenili
- Sloven, Slovence
- Eslovenisa
- Slovence (dil)
- Esloveniyen
- Sloven (kişi)
- eslovi
- Slav
- espageti
- spagetti
- espam
- istenmeyen posta, spam
- spamlemek
- espaner
- somun anahtarı, İngiliz anahtarı
- Espani
- İspanya
- Espanili
- İspanyol
- Espanisa
- İspanyolca (dil)
- Espaniyen
- İspanyol (kişi)
- esparago
- kuşkonmaz
- espatul
- spatula
- especifi
- spesifik, belirli, özel
- spesifik olarak, belirli bir şekilde, özellikle
- especifigi
- belirtmek, tanımlamak
- espesyal
- özel
- özellikle
- espetrum
- spektrum, yelpaze, aralık
- espinaka
- ıspanak
- espiral
- spiral, helezon
- spiral çizmek, sarmal yapmak
- esponji
- sünger
- espora
- spor
- esportu
- spor
- esportuyen
- sporcu
- esprey
- sprey, püskürtme
- püskürtmek, spreylemek
- espreybotela
- sprey şişesi
- espreydo
- püskürtülmüş, spreylenmiş
- espringu
- yay (cihaz)
- esprintu
- sprint, atılım
- sprint atmak, fırlamak
- esprintuyen
- sprinter, koşucu
- esraru
- ısrar, direnme
- ısrar etmek, direnmek
- esrarupul
- ısrarcı, inatçı
- ısrarla, inatla
- Esrilanka
- Sri Lanka
- Esrilankali
- Sri Lankalı
- Esrilankayen
- Sri Lankalı (kişi)
- establi
- kurma, tesis etme
- kurmak, tesis etmek, belirlemek
- establido
- kurulmuş, yerleşik
- kurulmuş bir şekilde, yerleşik olarak
- establixey
- kuruluş, kurum, vakıf
- estampe
- damga, mühür
- damgalamak, mühürlemek
- estandar
- standart, varsayılan
- standartlaştırmak
- estandarli
- standart
- estano
- kalay, Sn
- estare
- yıldız
- estarefruta
- yıldız meyvesi, karambola
- estarelari
- asterizm, takımyıldız
- estatisti
- istatistik
- estatistili
- istatistiki, istatistiksel
- istatistiksel olarak
- estato
- eyalet, il
- estatokef
- vali
- estatomon
- ilçe
- estatus
- statü, durum
- estay
- duruş
- ayakta durmak, durmak
- estayli
- dikey, dik
- dikey olarak, dikine
- estayne
- ayakta duran
- ayakta durarak
- Estefan
- Stephan, Stephen, Steven
- Ester
- Ester
- esteyple
- zımba teli
- zımbalamak
- esteypledo
- zımbalanmış
- esteypletul
- zımba
- Esti
- Estonya
- estigma
- damga, leke
- damgalamak
- estigmado
- damgalanmış
- estilo
- stil, tarz
- estimula
- uyaran, teşvik, motivasyon
- uyarmak, teşvik etmek, motive etmek, uyarılmak, motive olmak
- estimulado
- uyarılmış, motive edilmiş
- Estisa
- Estonca (dil)
- Estiyen
- Eston (kişi)
- esto
- durma, duruş, son
- durmak, durdurmak, kesmek, bırakmak
- estodo
- durmuş, durdurulmuş
- durmuş bir şekilde
- estodom
- durak
- estoka
- stok, envanter
- stoklamak
- estomotsufono
- afrikat, patlamalı sürtünmeli ünsüz
- estovu
- ocak, soba
- estrategi
- strateji
- strateji geliştirmek
- estrategili
- stratejik
- stratejik olarak
- estrayki
- grev
- grev yapmak
- estres
- stres
- stres yapmak, streslenmek
- estresdo
- stresli
- estrimi
- (canlı) yayın
- yayın yapmak
- estripe
- striptiz
- striptiz yapmak
- estripeyen
- striptizci
- estroberi
- çilek
- estrontyum
- stronsiyum, Sr
- estrutur
- yapı, strüktür
- yapılandırmak
- estruturdo
- yapılandırılmış
- estruturli
- yapısal
- estudi
- çalışma, etüt, araştırma
- çalışmak, okumak, araştırmak
- estudido
- çalışılmış, incelenmiş
- estudiyen
- öğrenci
- estulu
- tabure
- Etan
- Ethan
- etatu
- itaat
- itaat etmek, uymak
- etatudo
- itaat edilmiş
- etatufil
- itaatkar
- itaatkar bir şekilde
- ete
- onlar (canlı, kişileştirilmiş nesneler)
- eter
- eter
- etesu
- onların (canlı, kişileştirilmiş nesneler için)
- etesu ete
- onlarınki (o varlıklara ait olan varlıklar)
- etesu oto
- onlarınki (o varlıklara ait olan şeyler)
- etesu te
- onlarınki (o varlıklara ait olan o varlık)
- etesu to
- onlarınki (o varlıklara ait olan o şey)
- etika
- etik, ahlak felsefesi
- etikali
- etik
- etik olarak
- etiraf
- itiraf
- itiraf etmek
- etirafdo
- itiraf edilmiş
- etno
- etnisite, etnik grup
- etnoli
- etnik
- etnotim
- etnik grup, etnisite
- Eva
- Havva
- evolu
- evrim, gelişim
- evrimleşmek, gelişmek
- evolucudo
- evrimleşmiş
- evoludo
- gelişmiş
- evolugi
- geliştirme
- geliştirmek
- evoluli teori
- evrim teorisi
- ewfonyum
- öfonyum
- ewkalitus
- okaliptüs
- Ewklide
- Öklid
- Ewklideli
- Öklidyen
- Ewnike
- Eunice
- ewreka
- keşif, bulgu
- keşfetmek, bulmak
- ewrekado
- bulunmuş
- Ewropa
- Avrupa
- Ewropali
- Avrupai
- Avrupai bir şekilde
- Ewropayen
- Avrupalı
- ewropyum
- evropiyum, Eu
- Ewskal
- Bask Bölgesi
- Ewskalli
- Bask
- Ewskalsa
- Baskça (dil)
- Ewskalyen
- Bask (kişi)
- ex
- dışarı, dışında
- ex-
- dış-, eski, eks-
- exata
- belirme, ortaya çıkma
- ortaya çıkmak, belirmek
- exbao
- çantadan çıkarma
- çantadan çıkarmak
- exbistar
- yataktan kalkma
- yataktan kalkmak, kalkmak
- excu
- dışarı çıkma
- dışarı çıkmak
- exdexagi
- sürgün
- sürgün etmek
- exdunyayen
- uzaylı, dünya dışı varlık
- exergo
- işten çıkarma
- işten ayrılmak, istifa etmek
- exergocu
- istifa
- istifa etmek, işten ayrılmak
- exergogi
- işten çıkarma, kovma
- işten çıkarmak, kovmak
- exeskeleto
- dış iskelet
- exfon
- hoparlör(ler)
- exgi
- çıkarma, özütleme
- çıkarmak, özütlemek
- exhawa
- üfleme (hava)
- üflemek (hava)
- exidi
- çıkış
- çıkmak, ayrılmak
- exiki
- eşik
- exikili
- eşiksel
- eşiksel olarak
- exizin
- salıverme, bırakma
- salıvermek, bırakmak, mazur görmek
- exjeksi
- çekme
- çekmek (şırıngayla)
- Exkiperi
- Arnavutluk
- Exkiperisa
- Arnavutça (dil)
- Exkiperiyen
- Arnavut (kişi)
- exkludi
- dışlama, hariç tutma
- dışlamak, hariç tutmak
- exkludido
- dışlanmış, hariç tutulmuş
- exkopi
- kopyalama, yükleme
- kopyalamak, yüklemek
- exku
- (romantik) aşk, romantizm
- sevmek (romantik olarak), aşık olmak
- exkudoste
- romantik partner, erkek arkadaş, kız arkadaş, sevgili
- exkune
- aşık
- exkungan
- uzay
- exkupul
- aşık
- exkuyen
- sevgili, aşık
- exli
- dış, harici
- haricen, dıştan
- exnafasu
- nefes verme
- nefes vermek
- exnasyonli
- yabancı
- yurt dışında
- exnetoli
- çevrimdışı
- çevrimdışı olarak
- exordinari
- olağanüstü, istisnai
- olağanüstü bir şekilde
- expel
- kovma, atılma
- kovmak, atmak
- expesa
- masraf, harcama
- harcamak
- explasi
- çıktı
- çıkarmak
- exporta
- ihracat
- ihraç etmek
- exxaher
- banliyö
- exya
- dış, dışarısı
- dışarıda olmak, dışında olmak
- eya
- e harfi
- Eyob
- Eyüp (isim)
- Eyre
- İrlanda
- Eyresa
- İrlandaca (dil)
- Eyreyen
- İrlandalı (kişi)
- Ezra
- Ezra
- fabrika
- imalat, üretim
- imal etmek, üretmek
- fabrikado
- imal edilmiş, üretilmiş
- fabrikadom
- fabrika, tesis
- fabrikayen
- üretici, imalatçı
- fabula
- fabl, masal
- fadila
- erdem, fazilet
- fadilakal
- erdemsiz, faziletsiz
- erdemsizce, faziletsizce
- fadilapul
- erdemli, faziletli
- erdemli bir şekilde, faziletli bir şekilde
- fahex
- kaba, bayağı, görgüsüz, müstehcen
- kabaca, bayağı bir şekilde, görgüsüzce, müstehcen bir şekilde
- fahexxey
- müstehcenlik, ayıp şey
- fahexya
- kabalık, bayağılık, görgüsüzlük, müstehcenlik
- fahuri
- gururlu, onurlu
- gururla, onurla
- fahuriya
- gurur, onur
- faksi
- faks
- fakslamak
- faksido
- fakslanmış
- faksitora
- faks makinesi
- faku
- sikiş
- sikmek
- fal
- tarafından
- falafel
- falafel
- fale
- eylem, fiil, iş
- yapmak, etmek, gerçekleştirmek
- faledo
- yapılmış
- falelexi
- fiil, eylem
- falezi
- uçurum, falez, yalıyar
- falso
- sahte
- sahte olarak
- falsoxey
- yalan, yanlışlık
- falsoya
- sahtelik, yanlışlık
- falya
- tarafından yapılmak
- famil
- aile
- familname
- soyadı
- familyen
- akraba, aile üyesi
- fan
- hayran, taraftar
- fanko
- çamur
- fankobunhway
- çamur kayması, heyelan
- fankopul
- çamurlu
- fankosokitan
- torf, turba
- fantasi
- fantezi, hayal
- fantasisim
- fantastik, harika
- fantastik bir şekilde, harika bir şekilde
- faradi
- farad
- faraon
- firavun
- Farenhayt
- Fahrenhayt
- farina
- un
- Faroer
- Faroe Adaları
- farxu
- halı, kilim
- farxudo
- halı kaplı
- fase
- faz, evre, aşama
- fasi
- faşist
- faşistçe
- fasidu
- çürük
- çürük bir şekilde
- fasiducu
- çürüme
- çürümek
- fasidugi
- çürütme
- çürütmek
- fasiismo
- faşizm
- fasiista
- faşist
- fasul
- fasulye
- fatmin
- icat, buluş
- icat etmek, bulmak
- fatmindo
- icat edilmiş, bulunmuş
- fatmindoku
- patent
- patentlemek, patentini almak
- fatminfil
- yaratıcı, becerikli, mucit
- yaratıcı bir şekilde
- fatminyen
- mucit, kaşif
- fato
- gerçek, olgu
- fatoli
- gerçek, fiili, olgusal
- aslında, gerçekten, fiilen, olgusal olarak
- fatura
- fatura, hesap
- fayda
- fayda, yarar, çıkar
- fayda sağlamak, yarar sağlamak, faydalanmak
- faydayen
- hayırsever, bağışçı
- faylu
- dosya
- dosyalamak
- fayludo
- dosyalanmış
- fe
- -de/-da (zamanda), -de/-da (belirsiz bir yerde), içinde (zamanda), için (ilk defa vb.), -den/-dan (sayı, miktar ile ilgili)
- fe alo kaso
- aksi takdirde, yoksa
- fe alo lexi
- başka bir deyişle, diğer bir deyişle
- fe alo loga
- başka bir deyişle, diğer bir deyişle
- fe aresto
- gözaltında, tutuklu
- fe asel
- aslen, ilk başta, orijinalinde
- fe asif
- maalesef, ne yazık ki
- (fe) ban leli watu
- geçmişte bir zamanlar, bir zamanlar, evvel zaman içinde
- (fe) ban mara
- bir keresinde, bir zamanlar
- (fe) ban xali watu
- gelecekte bir noktada, eninde sonunda
- fe basi
- temelde, esas olarak
- fe basi fe
- -e dayanarak, temelinde, esas alarak
- fe baxya
- altında, altta
- fe benji
- esasen, temelde
- fe bonxanse
- neyse ki, şans eseri, iyi ki
- fe byen de
- -ın kenarında, -ın ucunda
- fe centro
- merkezde, ortada
- fe centro de
- -ın ortasında, ortasında
- fe comen
- yan tarafta, yanda
- fe comen de
- yanında, bitişiğinde
- fe den kaso
- bu durumda, o halde, öyleyse
- (fe) dua mara
- iki kez, iki defa
- (fe) duli mara
- zaman zaman, bazen, ara sıra, arada bir
- (fe) dumara
- zaman zaman, bazen, ara sıra, arada bir
- fe durya
- bu arada, o esnada
- fe espesyalya
- özellikle, bilhassa
- fe exkludi fe
- hariç, dışında
- fe exya
- dışarıda, dışarı
- fe exya de
- -ın dışında, dışında
- fe fato
- aslında, gerçekte, fiilen, de facto
- fe fini
- sonunda, nihayet
- fe folo
- bu yüzden, dolayısıyla, sonuç olarak, böylece
- fe folo fe
- -ın bir sonucu olarak, sonucunda
- fe folo ki
- (öyle) ki
- fe folya
- yanı sıra, buna göre, ona göre
- fe fronta
- önde, ileride
- fe fronta de
- -ın önünde, önünde
- fe geo
- aman tanrım, hayret bir şey
- fe gwaho
- bu arada, aklıma gelmişken
- fe hataya
- yine de, buna rağmen, ancak, fakat
- fe hataya fe
- -e rağmen
- fe hataya ki
- -e rağmen, olsa da, -se de, gerçi
- fe hin kaso
- bu durumda
- (fe) hin noce
- bu gece
- fe infer
- aşağıda, altta
- fe infracengu
- alt katta, aşağıda
- fe inkludi fe
- dahil, içinde olmak üzere
- fe intrewatu
- bu arada, o esnada
- fe intreya
- arada, aralarında
- fe inya
- içeride, içinde
- fe inya de
- -ın içinde, içinde
- fe jadin
- güya, sözde
- fe jaya
- bitişik olarak, yan yana
- fe kapi
- üstte, üstünde
- fe kapi de
- -ın üstünde, üzerinde
- fe kaso fe
- durumunda, -halinde
- fe kolyo ki
- -dığı düşünülürse, oysa, halbuki
- fe kompara fe
- -e kıyasla, ile karşılaştırıldığında, -e karşı
- fe kompara ki
- oysa, halbuki, -iken
- fe kosa fe
- yüzünden, -den dolayı, sebebiyle
- fe kosa ki
- çünkü, zira, -dığı için
- fe leya
- geçmişte, eskiden, önceden
- fe lutuf
- lütfen (nezaketen)
- fe maxusya
- ayrıca, bunun yanı sıra, üstelik
- fe midiya
- ortada
- fe midiya de
- -ın ortasında
- fe minusya
- bunun dışında, bundan başka
- fe misal
- örneğin, mesela
- fe misu bage
- bana kalırsa, bence
- fe misu ijen
- bence, benim fikrime göre
- fe moy kaso
- her durumda, her halükarda, zaten
- fe moyun
- başına, tanesi
- fe muka
- karşıda, karşı karşıya
- fe muka de
- -ın karşısında
- (fe) ner leya
- yakın geçmişte, son zamanlarda
- (fe) ner or teli xaya
- er ya da geç, eninde sonunda
- (fe) ner xaya
- yakın gelecekte, yakında
- fe nerleli watu
- son zamanlarda, son günlerde
- (fe) nunli din
- günümüzde, bu günlerde
- fe nunya
- şu anda, halihazırda, şimdi
- fe offolo fe
- -e bağlı olarak, -e göre
- fe oko de
- -ın önünde, -ın gözünde
- fe okur fe
- durumunda, halinde
- fe onxala
- umarım, inşallah
- fe oposya
- tam tersine, bilakis
- fe oposya de
- karşısında, -ın aksine, -e karşı
- fe peda
- en altta, dipte
- fe peda de
- -ın dibinde
- fe perya
- üstte, üstünde
- fe peti
- lütfen (rica üzerine)
- fe porya
- karşılığında, değiş tokuş olarak
- fe preferi kom
- -dense, -den ziyade, yerine
- fe rimara
- tekrar, yine, bir daha
- fe ruke
- arkada
- fe ruke de
- arkasında
- fe sesu bage
- kendi adına, kendi payına
- fe super
- yukarıda
- fe supracengu
- üst katta, yukarıda
- fe tayti
- bunun yerine
- fe tayti fe
- yerine
- fe tayti ki
- -mek yerine (+ cümle)
- fe tema fe
- -e gelince, ile ilgili olarak
- fe Teo
- Allah aşkına, Tanrı aşkına, aman Tanrım
- (fe) tiga mara
- üç kez, üç defa
- fe totalya
- toplamda, genel olarak
- fe ultraya
- ötesinde, öte
- (fe) un mara
- bir kez, bir defa
- fe xaya
- gelecekte, sonradan, daha sonra
- fe xoru
- başta, başlangıçta
- fe xugwan
- genellikle, ekseriya
- fe xukra
- çok şükür, neyse ki, bereket versin
- federa
- federasyon
- federali
- federal
- federal olarak
- fefu
- akciğer
- fefuitis
- pnömoni
- feka
- dışkı, kaka, bok
- dışkılamak, kaka yapmak, sıçmak
- fekagi
- dışkılatma
- dışkılatmak
- fekali
- fekal, dışkıyla ilgili
- fekal olarak
- feki
- -dığı (isim-değiştiren bağlaç)
- Feliks
- Felix
- felto
- keçe
- feltoli
- keçe
- fem
- dişi, kadın, kadınsı
- kadınsı bir şekilde
- fem-
- dişi, kadın (ön ek)
- fembete
- kız evlat, kız
- fembwaw
- kancık, dişi köpek
- femdoste
- kız arkadaş, kadın arkadaş
- femduke
- düşes
- femete
- onlar (kadınlar)
- femgami
- karı, eş (kadın)
- femgwafu
- dul kadın
- femhirxa
- dişi geyik
- femixu
- kadın
- femkonte
- kontes
- femkuku
- tavuk
- femkuzin
- kuzen (kız)
- femlilbete
- kız torun
- femmeme
- dişi koyun
- femmumu
- inek
- femnepoti
- yeğen (kız)
- femnini
- kız, kız çocuğu
- fempoemayen
- şaire, kadın şair
- femprince
- prenses
- femrahibu
- rahibe
- femsenyor
- hanımefendi, bayan
- femsim
- kadınsı, kadın gibi
- kadınsı bir şekilde, kadın gibi
- femsinga
- dişi aslan
- femsodar
- kız kardeş
- femte
- o (kadın)
- femteo
- tanrıça
- femtie
- teyze, hala
- femuma
- kısrak, dişi at
- femwangu
- kraliçe
- femya
- kadınlık, kadınsılık
- femyen
- dişi, kadın, hanım, kız
- feniksu
- anka kuşu, feniks
- fenjan
- fincan, kupa
- fenomen
- fenomen, olgu, olay
- fenomenli
- fenomenal
- fenomenal bir şekilde
- fentanil
- fentanil
- fenxui
- feng shui
- feodal
- feodal
- feodal bir şekilde
- feodalismo
- feodalizm, feodalite
- fereto
- dağ gelinciği
- fermenta
- fermantasyon, mayalanma
- fermente etmek, mayalamak
- fermentado
- fermente edilmiş, mayalanmış
- fermyum
- fermiyum, Fm
- ferne
- eğrelti otu
- festival
- festival, şenlik
- fetixi
- fetiş, fetişizm
- fetişleştirmek
- feya
- bulunmak, yer almak
- fibra
- (diyet) lif, fiber
- fida
- gümüş, Ag
- fidakolordo
- gümüş (renk)
- fidali
- gümüşten, gümüş
- gümüş gibi
- fidasim
- gümüşi, gümüş rengi
- figura
- şekil, figür
- şekil vermek, şekillendirmek
- Fiji
- Fiji
- Fijili
- Fiji
- Fijisa
- Fijice, Fiji dili
- Fijiyen
- Fijili
- fikir
- düşünce, fikir
- düşünmek
- fikiryen
- düşünür
- fiksa
- sabitleme, takma, iliştirme
- sabitlemek, takmak, iliştirmek
- fiksado
- sabitlenmiş, takılı, iliştirilmiş
- fikso
- ek
- fiksolexi
- türemiş kelime, ekli kelime
- fiksyon
- kurgu, kurmaca, uydurma
- uydurmak, kurmak
- fiksyondo
- uydurma, kurmaca, hayal ürünü
- fiksyonli
- kurgusal, kurmaca
- fil
- eğilimli, yatkın
- filamen
- filament, telcik, lif
- Filemon
- Filimon
- Filipi
- Filipi
- Filipu
- Filip
- filme
- film
- filme çekmek, filmini yapmak
- filmearte
- sinema, sinematografi
- filmedo
- filme alınmış, filmi çekilmiş
- filmedom
- sinema salonu, sinema
- filmekef
- yönetmen, (film) yönetmeni
- filmetul
- kamera, film kamerası
- filtro
- filtre, süzgeç
- filtrelemek, süzmek
- filtrodo
- filtrelenmiş, süzülmüş
- filya
- eğilim, yatkınlık
- eğiliminde olmak
- fin-
- son-, bitiş-
- finco
- ispinoz, Fringillidae
- finfe
- -e kadar (+ isim), kadar
- finfe nunya
- şimdiye kadar, şu ana kadar
- finfley
- iniş
- inmek, karaya inmek
- fini
- son, bitiş
- bitirmek, bitmek, sonlandırmak, sona ermek, tamamlamak
- finido
- bitmiş, tamamlanmış
- bitmiş halde, tamamlanmış olarak
- finikal
- sonsuz, ebedi, kalıcı
- sonsuzca, ebediyen, kalıcı olarak
- finikalya
- sonsuzluk, ebediyet, kalıcılık
- finili
- son, nihai, final
- son olarak, nihayet
- finili eksame
- final sınavı, bitirme sınavı
- finipul
- sonlu, geçici
- sonlu olarak, geçici olarak
- finki
- -inceye kadar, -ene kadar, -ana kadar
- finrasona
- sonuç, çıkarım
- sonucuna varmak (ki), çıkarım yapmak (ki)
- finsen
- sonunda ... olmak, olduğu ortaya çıkmak, olduğu anlaşılmak
- finto
- peki, o halde, öyleyse, yani
- firaru
- kaçış, firar
- kaçmak, firar etmek
- firarudoyen
- kaçak, firari
- firma
- şirket, firma, kuruluş
- firmakef
- CEO, genel müdür, icra kurulu başkanı
- firmali
- kurumsal, şirkete ait
- kurumsal olarak
- fisika
- fizik
- fisikali
- fiziksel (fizikle ilgili)
- fisu
- ücret, harç, geçiş ücreti, aidat
- fisyo
- fizyoloji, bedensel işleyiş
- fixin
- kimlik avı, oltalama, phishing
- flamingo
- flamingo, Phoenicopteridae
- fleksi
- bükülme, eğilme, esneme
- bükmek, eğmek, esnetmek, bükülmek, eğilmek, esnemek
- fleksiabil
- esnek, bükülebilir
- esnek bir şekilde
- fleksiabilya
- esneklik, bükülebilirlik
- fleksido
- bükülmüş, eğilmiş
- fleksiible
- bükülebilir, eğilebilir
- bükülebilir şekilde
- fleksiibleya
- bükülebilirlik, eğilebilirlik
- flerovyum
- flerovyum, Fl
- fley
- uçuş
- uçmak
- fleyabil
- uçabilen
- uçabilir şekilde
- fleygi
- uçurma
- uçurmak (uçak, dron, uçurtma vb.), pilotluk yapmak
- fleygikef
- kaptan pilot, kaptan
- fleygiyen
- (havayolu) pilotu, pilot
- fleysinjabu
- uçan sincap, Pteromyini
- fleytora
- uçak
- fleytoralogi
- havacılık
- fleytul
- kanat
- flirti
- flört, kur yapma
- flört etmek, kur yapmak
- flirtifil
- flörtöz, çapkın
- flirtifilyen
- flörtöz kimse, çapkın
- flirtiyen
- flört eden kimse
- Flores
- Flores
- flota
- yüzme (suyun üstünde), su üzerinde durma
- yüzmek (suyun üstünde kalmak), su üstünde durmak
- fluores
- floresan, flüoresans
- floresan ışık vermek
- fluorin
- flor, F
- flura
- çiçek, vajina (argo), amcık
- çiçek açmak
- flurakabiji
- karnabahar
- flurali
- çiçeksi, çiçekli, floral
- çiçeksi bir şekilde
- flutu
- flüt
- fobi
- korku, fobi
- korkutmak, korkmak
- fobido
- korkmuş
- korkmuş bir şekilde
- fobifil
- korkak, korkmaya meyilli
- fobikal
- korkusuz
- korkusuzca
- fobikalya
- korkusuzluk
- fobine
- korkutucu, ürkütücü
- fobipul
- korkan, korku dolu
- fokma
- fok, Pinnipedia
- fokus
- odak, konsantrasyon
- odaklanmak, konsantre olmak, odaklamak
- fokuskal
- dikkati dağınık
- dikkati dağınık bir şekilde
- fol
- göre, uyarınca, boyunca
- fol-
- -e göre, boyunca-
- fol gramati
- dilbilgisine uygun
- dilbilgisine uygun olarak
- fol lega
- yasal
- yasal olarak, yasaya göre
- fol moda
- modaya uygun
- fol norma
- normal
- normal olarak, norma göre
- fol satumeter
- saat yönünde
- fol xanse
- rastgele, tesadüfi
- rastgele, tesadüfen
- folcu
- yanına gelme
- yanına gelmek, yanına yanaşmak
- folder
- klasör, dosya
- folfatoli
- nesnel, objektif
- nesnel olarak, objektif olarak
- folgi
- yanına koyma
- yanına koymak
- folgramatili
- dilbilgisel, gramatik
- dilbilgisel olarak, gramatik olarak
- folijenli
- öznel, sübjektif
- öznel olarak, sübjektif olarak
- folki
- ne kadar
- folklor
- folklor, halkbilim
- folklorli
- folklorik
- follegali
- yasal
- yasal olarak
- follexipul
- harfi harfine, birebir, kelimesi kelimesine
- harfi harfine, birebir olarak, kelimesi kelimesine
- folli
- yan yana, bitişik
- yanında, yan yana
- follogapul
- sözde, iddia edilen
- sözde, iddialara göre
- folmodali
- moda, modaya uygun
- modaya uygun bir şekilde
- folnormali
- normal
- normal olarak
- folo
- takip, izleme
- takip etmek, izlemek
- foloyen
- takipçi, izleyici
- folpasa
- yanından geçme
- yanından geçmek
- folxanseli
- rastgele, tesadüfi
- rastgele, tesadüfen
- folya
- boyunca olmak, yanında olmak
- fon
- -fon, ses aleti
- fono
- ses, konuşma sesi
- fori
- acil, hemen olan
- hemen, derhal
- fori lefe
- hemen önce (+ isim)
- fori lefe na
- -meden/-madan hemen önce
- fori leki
- hemen önce (+ cümle)
- fori xafe
- hemen sonra (+ isim)
- fori xafe na
- -dikten/-dıktan hemen sonra
- fori xaki
- hemen sonra (+ cümle), ...-r ...-mez
- forke
- çatal
- forma
- form, biçim, şekil
- biçimlendirmek, şekil vermek
- formato
- format, biçim
- formu
- form (belge)
- formula
- formül
- forum
- forum
- fosfato
- fosfat
- fosforo
- fosfor, P
- fosil
- fosil
- fosilleşmek, fosilleştirmek
- fosilcu
- fosilleşme
- fosilleşmek
- fosilgi
- fosilleştirme
- fosilleştirmek
- foto
- fotoğraf, resim
- fotoğraf çekmek
- fotoli
- fotoğrafik
- fotoğrafik olarak
- fototul
- kamera, fotoğraf makinesi
- Francisko
- Francis
- Franse
- Fransa
- Franseli
- Fransız
- Fransesa
- Fransızca
- Franseyen
- Fransız
- fransyum
- fransiyum, Fr
- fremu
- kare (film, video, animasyon)
- frese
- frezeleme
- frezelemek (metal)
- fron-
- ileri-, öne-
- frongi
- terfi, yükselme, ilerleme
- terfi ettirmek, desteklemek, ilerletmek
- fronidi
- ilerleme
- ilerlemek, devam etmek
- fronkadam
- ilerleme, gelişme
- ilerlemek, gelişmek
- fronkumax
- önlük
- fronpel
- itme, sevk
- itmek, ileri itmek
- fronpul
- ileri, öne doğru
- fronta
- alın, ön, cephe
- frontali
- ön, cepheden
- önden, cepheden
- frontasahni
- ön plan
- Froyd
- Freud
- frustra
- hüsran, hayal kırıklığı
- hüsrana uğratmak, hayal kırıklığına uğramak
- frustrado
- hüsrana uğramış, hayal kırıklığına uğramış
- frustrane
- sinir bozucu, hayal kırıklığı yaratan
- fruta
- meyve, yemiş
- frutosu
- fruktoz, meyve şekeri
- fubay
- yolsuzluk, bozulma
- yozlaştırmak, bozmak
- fubaydo
- yozlaşmış, bozuk
- yozlaşmış bir şekilde
- fubu
- karın, göbek
- fubuli
- abdominal, karın
- abdominal olarak
- fuha
- yük, şarj, külfet
- yüklemek, şarj etmek, yük olmak
- fuhado
- yüklü, yüklenmiş
- fukujun
- boyun eğme, teslimiyet
- boyun eğmek, teslim olmak
- fukuza
- karmaşık, komplike
- karmaşık bir şekilde
- fukuzacu
- karmaşıklaşmak, zorlaşmak
- fukuzagi
- karmaşıklaştırma
- karmaşıklaştırmak, zorlaştırmak
- fukuzaxey
- komplikasyon, zorluk
- fukuzaya
- karmaşıklık
- fuladi
- çelik
- fuladili
- çelik (-den yapılmış)
- fumbun
- söylenti, dedikodu
- funci
- hiciv, yergi
- hicvetmek, yermek
- funcili
- hicivli, satirik
- hicivli bir şekilde
- fundo
- mücadele, çaba
- mücadele etmek, çabalamak, boğuşmak
- fundone
- mücadele eden, çabalayan
- funduku
- fındık
- funjin
- kızamıkçık
- funsu
- çeşme, fıskiye
- funsyon
- işleyiş, fonksiyon
- çalışmak, işlemek, faaliyette olmak
- funsyongi
- çalıştırmak, işletmek
- funsyonne
- işlevsel, fonksiyonel
- işlevsel olarak
- furaha
- keyif, zevk, haz
- keyif almak, zevk almak, memnun olmak, eğlenmek
- furahado
- hoşnut, memnun
- furahane
- hoş, keyif verici, zevkli
- furi
- furry (furry alt kültürüyle ilgili)
- furifan
- furry, furfan
- furikostum
- fursuit
- furiperson
- fursona
- furitim
- furry fandom
- furiyen
- furry, antropomorfik hayvan
- furno
- fırın
- fırında pişirmek
- furnodo
- fırınlanmış, pişmiş
- furnoxey
- hamur işi, unlu mamul
- furnoxeydukan
- fırın, pastane
- furnoyen
- fırıncı
- fustan
- elbise
- futbal
- Amerikan futbolu
- futbalbol
- Amerikan futbolu topu
- futi
- fut (ölçü birimi)
- futru
- mantar
- futruli
- mantar, mantara ait
- mantar gibi
- fuxi
- silme
- silmek
- fuxido
- silinmiş
- fyordo
- fiyort
- fyusi
- (elektrik) sigorta
- Gabon
- Gabon
- Gabriel
- Gabriel
- gadibu
- kızgın, sinirli
- kızgın bir şekilde, öfkeyle
- gadibucu
- kızma, sinirlenme, öfkelenme
- kızmak, sinirlenmek, öfkelenmek
- gadibugi
- öfkelendirme
- kızdırmak, sinirlendirmek, öfkelendirmek
- gadibuya
- kızgınlık, sinir, öfke
- gadolinyum
- gadolinyum, Gd
- gaga
- kekemelik
- kekelemek
- gagane
- kekeler
- gagayen
- kekeme
- galaksi
- galaksi, gökada
- galaksili
- galaktik
- galaktik olarak
- Galati
- Galatya
- galon
- galon
- galyum
- galyum, Ga
- gambari
- karides
- Gambi
- Gambiya
- gamel
- deve, Camelini
- gami
- eş, koca, karı
- evlenmek
- gami-
- kayın-
- gamiatre
- kayınvalide ve kayınpeder, dünürler
- gamibete
- gelin, damat
- gamicu
- düğün, nikah
- evlenmek
- gamido
- evli
- gamiduayen
- (evli) çift, eşler, karı koca
- gamigi
- evlendirme
- evlendirmek
- gamihalke
- alyans, evlilik yüzüğü
- gamikal
- bekar
- bekar olarak
- gamikalyen
- bekar erkek, bekar kadın
- gamisodar
- kayınbirader, enişte, bacanak, görümce, baldız
- gamivada
- nişan, nişanlanma
- nişanlanmak
- gamivadayen
- nişanlı
- gamiya
- evlilik
- Gana
- Gana
- Ganali
- Ganalı
- Ganayen
- Ganalı
- gancaw
- meyan kökü
- ganci
- algı, idrak
- algılamak, sezmek, (olarak) görmek, saymak
- gancikowa
- duyu
- gandum
- buğday
- gandumtotal
- tam buğday
- ganima
- ganimet, yağma
- yağmalamak, talan etmek
- ganimado
- yağmalanmış, talan edilmiş
- ganjon
- duygu, his
- hissetmek
- ganjoncu
- hislenme, duygulanma
- hislenmek, duygulanmak
- ganjonpul
- duygusal
- duygusal olarak
- ganmoku
- çalı
- gansa
- kaz
- gante
- eldiven
- ganxopu
- müdahale, karışma
- müdahale etmek, karışmak
- ganzo
- karaciğer
- ganzoitis
- hepatit
- gao
- yüksek, uzun boylu
- yüksek bir şekilde
- gaobahari
- gelgit yükselmesi, met
- gaodarajeli
- ileri düzey
- ileri düzeyde
- gaoeskol
- lise
- gaoje
- yükseklik, boy
- gaoya
- uzun boyluluk
- gapsipe
- dedikodu
- dedikodu yapmak
- gapsipefil
- dedikoducu
- garaku
- boğulma
- batma
- boğulmak, batmak
- garakudo
- boğulmuş, batmış
- garakugi
- boğma, batırma
- boğmak, batırmak
- garakune
- boğulan, batan
- garanti
- garanti
- garanti etmek
- garantido
- garantili, garanti edilmiş
- gardan
- boyun, ense
- gardanbendu
- kolye, gerdanlık
- gardi
- koruma
- korumak, muhafaza etmek, bekçilik etmek
- gardido
- korunmuş, korunan
- gardiyen
- koruyucu, muhafız, bekçi
- garebi
- batı
- garebili
- batıdaki, batısal
- batıya doğru
- gargare
- gargara, gurultu
- gargara yapmak, guruldamak
- garize
- içgüdü, doğa
- garizeli
- içgüdüsel
- içgüdüsel olarak
- garu
- çizik, tırmalama, kaşıma
- çizmek, tırmalamak, kaşımak
- garudo
- çizilmiş, tırmalanmış
- gas
- gaz
- gazlaştırmak
- gazlaşmak
- gascu
- gazlaşma
- gazlaşmak
- gasgi
- gazlaştırma
- gazlaştırmak
- gasolin
- benzin
- gaspul
- gazlı, gaz halinde
- gawlu
- boğaz, gırtlak
- gawluli
- gırtlaksı
- gırtlaksı bir şekilde
- gawni
- elbise, cüppe
- gayser
- gayzer
- Gaza
- Gazze, Gazze Şeridi
- gazela
- ceylan, Gazella
- gazeta
- gazete
- gebo
- kol
- geko
- geko, Gekkota
- general
- general (askeri rütbe)
- generasi
- nesil, kuşak, jenerasyon
- geni
- gen
- genixube
- tür (virüs vb.), suş
- genu
- kök
- genulexi
- kök kelime
- geo
- toprak, yer, kara
- geobunhway
- toprak kayması, heyelan
- geogardan
- kıstak, berzah
- geografi
- coğrafya
- geokacupa
- kara kaplumbağası
- geologi
- jeoloji
- geomaxusgi
- ilhak
- ilhak etmek
- geometri
- geometri
- geometrili
- geometrik
- geometrik olarak
- geomon
- arazi parçası, tarla, arsa
- Georgi
- George
- geosui
- yeraltı suyu
- geosuidom
- akifer, su tabakası
- geotreme
- deprem, zelzele
- gepu
- geğirme, geğirti
- geğirmek
- gepugi
- geğirtme
- geğirtmek
- ger
- -rdi (şart kipi eki, 'would' anlamında)
- ger abil
- -ebilirdi, -abilirdi
- ger preferi
- tercih ederdim
- Germani
- Cermen, Germenik
- Cermence
- germanyum
- germanyum, Ge
- gey
- gey, eşcinsel
- gey bir şekilde
- geyyen
- gey, eşcinsel kişi
- gibatu
- iftira, karalama, kara çalma
- iftira atmak, karalamak, kara çalmak
- gibe
- verme
- vermek, bahşetmek
- gibedo
- verilmiş
- gibefil
- cömert
- cömertçe
- gibenenfil
- cimri
- cimrice
- gida
- rehberlik, yol gösterme
- rehberlik etmek, yol göstermek
- gidado
- rehberlik edilmiş, yönlendirilmiş
- gidane
- rehberlik eden, yol gösteren
- gidatul
- lejant, açıklama anahtarı
- gidayen
- rehber, kılavuz
- giga
- milyar
- gigagon
- milyargen
- giganyan
- milyar yıl
- gigi
- vajina (klinik olmayan)
- gile
- ıslak, yaş
- ıslak bir şekilde
- gileya
- ıslaklık, yaşlık, nem
- gimnasti
- jimnastik, cimnastik
- gimnastidom
- spor salonu, jimnastik salonu
- gimnastili
- jimnastik, jimnastikle ilgili
- gimnastiyen
- jimnastikçi, cimnastikçi
- gimu
- icap eden, yerinde, yapılması gereken, olması gereken
- gindu
- boylam, meridyen
- Gine
- Gine
- Ginebisaw
- Gine-Bissau
- gingiva
- diş eti
- gingivaitis
- diş eti iltihabı, jinjivit
- gingivali
- diş etsel, gingival, alveolar (dilbilim)
- gingivarukeli
- artdamaksıl, postalveolar
- ginyem
- hatıra, yadigâr
- anmak, hatırasını yâd etmek
- ginyemdo
- anılmış, hatırası yâd edilmiş
- ginyemne
- anma amaçlı
- anma amacıyla
- gipsu
- alçı taşı, alçı
- alçılamak, sıva yapmak
- girbilo
- elek, süzgeç, kevgir
- elemek, süzmek
- girbilodo
- elenmiş, süzülmüş
- girehe
- düğüm, bağ
- düğümlemek, bağlamak
- gitara
- gitar
- gitarayen
- gitarist
- gitay
- beklenti, bekleyiş
- beklemek, ummak
- gitaydo
- beklenen, umulan
- beklendiği gibi
- gitayfrustra
- hayal kırıklığı
- hayal kırıklığına uğratmak
- gitayfrustrado
- hayal kırıklığına uğramış
- hayal kırıklığı içinde
- gixiki
- ayin, ritüel
- gixim
- şüphe, kuşku
- şüphelenmek, kuşkulanmak
- giximfil
- kuşkucu, şüpheci, güvenmeyen
- kuşkucu bir şekilde
- giximlaye
- şüpheli, kuşkulu
- şüpheli bir şekilde
- giximpul
- şüphelenen, kuşkulanan
- şüphelenerek
- glandu
- bez, gland, salgı bezi
- glasu
- bardak, kadeh
- glif
- glif, karakter, simge, işaret
- globa
- dünya, cihan, âlem
- globabasa
- dünya dili, uluslararası dil
- globali
- küresel, global
- küresel olarak, global olarak
- Globasa
- Globasa
- globatotal
- dünya çapında
- dünya çapında
- glu
- içecek, içki
- içmek
- gluible
- içilebilir, içilir
- içilebilir şekilde
- glukosu
- glikoz
- glunenible
- içilmez
- içilemez şekilde
- gluten
- gluten
- glutenkal
- glutensiz
- gluxey
- içecek, meşrubat
- godo
- aşırı, fazla
- aşırı derecede, fazlasıyla
- godojaldi
- erken, vaktinden önce
- erkenden, vaktinden önce
- godomo
- fazla, çok, aşırı
- godoya
- aşırılık, fazlalık
- gogo
- testis (klinik olmayan)
- gol
- gol, sayı
- gol atmak, sayı yapmak
- golenjan
- havlıcan
- golfu
- golf
- golje
- skor, puan durumu
- golmon
- puan, sayı
- Golyat
- Golyat, Câlût
- gomi
- sakız, zamk
- zamkalamak
- gomyo
- nüktedan, zeki, kurnaz, cin fikirli
- nükteli bir şekilde, zekice, kurnazca
- gomyoya
- nükte, hazırcevaplık, zekâ, kurnazlık
- gona
- açı, köşe
- gonali
- açısal (açılarla ilgili)
- gonapul
- köşeli, açılı
- gongaw
- duyuru, ilan, anons
- duyurmak, ilan etmek
- gongawdo
- duyurulmuş, ilan edilmiş
- gongin
- tedarik, arz, sağlama
- tedarik etmek, sağlamak, temin etmek
- gongindo
- tedarik edilmiş, sağlanmış, temin edilmiş
- gonginyen
- tedarikçi, sağlayıcı
- gonorey
- bel soğukluğu, gonore
- gorila
- goril
- gorona
- inilti, inleme
- inlemek
- goronagi
- inletme
- inletmek
- gotas
- dalış, batma, daldırma
- dalmak, batmak, daldırmak
- gotaspiu
- yumurtapiçi, Podicipedidae
- gotasyen
- dalgıç
- gowan
- testis, erbezi
- gowanli
- testise ait, testiküler
- goyon
- işe alma, istihdam
- işe almak, kiralamak
- goyonyen
- işveren
- goyu
- çukur, delik
- kazmak
- goyudo
- kazılmış, kazılı
- goyutul
- kürek
- goyuya
- kazı, kazma
- grafi
- kayıt
- kaydetmek
- grafika
- grafik
- grafiti
- grafiti, duvar yazısı
- grafito
- grafit
- grahana
- tutulma
- gramati
- dil bilgisi, gramer
- gramatili
- dil bilgisel, gramatik
- dil bilgisel olarak, gramatik olarak
- gramo
- gram
- graneda
- el bombası
- granito
- granit
- gras
- çimen, ot
- grasgeo
- çayır, mera, otlak
- graspul
- çimenli, otlu
- grava
- çakıl
- Graw
- Grau (denizi)
- Gregori
- Gregory
- Grenada
- Grenada
- Grenadali
- Grenada'ya ait, Grenada
- Grenadayen
- Grenadalı
- gresa
- gres, yağ
- greslemek, yağlamak
- gresapul
- yağlı, gresli
- grey
- gray (birim)
- grosela
- frenk üzümü, bektaşi üzümü, Ribes
- grupo
- grup
- gruplamak, gruplandırmak
- grupoxube
- hizip, frakisyon
- gubangu
- böcek, kın kanatlı, Coleoptera
- gubar
- toz
- gubarofgi
- tozunu alma
- tozunu almak
- gubarofgido
- tozu alınmış
- gubarpul
- tozlu
- tozlu bir şekilde
- gucam
- demet, salkım, buket
- gude
- gıdıklama
- gıdıklamak
- gudedo
- gıdıklanmış
- gudehisifil
- kolay gıdıklanan
- gudeible
- gıdıklanabilir
- gufa
- mağara
- Gujarati
- Gucarat (Hindistan'da bir eyalet)
- Gujaratili
- Gucarat'a ait, Gucarat
- Gujaratisa
- Gucaratça (dil)
- Gujaratiyen
- Gucaratlı
- guje
- kırık, kırılma
- kırılmak, kırmak
- gujedo
- kırık, kırılmış
- kırık bir şekilde
- gulam
- köle, esir
- gulamcu
- köleleşme, köle olma
- köleleşmek, köle olmak
- gulamgi
- köleleştirme
- köleleştirmek
- gulamya
- kölelik, esaret
- gulun
- yuvarlanma, rulo
- yuvarlanmak
- gumbo
- sopa, çubuk, değnek, sırık, kazık
- gunca
- tomurcuk, filiz
- tomurcuklanmak, filizlenmek
- gungu
- yay (silah)
- gupan
- leğen kemiği, pelvis
- gupanli
- pelvik, leğen kemiğine ait
- guruma
- hırıltı, homurtu, mırıltı
- hırlamak, homurdanmak, mırıldanmak
- gurumagi
- hırlatma, homurdatma
- hırlatmak, homurdatmak
- gurumane
- hırlayan, homurdanan, mırıldanan
- guti
- katı, katı cisim
- katılaşmak, katılaştırmak
- gutipul
- katı, sağlam
- katı bir şekilde, sağlam bir şekilde
- guton
- ağrı, acı, sızı
- ağrımak, acımak, acıtmak
- gutonne
- ağrıyan, sancılı
- guxi
- eski, modası geçmiş, arkaik
- eskimiş bir şekilde, modası geçmiş bir şekilde
- Guyana
- Guyana
- guzruf
- kıkırdak
- gwaba
- guava
- gwafu
- dul
- gwafuya
- dulluk
- gwaho
- parantez
- gwakamole
- guacamole
- gwancan
- meydan, alan
- gwanxi
- ilişki, bağlantı
- ilgili olmak, ilişkili olmak, alakası olmak
- gwanxido
- ilgili, ilişkili, alakalı
- gwanxikal
- ilgisiz, alakasız
- ilgisizce, alakasız bir şekilde
- gwanxilinku
- bağ (ilişki)
- (ilişki) kurmak
- gwanxipul
- ilgili, alakalı
- ilgili bir şekilde, alakalı bir şekilde
- Gwatemala
- Guatemala
- Gwatemalali
- Guatemala'ya ait, Guatemala
- Gwatemalayen
- Guatemalalı
- ha
- ha (şaşkınlık, kahkaha vb. belirtir)
- Habakuk
- Habakkuk
- Habel
- Habil
- haberi
- haber
- haberitim
- basın, medya
- haberiyen
- gazeteci
- hadidu
- demir, Fe
- hadu
- yanak
- hadya
- hediye, armağan
- hediye etmek, armağan etmek
- hafnyum
- hafniyum, Hf
- Hagay
- Hagay
- haha
- gülüş, kahkaha
- gülmek
- hahagi
- güldürme
- güldürmek
- hahagine
- gülünç, saçma
- gülünç bir şekilde
- haja
- ihtiyaç, gereksinim
- ihtiyaç duymak
- hajado
- gerekli, lazım
- gerektiği şekilde, mutlaka
- hajapul
- muhtaç, yoksul
- muhtaç bir şekilde
- haji
- hâlâ, henüz
- hajul
- utangaç, çekingen
- utangaç bir şekilde
- hajulya
- utangaçlık, çekingenlik
- hake
- hack, bilgisayar korsanlığı
- hacklemek
- hakedo
- hacklenmiş
- hakeyen
- hacker, bilgisayar korsanı
- haki
- hak
- hakkı olmak
- hala
- çözüm, çare
- çözmek
- halaanxi
- ipucu
- halado
- çözülmüş
- halaixara
- ipucu
- halapenyo
- jalapeno
- halazun
- salyangoz
- haleluya
- halleluya
- haliju
- körfez
- halke
- halka, yüzük
- halow
- alo
- Halowin
- Cadılar Bayramı
- halu
- durum, hal, koşul
- halulari
- durum, vaziyet, ortam
- hamaka
- hamak
- hambo
- jambon
- hamburger
- hamburger
- hamile
- hamile, gebe
- hamile olarak
- hamilecu
- hamile kalma, gebe kalma
- hamile kalmak, gebe kalmak
- hamilegi
- dölleme, hamile bırakma
- döllemek, hamile bırakmak
- hamileya
- hamilelik, gebelik
- hamir
- hamur
- hamuster
- hamster
- Hana
- Hanna
- handaki
- hendek, siper, oluk
- hanjer
- hançer
- hançerlemek
- hanman
- yavaş
- yavaşça, yavaş yavaş
- hanmancu
- yavaşlama
- yavaşlamak
- hanmangi
- yavaşlatma
- yavaşlatmak
- hanmanya
- yavaşlık
- hanta
- el
- elle tutmak, elle kullanmak
- hantabendu
- bilezik, bileklik
- hantabol
- hentbol
- hantacudu
- kapma, yakalama
- kapmak, yakalamak
- hantagenu
- el bileği
- hantapamtul
- tabanca
- hantatul
- sap, kulp, kabza
- hantatwala
- el havlusu
- har
- ile (sahip olan), -li, -lı
- har-
- -li, -lı, sahip
- har na
- -ip, -ıp, -üp, -up, -mış olarak
- har posjui tem
- -e bakılmaksızın, -e rağmen, ne olursa olsun
- harabu
- harabe, yıkım, enkaz
- mahvetmek, yıkmak, harap etmek, mahvolmak, yıkılmak
- harabudo
- mahvolmuş, yıkık, harap
- harase
- taciz, zorbalık
- taciz etmek, zorbalık yapmak
- hardal
- hardal
- hardwer
- donanım
- hare
- sahip olma
- sahip olmak
- haregi
- sağlama, temin etme, verme
- sağlamak, temin etmek, vermek
- hareible
- mevcut, müsait, elde edilebilir
- mevcut olarak
- harenenible
- mevcut değil, müsait değil, elde edilemez
- harepulya
- zenginlik, servet
- hariri
- ipek
- haririsim
- ipeksi, ipek gibi
- harita
- harita
- haritasını çıkarmak
- haritalari
- atlas
- harizin
- izin
- -ebilmek (izin), izni olmak
- harka
- hareket
- hareket etmek, hareket ettirmek
- harkakal
- hareketsiz, durgun
- hareketsizce
- harki
- ile, -li/-lı olarak, -erek/-arak
- harufi
- harf
- harf harf söylemek
- harufisistema
- yazım sistemi, imla, ortografi
- harufiya
- yazım, imla, heceleme
- harxaf
- pul (balık, sürüngen)
- harya
- ile olma, -li olma durumu
- ile olmak, sahip olmak
- Hasan
- Hasan
- hasaxi
- nazik, şefkatli, sevecen, anlayışlı
- nazikçe, şefkatle
- hasaxiya
- nezaket, şefkat
- haseda
- kıskançlık, haset
- kıskanmak, haset etmek
- hasedapul
- kıskanç, hasetçi
- kıskançlıkla, hasetle
- hasratu
- hasret, özlem, arzu, istek
- hasretini çekmek, özlemini duymak, arzulamak
- hasyum
- hasiyum, Hs
- hata
- hatta, bile
- hata un
- bir tane bile, tek bir ... bile
- hatali
- yine de, buna rağmen, ancak, fakat
- hatari
- tehlike
- tehlikeli olmak, tehlikeli hale getirmek
- hatarido
- tehlikede olan, nesli tükenmekte olan
- hataripul
- tehlikeli
- tehlikeli bir şekilde
- hataya
- rağmen
- haul
- kurt
- haulsa
- uluma
- ulumak
- havun
- havan
- havungumbo
- havaneli, tokmak
- hawa
- hava
- hawa-
- aero-, hava-
- hawagile
- nemli, rutubetli
- hawagileje
- nem, rutubet
- hawagileya
- nem, rutubet
- hawakontamina
- hava kirliliği
- hawanavi
- hava taşıtı, uçak
- hawanavidom
- havaalanı, havalimanı
- hawanavilogi
- havacılık
- hawanavitim
- havayolu şirketi
- hawanaviya
- havacılık, aeronautik
- hawanaviyen
- pilot, havacı, aeronaut
- haxi
- yemek çubuğu, yemek çubukları
- haxtagu
- etiket, heşteg, #
- hay
- var
- Haya
- Ermenistan
- Hayasa
- Ermenice
- Hayayen
- Ermeni
- Hayti
- Haiti
- Haywo
- Neptün (gezegen)
- hayzi
- adet, regl, aybaşı
- adet görmek, regl olmak
- hazam
- sindirim, hazım
- sindirmek, hazmetmek
- hazamdo
- sindirilmiş, hazmedilmiş
- hazamli
- sindirim, hazım
- hazina
- hazine
- hazuni
- üzgün, hüzünlü
- üzgün bir şekilde, hüzünlü bir şekilde
- hazunicu
- üzülme, hüzünlenme
- üzülmek, hüzünlenmek
- hazunigi
- üzme, kederlendirme
- üzmek, kederlendirmek
- hazuniya
- üzüntü, hüzün
- he
- vurgu parçacığı, hiç, herhangi bir, pek, ta kendisi
- he alo
- herhangi başka bir
- he aloloka
- başka herhangi bir yerde
- he alosu
- başka herhangi birinin
- he alote
- başka herhangi biri
- he aloto
- başka herhangi bir şey
- he ban
- herhangi bir
- he bankwanti
- herhangi bir miktar
- he banloka
- herhangi bir yer, neresi olursa olsun
- he banmo
- herhangi bir derecede
- he banpul
- her türlü, herhangi bir şekilde
- he bansu
- herhangi birinin
- he bante
- herhangi biri, her kimse
- he banto
- herhangi bir şey, her ne ise
- he banwatu
- herhangi bir zaman, ne zaman olursa olsun
- he den
- tam o, özellikle o
- he dento
- tam o, özellikle o
- he ete
- kendileri, onlar kendileri
- he hin
- tam bu, özellikle bu
- he hinto
- tam bu, özellikle bu
- he imi
- biz kendimiz
- he ke
- hangisi olursa olsun, her ne ise
- he kete
- her kimse
- he keto
- her ne ise
- he mi
- ben kendim
- he moy
- her bir
- he moyto
- her şey
- he nil
- hiçbir
- he nilto
- hiçbiri
- he sama
- tıpatıp aynı
- he samato
- tıpatıp aynısı
- he te
- kendisi, o kendisi
- he uyu
- siz kendiniz
- he yu
- sen kendin
- hedro
- yüz, -yüzlü
- hegemoni
- hegemonya
- Helena
- Helen
- helikoter
- helikopter
- helmeto
- kask, miğfer
- helyum
- helyum, He
- henci
- ithaf, adama
- ithaf etmek, adamak
- hencido
- adanmış, ithaf edilmiş
- henri
- henri (birim)
- Henrik
- Henry
- herba
- ot, şifalı bitki, baharat
- herbali
- bitkisel
- bitkisel olarak
- Herkule
- Herkül
- Herkuleli
- Herkül'e ait
- Herkulesim
- Herkül gibi (çok güçlü)
- herni
- fıtık
- fıtık olmak
- hero
- kahraman
- heroina
- eroin
- heroli
- kahramanca
- kahramanca
- heroya
- kahramanlık
- herpes
- herpes, uçuk
- Hervatska
- Hırvatistan
- herzi
- hertz
- hesabu
- sayma, hesaplama
- saymak, hesaplamak
- hewan
- hayvan
- hewandom
- hayvanat bahçesi
- hewandomyen
- hayvanat bahçesi görevlisi
- hewandotor
- veteriner
- hewanlogi
- zooloji, hayvanbilim
- hewanmedis
- veteriner hekimliği
- hewanmedisyen
- veteriner
- hey
- hey
- Hezekyel
- Hezekiel
- hidrogen
- hidrojen, H
- hifazi
- tutma, saklama, koruma
- tutmak, saklamak, korumak, muhafaza etmek
- hifazido
- tutulmuş, saklanmış, korunmuş, muhafaza edilmiş
- hijera
- göç
- göç etmek
- hijerayen
- göçmen
- hikaye
- hikâye, öykü, anlatı
- anlatmak, hikâye etmek
- hikayedo
- anlatılmış
- hikayemon
- bölüm
- hikayeyen
- anlatıcı, hikâyeci
- hiku
- hıçkırık
- hıçkırmak
- hilal
- hilal
- hilu
- topuk
- hin
- bu, bunlar
- Hindi
- Hintçe (dil)
- Hindiko
- Hint Okyanusu
- Hindiyen
- Hintçe konuşan Hintli
- Hindu
- Hindu
- Hinduismo
- Hinduizm
- hinete
- bunlar
- hinkwanti
- bu kadar, bu miktarda
- hinloka
- burada
- hinlokali
- yerel
- yerel olarak
- hinmaner
- böyle, bu şekilde
- hinmo
- bu derece, bu kadar
- hinnumer
- bu sayıda, bu kadar
- hinoto
- bunlar (şeyler)
- hinpul
- böyle, bunun gibi
- hinseba
- bu yüzden, bu sebeple
- hinsu
- bunun
- hinte
- bu (kişi)
- hinto
- bu (şey)
- hinwatu
- şimdi
- hinwatuli
- çağdaş, güncel
- çağdaş olarak, güncel olarak
- Hipokrate
- Hipokrat
- hipopotam
- su aygırı
- hipotesis
- hipotez, varsayım
- hipotez kurmak, varsaymak
- hipotesisli
- hipotetik, varsayımsal
- hipotetik olarak, varsayımsal olarak
- hipu
- kalça
- hirbido
- hibrit, melez
- hirxa
- geyik, Cervidae
- hirxamaso
- geyik eti
- hisi
- his, duygu, duyum
- hissetmek
- hisicu
- hissetme, duygulanma
- hissetmek (belirli bir şekilde)
- hisido
- hissedilmiş
- hisifil
- hassas, duyarlı
- hassas bir şekilde, duyarlı bir şekilde
- histerika
- isteri
- histerikali
- isterik
- isterik bir şekilde
- histori
- tarih
- historili
- tarihi, tarihsel
- tarihi olarak, tarihsel olarak
- historimuhim
- tarihi (önemli)
- historiyen
- tarihçi
- hobi
- hobi
- hodaw
- ceviz, Juglans, taşak (testis, argo)
- hoju
- oklu kirpi
- hoki
- hokey
- hokiyen
- hokey oyuncusu
- hole
- kılıf, kın, kovan, mahfaza
- holmyum
- holmiyum, Ho
- holoba
- çemen otu, Trigonella
- Holocen
- Holosen
- homa
- ateş
- homapul
- ateşli
- Homero
- Homeros
- honcay
- iris (anatomi)
- Hondura
- Honduras
- Hondurali
- Honduras
- Hondurayen
- Honduraslı (kişi)
- hongu
- delik, boşluk, oyuk
- delmek, oymak
- hongyo
- vatoz, Batoidea
- hor
- horlama
- horlamak
- horgi
- horlatma
- horlatmak
- hormona
- hormon
- hormonali
- hormonal
- hormonal olarak
- horne
- horlayan
- hortum
- hortum
- Hosea
- Hoşea
- hospital
- hastane
- hosu
- göl
- hotdogu
- sosisli sandviç, hotdog
- hotel
- otel
- hotuba
- vaaz, nutuk, söylev
- vaaz vermek, nutuk çekmek, konuşma yapmak
- hox
- mutlu, neşeli, sevinçli
- mutlu bir şekilde, neşeyle
- hoxcu
- mutlu olma, neşelenme
- mutlu olmak, neşelenmek, sevinmek
- hoxgi
- mutlu etme, memnun etme
- mutlu etmek, memnun etmek, hoşnut etmek
- hoxinlyo
- baharat
- hoxya
- mutluluk, neşe, sevinç
- hoy
- -e doğru
- hoy-
- -e doğru, yönünde
- hoyo
- yön, istikamet, yönelim
- yönlendirmek, yöneltmek
- hoypospel
- çekim, cazibe
- çekmek, cezbetmek
- hoyya
- yönünde olmak, -e doğru olmak
- hoza
- lavabo, leğen, pelvis
- hu
- ki, -en/-an
- hu da
- ki o, ki onlar
- hu dasu
- ki onun, ki onların
- hu denloka
- nerede, ki orada
- hu in da
- içinde olduğu yer, ki içinde
- Hudson
- Hudson, Hudson Körfezi
- huf
- toynak
- hufax
- yarasa, Chiroptera
- huhu
- baykuş, Strigiformes
- huhusa
- ötme (baykuş)
- ötmek (baykuş)
- hukimu
- yargı, hüküm
- yargılamak, hüküm vermek
- hukimudom
- adliye, mahkeme binası, mahkeme
- hukimutim
- mahkeme, heyet, divan
- hukimuyen
- yargıç, hakim
- hulasa
- özet
- özetlemek
- hulasado
- özetlenmiş
- humor
- mizah, espri
- şaka yapmak
- humorpul
- esprili, komik, güldürücü
- esprili bir şekilde, komik bir şekilde
- humorxey
- şaka, fıkra
- humus
- humus
- hunfun
- heyecan, coşku, tahrik
- heyecanlandırmak, coşturmak, tahrik etmek, heyecanlanmak, coşmak
- hura
- tezahürat
- tezahürat yapmak
- yaşasın, oley
- hurakef
- amigo, ponpon kız
- hurma
- hurma
- huru
- özgür, hür
- özgürce, hür bir şekilde
- hurugi
- kurtuluş, özgürleştirme, salıverme
- kurtarmak, özgürleştirmek, salıvermek
- huruwatu
- boş zaman, müsaitlik
- huruya
- özgürlük, hürriyet
- huruyen
- özgür insan, hür insan
- hwam
- esneme
- esnemek
- hwamgi
- esnetme
- esnetmek
- hwamne
- esneyen
- hwandun
- pirinç
- hwanjin
- ortam, atmosfer, ambiyans
- hwegay
- pişmanlık, vicdan azabı
- pişman olmak, tövbe etmek
- hwepi
- kaçınma, sakınma
- kaçınmak, sakınmak, atlatmak
- hwepido
- kaçınılmış, sakınılmış
- hwese
- gri
- gri
- hyanatu
- ihanet, hainlik
- ihanet etmek, hainlik etmek
- hyanatudo
- ihanete uğramış
- hyanatuyen
- hain
- hyara
- salatalık, hıyar
- hyena
- sırtlan, Hyaenidae
- hyerarki
- hiyerarşi
- hyerarkili
- hiyerarşik
- hiyerarşik olarak
- ibada
- ibadet, tapınma
- ibadet etmek, tapınmak
- ibadadom
- ibadethane, kilise, tapınak, mabet
- ibadayen
- inanan, tapan kimse
- ibe
- b harfi
- ible
- mümkün, olası
- belki, muhtemelen
- iblegi
- olanak sağlama, imkan verme
- olanak sağlamak, mümkün kılmak
- ibleje
- olasılık, ihtimal
- ibleya
- olasılık, imkan
- ice
- c harfi
- ide
- d harfi
- ideal
- ideal
- ideal olarak
- idey
- fikir, düşünce, idea
- idi
- gitme
- gitmek
- idol
- idol, put
- idolize etmek, putlaştırmak
- idolibada
- putperestlik
- puta tapmak
- ife
- f harfi
- ige
- g harfi
- igwana
- iguana
- ihe
- h harfi
- ihtilas
- zimmete para geçirme
- zimmetine geçirmek
- ije
- j harfi
- ijen
- görüş, fikir, kanı
- fikir belirtmek, görüş bildirmek
- iji
- hem (hem... hem de...)
- ikaw
- bağımlılık
- bağlı olmak, güvenmek
- ikawkal
- bağımsız
- bağımsız olarak
- ikawkalya
- bağımsızlık
- ikawne
- bağımlı
- ikawyen
- bağımlı (kişi)
- ike
- k harfi
- ikna
- ikna, inandırma
- ikna etmek, inandırmak
- iknado
- ikna olmuş, inanmış
- iknane
- ikna edici, inandırıcı
- ikna edici bir şekilde
- ikono
- ikon, simge (dini, popüler, bilgisayar)
- iksir
- iksir, pota
- ile
- l harfi
- ilhamu
- ilham, esin
- ilham vermek, esinlenmek
- ilhamudo
- ilham almış, esinlenmiş
- ilhamune
- ilham verici, esin verici
- ilusi
- illüzyon, yanılsama
- yanıltmak
- imaje
- resim, görüntü, imge
- hayal etmek, tasavvur etmek
- imajekrea
- betimleme, tasvir, görselleştirme
- betimlemek, tasvir etmek, görselleştirmek
- imajeli
- hayali, imgesel
- hayali olarak
- imajenenible
- hayal edilemez, akıl almaz
- imajeya
- hayal gücü, imgelem
- imanu
- inanç
- inanmak
- imanugi
- inandırma
- inandırmak
- imanuible
- inanılır, inandırıcı
- inanılır bir şekilde
- imanunenible
- inanılmaz
- inanılmaz bir şekilde
- imanuyen
- inanan
- Imarati
- Birleşik Arap Emirlikleri
- ime
- m harfi
- imi
- biz
- imi am
- hadi
- imisu
- bizim
- imisu ete
- bizimkiler
- imisu oto
- bizimkiler
- imisu te
- bizimki
- imisu to
- bizimki
- imperi
- imparatorluk
- imperiismo
- emperyalizm
- imperikef
- imparator
- imperili
- imparatorluğa ait
- imparatorluğa ait bir şekilde
- in
- içinde, -de, -da
- in-
- içine-, içeri-
- inama
- eğilerek selamlama, reverans
- eğilmek, eğilerek selamlamak
- inbao
- torbalama
- torbaya koymak
- inbistar
- yatağa girme
- yatağa girmek
- inbistargi
- yatırma
- yatırmak
- inbotela
- şişeleme
- şişelemek
- inbotelado
- şişelenmiş
- incesto
- ensest
- incestoli
- ensest (ilişki)
- inci
- inç
- incu
- girme, içeri girme
- girmek, içeri girmek
- indexali
- iç, yurtiçi
- yurtiçinde
- Indonesi
- Endonezya
- Indonesili
- Endonezya (ile ilgili)
- Indonesisa
- Endonezce
- Indonesiyen
- Endonezyalı
- industri
- endüstri, sanayi
- industrili
- endüstriyel, sınai
- endüstriyel olarak
- indyum
- indiyum, In
- ine
- n harfi
- inergo
- işe alınma
- işe girmek, işe alınmak
- inergogi
- işe alma
- işe almak
- infarto
- enfarktüs
- infer
- aşağıda olma, alt seviyede olma
- influenza
- grip, influenza
- infon
- mikrofon
- informe
- bilgi, enformasyon
- bilgilendirmek, haber vermek
- informeli
- bilgilendirici
- bilgi amaçlı olarak
- informene
- bilgilendirici, bilgi verici
- bilgilendirici bir şekilde
- informeyen
- muhbir, bilgi veren kimse
- infra
- altında
- infra-
- alt-, infra-, hipo-
- infrafuha
- indirme
- indirmek
- infragebo
- ön kol
- infragi
- baskı, zulüm, boyun eğdirme
- baskı yapmak, zulmetmek, boyun eğdirmek, alt etmek
- infragiyen
- zalim, baskıcı
- infraidi
- iniş
- inmek, alçalmak
- infrajeti
- aşağı atma
- aşağı atmak
- infrali
- aşağı, alt, daha düşük
- aşağıda, altta
- infraroso
- kızılötesi
- kızılötesi olarak
- infratermo
- hipotermi
- infratui
- incik
- infraxanse
- dezavantaj
- infraya
- aşağıda olma, alt seviyede olma
- aşağıda olmak, altında olmak
- ingay
- tavsiye edilen, salık verilen
- -meli, -malı, gerekir
- ingi
- içeri sokma, yerleştirme, takma
- içeri sokmak, yerleştirmek, takmak
- ingida
- tanıtım, giriş
- tanıtmak, tanıştırmak
- inhare
- içerik
- içermek
- inhareabilya
- kapasite, hacim, içerim
- inhatari
- tehlikeye atma
- tehlikeye atmak
- inidi
- giriş
- girmek
- inididom
- giriş (yeri)
- inidiible
- erişilebilir, girilebilir
- erişilebilir şekilde
- inizin
- içeri alma, kabul, giriş izni
- içeri almak, içeri sokmak, kabul etmek
- injeksi
- enjeksiyon, iğne
- enjekte etmek, iğne yapmak
- injeneri
- mühendislik
- mühendisliğini yapmak, tasarlamak
- injeneriya
- mühendislik
- injeneriyen
- mühendis
- injir
- incir
- inkilabu
- devrim, inkılap
- devrim yapmak
- inkilabuli
- devrimci, devrimsel
- devrimci bir şekilde
- inkilabuyen
- devrimci
- inkludi
- dahil etme, içerme
- dahil etmek, içermek, kapsamak
- inkopi
- indirme
- indirmek
- inku
- mürekkep
- inlabas
- giydirme
- giydirmek
- inli
- iç, dahili
- içten, dahili olarak
- inlide
- indüksiyon, teşvik
- teşvik etmek, ikna etmek
- inmemori
- ezberleme
- ezberlemek
- innafasu
- nefes alma, soluma
- nefes almak, solumak
- innetoli
- çevrimiçi
- çevrimiçi olarak
- inoko
- içe bakış, iç gözlem
- içine bakmak, incelemek
- inpesa
- gelir
- inplasi
- girdi, mevduat, depozito
- içine koymak, yatırmak
- inplasidom
- depo, emanet kasası
- inporta
- ithalat
- ithal etmek
- inpresen
- katılım, hazır bulunma
- katılmak, hazır bulunmak
- insakfu
- tavan
- insan
- insan
- insanduku
- kutulama
- kutulamak, kutuya koymak
- insanlari
- insanlık
- insanli
- insani, insan
- insanca
- insanlogi
- antropoloji, insan bilimi
- insanlogiyen
- antropolog, insan bilimci
- insulin
- insülin
- interes
- ilgi, çıkar, faiz
- ilgi duymak, ilgilenmek
- interesdo
- ilgili
- ilgili bir şekilde
- interesne
- ilginç, ilgi çekici
- ilginç bir şekilde
- interesyen
- ilgili kişi
- interviu
- röportaj, mülakat, görüşme
- röportaj yapmak, görüşme yapmak
- interviuyen
- röportajcı, görüşmeci
- intihal
- intihal, aşırma
- intihal yapmak, aşırmak
- intihaldo
- intihal edilmiş, aşırma
- intihal edilmiş bir şekilde
- intikam
- intikam
- intikam almak
- intikamfil
- intikamcı, kinci
- intikam dolu bir şekilde
- intizar
- bekleme, bekleyiş
- beklemek
- intre
- arasında
- intre-
- arası, inter-
- intre aloto
- diğer şeylerin yanı sıra, diğerleri arasında
- intreaksyon
- etkileşim
- etkileşmek, etkileşimde bulunmak
- intrediskusi
- diyalog, karşılıklı konuşma
- diyalog kurmak
- intregalaksili
- galaksiler arası
- intrekrasitimli
- hükümetlerarası
- hükümetlerarası düzeyde
- intrelala
- ara, perde arası, antrakt
- intreli
- ara
- arada
- intreloga
- söze karışma, araya girme
- söze karışmak, araya girmek
- intrelogalexi
- ünlem
- intrenasyonli
- uluslararası
- uluslararası alanda
- intrepala
- sohbet, konuşma, muhabbet
- sohbet etmek, konuşmak
- intreya
- aradalık, arada olma
- arasında olmak
- inturan
- gömme, defin
- gömmek, defnetmek
- inturandom
- mezarlık, kabristan
- intyazu
- ayrıcalık, imtiyaz
- ayrıcalık tanımak
- intyazukal
- ayrıcalıksız, yoksun
- ayrıcalıksız bir şekilde
- intyazupul
- ayrıcalıklı, imtiyazlı
- ayrıcalıklı bir şekilde
- invasi
- istila, işgal
- istila etmek, işgal etmek
- invasiyen
- istilacı, işgalci
- invita
- davet, çağrı
- davet etmek, çağırmak
- inxo
- izlenim, etki
- etkilemek, etkilenmek
- inxodo
- etkilenmiş
- etkilenmiş bir şekilde
- inxone
- etkileyici
- etkileyici bir şekilde
- inya
- iç, içeri
- içinde olmak
- inyo
- alıntı, aktarma
- alıntı yapmak, aktarmak, atıfta bulunmak
- inyosimbolo
- tırnak işareti
- ipe
- p harfi
- Iraki
- Irak
- Irakili
- Irak
- Irak'a özgü
- Irakiyen
- Iraklı
- Iran
- İran
- Iranli
- İran
- İran'a özgü
- Iranyen
- İranlı
- ire
- r harfi
- iridyum
- iridyum, Ir
- Iris
- İris (mitoloji)
- irisplanta
- süsen (bitki)
- Irminger
- Irminger
- ironi
- ironi, alay
- ironipul
- ironik, alaycı
- ironik bir şekilde
- irsal
- gönderme
- göndermek
- irsalyen
- gönderen, gönderici
- Isak
- İshak
- ise
- s harfi
- ishal
- ishal
- ishal olmak
- Islami
- İslami, Müslüman
- Islamiya
- İslam
- Islamiyen
- Müslüman
- Islandi
- İzlanda
- Islandisa
- İzlandaca (dil)
- Islandiyen
- İzlandalı
- Ismael
- İsmail
- Israel
- İsrail
- istala
- kurulum, montaj
- kurmak, monte etmek
- istalado
- kurulu, kurulmuş
- kurulu olarak
- istismar
- sömürü, istismar
- sömürmek, istismar etmek, faydalanmak
- istruksi
- talimatlar, yönergeler
- talimat vermek, yönlendirmek
- istruksili
- öğretici, eğitimsel
- öğretici bir şekilde
- istyare
- metafor, mecaz, kinaye, söz sanatı
- istyareli
- metaforik, mecazi
- metaforik olarak, mecazi olarak
- isula
- ada
- Isula Kuki
- Cook Adaları
- isulalari
- takımada, arkipelago
- Itali
- İtalya
- Italili
- İtalyan
- İtalyan tarzında
- Italisa
- İtalyanca (dil)
- Italiyen
- İtalyan
- ite
- t harfi
- iteham
- suçlama, itham
- suçlamak, itham etmek
- itehamdo
- suçlanmış, itham edilmiş
- suçlanmış olarak
- iterbyum
- iterbiyum, Yb
- itis
- iltihap, enflamasyon
- iltihaplanmak
- itisli
- iltihaplı, enflamatuar
- iltihaplı bir şekilde
- itru
- parfüm
- parfüm sürmek
- itryum
- itriyum, Y
- ituka
- tuğla
- Ityopi
- Etiyopya
- Ityopili
- Etiyopyalı
- Etiyopya usulü
- Ityopiyen
- Etiyopyalı
- ive
- v harfi
- Ivri
- İbrani, İbranice
- İbranice olarak
- Ivrisa
- İbranice (dil)
- Ivriyen
- İbrani
- iwe
- w harfi
- ixara
- işaret, sinyal, belirti
- işaret etmek, sinyal vermek, göstermek
- ixarabasa
- işaret dili
- ixarado
- işaret edilmiş, belirtilmiş
- işaret edilmiş olarak
- ixe
- x harfi
- ixgalu
- işgal, meşguliyet
- işgal etmek, meşgul etmek
- ixgaludo
- meşgul, dolu
- meşgul olarak
- ixgalukal
- müsait, boş
- müsait olarak
- ixgalupul
- meşgul
- yoğun bir şekilde, meşgul bir şekilde
- ixgaluyen
- sakin, işgalci
- ixi
- bilinç, farkındalık
- bilinçlendirmek, farkına vardırmak
- farkında olmak, bilincinde olmak
- ixikal
- bilinçsiz
- bilinçsizce
- ixikalcu
- bayılma
- bayılmak
- ixipul
- bilinçli, farkında
- bilinçli olarak
- ixu
- yetişkin, adam, kadın
- ixucu
- reşit olma, yetişkinliğe erişme
- reşit olmak, yetişkin olmak
- iya
- i harfi
- iye
- y harfi
- ize
- z harfi
- izin
- izin, müsaade
- izin vermek, müsaade etmek
- izindo
- izinli, müsaade edilmiş
- izinli olarak
- izindoku
- izin belgesi, ruhsat, lisans
- ja-
- hemen bitişik
- jabal
- dağ
- jaballari
- sıradağ
- jabare
- çene
- jaci
- değer, kıymet
- değerinde olmak, değeri olmak
- jaciegal
- eşdeğer, denk
- eşdeğer olarak
- jacigi
- değerini bilme, takdir, onaylama
- değer vermek, takdir etmek, onaylamak
- jacipul
- değerli, kıymetli
- değerli bir şekilde
- jacipulxey
- değerli eşyalar, kıymetli şeyler
- jadala
- örgü
- örmek
- jadin
- varsayım, sanı
- varsaymak, farz etmek
- jadindo
- varsayılan, farz edilen
- sözde, güya
- jage
- uyanık
- uyanık olarak
- jagecu
- uyanış
- uyanmak
- jagegi
- uyandırma
- uyandırmak
- jageya
- uyanıklık
- jagwar
- jaguar, Panthera onca
- jahanom
- cehennem
- jahanomsim
- cehennemi
- cehennemi bir şekilde
- jaka
- jak meyvesi, Artocarpus heterophyllus
- jaketa
- ceket
- jaku
- vale, bacak (iskambil)
- jakulyeli
- adrenal, böbrek üstü
- adrenal olarak
- jaldi
- erken
- erkenden
- jale
- az önce, henüz
- jaledin
- dün
- jalefe
- hemen önce (+ isim)
- jalefe na
- (-madan/-meden) hemen önce
- jaleki
- hemen önce (+ cümle)
- jaleli
- son, en son
- en son
- jalenoce
- dün gece
- jali
- bitişik, yan yana
- bitişik olarak
- jali fe
- yanında
- jalo
- sarı
- sarı renkte
- jaloya
- sarılık, sarı renk
- jaluka
- sülük, Hirudinea
- jame
- dondurulmuş, donmuş
- jamecu
- donma
- donmak
- jamegi
- dondurma
- dondurmak
- jamegitora
- dondurucu
- Jameyka
- Jamaika
- jameyogurtu
- dondurulmuş yoğurt
- janatu
- cennet
- janatusim
- cennet gibi, göksel
- jandan
- basit, sade
- basitçe, sadece
- jandangi
- basitleştirme, sadeleştirme
- basitleştirmek, sadeleştirmek
- jandanya
- basitlik, sadelik
- janela
- pencere
- jange
- savaş, harp
- jangefil
- savaşçı, savaşkan
- jangemon
- muharebe, savaş, çarpışma
- jangetim
- askeriye, silahlı kuvvetler
- jangeyen
- savaşçı
- janin
- fetüs, cenin, embriyo
- janinli
- embriyonik, fetal
- janu
- diz
- diz çökmek
- jao
- çit kuşu, çalıkuşu
- jara
- komşu
- jaradom
- mahalle, semt, komşuluk
- jarden
- bahçe
- jardenya
- bahçıvanlık
- jaribi
- deney, deneme
- deney yapmak, denemek, test etmek
- jaribili
- deneysel
- jaror
- çekmece
- jaru
- süpürge
- süpürmek
- jarudo
- süpürülmüş
- jasumin
- yasemin
- jasusi
- casusluk
- casusluk yapmak
- jasusiyen
- casus
- javel
- çamaşır suyu, ağartıcı
- ağartmak
- jawabu
- cevap, yanıt
- cevap vermek, yanıtlamak
- jawgu
- bakım, ilgi
- bakmak, ilgilenmek
- jawgudom
- kreş, gündüz bakımevi
- jawguyen
- bakıcı
- jawheri
- mücevher, değerli taş
- jawheridukan
- kuyumcu, mücevher dükkanı
- jawherilari
- mücevherat, takı
- jaxa
- [-mek] üzere
- jaxadin
- yarın
- jaxafe
- hemen sonra (+ isim)
- jaxafe na
- [-dıktan] hemen sonra
- jaxaki
- [-r ...-maz]
- jaxali
- sonraki, bir sonraki, ertesi
- sonra, ardından
- jaxne
- kutlama
- kutlamak
- jaxnedin
- bayram, tatil günü
- jayeza
- ödül, mükafat
- ödüllendirmek
- jaymu
- borç
- borçlu olmak
- jaymudo
- borçlu olunan
- Jazair
- Cezayir
- Jazairli
- Cezayir
- Jazairyen
- Cezayirli
- jazu
- caz
- jebu
- cep
- jebulampu
- el feneri
- jedwal
- program, çizelge, tarife
- programlamak, planlamak, zamanlamak
- jedwaldo
- planlanmış, programlanmış
- jegami
- pipet, kamış
- jeksi
- enjeksiyon, çekme
- enjekte etmek, çekmek
- jeksitul
- şırınga, enjektör
- jelatin
- jelatin
- jencatu
- keşif
- keşif yapmak
- jenfuku
- fetih
- fethetmek
- jenfukuyen
- fatih, zapteden
- jeni
- öneri, teklif
- önermek, teklif etmek
- jenido
- önerilen, teklif edilen
- jenmin
- kanıt, ispat, delil
- kanıtlamak, ispatlamak
- jenmindo
- kanıtlanmış, ispatlanmış
- jenminmon
- delil, kanıt
- jensi
- cinsiyet, toplumsal cinsiyet
- jensikal
- cinsiyetsiz
- jensikwir
- genderqueer
- jento
- muharebe, çarpışma, dövüş
- savaşmak, dövüşmek, çarpışmak
- jentodalu
- kalkan
- jentotul
- silah
- silahlandırmak
- jentoyen
- dövüşçü, savaşçı
- jeruhi
- cerrahi, ameliyat
- ameliyat etmek
- jeruhikamer
- ameliyathane
- jeruhili
- cerrahi
- jeruhiyen
- cerrah
- jestu
- jest, hareket
- jest yapmak, el kol hareketi yapmak
- jeti
- atış
- atmak, fırlatmak
- jetido
- atılmış, fırlatılmış
- ji
- ve
- ji max ete
- ve benzeri, vb., ve saire
- ji max oto
- ve benzeri, vb., ve saire
- ji max te
- ve benzeri, vb., ve saire
- ji max to
- ve benzeri, vb., ve saire
- ji pia
- ayrıca, ve de, yanı sıra
- Jibuti
- Cibuti
- jidi
- ciddi
- ciddiyetle
- jidiya
- ciddiyet
- jigam
- sezgi, içgüdü
- sezmek, içine doğmak
- jijon
- vuruş, isabet
- vurmak, isabet ettirmek
- jileko
- yelek
- jinam
- eyer, sele
- jine
- cin
- jingen
- atasözü, deyim
- jingo
- uyarı, ikaz
- uyarmak, ikaz etmek
- jingodo
- uyarılmış
- jinji
- düz, doğru, direkt
- doğrudan, direkt olarak
- jinjiya
- düzlük, doğruluk
- jinmaku
- damar, toplardamar
- jinsen
- ginseng
- jinsu
- kot pantolon, kot
- jipu
- cip
- jirafa
- zürafa
- jirin
- çıngırtı, şıngırtı, tıkırtı
- çıngırdamak, şıngırdamak, tıkırdamak
- jismu
- vücut, gövde, beden
- jismukanu
- gövde, tors
- jismuli
- bedensel, fiziksel
- bedenen, fiziksel olarak
- jismulogi
- anatomi
- jivaki
- cıva
- jiwa
- hayat, yaşam
- yaşamak
- jiwagrafi
- biyografi, yaşam öyküsü
- jiwajotay
- yaşam standardı
- jiwane
- canlı, yaşayan
- canlı olarak
- jiwapul
- canlı
- canlı olarak
- jixi
- bilgi
- bilmek, -ebilmek
- jixido
- bilinen, tanınan
- bilinir şekilde
- jixifil
- öğrenmeye hevesli
- öğrenme hevesiyle
- jixigi
- bildirim, duyuru
- bildirmek, haber vermek
- jixilogi
- epistemoloji, bilgi felsefesi
- jixipel
- meraklandırma
- meraklandırmak
- jixipeldo
- meraklı
- merakla
- jixivole
- merak
- merak etmek
- jogay
- engel, sakatlık, bozukluk, özür
- jogaydo
- engelli, sakat, özürlü
- engelli bir şekilde
- jogule
- jonglörlük
- jonglörlük yapmak
- jogulene
- jonglörlük yapan
- jonglörlük yaparak
- joguleyen
- jonglör
- jojiha
- kirpi
- jojiki
- doku (biyoloji), histo-
- joker
- joker (kart)
- jongere
- ağustosböceği
- jongu
- tür
- jotay
- durum, hal, koşul
- jotaybon
- iyi, iyi durumda
- iyi halde, iyi bir şekilde
- jovari
- sorgum
- jowey
- çevre, etraf, muhit, civar
- jowey-
- etrafında, çevresinde, civarda, amaçsızca
- joxu
- coşku, heyecan, şevk
- coşturmak, heyecanlandırmak, coşmak, heyecanlanmak
- joxudo
- heyecanlı, coşkulu
- heyecanla, coşkuyla
- joxufil
- hevesli, neşeli
- hevesle, neşeyle
- joxupul
- istekli, hevesli
- istekle, hevesle
- jozi
- yemiş, kuruyemiş, fındıkgil
- jubin
- peynir
- jubinhamburger
- çizburger
- judan
- mermi, kurşun
- jugu
- sürahi, testi
- juhudi
- çaba, gayret
- çabalamak, gayret göstermek
- jui
- dikkat
- dikkat etmek, dikkate almak
- juigi
- işaret etme, dikkat çekme
- işaret etmek, dikkat çekmek
- juikal tem
- -e bakılmaksızın, -e rağmen, ne olursa olsun
- juilaye
- dikkate değer, kayda değer
- dikkate değer bir şekilde
- juimoni
- incelemek, muayene etmek, teftiş etmek
- juine
- dikkatli
- dikkatle, dikkatli bir şekilde
- juioko
- gözlem, izleme
- gözlemlemek, izlemek, bakmak
- juiore
- dinleme
- dinlemek
- juipul
- dikkatli, ihtiyatlı
- dikkatle, ihtiyatla
- juitim
- izleyici, seyirci, dinleyici
- juitimdom
- odytoryum, konferans salonu, izleyici salonu
- jujwe
- çiğneme
- çiğnemek
- jujwedo
- çiğnenmiş
- çiğnenmiş olarak
- jujwegomi
- sakız, ciklet
- jul
- jul, J
- jula
- ayrı, ayrılmış
- ayrı olarak, ayrıca
- julacu
- ayrılma
- ayrılmak
- julagi
- ayırma
- ayırmak
- jularesta
- kaçınma, sakınma
- kaçınmak, uzak durmak
- julaya
- ayrılık
- jumbi
- hazır
- hazır bir şekilde
- jumbicu
- hazırlanma
- hazırlanmak
- jumbigi
- hazırlık
- hazırlamak
- jumbiya
- hazır olma, hazırlıklılık
- jumhuri
- cumhuriyet
- jumle
- cümle, tümce
- jumlemon
- ifade, sözcük grubu, deyim
- jumun
- büyü
- büyülemek, büyü yapmak
- jumundo
- büyülenmiş
- büyülenmiş bir şekilde
- jumunya
- büyücülük, sihirbazlık
- jumunyen
- büyücü, sihirbaz
- jundwan
- kesinti, sekte
- kesmek, sözünü kesmek, sekteye uğratmak
- jundwando
- kesilmiş, sekteye uğramış
- kesintili olarak
- jungla
- cengel
- jungwi
- teğmen
- juni
- genç
- juni-
- yavru, küçük
- junibabur
- kaplan yavrusu
- junibaru
- ayı yavrusu
- junibozi
- oğlak
- junibwaw
- köpek yavrusu, encik
- junidrevo
- fidan
- junihaul
- kurt yavrusu
- junihirxa
- karaca yavrusu
- junihuhu
- baykuş yavrusu
- junikargux
- tavşan yavrusu
- junikrabe
- yengeç yavrusu
- junikroa
- iribaş
- junimeme
- kuzu
- junimememaso
- kuzu eti
- junimumu
- buzağı
- junimyaw
- kedi yavrusu
- juninini
- bebek, yeni yürümeye başlayan çocuk
- junipiu
- yavru kuş, yeni yumurtadan çıkmış yavru
- junisinga
- aslan yavrusu
- juniswini
- domuz yavrusu
- juniuma
- tay
- juniyen
- genç, delikanlı, genç kız
- junluku
- yer çekimi, kütle çekimi
- çekilmek, eğilim göstermek
- jurisdiksi
- yargı yetkisi, yargı çevresi
- jurisdiksili
- yargısal
- yargısal olarak
- juruha
- yara, yaralanma
- yaralamak, yaralanmak
- juruhado
- yaralı, yaralanmış
- yaralı olarak
- jusu
- meyve suyu, öz su
- juyuen
- kurtarma, kurtuluş
- kurtarmak
- juyuenyen
- kurtarıcı
- juzam
- cüzzam
- jwan
- dönüş, dönme
- dönmek, döndürmek
- jwando
- dönmüş, döndürülmüş
- dönmüş olarak
- jyen
- kızartma
- kızartmak
- jyendo
- kızarmış, kızartılmış
- kızarmış olarak
- kabaca
- kabak, su kabağı
- kabel
- kablo
- kabiji
- lahana
- kabila
- kabile
- kabilali
- kabilesel
- kabju
- keklik
- kaburi
- mezar, kabir
- kaburidom
- mezarlık, kabristan
- kabutar
- güvercin
- Kabuverdi
- Cabo Verde, Yeşil Burun Adaları
- kacaku
- kaçakçılık
- kaçakçılığını yapmak, kaçırmak
- kacakudo
- kaçak, kaçırılmış
- kacakuyen
- kaçakçı
- kacupa
- kaplumbağa
- kadam
- adım
- adım atmak
- kadiba
- yalan
- yalan söylemek
- kadibayen
- yalancı
- kadmyum
- kadmiyum, Cd
- kadro
- çerçeve, iskelet, kadro
- kafare
- kefaret
- kefaret etmek
- kafareabil
- kefaret edici
- kafaredo
- kefaret edilmiş
- kafareible
- kefaret edilebilir
- kafarene
- kefaret eden
- kafas
- kafes
- kafe
- kahve
- kafedom
- kafe, kahvehane, kafeterya
- kafeina
- kafein
- kafetora
- kahve makinesi
- kafur
- kâfur, kamfor
- kafya
- kafiye, uyak
- kafiyeli olmak, uyaklı olmak
- kafyane
- kafiyeli, uyaklı
- kahabu
- fahişe
- kahabuergo
- fuhuş
- fuhuş yapmak
- kahabugi
- fuhuş yaptırmak
- kahabuya
- fuhuş
- kahruba
- kehribar
- Kain
- Kabil
- kaka
- kaka
- kaka yapmak
- kakagi
- kaka yaptırmak
- kakao
- kakao
- kakapo
- kakapo
- kaki
- hurma, cennet hurması, trabzon hurması
- kakoku
- guguk kuşu
- kaku
- kusmuk, istifra
- kusmak, istifra etmek
- kakugi
- kusturmak
- kakutus
- kaktüs
- kal
- boş
- kalaci
- saksağan
- Kalali
- Grönland
- kalamar
- kalamar
- kalamu
- kalem
- kalapa
- karıştırma, çırpma
- karıştırmak, çırpmak
- kalapado
- karıştırılmış, çırpılmış
- kalapatul
- çırpıcı
- kalcita
- kalsit
- kalcu
- boşalmak
- kalcyum
- kalsiyum, Ca
- Kaleb
- Kaleb
- kalebu
- kalıp
- kalıba dökmek, kalıplamak
- kalebudo
- kalıplanmış, kalıba dökülmüş
- kalendar
- takvim
- kalgi
- boşaltma
- boşaltmak
- kalibra
- kalibrasyon
- kalibre etmek
- kalibrado
- kalibre edilmiş
- kalifornyum
- kaliforniyum, Cf
- kalkulus
- kalkülüs, hesap
- kalori
- kalori
- kalorili
- kalorili
- Kalvin
- Kalvin
- Kalvinismo
- Kalvinizm
- kalya
- boşluk
- kam
- mi, mı, mu, mü, yoksa, veya
- kama
- -ip ... -mediği
- kameleon
- bukalemun
- kamer
- oda
- Kamerun
- Kamerun
- Kamerunli
- Kamerunlu
- Kamerunyen
- Kamerunlu
- kamisa
- gömlek
- kamomil
- papatya
- kampani
- kampanya, hareket
- kampaniismo
- aktivizm
- kampaniista
- aktivist
- kampi
- kampçılık
- kamp yapmak
- kampiatex
- kamp ateşi
- kampidom
- kamp
- Kampuci
- Kamboçya
- Kampucili
- Kamboçyalı
- Kampucisa
- Kmerce, Kamboçyaca
- Kampuciyen
- Kmer, Kamboçyalı
- kanabis
- kenevir, esrar
- Kanada
- Kanada
- Kanadali
- Kanadalı
- Kanadayen
- Kanadalı
- kanan
- sağ
- kananhantafil
- sağlak
- kananhantali
- sağ el
- kananhantaya
- sağlaklık
- Kanari
- Kanarya (Adaları)
- kanaripiu
- kanarya
- kanca
- cam
- kancali
- camdan, cam
- kancer
- kanser
- kancerdo
- kanserli
- kancerente
- kanserojen
- kancerne
- kanserojenik
- kandela
- kandela, cd
- kandidato
- aday
- kanguru
- kanguru
- kangyo
- madencilik
- maden çıkarmak
- kangyodom
- maden
- kanho
- hemşirelik, bakım
- bakmak, hemşirelik yapmak
- kanhodo
- bakılmış
- kanhoyen
- hemşire
- kanmun
- anüs
- kanmunli
- anal
- kanoe
- kano
- kanon
- kanon
- kantaka
- diken
- kantalupu
- kantalup kavunu
- kanu
- gövde, sap, ağaç gövdesi
- kanyon
- kanyon, vadi
- kaos
- kaos
- kaospul
- kaotik
- kaotik bir şekilde
- kaossim
- kaotik
- kaotik bir şekilde
- kapa
- pelerin, manto
- kapala
- kafatası
- kapi
- baş, kafa, tepe
- kapibara
- kapibara
- kapiexfon
- kulaklık
- kapikusen
- yastık
- kapinoya
- başı (hayır anlamında) sallama
- başı (hayır anlamında) sallamak
- kapisiya
- baş sallama
- başını sallamak, onaylamak
- kapital
- sermaye, kapital
- kapitalismo
- kapitalizm
- kapitalista
- kapitalist
- kapo
- burun (coğrafya)
- kapuco
- kapüşon, kukuleta
- Kara
- Kara
- karakal
- karakulak
- karamel
- karamel
- karanfu
- karanfil (baharat)
- karaoke
- karaoke
- karar
- karar
- karar vermek
- kararfil
- kararlı, kesin
- kararlı bir şekilde
- kararpul
- kararlı, azimli
- kararlı bir şekilde, azimle
- karate
- karate
- karavan
- kervan
- karawi
- karaman kimyonu, frenk kimyonu
- karay
- baharatlı, acı
- baharatlı bir şekilde, acı bir şekilde
- karayje
- acılık, baharatlılık
- karayya
- acılık, baharatlılık
- karbon
- karbon, C
- kardigan
- hırka, kardigan
- Kardigan
- Cardigan
- kardinal
- kardinal (katolik, kuş)
- kardu
- ödünç, borç
- ödünç vermek, ödünç almak, borç vermek, borç almak
- karducudu
- ödünç alma, borç alma
- ödünç almak, borç almak
- karducududo
- ödünç alınmış, borç alınmış
- kardugibe
- ödünç verme, borç verme
- ödünç vermek, borç vermek
- kardugibedo
- ödünç verilmiş, borç verilmiş
- kardulexi
- alıntı kelime
- karduli basatayti
- ödünçleme çevirisi, kalk
- kareto
- el arabası
- karetra
- karakter (hikayedeki)
- kargux
- tavşan, yabani tavşan
- kargux ci
- tavşancık
- kari
- satın alma
- satın almak, alışveriş yapmak
- Karibe
- Karayipler
- karido
- satın alınmış
- kariible
- satılık, satın alınabilir
- karisma
- karizma
- karismapul
- karizmatik
- karizmatik bir şekilde
- kariyen
- alıcı, müşteri
- karkumbu
- baştankara
- Karlo
- Carl, Karl
- karma
- karma
- karmali
- karmik
- Karmel
- Karmel, Carmen
- Karnataka
- Karnataka (Hindistan'da bir eyalet)
- Karnatakali
- Karnataka'ya ait, Kannada
- Karnatakasa
- Kannada dili, Kannadaca
- Karnatakayen
- Kannadiga (kişi)
- karneval
- karnaval
- karnexon
- karanfil (çiçek)
- karoca
- hamam böceği
- karote
- havuç
- karpe
- sazan
- Karpentari
- Carpentaria
- karta
- kart
- karta aya
- as (kart)
- kartel
- kartel
- karton
- karton
- karusel
- atlıkarınca, karusel
- kasava
- manyok, kasava
- kasete
- kaset
- kasino
- kumarhane, gazino
- kasiru
- kırılma, kopma
- kırmak, kırılmak
- kasirudo
- kırık, bozuk
- kaso
- durum, vaka, dava
- Kaspi
- Hazar, Hazar Denizi
- kasta
- kast
- kastani
- kestane
- kastilo
- şato, kale
- kaswari
- tepeli devekuşu, kasuari
- kata
- kesik
- kesmek
- katado
- kesik, kesilmiş
- katalisi
- kataliz
- katalizlemek
- katalu
- katal
- Katar
- Katar
- katarata
- katarakt
- Katarli
- Katarlı, Katar'a ait
- Kataryen
- Katarlı
- katatul
- bıçak
- Katerin
- Catherine, Katherine, Katerina
- katina
- zor, güç
- zorlukla
- katinagi
- zorlaştırma, engelleme
- zorlaştırmak, engellemek
- katinaxey
- zorluk, güçlük
- katinaya
- zorluk
- Katoliki
- Katolik
- katru
- damla
- damlamak
- kavuke
- içi boş, oyuk
- boş bir şekilde
- kaway
- şirin, sevimli
- şirince
- kawaywao
- sevimlilik, şirinlik
- sevdirmek, sevimli bulmak
- kawaywaodo
- sevdirilmiş, sevimli bulunan
- kawaywaone
- sevimli, cana yakın
- kawayya
- sevimlilik, şirinlik
- kawcu
- kauçuk, lastik
- kawculi
- kauçuk, kauçuktan yapılmış
- Kawkasi
- Kafkasya, Kafkaslar
- kawri
- deniz salyangozu, cowrie
- kaxa
- kutu, kap, kılıf
- Kaxmir
- Keşmir (Hindistan yarımadasında bir bölge)
- Kaxmirli
- Keşmir
- Kaxmirsa
- Keşmirce (dil)
- Kaxmiryen
- Keşmirli (kişi)
- kaxoke
- kaşık
- kaxu
- kaju
- kayaki
- kayak
- kayak yapmak
- kaydan
- merdiven
- kayena
- arnavut biberi, cayenne biberi
- Kayman
- Cayman (Adaları)
- kayvutu
- canavar
- kayvutusim
- canavar gibi, canavarsı
- Kazaki
- Kazakistan
- Kazakili
- Kazak
- Kazakisa
- Kazakça (dil)
- Kazakiyen
- Kazak (kişi)
- ke
- hangi, ne
- kebabu
- kebap
- kecapu
- ketçap
- keete
- kimler?, hangileri?
- kef
- patron, şef, amir, usta
- kefuku
- hayranlık
- hayran olmak
- kefukudo
- hayran olunan
- kefukulaye
- takdire şayan, hayranlık uyandıran
- takdire şayan bir şekilde
- kefukuyen
- hayran
- keji
- sülün
- keke
- kek, pasta
- kekwanti
- ne kadar
- kelne
- kene
- keloka
- nerede, nereye
- Kelti
- Kelt
- Keltiko
- Kelt Denizi
- kelvin
- kelvin, K
- kemaner
- nasıl, ne şekilde
- kemer
- bel
- Kemeti
- Antik Mısır
- kemo
- ne kadar, ne derecede
- kendi
- şekerleme, şeker
- kentan
- keşif
- keşfetmek
- kentando
- keşfedilmiş
- kentanyen
- kaşif
- kentawro
- sentor, at-adam
- kenumer
- kaç tane
- Kenya
- Kenya
- keoto
- neler?, hangileri?
- kepul
- nasıl, ne gibi
- Kerala
- Kerala (Hindistan'da bir eyalet)
- Keralali
- Kerala'ya ait
- Keralasa
- Malayalamca (dil)
- Keralayen
- Malayali, Keralalı (kişi)
- keran
- musluk
- kerati
- karat, ayar
- kergedan
- gergedan
- kermes
- kırmız (böcek)
- kermeskolordo
- kıpkırmızı, karmen kırmızısı
- kerosin
- kerosen, gaz yağı
- kesadiya
- quesadilla
- keseba
- neden, niçin
- kesu
- kimin
- ketani
- keten
- ketanibija
- keten tohumu
- kete
- kim, hangi
- ketif
- omuz
- keto
- ne, hangi
- kewatu
- ne zaman
- kexru
- kabuk
- ki
- ki
- kibiriti
- kibrit
- kido
- dua
- dua etmek
- kigan
- trake, soluk borusu
- kihoy
- fırsat, şans, vesile
- kijawi
- yeşil
- kijawiya
- yeşillik, yeşil renk
- kikil
- eğe
- eğelemek
- kila
- omurga (gemi)
- kilo
- bin
- kilogon
- bingen
- kilogramo
- kilogram
- kilometroje
- kilometre (uzunluk ölçüsü), kilometre sayacı
- kilonyan
- bin yıl
- kilople
- bin kat, bin misli
- kiloyum
- bininci
- kima
- fiyat, ücret, maliyet, bedel
- mal olmak
- kimakal
- ücretsiz, bedava
- kimamingi
- indirim, iskonto
- indirim yapmak
- kimapul
- pahalı
- kimci
- kimçi
- kimika
- kimya
- kimikali
- kimyasal
- kimikaxey
- kimyasal (madde)
- kingem
- deneyim, tecrübe
- deneyimlemek, tecrübe etmek
- kinmyetu
- hor görme, aşağılama, küçümseme
- hor görmek, aşağılamak, küçümsemek
- kinoa
- kinoa
- Kinsasakongo
- Kongo Demokratik Cumhuriyeti
- kipa
- yığın, küme
- Kipros
- Kıbrıs
- Kiprosli
- Kıbrıslı
- Kiprosyen
- Kıbrıslı (kişi)
- kiray
- kira
- kiralamak
- kiraycudu
- kira ödeme
- kira ödemek
- kiraygibe
- kiralama, kiraya verme
- kiraya vermek
- Kirgizi
- Kırgızistan
- Kirgizisa
- Kırgızca (dil)
- Kirgiziyen
- Kırgız (kişi)
- Kiribati
- Kiribati
- Kiribatisa
- Gilbertçe (dil), Kiribatice (dil)
- kisencun
- parazit, asalak
- kisencunli
- parazitik, asalak
- kismetu
- kader, kısmet, yazgı
- kitabu
- kitap
- kitabubao
- kitap çantası
- kitabudom
- kütüphane
- kitabudomyen
- kütüphaneci
- kitabudukan
- kitapçı, kitabevi
- kitabufilya
- bibliyofili, kitapseverlik
- kitabufilyen
- bibliyofil, kitapsever
- kitabukaxa
- kitaplık
- kitaburafu
- kitap rafı
- kiwi
- kivi (kuş)
- kiwifruta
- kivi (meyve)
- klarinete
- klarnet
- klase
- sınıf, kategori
- sınıflandırmak, kategorize etmek
- klaselogi
- taksonomi
- klasiko
- klasik
- klasik olarak
- klavi
- tuş
- klavilari
- klavye
- kliente
- müşteri, alıcı
- klientelari
- müşteri kitlesi
- kliku
- tıklama, tık
- tıklamak
- klima
- hava durumu, iklim
- Kliperton
- Clipperton
- klitoris
- klitoris
- klixe
- klişe, basmakalıp söz, stereotip
- kloaka
- kloak
- klorin
- klor, Cl
- klosi
- kapanış, kapatma
- kapatmak
- klosido
- kapalı, kapanmış
- kapalı olarak
- klosine
- kapanan, kapatan
- kapatarak
- klover
- yonca
- klubu
- kulüp
- koala
- koala
- kobalto
- kobalt, Co
- koberi
- örtü, kaplama
- örtmek, kaplamak
- koberido
- örtülü, kaplı
- örtülü bir şekilde
- kobra
- kobra
- koda
- kuyruk
- kodakal
- kuyruksuz
- kuyruksuzca
- kodatenmun
- kuyruklu yıldız
- kodi
- kod, şifre
- kodlamak, şifrelemek
- kodido
- kodlanmış, şifrelenmiş
- kodlanmış olarak, şifrelenmiş olarak
- kof
- öksürük
- öksürmek
- kofgi
- öksürtme
- öksürtmek
- koge
- damak
- kogebadam
- bademcik
- kogeli
- damaksıl
- koheni
- din adamı, rahip, papaz, kohen
- koka
- koka
- kokaina
- kokain
- kokatu
- kakadu
- koki
- pişirme, yemek yapma
- pişirmek, yemek yapmak
- kokiarte
- mutfak (sanatı), aşçılık sanatı
- kokido
- pişmiş
- pişmiş olarak
- kokikamer
- mutfak
- kokikef
- şef, aşçıbaşı
- kokiyen
- aşçı
- koko
- hindistan cevizi
- Kokokilin
- Cocos (Keeling) Adaları
- kokomilko
- hindistan cevizi sütü
- kokoyow
- hindistan cevizi yağı
- koktel
- kokteyl
- kola
- kola (içecek, ağaç, fındık)
- kolera
- kolera
- kolesterol
- kolesterol
- kolibri
- sinek kuşu, kolibri
- Kolombi
- Kolombiya
- Kolombili
- Kolombiyalı, Kolombiya'ya ait
- Kolombiya usulü
- Kolombiyen
- Kolombiyalı (kişi)
- koloni
- koloni, sömürge
- kolonigi
- kolonizasyon, sömürgeleştirme
- kolonize etmek, sömürgeleştirmek
- kolor
- renk
- kolorarko
- gökkuşağı
- kolorokobimar
- renk körü
- renk körü olarak
- kolorokobimarya
- renk körlüğü
- kolorokoosis
- renk körlüğü
- kolorpul
- renkli
- renkli bir şekilde
- Kolose
- Kolose
- kolube
- kulübe, kabin
- kolyo
- düşünce, dikkate alma
- düşünmek, dikkate almak, göz önünde bulundurmak
- kom
- gibi, kadar, -den daha
- koma
- koma
- kombina
- kombinasyon, birleşim
- birleştirmek, kombine etmek
- kombinado
- birleşik, kombine
- birleşik olarak
- komedi
- komedi
- komenta
- yorum
- yorum yapmak
- komiki
- çizgi roman, manga
- Komori
- Komorlar
- Komorili
- Komorlu, Komorlara ait
- Komorisa
- Komorca (dil)
- Komoriyen
- Komorlu (kişi)
- kompara
- karşılaştırma, kıyaslama
- karşılaştırmak, kıyaslamak
- kompasu
- pergel
- kompeten
- yetkin, ehil
- yetkince, ustalıkla
- kompetenya
- yetkinlik, yeterlilik
- komplekso
- kompleks (psikoloji)
- kompleto
- tam, bütün, eksiksiz, mutlak
- tamamen, bütünüyle, mutlak olarak
- kompletogi
- tamamlama, yerine getirme, icra etme
- tamamlamak, yerine getirmek, icra etmek
- komploto
- komplo, suikast, tezgah
- komplo kurmak, tezgahlamak
- kompostu
- kompost, gübre
- kompost yapmak
- komputa
- hesaplama
- hesaplamak
- komputatora
- bilgisayar
- komputatul
- hesap makinesi
- komputer
- bilgisayar
- komun
- ortak, müşterek, komünal
- ortaklaşa, müştereken
- komunika
- iletişim
- iletişim kurmak
- komunikado
- iletilmiş
- iletilmiş olarak
- komunikafil
- konuşkan, girişken
- konuşkan bir şekilde
- komunikali
- iletişimsel
- iletişimsel olarak
- komunikayen
- iletişimci
- komunismo
- komünizm
- komunista
- komünist
- komuntim
- topluluk
- konceto
- kavram, konsept
- koncun
- böcek
- koncunlogi
- entomoloji, böcek bilimi
- koncunlogiyen
- entomolog, böcek bilimci
- koncunmorgiente
- böcek ilacı
- kondom
- prezervatif, kondom
- konduta
- davranış
- davranmak
- kone
- bilgi, tanışıklık, aşinalık
- bilmek, tanımak, aşina olmak
- konedo
- bilinen, tanınan
- bilinir şekilde
- konestable
- polis memuru
- konferensi
- konferans, kongre
- konfeti
- konfeti
- konflito
- çatışma, anlaşmazlık
- çatışmak, anlaşmazlığa düşmek
- konflitone
- çelişkili, çatışan
- çelişkili bir şekilde
- konforta
- konfor, rahatlık
- rahat ettirmek, rahat hissetmek
- konfortane
- rahat, konforlu
- rahatça, konforlu bir şekilde
- konfortapul
- rahat, konforlu
- rahatça, konforlu bir şekilde
- Konfuci
- Konfüçyüs
- konhwoku
- kafa karışıklığı, şaşkınlık
- kafası karışmak, şaşırmak, kafasını karıştırmak, şaşırtmak
- konhwokudo
- kafası karışmış, şaşkın
- şaşkın bir şekilde
- konhwokune
- kafa karıştırıcı, şaşırtıcı
- kafa karıştırıcı bir şekilde
- Konkan
- Konkan
- Konkanli
- Konkani
- Konkansa
- Konkani dili
- Konkanyen
- Konkanili
- konkreto
- somut
- somut olarak
- konkure
- rekabet, yarışma
- rekabet etmek, yarışmak
- konkurexey
- yarışma, müsabaka, maç
- konkureyen
- rakip, yarışmacı
- konsol
- konsol
- konsonan
- ünsüz harf, sessiz harf
- kontamina
- kirlenme, bulaşma
- kirletmek, bulaştırmak
- kontaminado
- kirlenmiş, bulaşmış
- kirli bir şekilde
- kontaminaente
- kirletici madde
- kontato
- temas, irtibat
- temas kurmak, irtibat kurmak
- kontatodo
- temas kurulmuş
- konte
- kont, kontes
- kontraste
- kontrast, karşıtlık, tezat
- kontrast oluşturmak, tezat teşkil etmek
- kontrastedo
- kontrastlanmış
- kontrastlı bir şekilde
- kontrastene
- kontrastif, karşıtsal
- karşıtsal olarak
- kontrata
- sözleşme, kontrat
- konus
- koni
- kopa
- bardak, kupa, kadeh
- kopakeke
- kapkek
- kopernikyum
- kopernikyum, Cn
- kopi
- kopya, suret
- kopyalamak, çoğaltmak
- kopido
- kopyalanmış
- kopyalanmış olarak
- kopihaki
- telif hakkı
- korbani
- kurban, mağdur
- kordo
- ip, kordon, halat
- Korea
- Kore
- Koreali
- Kore
- Korece
- Koreasa
- Korece
- Koreayen
- Koreli
- koridor
- koridor
- Korinto
- Korint
- korku
- mantar (malzeme)
- korno
- korno (müzik aleti)
- koronel
- albay
- korsaro
- korsan
- korsanlık yapmak
- korseto
- korse
- koryandro
- kişniş
- kos
- -den dolayı, yüzünden, için
- kosa
- sebep, neden
- sebep olmak, neden olmak
- kosamon
- faktör, etken
- kosino
- kosinüs
- koski
- çünkü, zira, -dığı için
- kosmo
- kozmos, evren
- kosmoli
- kozmik
- kozmik olarak
- kosmologi
- kozmoloji, evren bilimi
- kosmonaviyen
- astronot, kozmonot
- kosta
- kıyı, sahil
- kostante
- sabit, sürekli
- sürekli olarak
- Kostarika
- Kosta Rika
- Kostarikali
- Kosta Rikalı
- Kosta Rikalı bir şekilde
- Kostarikayen
- Kosta Rikalı
- kostrui
- inşaat, yapı
- inşa etmek, yapmak
- kostruido
- inşa edilmiş, yapılmış
- inşa edilmiş olarak
- kostruixey
- bina, yapı
- kostruiyen
- inşaatçı, yapıcı
- kostum
- kostüm
- kosya
- -den dolayıdır, yüzündendir
- kosya ki
- olmasının sebebi
- Kotivwar
- Fildişi Sahili
- koton
- pamuk
- kotonli
- pamuklu
- kotor
- kirli
- kirli bir şekilde
- kotorya
- kirlilik
- kotu
- palto, ceket
- kowa
- güç, kuvvet
- kowakal
- güçsüz
- güçsüzce
- kowapul
- güçlü, kudretli
- güçlü bir şekilde
- koyote
- koyot, kır kurdu
- krabe
- yengeç
- krabemaso
- yengeç eti
- krampe
- kasılma, konvülsiyon, nöbet, spazm, kramp
- kasılmak, kramp girmek
- krasi
- yönetim, hükûmet, idare
- yönetmek, idare etmek
- krasidoku
- anayasa
- krasine
- yöneten
- yöneterek
- krasisistema
- rejim, yönetim sistemi
- krasitim
- hükûmet
- krasiyen
- yönetici, hükümdar
- krater
- krater
- kravata
- kravat
- kraw
- karga, kuzgun
- krawsa
- karga sesi, gaklama
- gaklamak
- krea
- yaratım, yaratılış
- yaratmak, yapmak, oluşturmak
- kreaabil
- yaratıcı
- yaratıcı bir şekilde
- kreaabilya
- yaratıcılık
- kreado
- yaratılmış, yapılmış, oluşturulmuş
- yaratılmış olarak, yapılmış olarak
- kreaxey
- eser, yaratı
- kreayen
- yaratıcı, yazar, müellif
- kredito
- kredi
- kredilendirmek, hesabına alacak kaydetmek
- kreditokarta
- kredi kartı
- krema
- krem, macun, pasta
- kren
- turna
- krenberi
- kızılcık, turna yemişi
- kreol
- kreol (dil)
- kreyon
- pastel boya, mumlu boya kalemi
- kriban
- neredeyse, hemen hemen, az kalsın
- krigiri
- cırcır böceği
- kriketo
- kriket
- krimen
- suç
- krimencipen
- dolandırıcılık, sahtekarlık
- dolandırmak
- krimenli
- suçlu, cezai
- suç teşkil edecek şekilde
- krimenyen
- suçlu
- krimu
- krema, kaymak
- kriputon
- kripton, Kr
- krisis
- kriz, bunalım
- krisispul
- kritik, kriz
- kritik bir şekilde
- kristal
- kristal
- kristalli
- kristal, kristalden yapılmış
- kristal gibi
- Kristo
- Mesih, İsa
- Kristodin
- Noel
- Kristofe
- Kristof
- Kristoismo
- Hristiyanlık
- Kristoista
- Hristiyan
- kroa
- kurbağa, kara kurbağası
- krokodil
- timsah
- kromosom
- kromozom
- kromyum
- krom, Cr
- kruasan
- kruvasan
- kruel
- zalim, gaddar
- zalimce, gaddarca
- kruelya
- zulüm, gaddarlık
- ku
- bildirme cümleleri içindeki soru yan cümleleri
- Kuba
- Küba
- kube
- kemer, kubbe
- kubo
- küp
- kudu
- dirsek
- kufi
- yeterli, kafi
- yeterince, kafi derecede
- kufiday
- önemli, kayda değer, yeterince büyük
- önemli ölçüde
- kufimo
- yeterince, kafi miktarda
- kuflu
- kilit
- kilitlemek
- kufludo
- kilitli
- kilitli olarak
- kuhan
- kambur, hörgüç
- kukabura
- kookaburra
- kuki
- çerez (bilgisayar)
- kuku
- tavuk, piliç, horoz
- kukuhwa
- kasımpatı, krizantem
- kukumaso
- tavuk eti
- kulabu
- kanca, çengel
- kancalamak, çengellemek
- kulom
- kulon, C
- kultu
- kült, tarikat
- kultura
- kültür
- kulturali
- kültürel
- kültürel olarak
- kulunge
- kazma
- kulye
- böbrek
- kumari
- kumar, bahis
- kumar oynamak, bahse girmek
- kumax
- kumaş parçası, bez
- kumi
- örümcek
- kumifobi
- araknofobi
- kumineto
- örümcek ağı
- kunde
- küt, kör
- küt bir şekilde
- kundeya
- kütlük, körlük
- kungan
- alan, boşluk, yer
- kunganje
- hacim
- kunganli
- uzaysal, mekansal
- uzaysal olarak, mekansal olarak
- kunkwatu
- kamkat, kumkat
- kuo
- çapa
- çapalamak
- kupon
- kupon
- Kupti
- Kıpti, Koptik
- Kuran
- Kuran, Kuran-ı Kerim
- Kurasao
- Curaçao
- kuri
- köri
- kurkuma
- zerdeçal
- kursi
- sandalye
- kurtina
- perde
- kurto
- kısa
- kısaca
- kurto watu
- bir süre
- kurtocu
- kısalma
- kısalmak
- kurtogi
- kısaltma
- kısaltmak
- kurtowatuli
- kısa vadeli
- kısa vadede
- kurtoya
- kısalık
- kuruca
- çıvgın
- kuryum
- küriyum, Cm
- kusen
- minder, yastık
- kustardi
- muhallebi, krema
- kutle
- topak, küme, kütle, yumru
- kutubu
- kutup (coğrafi)
- kutububaru
- kutup ayısı
- kutubuli
- kutupsal, kutup
- kutupsal olarak
- kuvu
- küf, pas
- kuvupul
- küflü, paslı
- Kuweyti
- Kuveyt
- kuxti
- güreş
- güreşmek
- kuxtiyen
- güreşçi
- kuzin
- kuzen
- kwake
- ördek
- kwakeconce
- ornitorenk, platipus
- kwalita
- kalite, nitelik, vasıf
- kwalitabon
- kaliteli, iyi kalite, has
- kwalitagao
- yüksek kaliteli, has
- kwangu
- cevher, maden filizi
- kwanli
- yönetim, idare
- yönetmek, idare etmek
- kwanlido
- yönetilen, idare edilen
- kwanlitim
- yönetim, idare, idari heyet
- kwanliyen
- yönetici, idareci
- kwanti
- miktar, nicelik
- kwantilexi
- niceleyici
- kwantum
- kuantum
- kwarentin
- karantina
- karantinaya almak
- kwarentindo
- karantinaya alınmış
- kwarku
- kuark
- kwarzo
- kuvars
- kwas
- sanki, -mış gibi, -cesine
- kwasi
- görünürde, görünüşte
- görünüşe göre, sanki
- kwasiatre
- üvey ebeveyn
- kwasibete
- üvey çocuk, üvey evlat
- kwasigi
- numara yapma, yapar gibi görünme
- numara yapmak, -mış gibi yapmak
- kwasilexi
- onomatope, yansıma sözcük
- kwasipatre
- üvey baba
- kwasisen
- görünmek, gibi gelmek
- kwasisodar
- üvey kardeş
- kweho
- neşeli, şen
- neşeyle, şen bir şekilde
- kweten
- kusur, hata, eksiklik
- bozmak, bozulmak
- kwetendo
- kırık, bozuk, kusurlu
- kwir
- queer
- queer bir şekilde
- kwota
- kota
- kyamatu
- kıyamet, mahşer günü, dünyanın sonu
- kyamatuli
- apokaliptik, kıyamet gibi
- kyamatusim
- apokaliptik, kıyamet gibi
- kyosko
- kiosk, büfe
- kyota
- yuva
- kyu
- q harfi
- labas
- giysi, kıyafet, giyim
- giymek
- labasalkoba
- gömme dolap, gardırop
- labasalmari
- gardırop, elbise dolabı
- labasgebo
- kol (giysi)
- labasgi
- giydirme
- giydirmek
- labaskaxa
- şifonyer, çekmeceli dolap
- label
- etiket
- etiketlemek
- labirin
- labirent
- lablabu
- sarmaşık
- Labrador
- Labrador
- labya
- dudak
- labyali
- dudaksıl, labial
- dudaksıl olarak
- lafuzu
- telaffuz, söyleyiş
- telaffuz etmek
- lafuzudo
- telaffuz edilen
- lagun
- lagün, gölcük
- laklake
- leylek
- Lakxadwipa
- Lakshadweep, Laccadive Adaları
- lala
- şarkı
- şarkı söylemek
- lalado
- söylenmiş (şarkı)
- lalagi
- şarkı söyletmek
- lalane
- şarkı söyleyen
- şarkı söyleyerek
- lalatim
- erkek müzik grubu, kız müzik grubu
- lalayen
- şarkıcı
- lama
- eski
- lama-
- eski, antik, paleo-
- lamabiologi
- paleontoloji
- lamaje
- eskilik, yaş
- ... yaşında olmak (nesne)
- lamalogi
- arkeoloji
- lamameter
- yaşını belirlemek, tarihlendirmek
- lamaya
- eskilik
- lamese
- dokunma, temas
- dokunmak, temas etmek
- lamperey
- taşemen, lamprey
- lampu
- lamba
- lanca
- fırlatma, lansman
- fırlatmak, başlatmak
- lancado
- fırlatılmış, başlatılmış
- lanetu
- kınama, mahkumiyet, lanetleme
- kınamak, mahkum etmek, lanetlemek
- lanetudo
- kınanmış, mahkum edilmiş, lanetlenmiş
- lankan
- tırabzan, korkuluk
- lantanum
- lantan, La
- lao
- yaşlı
- lao-
- yaşlı
- laocu
- yaşlanma
- yaşlanmak
- laoje
- yaş
- ... yaşında olmak
- laonini
- ergenlik öncesi, ön ergen
- laoya
- yaşlılık
- laoyen
- yaşlı kişi, kıdemli
- Laptev
- Laptev
- lari
- grup, koleksiyon, küme, topluluk
- toplamak, bir araya getirmek
- laringe
- larinks, gırtlak
- larva
- larva
- laser
- lazer
- lateksu
- lateks
- lateksuli
- lateks, lateksten yapılmış
- Latin
- Latince, Latin
- Latinika
- Latin Amerika (İspanyolca ve Portekizce konuşan)
- Latinikayen
- Latin Amerikalı, Latino
- Latinsa
- Latince
- Latvi
- Letonya
- Latvisa
- Letonca
- Latviyen
- Leton, Letonyalı
- lava
- lav
- lavenda
- lavanta
- lavraki
- levrek, biban
- lawfen
- sıkıntı, rahatsızlık, can sıkıntısı
- rahatsız etmek, canını sıkmak, kızdırmak, rahatsız olmak, canı sıkılmak
- lawfendo
- rahatsız olmuş, canı sıkkın, kızgın
- rahatsız olmuş bir şekilde, canı sıkkın bir şekilde
- lawfenne
- rahatsız edici, can sıkıcı
- rahatsız edici bir şekilde, can sıkıcı bir şekilde
- Lawi
- Laos
- Lawisa
- Laoca (dil)
- lawrel
- defne, defne yaprağı
- lawrensyum
- lavrensiyum, Lr
- laxo
- gevşek, sarkık, yumuşak
- gevşekçe, sarkık bir şekilde
- laxocu
- gevşeme, sarkma
- gevşemek, sarkmak
- laxogi
- gevşetme, sarkıtma
- gevşetmek, sarkıtmak
- laxoya
- gevşeklik, sarkıklık, yumuşaklık
- laye
- değer, layık
- değer bir şekilde, layıkıyla
- layeya
- değer, kıymet, liyakat
- hak etmek, layık olmak
- Lazarev
- Lazarev
- lazurdi
- laciverttaşı, lapis lazuli, azur mavisi
- le
- geçmiş zaman belirteci
- le-
- eski, eski-, sabık
- le abil
- -ebilirdi, -ebildi
- le du-
- (eskiden) yapardı, -erdi
- le no
- yapmadı, -medi, -madı
- leaxam
- arife
- ledin
- dün, geçmişte, geçmiş günler
- lefe
- önce, -den önce
- lefe-
- ön-
- lefe dento
- önceden, daha önce
- lefe na
- -meden önce
- lefe or fe
- -e kadar, en geç
- lefe to
- daha önce, eskiden, bundan önce
- lefeatre
- ata, cet
- lefeatrelogi
- soyağacı bilimi, şecere
- lefeeksame
- ön test
- lefeeskol
- okul öncesi
- lefefikso
- ön ek
- lefegaminame
- kızlık soyadı
- lefeixara
- alamet, kehanet, işaret
- ...nın habercisi olmak, işareti olmak
- lefeixarado
- önceden haber verilmiş, işaret edilmiş
- önceden haber verilmiş bir şekilde
- lefejadin
- ön varsayım, peşin hüküm
- ön varsayımda bulunmak, farz etmek
- lefelexi
- önsöz, giriş, prolog
- lefeloga
- tahmin, öngörü, kehanet
- tahmin etmek, öngörmek
- lefeoko
- öngörü, basiret
- öngörmek, önceden görmek
- lefeplasilexi
- edat, ilgeç
- leferesmi
- yarı resmi, geçici, deneme niteliğinde
- yarı resmi olarak, geçici olarak, deneme amaçlı
- lefeyam
- meze, aperitif
- meze yemek, aperitif almak
- lega
- yasa, kanun, hukuk
- legajeni
- yasa tasarısı
- legakal
- yasa dışı, kanunsuz, illegal
- yasa dışı olarak, kanunsuzca
- legali
- yasal, hukuki
- yasal olarak, hukuken
- legalogi
- hukuk bilimi, içtihat
- legami
- eski eş
- legapul
- yasal, meşru
- yasal olarak, meşru bir şekilde
- legayen
- avukat
- leim
- tutkal, yapıştırıcı
- yapıştırmak
- leimdo
- yapıştırılmış
- yapıştırılmış olarak
- leki
- -meden önce
- leli
- geçmiş, önceki, eski
- önceden, eskiden
- lemur
- lemur, Lemuroidea
- lense
- lens, mercek
- lenterna
- fener
- leopar
- leopar, pars, Panthera pardus
- Leotardo
- Léotard
- lepresidiyen
- eski başkan, eski cumhurbaşkanı
- Lesbo
- Midilli
- lesboyen
- lezbiyen
- Lesboyen
- Midillili
- Lesutu
- Lesotho
- leta
- yatma, uzanma
- yatmak, uzanmak
- letagi
- yatırma, uzandırma
- yatırmak, uzandırmak
- letali
- yatay
- yatay olarak
- letane
- yatan, uzanmış
- yatarak, uzanarak
- letuka
- marul
- Levante
- Levant
- Levi
- Levi
- levita
- havada durma, levitasyon
- havada durmak, havada asılı kalmak
- levura
- (bira) mayası, maya
- mayalamak
- levyatan
- leviatan
- lexi
- kelime, sözcük, terim
- ifade etmek, sözcüklere dökmek
- lexiasel
- etimoloji, köken bilimi
- lexilari
- söz dağarcığı, kelime hazinesi, leksikon
- lexilogi
- leksikoloji, sözcük bilimi
- leximon
- hece
- lexiyuxi
- kelime oyunu
- leya
- geçmiş
- önce olmak, -den önce gelmek
- Liberi
- Liberya
- Libi
- Libya
- Libili
- Libyalı
- Libiyen
- Libyalı (kişi)
- lici
- liçi (meyve)
- lide
- liderlik, önderlik, yönlendirme, yönetim
- öncülük etmek, liderlik etmek, yönlendirmek, yönetmek
- lidedo
- yönlendirilmiş, yönetilmiş
- yönlendirilmiş bir şekilde
- lidetim
- liderlik takımı, yönetim kurulu
- lideyen
- lider, önder, yönetici, direktör
- lideyenya
- liderlik, önderlik
- Lidya
- Lidya
- lifafa
- zarf, sargı, ambalaj
- sarmak, kaplamak, paketlemek
- lifafado
- sarılı, paketlenmiş
- sarılı bir şekilde
- lifti
- kaldırma, yükseltme
- kaldırmak, yükseltmek
- liftido
- kaldırılmış, yükseltilmiş
- kaldırılmış bir şekilde
- liftitora
- asansör
- liftitul
- kaldıraç, manivela
- lihemu
- kaynak yapma, lehimleme
- kaynak yapmak, lehimlemek
- lihemudo
- kaynaklı, lehimli
- kaynaklı bir şekilde
- lihemuyen
- kaynakçı, lehimci
- Lihtenstayn
- Lihtenştayn
- Lihtenstaynli
- Lihtenştaynlı
- Lihtenstaynyen
- Lihtenştaynlı (kişi)
- lijun
- kâr (ekonomi), kazanç
- kâr etmek, kazanç sağlamak
- lika
- yalama
- yalamak
- likado
- yalanmış
- likakendi
- lolipop
- likwido
- sıvı
- sıvılaştırmak, sıvılaşmak
- likwidocu
- sıvılaşma
- sıvılaşmak
- likwidodo
- sıvılaştırılmış
- likwidogi
- sıvılaştırma
- sıvılaştırmak
- likwidopul
- sıvı
- lil
- küçük, az, hafif
- azıcık, hafifçe
- lil-
- küçük, az, -cik, -cık
- lilaku
- leylak
- lilalogi
- küçük değişiklik, ayarlama
- hafifçe değiştirmek, ayarlamak
- lilatex
- kıvılcım
- lilbage
- zerre, benek
- lilbardipul
- serin
- lilbarix
- çisenti
- çiselemek
- lilbaytu
- kulübe
- lilbete
- torun
- lilcinon
- aptallık, budalalık
- lilcu
- küçülme
- küçülmek
- lildahun
- broşür, el ilanı
- lildexa
- mikro ulus
- lildolo
- dar sokak, geçit
- lildrumu
- trampet
- lileksame
- kısa sınav, quiz
- kısa sınav yapmak
- lileskirti
- mini etek
- lilflutu
- pikolo
- lilgi
- küçültme
- küçültmek
- lilgile
- nemli
- lilhaha
- kıkırdama
- kıkırdamak
- lilhaliju
- koy, körfezcik
- liljabal
- tepe
- lilkitabu
- kitapçık
- lilloga
- fısıltı
- fısıldamak
- lilmegu
- bulutçuk
- lilmo
- biraz, azıcık, hafifçe
- lilmwa
- hafif öpücük
- hafifçe öpmek
- lilnahir
- dere, çay
- lilnavi
- tekne, sandal
- lilpala
- fısıltı
- fısıldamak
- lilpanda
- kızıl panda, küçük panda
- lilpetra
- çakıl taşı
- lilplaneta
- küçük gezegen
- lilsigaro
- sigara
- lilsoksu
- kısa çorap
- lilsomno
- kestirme, şekerleme
- kestirmek, şekerleme yapmak
- liltermopul
- ılık
- liltunge
- küçük fıçı
- lilvento
- esinti, meltem
- hafifçe esmek
- lilxaher
- kasaba
- lilya
- küçüklük
- lilyao
- kemirme
- kemirmek
- lima
- beş, 5
- limacen
- beş yüz
- limades
- elli
- limadesyum
- ellinci
- limagon
- beşgen
- limaple
- beş kat, beşli
- limayum
- beşinci
- limite
- sınır, limit
- sınırlamak, kısıtlamak
- limitedo
- sınırlı, kısıtlı
- limitene
- sınırlayan, kısıtlayıcı
- limitexey
- sınırlama, kısıtlama
- limon
- limon
- limonsui
- limonata
- limu
- misket limonu, lime
- limusui
- laym içeceği, limeade
- linea
- çizgi, hat
- lineali
- doğrusal, lineer
- linfa
- lenf
- linfali
- lenfatik
- linku
- bağlantı, bağ
- bağlamak, bağlantı kurmak
- linkudo
- bağlı, bağlantılı
- linkulexi
- bağlaç
- linkuli falelexi
- koşaç, ek-fiil
- linkutul
- (hiper)bağlantı, link
- linxam
- köknar
- linxe
- vaşak
- lista
- liste
- literatur
- edebiyat, literatür
- literaturli
- edebi
- litro
- litre
- lityum
- lityum
- liu
- söğüt
- livermoryum
- livermoryum
- lixiku
- faiz
- lizarde
- kertenkele
- lobo
- lob
- lobuster
- ıstakoz
- loga
- ifade, beyan
- söylemek, demek, belirtmek
- logado
- söylenmiş, ifade edilmiş
- logalari
- diyalog
- logaritma
- logaritma
- logaritmali
- logaritmik
- logi
- uzmanlık alanı, bilim dalı, -loji
- logika
- mantık
- logikakal
- mantıksız
- logikali
- mantıksal
- logikapul
- mantıklı
- mantıklı bir şekilde
- loka
- konum, yer, mevki, pozisyon
- bulunmak, yer almak
- lokado
- konumlanmış, bulunan
- konumlanmış olarak
- lokagi
- konumlandırma
- konumlandırmak, yerleştirmek
- lokali
- yerel
- yerel olarak
- lokamon
- nokta, benek, yer
- lokayen
- yerli, yöre sakini
- Lorenso
- Laurence, Lawrence, Lorenzo
- lori
- kamyon
- losyon
- losyon
- loteri
- piyango, loto
- lotus
- lotus, nilüfer
- Lubanon
- Lübnan
- Lubanonyen
- Lübnanlı
- lubi
- aşk, sevgi
- sevmek
- lubido
- sevilen, sevilmiş
- sevilerek
- lubidoste
- partner, sevgili
- lubilaye
- sevimli, sevilmeye değer
- sevimli bir şekilde
- lubine
- seven, sevecen
- severek, sevgiyle
- lubiyen
- aşık, seven kimse
- lubrika
- yağlama
- yağlamak
- lubrikado
- yağlanmış
- yağlanmış olarak
- lubrikaente
- yağlayıcı madde, kayganlaştırıcı
- ludan
- tugay
- ludu
- huni
- huni ile doldurmak
- Luis
- Lewis, Louis, Louise
- Luka
- Luke, Lucas
- luksi
- lüks (birim)
- lukso
- lüks
- luksopul
- lüks, gösterişli
- lüks bir şekilde
- lula
- pışpışlama, sakinleştirme
- pışpışlamak, sakinleştirmek, sallamak
- lumen
- lümen (birim)
- lumin
- ışık, aydınlık
- aydınlatmak, ışık vermek
- lumindo
- aydınlatılmış, ışıklı
- aydınlatılmış olarak
- luminkal
- karanlık
- karanlık bir şekilde
- luminlil
- loş, sönük
- loş bir şekilde
- luminnyan
- ışık yılı
- luminpul
- parlak, aydınlık
- parlak bir şekilde
- lumintowa
- deniz feneri
- Luna
- Ay (Dünya'nın uydusu)
- lunadin
- pazartesi
- lunalumin
- ay ışığı
- lungo
- uzun
- uzun uzadıya
- lungocu
- uzama
- uzamak
- lungogi
- uzatma
- uzatmak
- lungoje
- uzunluk
- uzunluğunu ölçmek
- lungowatuli
- uzun vadeli, uzun süreli
- uzun vadede
- lungoya
- uzunluk
- Luter
- Luther
- Luterismo
- Lütercilik
- lutesyum
- lutesyum
- lutra
- su samuru
- Lutsemburgi
- Lüksemburg
- Lutsemburgili
- Lüksemburg
- Lutsemburgisa
- Lüksemburgca (dil)
- Lutsemburgiyen
- Lüksemburglu
- lutuf
- iyilik, nezaket, lütuf
- lutuffil
- nazik, kibar, iyi kalpli
- nezaketle, kibarca
- lutufkal
- kaba, kötü kalpli
- kabaca
- lutufpul
- nazik, kibar, iyi kalpli
- nezaketle, kibarca
- lutufxey
- iyilik, lütuf
- lyama
- lama
- Lyetuva
- Litvanya
- Lyetuvali
- Litvanya
- Lyetuvasa
- Litvanca (dil)
- Lyetuvayen
- Litvanyalı
- lyudon
- akış, akıntı
- akmak
- lyutu
- lavta
- macete
- pala
- macwi
- anestezi
- anestezi yapmak, uyuşturmak
- macwiente
- anestezik madde
- Madagaskar
- Madagaskar
- maderi
- madde, cevher
- maderiismo
- materyalizm, maddecilik
- maderiista
- materyalist, maddeci
- maderili
- maddi, fiziksel
- maddi olarak
- maderixey
- madde, cisim, malzeme
- mafu
- af, bağışlama
- affetmek, bağışlamak
- mafudo
- affedilmiş, bağışlanmış
- affedilmiş olarak
- mafufil
- affedici, bağışlayıcı
- affedici bir şekilde
- mafupeti
- özür
- özür dilemek
- Magdalen
- Magdalene, Madeline, Madeleine
- magenta
- macenta
- macenta renginde
- magika
- büyü, sihir
- magikali
- büyülü, sihirli (ile ilgili)
- sihirle, büyüyle
- magikapul
- büyülü, sihirli
- büyülü bir şekilde
- magikayen
- sihirbaz, büyücü
- magma
- magma
- magnesyum
- magnezyum
- magneto
- mıknatıs, (manyetik) çekim
- çekmek (manyetik olarak)
- magnetoli
- manyetik
- manyetik olarak
- magnetosim
- manyetik, çekici
- çekici bir şekilde
- magnetoya
- manyetizma
- Magribi
- Fas
- Magribili
- Fas
- Magribiyen
- Faslı
- Magyar
- Macaristan
- Magyarli
- Macar
- Magyarsa
- Macarca (dil)
- Magyaryen
- Macar
- mahamel
- kadife
- mahamelsim
- kadifemsi
- kadife gibi
- mahara
- beceri, yetenek, hüner
- maharakal
- sakar, beceriksiz
- sakarca
- maharapul
- becerikli, yetenekli, hünerli
- ustaca, becerikli bir şekilde
- Maharaxtra
- Maharaştra (Hindistan'da bir eyalet)
- Maharaxtrali
- Marathi
- Maharaxtrasa
- Marathice (dil)
- Maharaxtrayen
- Marathi (kişi)
- mahi
- balık
- balık tutmak
- mahibujo
- balıkçılık, balık tutma
- balık tutmak
- mahibujoyen
- balıkçı
- mahilogi
- ihtiyoloji, balık bilimi
- mahimaso
- balık eti
- mahiyen
- balıkçı
- mahiyow
- balık yağı
- mais
- mısır
- majam
- ilik, öz
- majangu
- mahjong
- Majeli
- Marshall Adaları
- Majelisa
- Marşalca
- majin
- kızamık
- majnuni
- deli, çılgın, kaçık
- delice, çılgınca
- majnuniya
- delilik, çılgınlık
- majnuniyen
- deli, kaçık (kimse)
- majoram
- mercanköşk
- makale
- makale (yayın)
- Makedoni
- Makedonya
- Makedonili
- Makedon
- Makedonisa
- Makedonca
- Makedoniyen
- Makedon, Makedonyalı
- maku
- (kan) damarı
- mal
- yanlış, hatalı
- yanlış bir şekilde, hatalı olarak
- mal-
- hatalı-, ters-, yanlış-
- maladresu
- yanlış adresleme
- yanlış adreslemek, yanlış adrese göndermek
- malaham
- yanlış anlama, yanlış anlaşılma
- yanlış anlamak
- Malaki
- Malaki
- malarya
- sıtma
- Malawi
- Malavi
- Malawiyen
- Malavili
- Malaysi
- Malezya
- Malaysili
- Malezya
- Malaysisa
- Malayca, Malezya dili
- Malaysiyen
- Malezyalı
- maldoxo
- yanlış okuma
- yanlış okumak
- maldoyday
- kötü muamele, taciz, suistimal
- kötü davranmak, suistimal etmek
- malfahuri
- kibirli, küstah
- kibirli bir şekilde, küstahça
- malfahuriya
- kibir, küstahlık
- malfale
- kötülük, yanlış davranış
- kötülük yapmak, yanlış yapmak
- malforma
- yanlış biçimlenme, şekil bozukluğu
- yanlış biçimlendirmek, şeklini bozmak
- malgida
- yanlış yönlendirme
- yanlış yönlendirmek
- malharufi
- yazım hatası
- yanlış yazmak
- malhesabu
- yanlış sayma
- yanlış saymak
- Mali
- Mali
- malinforme
- yanlış bilgilendirme, dezenformasyon
- yanlış bilgilendirmek
- Maliyen
- Malili
- malkadam
- yanlış adım, tökezleme
- yanlış adım atmak, tökezlemek
- mallide
- yanıltma, yanlış yönlendirme
- yanıltmak, yanlış yönlendirmek
- malloga
- yanlışlık, hatalılık
- yanılmak, hatalı olmak
- malpala
- dil sürçmesi
- dili sürçmek
- Malta
- Malta
- Maltasa
- Maltaca
- Maltayen
- Maltalı
- Maluku
- Maluku Adaları
- malwatuxey
- anakronizm
- malwatuyen
- anakronist, anakronizm
- malxanse
- şanssızlık, talihsizlik
- malxengi
- düşük yapma, kürtaj
- düşük yapmak, kürtaj olmak
- malxey
- hata, yanlış
- hata yapmak, yanılmak
- malxinen
- sapkınlık, heterodoksi
- malya
- yanlışlık
- malyongu
- kötüye kullanma, israf, suistimal
- kötüye kullanmak, israf etmek, suistimal etmek
- mama
- anne
- mama ci
- anneciğim
- mamba
- kaynak, pınar, memba
- mamo
- meme, göğüs
- mamoyen
- memeli
- mamutu
- mamut
- man
- erkek, eril
- erkekçe
- man-
- erkek
- manati
- manati, denizayısı
- manbete
- oğul, erkek evlat
- manbwaw
- erkek köpek
- mandarin
- mandalina
- mandolin
- mandolin
- mandoste
- erkek arkadaş
- manduke
- dük
- maneken
- maneken
- maner
- tarz, şekil, usul, yol
- manerlexi
- zarf, belirteç
- manete
- onlar (erkekler)
- mangami
- koca, eş (erkek)
- manganis
- manganez, Mn
- mango
- mango
- mangwafu
- dul (erkek)
- manhirxa
- erkek geyik
- manika
- mani
- manikali
- manik, manyakça
- manik bir şekilde
- Manipur
- Manipur (Hindistan'da bir eyalet)
- Manipurli
- Manipur
- Manipursa
- Meitei dili, Manipuri dili
- Manipuryen
- Manipurili, Meitei
- manixu
- adam, erkek
- manjaniku
- mancınık
- mancınıkla atmak
- manjanikudo
- mancınıkla fırlatılmış
- mankala
- mankala
- mankonte
- kont
- mankuku
- horoz
- mankuzin
- kuzen (erkek)
- manlilbete
- erkek torun
- manmeme
- koç
- manmumu
- boğa
- mannepoti
- yeğen (erkek)
- mannini
- oğlan, erkek çocuk
- manprince
- prens
- manrahibu
- keşiş, rahip
- mansenyor
- beyefendi, bay
- mansi
- kehanet
- kehanette bulunmak, önceden görmek
- mansinga
- erkek aslan
- mansodar
- erkek kardeş, birader
- mante
- o (erkek)
- manteo
- tanrı
- mantie
- amca, dayı
- mantol
- manto
- manuma
- aygır, erkek at
- manwangu
- kral
- manya
- erkeklik, erillik
- manyen
- erkek, adam, genç adam, delikanlı
- mapa
- anne, baba, ebeveynler
- mapa ci
- anneciğim, babacığım
- maple
- akçaağaç
- mara
- kere, defa, sefer
- maraton
- maraton
- mardiben
- merdiven
- mare
- (kadın) papaz, rahibe
- Anne (dini unvan)
- Margaret
- Margaret
- margarin
- margarin
- Maria
- Meryem, Maria
- Marihi
- Mars (gezegen)
- marihidin
- Salı
- Marihiyen
- Marslı
- marimba
- marimba
- marine
- marinad, terbiye
- marine etmek, terbiyelemek
- marixal
- mareşal
- marka
- işaret, iz, not (okul)
- işaretlemek
- markado
- işaretli
- işaretli bir şekilde
- Marko
- Mark, Marcus
- Markse
- Marx
- Markseismo
- Marksizm
- marmelada
- jöle, reçel, marmelat
- marmor
- mermer (malzeme)
- marmorli
- mermer, mermerden yapılmış
- marmota
- dağ sıçanı, marmot
- marsepan
- marzipan, badem ezmesi
- marsupi
- kese
- marsupiyen
- keseli
- Marta
- Martha
- marximalo
- marşmelov, lokuma benzer şekerleme
- maryami
- adaçayı
- mas
- ama, fakat, lakin
- mas fe hataya
- yine de, bununla birlikte, ama yine de
- masaji
- masaj
- masaj yapmak
- masajiyen
- masaj terapisti, masör, masöz
- mase
- kütle (fizik)
- masele
- mesele, konu, sorun
- masku
- maske
- maskelemek
- maskudo
- maskeli
- maskeli bir şekilde
- maskuyen
- maskeli kişi
- maso
- et
- masodukan
- kasap dükkanı, kasap
- Masok
- Masoch
- Masokismo
- Mazoşizm
- Masokista
- Mazoşist
- masonenyamyen
- vejetaryen
- masoyen
- kasap
- Masri
- Mısır
- Masrili
- Mısır
- Masrisa
- Mısırca, Mısır dili
- Masriyen
- Mısırlı
- masul
- sorumlu, mesul, yetkili
- sorumlu bir şekilde
- hesap verebilir şekilde
- masulcu
- sorumlu olmak, sorumluluk almak
- masulcudu
- üstlenmek (sorumluluk)
- masulgi
- sorumlu kılmak, sorumlu tutmak, görevlendirmek
- masulwoju
- ilgilenmek, halletmek, üstesinden gelmek
- masulya
- sorumluluk, mesuliyet
- sorumluluğunda olmak, sorumlu olmak
- matemati
- matematik
- matematili
- matematiksel
- matematiksel olarak
- matematiyen
- matematikçi
- Mateo
- Matta
- materyal
- materyal, malzeme
- materyalli
- maddi, materyal
- matrasu
- yatak, döşek, şilte
- matre
- anne, valide
- matreli
- annesel, anneye ait
- annesel bir şekilde
- matresim
- anaç, anne gibi
- anaç bir şekilde
- matreya
- annelik
- matris
- matris
- matu
- mat (satranç), şah mat
- maux
- fare
- Mawris
- Mauritius
- Mawrisli
- Mauritius'a ait
- Mawrisyen
- Mauritiuslu
- Mawson
- Mawson
- max
- daha, daha fazla
- max-
- daha
- max kom
- -den daha fazla, -den büyük
- max nilte maxus
- ...-den başka kimse
- max or min
- aşağı yukarı, üç aşağı beş yukarı
- maxamikucu
- derinleşme
- derinleşmek
- maxamikugi
- derinleştirme
- derinleştirmek
- maxbalacu
- güçlenme
- güçlenmek
- maxbalagi
- güçlendirme
- güçlendirmek
- maxboncu
- iyileşme, düzelme
- iyileşmek, düzelmek
- maxbongi
- iyileştirme, geliştirme
- iyileştirmek, geliştirmek
- maxburcu
- kötüleşme, fenalaşma
- kötüleşmek, fenalaşmak
- maxburgi
- kötüleştirme
- kötüleştirmek
- maxcotecu
- kısalma
- kısalmak
- maxcotegi
- kısaltma
- kısaltmak
- maxcu
- artma, yükselme
- artmak, yükselmek
- maxdaifucu
- zayıflama, güçsüzleşme
- zayıflamak, güçsüzleşmek
- maxdaifugi
- zayıflatma, güçsüzleştirme
- zayıflatmak, güçsüzleştirmek
- maxdambocu
- incelme, zayıflama
- incelmek, zayıflamak
- maxdambogi
- inceltmek, zayıflatmak
- maxdaycu
- büyüme, genişleme
- büyümek, genişlemek
- maxdaygi
- büyütme, genişletme
- büyütmek, genişletmek
- maxgi
- artırma, artış
- artırmak
- maxhanmancu
- yavaşlama
- yavaşlamak, hız kesmek
- maxhanmangi
- yavaşlatma
- yavaşlatmak
- maxim
- en
- maxim bon
- en iyi
- maxim nerleli
- en son, en yeni, en son zamanlarda
- maximum
- maksimum, azami, mümkün olduğunca çok
- en fazla, en çok
- maximum te
- mümkün olduğunca çok (canlı)
- maximum to
- mümkün olduğunca çok (şey), mümkün olduğu kadar
- maximummo
- mümkün olduğunca, mümkün mertebe, maksimum düzeyde
- maximumya
- maksimum
- maxina
- makine
- maxkurtocu
- kısalma
- kısalmak
- maxkurtogi
- kısaltma
- kısaltmak
- maxlilcu
- küçülme
- küçülmek
- maxlilgi
- küçültme
- küçültmek
- maxlungocu
- uzama
- uzamak
- maxlungogi
- uzatma
- uzatmak
- maxmelicu
- güzelleşme
- güzelleşmek
- maxmeligi
- güzelleştirme
- güzelleştirmek
- maxmin
- aşağı yukarı, az çok
- maxmo
- daha fazla (daha yüksek derecede)
- maxmo bon
- daha iyi
- maxmo jaldi
- daha erken, önceden
- maxmo kom
- -den daha fazla
- maxmo or minmo
- aşağı yukarı, az çok
- maxmo sahi
- daha doğrusu, daha ziyade
- maxori
- çoğu, çoğunlukla, büyük ölçüde
- maxoriya
- çoğunluk
- maxpahnacu
- genişleme
- genişlemek
- maxpahnagi
- genişletme
- genişletmek
- maxpul
- ilave, ek, başka, fazladan
- ayrıca, buna ek olarak, üstelik
- maxus
- artı, ek olarak, -e ilaveten, yanı sıra, dışında, dahil
- maxus eger
- -dığı sürece, şartıyla, koşuluyla, olur da
- maxusgi
- ekleme, toplama
- eklemek, toplamak
- maxusli
- pozitif (+1, +2, vb.)
- maxusxey
- ek, ilave, eklenti
- maxvelosicu
- hızlanma, ivmelenme
- hızlanmak, ivmelenmek
- maxya
- daha fazlası
- maydo
- satış
- satmak
- maydodo
- satılmış, satılık
- maydotora
- otomat, satış makinesi
- maydoyen
- satıcı
- maymun
- maymun
- mayones
- mayonez
- mazbahu
- sunak, altar
- medala
- madalya
- medan
- saha, alan, meydan, avlu
- medis
- tıp, hekimlik
- tedavi etmek
- medisdo
- tedavi edilmiş
- medisdoku
- reçete
- medisdom
- klinik
- medisente
- ilaç, medikasyon
- ilaçla tedavi etmek
- medisli
- tıbbi, medikal
- medisya
- tedavi
- medisyen
- hekim, doktor
- medita
- meditasyon
- meditasyon yapmak
- meditali
- meditatif, düşünceli
- meditayen
- meditasyon yapan kişi
- medya
- medya, iletişim aracı
- mega
- milyon
- megagon
- megagon, milyongenin
- meganyan
- milyon yıl
- megayum
- milyonuncu
- megu
- bulut
- megupul
- bulutlu, kapalı
- mehman
- misafir, konuk
- mehmandom
- pansiyon, konukevi
- mehmangi
- ağırlama, misafir etme
- ağırlamak, misafir etmek
- mehmangido
- ağırlanmış, misafir edilmiş
- mehmangiyen
- ev sahibi, ağırlayan
- mekani
- mekanizma
- mekanili
- mekanik
- mekanilogi
- mekanik (bilim)
- mekaniyen
- tamirci, mekanikçi
- mekuku
- mekik (dikiş aleti veya araç)
- melase
- melas, pekmez
- meli
- güzel, hoş
- güzel bir şekilde
- meli-
- güzel-
- melibon
- hoş, tatlı, şirin
- hoş bir şekilde, tatlı bir şekilde
- melicu
- güzelleşme
- güzelleşmek
- melieskri
- kaligrafi, hüsnühat
- kaligrafi yapmak
- meligi
- güzelleştirme
- güzelleştirmek
- meliya
- güzellik
- meliyen
- güzel (kişi)
- melodi
- melodi, ezgi
- melodipul
- melodik
- melodrama
- melodram
- melon
- kavun, meme (argo)
- membrana
- zar, membran
- membro
- üye
- membrocu
- üyelik
- üye olmak, katılmak
- meme
- koyun
- memelari
- sürü, koyun sürüsü
- mememaso
- koyun eti
- memesa
- meleme
- melemek
- memesim
- koyun gibi, pısırık
- koyun gibi, pısırıkça
- memeyen
- çoban
- memori
- hafıza, bellek, anı, hatıra
- hatırlamak, anmak
- memorigi
- hatırlatıcı, hatırlatma
- hatırlatmak
- memorikalya
- amnezi, hafıza kaybı
- memorikarta
- bilgi kartı, flaş kart
- memorilaye
- unutulmaz, hatırlanmaya değer
- unutulmaz bir şekilde
- memoriosis
- amnezi
- mena
- anlam, mana
- anlamına gelmek, demek istemek
- menagi
- tanım
- tanımlamak
- menalari
- sözlük
- menapul
- anlamlı, önemli
- anlamlı bir şekilde, önemli ölçüde
- menasama
- eş anlamlı, anlamdaş
- eş anlamlı olarak
- mendelevyum
- mendelevyum, Md
- meniki
- bağışıklık
- bağışıklık kazandırmak, aşılamak
- menikido
- aşılanmış, bağışıklık kazanmış
- aşılanmış olarak, bağışıklık kazanmış olarak
- menikipul
- bağışık
- bağışık olarak
- menikiya
- bağışıklama, aşılama
- menu
- menü
- menumon
- menü öğesi
- menxar
- testere
- testere ile kesmek
- merasem
- tören, merasim
- merasemli
- törensel
- törenle
- mesa
- masa, tablo
- mesajabal
- masa dağı, plato
- mesaje
- mesaj, ileti
- mesaj göndermek, mesaj atmak
- mesajeyen
- haberci, ulak, kurye
- mesakumax
- masa örtüsü
- mesatenis
- masa tenisi, pinpon
- mesi
- ay
- mesi care
- nisan
- mesi des
- ekim
- mesi des dua
- aralık
- mesi des un
- kasım
- mesi dua
- şubat
- mesi lima
- mayıs
- mesi nue
- eylül
- mesi oco
- ağustos
- mesi sabe
- temmuz
- mesi sisa
- haziran
- mesi tiga
- mart
- mesi un
- ocak
- mesi un dua
- aralık
- mesi un un
- kasım
- mesiridin
- ay dönümü, aylık yıl dönümü
- meta
- meta, meta-
- metabolis
- metabolizma
- metabolize etmek
- metabolisli
- metabolik
- metabolik olarak
- metal
- metal
- metalli
- metalik
- metallogi
- metalurji
- metalpesa
- madeni para, sikke
- metalsim
- metalimsi
- metalimsi bir şekilde
- metan
- metan
- meteor
- meteor, kayan yıldız
- meteorpetra
- meteorit, göktaşı
- meteortenmun
- meteoroit
- meter
- ölçüm cihazı, ölçer
- ölçmek
- meterje
- boyut
- meterya
- ölçüm, ölçme
- metneryum
- meitneriyum, Mt
- metode
- yöntem, metot, yaklaşım
- metodeli
- metodik, yöntemsel
- metodik olarak, yöntemsel olarak
- metodepul
- metodik (kişi)
- metodik bir şekilde
- metro
- metre, m
- mexale
- meşale
- Mexiko
- Meksika
- Mexikoli
- Meksika
- Mexikoyen
- Meksikalı
- meyar
- kriter, ölçüt
- meydey
- acil durum
- meykapu
- makyaj
- makyaj yapmak
- meylu
- eğim, meyil, yokuş, yatıklık
- eğmek, eğilmek, yatırmak
- meyludo
- eğimli, eğik, yatık
- eğimli bir şekilde, eğik olarak
- meyu
- kaş kemeri
- meyubelo
- kaş
- mezadu
- müzayede, artırma
- müzayedede satmak, artırmayla satmak
- mezadudo
- müzayedeyle satılmış
- müzayedeyle
- mezaduyen
- müzayedeci
- mezmur
- mezmur
- mi
- ben
- mida
- mide
- midaitis
- gastrit, mide iltihabı
- midi
- orta
- ortada
- mididay
- orta boy
- orta boyda
- midieskol
- ortaokul
- midinoce
- gece yarısı
- midinuru
- öğle
- midiyam
- öğle yemeği
- miju
- yoğun, sık
- yoğun bir şekilde, sıkça
- mijuje
- yoğunluk, konsantrasyon
- Mika
- Mika
- Mikael
- Mikail
- mikasi
- makas
- mikro
- 10^-6, milyonda bir, mikro-
- mikrobiologi
- mikrobiyoloji
- mikrometro
- mikrometre
- Mikronesi
- Mikronezya
- mikrookotul
- mikroskop
- mila
- mil
- milaje
- kilometre, kilometraj
- milatu
- harç, sıva
- mili
- 10^-3, binde bir
- milimetro
- milimetre
- milki
- (arazi) mülk, emlak
- milko
- süt
- Milkodao
- Samanyolu
- milkoproduti
- süt ürünü
- mimbay
- bariz, apaçık, elbette
- bariz bir şekilde, apaçık, belli ki
- mimu
- mem, internet geyiği
- min
- daha az
- min-
- daha az-
- min kom
- -den daha az
- mina
- mayın (patlayıcı)
- mincu
- azalma, düşüş
- azalmak, düşmek
- mineral
- mineral
- mingal
- orak, tırpan
- mingi
- azaltma, düşürme
- azaltmak, düşürmek
- mingu
- açık, net, belli
- açıkça, net bir şekilde
- mingucu
- netleşme
- netleşmek, açıklık kazanmak
- mingugi
- açıklama, aydınlatma
- açıklamak, aydınlatmak
- minguya
- netlik, açıklık
- Mingwan
- Plüton (cüce gezegen)
- minim
- en az
- minimum
- minimum, asgari, olabildiğince az
- en azından, en az
- minimum te
- mümkün olduğunca az (canlı)
- minimum to
- mümkün olduğunca az (şey)
- minimumismo
- minimalizm
- minimumya
- minimum, asgari
- minmo
- daha az (daha düşük derecede)
- minmo kom
- -den daha az
- minori
- azınlık, azınlıkta olan
- azınlık olarak
- minoriya
- azınlık
- minta
- nane
- minus
- eksi, hariç, dışında
- minus eger
- -medikçe/-madıkça, eğer ... değilse
- minusgi
- çıkarma, silme
- çıkarmak, silmek
- minusli
- negatif (-1, -2, vb.), eksi
- minusxey
- istisna
- minuto
- dakika, dk.
- minxi
- sivil, vatandaşlıkla ilgili
- minxihaki
- sivil haklar, vatandaşlık hakları
- minxilogi
- yurttaşlık bilgisi
- minxiyen
- vatandaş, yurttaş
- minya
- daha az olan şey, eksiklik
- mirkato
- miriket, Suricata suricatta
- misal
- örnek, misal
- mismari
- çivi
- misu
- benim
- misu ete
- benimkiler (canlılar)
- misu oto
- benimkiler (şeyler)
- misu te
- benimki (canlı)
- misu to
- benimki (şey)
- misyon
- misyon, görev
- Mitila
- Mithila (Hint altkıtasının coğrafi ve kültürel bir bölgesi)
- Mitilali
- Mithila ile ilgili
- Mitilasa
- Maithili dili
- Mitilayen
- Maithil (kişi)
- mitin
- toplantı
- mito
- mit, efsane
- mitoli
- efsanevi, mitolojik
- efsanevi bir şekilde
- mitologi
- mitoloji
- mitologili
- mitolojik
- mitolojik olarak
- mixin
- batıl inanç, hurafe
- mixinpul
- batıl inançlı
- batıl inançlı bir şekilde
- mixtura
- karışım
- karıştırmak
- mixturado
- karışık, karıştırılmış
- karışık bir şekilde
- mixturamon
- içerik, malzeme, bileşen
- mixturatora
- blender, mikser, karıştırıcı
- miya
- ego, benlik
- miza
- ayin (din)
- mizani
- terazi, kantar
- moama
- muamma, bilmece, bulmaca
- mobe
- martı, Laridae
- mobil
- araba, otomobil
- mobilkamer
- garaj
- moda
- moda, akım, trend
- modapul
- modaya uygun, moda
- modaya uygun bir şekilde
- modelo
- model
- moderno
- modern, çağdaş
- modern bir şekilde
- modernoya
- modernite, çağdaşlık
- moge
- beyin
- mogebadam
- amigdala
- mogeitis
- ensefalit, beyin iltihabı
- mogekal
- beyinsiz, aptal
- beyinsizce, aptalca
- mogepul
- akıllı, zeki
- akıllıca, zekice
- mogoki
- tanıklık, şahitlik
- tanık olmak, şahit olmak
- mogokido
- tanık olunan, şahit olunan
- mogokiyen
- tanık, şahit, görgü tanığı
- mogun
- marangozluk, dülgerlik
- mogunyen
- marangoz, dülger
- Mohamad
- Muhammed
- moja
- dalga
- dalgalanmak
- moksay
- ahşap, odun, tahta
- moksayboloku
- tahta blok, ahşap blok
- moksayli
- ahşap, tahta
- ahşap bir şekilde
- moksayventoli
- ağaç üflemeli
- mol
- mol (birim)
- Moldova
- Moldova
- Moldovali
- Moldovalı, Moldova'ya ait
- Moldovayen
- Moldovalı (kişi)
- molekul
- molekül
- molekulli
- moleküler
- molidenum
- molibden, Mo
- moluska
- yumuşakça, Mollusca
- momento
- an, lahza
- bir dakika, bekle
- momo
- meme (klinik olmayan)
- mon
- unsur, eleman, parça, kısım, birim, bileşen
- Monako
- Monako
- Monakoyen
- Monakolu
- Mongoli
- Moğolistan
- Mongolisa
- Moğolca
- Mongoliyen
- Moğol
- mongusta
- mangust, Herpestidae
- monhare
- oluşum
- -den oluşmak, -den ibaret olmak, kapsamak
- moni
- kontrol, izleme, muayene, denetim
- kontrol etmek, izlemek, muayene etmek, denetlemek
- monido
- kontrol edilmiş, izlenmiş, muayene edilmiş, denetlenmiş
- Monika
- Monika
- monitul
- monitör
- monkrea
- oluşum, yapı, bileşim, bünye
- oluşturmak, teşkil etmek, meydana getirmek
- monmaku
- retina, ağ tabaka
- mopu
- paspas
- paspaslamak
- mopudo
- paspaslanmış
- mor
- ölü, ölmüş
- ölü bir şekilde
- morcu
- ölüm
- ölmek
- morcuabil
- ölümlü, fani
- ölümcül bir şekilde
- morcuabilya
- ölümlülük, fanilik
- morcugongaw
- ölüm ilanı, nekroloji
- morela
- kuzu göbeği mantarı, Morchella
- morfin
- morfin
- morfo
- morfoloji, biçim bilimi, çekim, bükün
- çekimlemek, çekmek (fiil/isim)
- morfomon
- morfem, biçimbirim
- morgi
- öldürme, cinayet
- öldürmek, cinayet işlemek
- morgine
- ölümcül, öldürücü
- ölümcül bir şekilde
- morgiseza
- idam cezası, ölüm cezası
- idam etmek, ölümle cezalandırmak
- morgiyen
- katil, cani
- morjismu
- ceset, kadavra, ölü
- Mormon
- Mormon
- Mormonismo
- Mormonluk
- Morse
- Morse
- morya
- ölüm
- moryen
- ölü, merhum
- mosaiko
- mozaik
- Mose
- Musa
- mosem
- mevsim, sezon
- moskovyum
- moskovyum, Mc
- mote
- kalın
- kalın bir şekilde
- motecu
- kalınlaşma
- kalınlaşmak
- motegi
- kalınlaştırma
- kalınlaştırmak
- moteje
- kalınlık (derece)
- moteya
- kalınlık
- motif
- motif, leitmotif, desen
- motor
- motor
- motormenxar
- motorlu testere
- motsu
- sürtünme
- sürtmek, ovmak
- motsufono
- sürtünmeli ünsüz, frikatif
- motsukal
- sürtünmesiz, pürüzsüz
- sürtünmesizce, pürüzsüzce
- motsukawcu
- silgi
- motsupul
- pürüzlü, kaba
- pürüzlü bir şekilde, kabaca
- moxwere
- danışma, konsültasyon
- danışmak
- moy
- her, her bir, bütün, tüm
- moy-
- her-
- moyabil
- her şeye gücü yeten, kadir-i mutlak
- her şeye gücü yeterek
- moyabilya
- kudret, her şeye gücü yetme
- moydinli
- günlük, her günkü
- her gün
- moydua
- her ikisi de
- moyete
- hepsi
- moyjensifil
- panseksüel
- panseksüel olarak
- moyjensifilya
- panseksüellik
- moyjixi
- her şeyi bilme
- moykwanti
- (bir şeyin) tamamı, tüm miktarı
- moyli
- evrensel
- evrensel olarak
- moyloka
- her yerde, her tarafta
- moymaner
- her şekilde, her türlü
- moymo
- her yönden, her bakımdan
- moynumer
- hepsi, tümü
- moynyanli
- yıllık
- her yıl
- moyoto
- her şey
- moypul
- her türlü, her çeşit
- her şekilde
- moyseba
- her sebepten
- moysu
- herkesin
- moyte
- herkes
- moyto
- her şey
- moyun
- her biri
- moywatu
- her zaman, daima
- moywatuli
- ebedi, daimi, kalıcı
- ebediyen, daima, kalıcı olarak
- Mozambiki
- Mozambik
- mubile
- mobilya (parçası)
- mubilelari
- mobilyalar, eşya
- mudan
- şakayık
- mufin
- muffin
- mugunge
- hibiskus, hatmi
- muhatu
- mukus, sümük
- muhim
- önemli, ciddi, mühim
- önemli bir şekilde, ciddi bir şekilde
- muhimxey
- ilgi alanları, menfaatler, önemli konular
- muhimya
- önem
- önemli olmak
- mujeza
- mucize
- mujezapul
- mucizevi
- mucizevi bir şekilde
- mujezasim
- mucize gibi
- mucize gibi bir şekilde
- muka
- yüz, surat
- mukakumax
- peçe, duvak
- mukali
- yüze ait, yüz
- yüz ile ilgili olarak
- mule
- öğütme
- öğütmek
- muletul
- değirmen, öğütücü
- mulin
- turp
- multi
- çok, birçok
- multimaxmo
- çok daha fazla
- multiminmo
- çok daha az
- multimo maxmo
- çok daha fazla
- multimo minmo
- çok daha az
- mumu
- sığır, boğa, inek, Bos
- mumulari
- sığır sürüsü
- mumumaso
- sığır eti
- mumurinjon
- inek çanı
- mumusa
- mö
- mölemek
- mumuyen
- kovboy, kovboy kız, sığırtmaç
- munte
- ağız
- muntekumax
- peçete
- muraba
- kare
- murace
- karınca, Formicoidea
- Muritani
- Moritanya
- murto
- mersin, Myrtus
- museum
- müze
- musi
- yükümlü, zorunda olan, mecbur
- zorunda olmak, mecbur kalmak
- musigi
- zorlama
- zorlamak, mecbur etmek
- musika
- müzik
- musikali
- müzikal
- müzikal olarak
- musikatim
- müzik grubu
- musikatul
- müzik aleti, enstrüman
- musikaxow
- konser
- musikayen
- müzisyen
- musiya
- zorunluluk, görev, yükümlülük
- muskada
- küçük hindistan cevizi
- muske
- misk
- muskete
- misket tüfeği
- mustax
- bıyık
- musu
- mus, sığın, Alces
- muswada
- taslak, çizim, ana hat
- taslağını çizmek, eskizini yapmak, ana hatlarını belirtmek
- muswadado
- taslağı çizilmiş, eskizi yapılmış, ana hatları belirtilmiş
- muta
- mutasyon
- mutasyona uğramak
- mutado
- mutasyona uğramış
- Muxtari
- Jüpiter (gezegen)
- muxtaridin
- perşembe
- muxti
- yumruk
- mwa
- öpücük
- öpmek
- mwado
- öpülmüş
- mwayen
- öpen kişi
- mwin
- ünlü, sesli harf
- mwinli
- ünlüsel, sesli
- Myanma
- Myanmar
- Myanmasa
- Birmanca (dil)
- myaw
- kedi
- myawsa
- miyav
- miyavlamak
- na
- -mek, -mak (mastar eki)
- nabiza
- nabız, vuruş
- nabız gibi atmak, vurmak, çarpmak
- nabizane
- nabız gibi atan, vuran, çarpan
- nabxox
- solungaç
- nadir
- nadir, seyrek
- nadiren, seyrek olarak
- nafasu
- nefes, soluk
- nefes almak, solumak
- nafiku
- ikiyüzlülük
- nafikupul
- ikiyüzlü
- ikiyüzlü bir şekilde
- nafikuyen
- ikiyüzlü (kişi)
- nafil
- göbek, göbek deliği
- nafilkordo
- göbek kordonu
- nagal
- saban, pullluk
- sabanla sürmek, toprağı sürmek
- nagaldo
- sürülmüş
- nage
- kemirme
- kemirmek
- nagedo
- kemirilmiş
- nageyen
- kemirgen, Rodentia
- nahir
- nehir, ırmak
- nahirbyen
- nehir kıyısı, ırmak kenarı
- nahirsokutu
- şelale, çağlayan
- Nahum
- Nahum
- naive
- saf, naif, içten, masum, sanatsız, basit
- safça, içtenlikle, masumca, basitçe
- naiveya
- saflık, naiflik
- nakun
- tırnak (anatomi)
- namake
- tuz
- namakekaxa
- tuzluk
- namakepul
- tuzlu
- tuzlu bir şekilde
- name
- isim, ad
- adında olmak, adlandırılmak
- namegi
- isimlendirme, adlandırma
- isim vermek (ad vermek), adlandırmak
- namekal
- anonim, isimsiz
- anonim olarak, isimsizce
- namekalya
- anonimlik, isimsizlik
- namelexi
- isim, ad
- Namibi
- Namibya
- Namibili
- Namibyalı
- Namibiyen
- Namibyalı (kişi)
- namoka
- sivrisinek, Culicidae
- nanahu
- irin, cerahat
- irinlenmek, cerahatlenmek
- nanahudo
- irinlenmiş, cerahatlenmiş
- nano
- 10^-9, milyarda bir
- nanometro
- nanometre
- napi
- çocuk bezi
- Narciso
- Narkissos (isim), Narsis (isim)
- narcisoismo
- narsisizm
- narcisoista
- narsist
- narcisosim
- kibirli, kendini beğenmiş
- kibirle, kendini beğenmiş bir şekilde
- narem
- yumuşak, nazik, hafif
- yumuşakça, nazikçe, hafifçe
- naremcu
- yumuşama
- yumuşamak
- naremgi
- yumuşatma
- yumuşatmak
- naremkogeli
- artdamaksıl, velar
- artdamaksıl olarak
- nasa
- burun
- koklamak
- nasacu
- koku
- kokmak
- nasafono
- genizsil, nazal
- nasakumax
- mendil
- nasali
- nazal, genizsil
- nazal olarak, genizden
- nasaya
- koku alma duyusu
- naseri
- düzyazı, nesir
- nasibu
- uygunluk
- uymak, uygun olmak, yakışmak
- nasibukal
- uygunsuz, yersiz
- uygunsuzca, yersizce
- nasibune
- uygun, münasip, yerinde
- uygun bir şekilde, gereğince
- nasibupul
- uygun, münasip, yerinde
- uygun bir şekilde, gereğince
- nasiha
- tavsiye, öğüt
- tavsiye etmek, öğüt vermek
- nasihamon
- tüyo, tavsiye
- nasihatim
- konsey, kurul, kabine
- nasihayen
- danışman, müşavir
- nasru
- akbaba
- nasyon
- ulus, millet
- nasyonkef
- devlet başkanı
- nasyonli
- ulusal, milli
- ulusal olarak
- nasyonya
- milliyet, uyruk
- Natan
- Natan
- Natanael
- Nathanael
- natura
- doğa, tabiat
- naturaafatu
- doğal afet
- naturali
- doğal
- doğal olarak
- Natzi
- Nazi
- Natziismo
- Nazizm
- Natziista
- Nazi
- Nauru
- Nauru
- Naurusa
- Nauruca
- navi
- gemi, tekne
- gemiyi/tekneyi yüzdürmek, seyretmek
- naviharabu
- gemi kazası
- gemi kazası geçirmek
- navikef
- kaptan
- navilari
- filo
- naviya
- denizcilik, seyrüsefer, navigasyon
- naviyen
- denizci, gemici, navigatör
- nawtilus
- nautilus
- Nayjeri
- Nijerya
- Nayjerili
- Nijerya'ya ait, Nijeryalı
- Nayjeriyen
- Nijeryalı
- naylon
- naylon
- naytu
- şövalye
- Nederi
- Hollanda, Hollanda Krallığı
- Nederili
- Hollandalı, Hollanda'ya ait
- Nederisa
- Felemenkçe, Hollandaca
- Nederiyen
- Hollandalı
- nefra
- nefret
- nefret etmek
- nefrado
- nefret edilen
- nefrayen
- nefret eden kişi
- Nehemia
- Nehemya
- nelufar
- nilüfer
- nen-
- -sız, -siz, olmayan, gayri-, na-
- nenabil
- yapamaz, aciz, kabiliyetsiz
- -ememek, -amamamak, yapamamak
- nenabilgi
- etkisiz hale getirme
- yeteneksizleştirmek, etkisiz hale getirmek
- nenabilya
- yeteneksizlik, kabiliyetsizlik, acizlik
- nenadabu
- kabalık, nezaketsizlik
- nenadil
- adaletsiz, haksız
- adaletsizce, haksızca
- nenadilxey
- haksızlık
- nenadilya
- adaletsizlik
- nenandin
- dengesiz, kararsız, istikrarsız
- nenandinya
- dengesizlik, kararsızlık, istikrarsızlık
- nencanedo
- taranmamış, darmadağınık
- nencinon
- aptallık, ahmaklık
- nencipen
- dürüstlük, samimiyet
- nendodukuli
- ahlak dışı, amoral
- ahlak dışı olarak
- nendoxodo
- okunmamış
- nenduali
- ikili olmayan, non-dual
- nene
- yeğen
- neneskoldo
- eğitimsiz, okumamış
- nenfil
- isteksiz, eğilimsiz
- nengami
- bekar
- nengibefil
- cimri, pinti
- cimrice
- nengitaydo
- beklenmedik, umulmadık
- beklenmedik bir şekilde
- nenhajado
- gereksiz, lüzumsuz
- gereksizce
- nenhar
- -sız, -siz, olmadan (sahip olmamak)
- nenhar jui tem
- -e bakılmaksızın, -e aldırmadan, -e rağmen
- nenhar na
- -meden, -madan, -meksizin, -maksızın
- nenhuru
- özgür olmayan, tutsak
- nenible
- imkansız, olanaksız
- imkansız bir şekilde
- nenikaw
- bağımsızlık
- nenixu
- reşit olmayan, küçük
- nenjenmindo
- kanıtlanmamış, ispatlanmamış
- nenjinji
- dolaylı
- dolaylı olarak
- nenjixido
- bilinmeyen
- nenjundwando
- kesintisiz, aralıksız
- nenkarardo
- kararlaştırılmamış, kararsız
- nenkararfil
- kararsız
- nenkimapul
- ucuz
- ucuza
- nenkokido
- pişmemiş, çiğ
- nenkom
- -ın/in aksine, farklı olarak
- nenkompleto
- eksik, tamamlanmamış
- eksik olarak
- nenkonedo
- tanınmayan, bilinmeyen
- nenkufiya
- yetersizlik, eksiklik
- nenmingu
- belirsiz, anlaşılmaz, muğlak
- belirsiz bir şekilde
- nenmuhim
- önemsiz
- önemsizce
- nennasibune
- uygunsuz, yakışıksız
- uygunsuzca
- nennasibupul
- uygunsuz, yakışıksız
- uygunsuzca
- nennaturali
- doğal olmayan, suni
- doğal olmayarak
- nennormapul
- anormal
- anormal bir şekilde
- nenojetoli
- geçişsiz
- geçişsiz olarak
- nenojetoli falelexi
- geçişsiz fiil
- nenperfeto
- kusurlu, eksik
- kusurlu bir şekilde
- nenperfetoxey
- kusur, eksiklik
- nenpesado
- parasız, züğürt
- nenpimpan
- seyrek, nadir, olağandışı
- seyrek olarak
- nenplanido
- planlanmamış
- nenpolitili
- apolitik, siyasi olmayan
- politik olmayarak
- nenpreciso
- kesin olmayan, yaklaşık, belirsiz
- kesin olmayarak
- nenresmi
- gayriresmi, resmi olmayan
- gayriresmi olarak
- nensabar
- sabırsız
- sabırsızca
- nensehagiible
- tedavi edilemez, çaresiz (hastalık)
- nensekrasine
- özerk olmayan
- nensim
- farklı, benzemeyen
- farklı olarak, farklı bir şekilde
- nensuido
- susuz kalmış, dehidre
- nensungayne
- zararsız
- zararsızca
- nensyensipul
- bilimsel olmayan, gayriilmi
- bilimsel olmayarak
- nentermodo
- ısıtılmamış
- nenton
- -sız, -siz, -den/dan ayrı olarak
- nentu
- kil, çamur
- nenwazenpul
- hafif
- hafifçe
- nenxekastedo
- yenilmemiş, mağlup olmamış
- nenyakin
- belirsiz, emin olmayan
- belirsizce
- nenyon
- kullanmadan, -sız, -siz
- nenyon na
- -meden, -madan, -meksizin, -maksızın
- neo
- yeni
- neo-
- neo-
- neodimyum
- neodimyum, Nd
- neoklasiko
- neoklasik
- neon
- neon, Ne
- Neonyandin
- Yılbaşı
- neoxey
- yenilik
- Neozelandi
- Yeni Zelanda
- Nepal
- Nepal
- nepoti
- yeğen
- nepotiismo
- nepotizm, kayırmacılık
- ner
- yakın
- ner-
- yakın
- ner fe
- yakınında, yaklaşık olarak
- ner lefe
- hemen önce (+ isim)
- ner lefe na
- -den hemen önce
- ner leki
- kısa bir süre önce (+ cümle)
- ner of
- yakınında
- ner xafe
- hemen sonra (+ isim)
- ner xafe na
- -den hemen sonra
- ner xaki
- kısa bir süre sonra (+ cümle)
- nercu
- yaklaşım
- yaklaşmak
- nerledin
- birkaç gün önce
- nerleli
- yakın zamanki
- son zamanlarda, yakınlarda
- nerxadin
- bu günlerde
- nerxali
- yakında
- nerya
- yakınlık, civar
- netar
- nektar
- neto
- ağ, şebeke
- netodom
- web sitesi, internet sitesi
- netoposta
- e-posta
- netopostali adresu
- e-posta adresi
- netunyum
- neptünyum, Np
- newtral
- nötr, tarafsız
- newtralya
- tarafsızlık, nötrlük
- newtron
- nötron
- nexaste
- nişasta
- Nice
- Nietzsche
- nicode
- sıkma, sıkıştırma
- sıkmak, sıkıştırmak
- nicodedo
- sıkılmış, sıkıştırılmış
- nicodene
- sıkan, sıkıştıran
- nigalu
- yutkunma, yudum
- yutmak
- nigaludo
- yutulmuş
- nigaluible
- yutulabilir
- nihonyum
- nihonyum, Nh
- Nijer
- Nijer
- Nikaragwa
- Nikaragua
- nikel
- nikel, Ni
- Nikolas
- Nikolas
- Nikot
- Nicot
- nil
- sıfır, 0
- hiç, yok, hiç- (hiçbir şey, hiç kimse vb.)
- nil alote kom
- başkası değil
- nilete
- hiçbiri
- nilkwanti
- hiçbir miktar, hiç
- nilloka
- hiçbir yerde
- nilmaner
- hiçbir şekilde
- nilmo
- hiçbir şekilde, hiç
- nilnumer
- hiçbiri, hiç
- niloto
- hiçbir şey
- nilpul
- hiçbir tür
- nilseba
- sebepsizce, nedensiz
- nilsu
- hiç kimsenin
- nilte
- hiç kimse
- nilto
- hiçbir şey
- niltogi
- yok etme, imha
- yok etmek, imha etmek
- nilwatu
- asla, hiçbir zaman
- nimatu
- lütuf, inayet
- ninfa
- nemf (mitoloji), su perisi (mitoloji)
- nini
- çocuk
- ninijarden
- anaokulu
- ninikamer
- çocuk odası
- ninimedis
- pediatri, çocuk hastalıkları
- ninimedisyen
- pediyatr, çocuk doktoru
- ninisim
- çocuksu
- niniya
- çocukluk
- Nipon
- Japonya
- Niponsa
- Japonca (dil)
- nispatu
- oran, orantı
- nispatukal
- orantısız
- nispatupul
- orantılı
- nitrogen
- azot, N
- no
- hayır, değil
- no abil
- -emez, -amaz
- no haji
- artık değil
- no hata
- bile değil
- no hay seba
- rica ederim, bir şey değil
- no uje
- henüz değil
- Noa
- Nuh
- nobelyum
- nobelyum, No
- noce
- gece
- noceli
- gececil, geceye ait
- geceleyin
- nohudu
- nohut
- nokotina
- nikotin
- noli
- negatif, olumsuz
- nomune
- örnek, numune
- nongyo
- tarım, ziraat, yetiştirme
- tarım yapmak, yetiştirmek
- nongyobaytu
- çiftlik evi
- nongyodom
- çiftlik, tarla
- nongyogeo
- kırsal bölge, kır
- nongyoyen
- çiftçi
- nor
- ne de
- Norge
- Norveç
- Norgesa
- Norveççe
- Norgeyen
- Norveçli
- norma
- norm
- normakal
- anormal
- anormal bir şekilde
- normapul
- normal
- normal olarak
- normapulya
- normallik
- noro
- ne (...ne de...)
- noru
- karaca, Capreolus
- nostalji
- nostalji
- nostaljifil
- nostaljik
- nostaljipul
- nostaljik
- nota
- not
- not almak, not etmek
- novela
- roman (edebiyat)
- noya
- olumsuzlama, inkar, ret
- hayır demek, reddetmek, inkar etmek
- nubwa
- kehanet
- kehanette bulunmak
- nubwado
- kehanet edilmiş
- nubwali
- profetik, kehanet niteliğinde
- profetik olarak
- nubwayen
- peygamber, kâhin
- nudel
- erişte
- nudi
- çıplak
- çıplak bir şekilde
- nudihalazun
- sümüklüböcek
- nudiismo
- nüdizm, natürizm
- nudiismodom
- nüdist kampı
- nudiista
- nüdist
- nue
- dokuz, 9
- nuecen
- dokuz yüz
- nuedes
- doksan
- nuedesyum
- doksanıncı
- nuegon
- dokuzgen
- nueple
- dokuz kat
- dokuz katı
- nueyum
- dokuzuncu
- nukleus
- çekirdek, nüve, öz
- numer
- sayı, numara
- numaralandırmak, saymak
- numerlexi
- sayı sıfatı
- numerli
- sayısal, nümerik
- sayısal olarak, nümerik olarak
- nun
- geniş/şimdiki zaman belirteci, şimdi
- nun-
- şimdiki-, mevcut-, güncel-
- nunar
- ben, doğum lekesi, nevüs
- nundin
- bugün
- nunli
- şimdiki, mevcut, güncel
- şu anda, halihazırda
- nunligi
- güncelleme
- güncellemek
- nunligido
- güncellenmiş, güncel
- nunto
- şey, hadi, eh, peki
- nunya
- şimdiki zaman, şimdi
- nuru
- gündüz
- nururoya
- gündüz düşü, hayal
- hayal kurmak
- nyame
- yam
- nyan
- yıl, sene
- nyanli
- yıllık
- yılda bir, her yıl
- nyanridin
- yıl dönümü
- nyatu
- niyet, kasıt
- niyet etmek, kastetmek
- nyatudo
- kasıtlı, amaçlanan, niyet edilen
- nyobyum
- niyobyum, Nb
- nyuro
- sinir
- nyurologi
- nöroloji
- nyurologiyen
- nörolog
- nyuton
- newton (birim)
- o
- o, ah
- oasis
- vaha
- Obadia
- Obadya
- obelisko
- obelisk, dikilitaş
- oboe
- obua
- obsesi
- takıntı, saplantı
- takıntılı olmak
- obsesido
- takıntılı
- obsesili
- obsesif, takıntılı
- obsesif bir şekilde
- obsidyan
- obsidyen
- ocelote
- oselot, Leopardus pardalis
- oco
- sekiz, 8
- ococen
- sekiz yüz
- ocodes
- seksen
- ocodesyum
- sekseninci
- ocogon
- sekizgen
- ocopeda
- ahtapot, Octopoda
- ocople
- sekiz kat
- sekiz katı
- ocoyum
- sekizinci
- of
- -den, -dan
- of-
- kesir yapar, -den, -dan
- ofaselli
- yerli, aborjin
- ofata
- köken, menşe
- -den gelmek
- ofcen
- yüzde bir, yüzde
- ofcori
- soygun
- soymak
- ofcu
- inme
- inmek
- ofcudu
- alma, kaldırma
- almak, kaldırmak
- offol
- -e bağlı olarak, -e göre
- offolo
- bağımlılık, bağlılık
- bağlı olmak
- ofgeo
- kalkış, havalanma
- kalkmak, havalanmak
- ofgi
- çıkarma
- çıkarmak
- ofisi
- makam, mevki, pozisyon, görev
- ofisikamer
- ofis, büro
- ofplasi
- kaldırma, çıkarma
- kaldırmak, çıkarmak
- ofresulta
- sonuç, netice
- ile sonuçlanmak
- ofxerca
- arama, araştırma
- aramak, araştırmak
- ofxey
- yan ürün, türev
- ofya
- köken
- -li olmak, -den olmak
- oganeson
- oganesson, Og
- ogar
- ev, konut, yuva
- yaşamak, ikamet etmek, oturmak
- ogardom
- habitat, yaşam alanı, konut, mesken
- ogarfilyen
- münzevi, ermiş
- ogarhewan
- evcil hayvan
- ogarible
- yaşanabilir
- yaşanabilir bir şekilde
- ogarli
- evcil, yerli, ev içi
- yurt içinde, evde
- ogaryen
- sakin, mukim
- Ohom
- Assam (Hindistan'da bir eyalet)
- Ohomli
- Assamca
- Ohomsa
- Assamca (dil)
- Ohomyen
- Assamlı (kişi)
- Ohotski
- Okhotsk
- ojeto
- nesne (dilbilgisi), tümleç (dilbilgisi)
- ojetoli
- geçişli
- geçişli olarak
- ojetoli falelexi
- geçişli fiil
- okey
- tamam, okey
- oko
- göz
- görmek, bakmak, izlemek, seyretmek
- okoabil
- gören, görme yetisi olan
- okobisu
- görülmesi gereken
- okocu
- görünüş, görünüm
- görünmek (belirli bir görünüme sahip olmak)
- okodo
- görülmüş, izlenmiş
- okoible
- görünür, görülebilir
- görünür bir şekilde
- okoilusi
- optik illüzyon, göz yanılsaması
- okokolor
- göz rengi
- okolense
- gözlük
- okoli
- görsel
- okomedis
- oftalmoloji, göz bilimi
- okomedisyen
- oftalmolog, göz doktoru
- okonenabil
- kör
- körü körüne
- okonenabilya
- körlük
- okonenible
- görünmez
- görünmez bir şekilde
- okoxey
- manzara, görünüm
- okoya
- görme, görme duyusu
- okoyen
- izleyici, seyirci
- okre
- okra, aşıboyası
- oksigen
- oksijen, O
- okur
- olay, vaka
- olmak, meydana gelmek, vuku bulmak
- okurgi
- sebep olmak, neden olmak, yol açmak
- okurhikaye
- anlatım, hikaye, rapor
- okurxey
- olay, vaka, hadise
- Olandi
- Åland Adaları, Åland
- om
- ohm (birim)
- Oman
- Umman
- Omar
- Ömer
- omelete
- omlet
- onexa
- gösteri, gösterim, demonstrasyon, sergileme
- göstermek, sergilemek, izhar etmek
- onexado
- gösterilmiş, sergilenmiş
- onexalexi
- gösterimsel, işaret (sıfatı/zamiri)
- onikse
- oniks
- onsa
- ons
- onxala
- umut, ümit
- ummak, ümit etmek
- onxalakal
- umutsuz, ümitsiz
- umutsuzca, ümitsizce
- onxalakalya
- umutsuzluk, ümitsizlik
- onxalapul
- umutlu, ümitli
- umutla, inşallah
- opal
- opal
- opera
- opera
- opos
- karşıt, zıt, ters
- karşıt olarak, zıt olarak
- opos-
- karşı-
- oposaksyon
- karşı eylem, mukabele
- karşı koymak, etkisizleştirmek
- oposatake
- karşı saldırı, karşı atak
- karşı saldırıda bulunmak
- oposmenalexi
- karşıt anlamlı, zıt anlamlı, antonim
- oposum
- oposum, Didelphimorphia
- oposya
- karşıt, zıt
- ...nın karşıtı olmak
- opsyon
- seçenek, opsiyon
- opsyonli
- isteğe bağlı, seçmeli, opsiyonel
- isteğe bağlı olarak
- or
- veya, ya da
- orange
- turuncu (renk)
- orangutan
- orangutan, Pongo
- ordenu
- düzenleme, sıra, dizi
- düzenlemek, sıralamak
- ordinari
- sıradan, olağan, tipik
- genellikle, olağan olarak
- ore
- kulak
- duymak, dinlemek
- oreabil
- duyan, işitme yetisi olan
- orecu
- ses çıkarma, tınlama
- ses çıkarmak, gibi gelmek (kulağa)
- oredo
- duyulmuş
- orefon
- kulaklık
- oregano
- kekik, Origanum vuglare
- oreible
- duyulabilir, işitilebilir
- duyulabilir bir şekilde
- orenenabil
- sağır
- sağır bir şekilde
- orenenabilya
- sağırlık
- oretim
- izleyici kitlesi, dinleyiciler
- orewaksu
- kulak kiri, serumen
- oreya
- duyma, işitme duyusu
- organisa
- organizasyon, örgütlenme
- organize etmek, örgütlemek
- organisado
- organize, örgütlü
- organisatim
- organizasyon, kuruluş, kurum
- organo
- organ (vücut veya kuruluş parçası)
- orgen
- org (müzik aleti)
- Orisa
- Odişa, Orissa (Hindistan'da bir eyalet)
- Orisali
- Odişa, Orissa
- Orisasa
- Odia dili, Oriya dili
- Orisayen
- Odia, Oriyalı (kişi)
- orkestra
- orkestra
- orkestrakef
- orkestra şefi, kondüktör
- orkestrali
- orkestral
- orkide
- orkide
- oro
- ya (...ya da...)
- oroojetoli
- çift geçişli, ergetiv
- çift geçişli olarak
- oroojetoli falelexi
- çift geçişli fiil, ergetiv fiil
- orto
- dik, doğru
- dik olarak, doğru olarak
- ortogon
- dikdörtgen
- ortogonali
- dik, dikey, ortogonal
- dikey olarak, ortogonal olarak
- oruga
- kırışıklık, buruşukluk
- kırışmak, buruşmak
- orugado
- kırışık, buruşuk
- osel
- eşek, Equus (africanus) asinus
- osis
- patoloji
- osisli
- patolojik
- patolojik olarak
- Osman
- Osman
- Osmanli
- Osmanlı
- osmosi
- osmoz, geçişme
- osmozla geçmek
- osmyum
- osmiyum, Os
- ospuro
- serçe
- Osteri
- Avusturya
- Osteriyen
- Avusturyalı (kişi)
- osto
- kemik
- ostodotor
- ortopedi doktoru, ortopedist
- ostomedis
- ortopedi
- ostomedisyen
- ortopedi doktoru, ortopedist
- otima
- optimal, en iyi, harika (gayriresmi)
- optimal şekilde, en iyi şekilde
- otimaismo
- iyimserlik, optimizm
- otimaismoli
- iyimser, pozitif
- iyimser bir şekilde, pozitif olarak
- otimaya
- optimallik, mümkün olanın en iyisi
- oto
- onlar (cansız)
- otosu
- onların (cansız)
- otosu ete
- onlarınki (o şeylere ait olan canlılar)
- otosu oto
- onlarınki (o şeylere ait olan şeyler)
- otosu te
- onlarınki (o şeylere ait olan canlı)
- otosu to
- onlarınki (o şeylere ait olan şey)
- ovari
- yumurtalık
- ovarili
- ovaryan, yumurtalıkla ilgili
- ovo
- yumurta
- ovofigurali
- oval, yumurta şeklinde
- ovokexru
- yumurta kabuğu
- oya
- o harfi
- Ozbeki
- Özbekistan
- Ozbekili
- Özbek
- Özbekçe
- Ozbekisa
- Özbekçe (dil)
- Ozbekiyen
- Özbek (kişi)
- ozon
- ozon
- Pacifiko
- Pasifik, Pasifik Okyanusu, Büyük Okyanus
- padelu
- kürek
- kürek çekmek
- pagan
- pagan, putperest
- paganyen
- pagan, putperest
- pahna
- geniş
- genişçe, geniş bir şekilde
- pahnacu
- genişlemek
- pahnaday
- engin, uçsuz bucaksız
- pahnagi
- genişletme
- genişletmek
- pahnaje
- genişlik, en
- pahnaya
- genişlik
- paketi
- paket
- paketlemek
- paketido
- paketli, paketlenmiş
- Paki
- Pakistan
- Pakili
- Pakistanlı, Pakistan
- Pakiyen
- Pakistanlı
- pala
- konuşma, söylev
- konuşmak
- palado
- konuşulmuş, sözlü
- paladyum
- paladyum, Pd
- palafil
- konuşkan, geveze
- konuşkan bir şekilde
- palali
- sözlü, sözel
- sözlü olarak
- palalogi
- retorik, hitabet
- palasi
- saray
- palayen
- konuşmacı, konuşan, hatip
- Palestin
- Filistin, Filistin Devleti
- palme
- palmiye, Arecaceae
- pam
- atış
- ateş etmek, vurmak
- pamdo
- ateşlenmiş, vurulmuş
- pamesto
- ateşkes
- ateşkes yapmak
- pamne
- ateş eden
- pampasi
- kaburga
- pampudra
- barut
- pamtul
- silah
- pamtulhole
- silah kılıfı
- Panama
- Panama
- panda
- panda
- pandemi
- pandemi
- panden
- tırmanış
- tırmanmak
- pandendo
- tırmanılmış, tırmanmış
- pandenyen
- tırmanıcı, dağcı
- panel
- panel
- panellemek, panelle kaplamak
- pangu
- düz, yassı
- pangudunyaista
- düz dünyacı
- pangugeo
- ova, düzlük
- pangugi
- düzleştirme
- düzleştirmek, yassılaştırmak
- panguxey
- düzlem
- pangwan
- mesane, idrar torbası, kese, kist
- paniko
- panik
- paniğe kapılmak, paniklemek
- panikodo
- paniklemiş, paniğe kapılmış
- panikokrisis
- panik atak
- panikone
- panikleyen, paniğe kapılan
- Panjabi
- Pencap
- Panjabili
- Pencap
- Panjabisa
- Pencapça
- Panjabiyen
- Pencaplı
- pankreas
- pankreas
- panlan
- isyan, ayaklanma
- isyan etmek, ayaklanmak
- panlanyen
- asi, isyancı
- pantalun
- pantolon
- pantera
- panter, Pantherinae
- papa
- baba
- papa ci
- babacık, babacığım
- papaya
- papaya
- paper
- kağıt
- paperpesa
- kağıt para
- papertwala
- kağıt havlu
- paprika
- paprika, kırmızı biber
- papugay
- papağan, Psittacoidea
- Papwa Neogini
- Papua Yeni Gine
- parabol
- parabol
- paracutu
- paraşüt
- paraşütle atlamak
- paracutune
- paraşütle atlayan
- paracutuyen
- paraşütçü
- parade
- geçit töreni, yürüyüş
- geçit töreni yapmak, yürüyüş yapmak
- paradene
- yürüyen, geçit töreni yapan
- paradis
- cennet
- paradoksa
- paradoks, çelişki
- paradoksali
- paradoksal, çelişkili
- paradoksal olarak, paradoksal bir şekilde
- paragraf
- paragraf
- Paragway
- Paraguay
- Paragwayyen
- Paraguaylı
- paralel
- paralel
- paralelkosmo
- paralel evren, boyut
- paralisi
- felç
- felç etmek, felç olmak
- paralisido
- felçli, felç olmuş
- parametre
- parametre
- paranoy
- paranoya
- paranoyak olmak, paranoya yapmak
- paranoyak etmek
- paranoydo
- paranoyak
- paranoyakça
- paranoypul
- paranoyak
- paranoyakça
- pare
- papaz, rahip, pastör
- Peder
- parke
- park
- parkin
- park etme
- park etmek
- parkindo
- park edilmiş
- parkindom
- otopark, park yeri
- parlamen
- parlamento, meclis
- Parsi
- Persia
- Parsili
- Fars, Acem, İran
- Parsisa
- Farsça
- Parsiyen
- Fars, Acem, İranlı
- parti
- parti, eğlence, ziyafet
- parti yapmak, eğlenmek
- partikul
- parçacık, partikül
- pas
- içinden, yoluyla, vasıtasıyla, aracılığıyla
- pas-
- baştan başa
- pasa
- geçiş, geçit
- geçmek, geçirmek (zaman)
- pasadoku
- pasaport
- pasalexi
- şifre, parola
- pascu
- içinden geçme
- içinden geçmek
- pasdoxo
- okuyup bitirme
- okuyup bitirmek
- pasgi
- geçirme
- geçirmek
- pasidi
- katetme
- katetmek, boydan boya geçmek
- pasivo
- pasif, edilgen
- pasif bir şekilde, edilgen bir şekilde
- pasivogi
- pasifleştirme, etkisizleştirme, kapatma
- pasifleştirmek, etkisizleştirmek, kapatmak
- pasjiwa
- yaşayıp görme, tecrübe etme
- yaşayıp görmek, tecrübe etmek
- paskal
- paskal (birim), Pa
- pasli
- içinden geçen
- içinden geçerek
- paslide
- iletim, kondüksiyon
- iletmek
- paspasa
- katetme, boydan boya geçme
- katetmek, boydan boya geçmek
- pasta
- makarna
- pasya
- bitmiş olma
- bitmiş olmak, içinden geçmiş olmak
- pata
- tekme, vuruş
- tekmelemek, vurmak
- patado
- tekmelenmiş
- patamu
- uçurtma
- patato
- patates
- patre
- baba
- patreya
- babalık
- Patrico
- Patrick
- patu
- pat (satranç), beraberlik
- berabere kalmak
- pavilyon
- pavyon, köşk
- pawbu
- koşu
- koşmak
- pawbugi
- koşturma
- koşturmak
- pawbuyen
- koşucu
- Pawlo
- Paul
- pawndu
- sterlin
- pay
- turta
- paya
- ödeme
- ödemek
- payaco
- palyaço
- payado
- ödenmiş
- payagi
- ücretlendirme
- ücretlendirmek, ödettirmek
- payayen
- ödeyen kişi, mükellef
- payeta
- payet, pul
- paype
- kaval, düdük
- kaval/düdük çalmak
- paypu
- boru, künk
- peari
- peri
- peda
- ayak
- basmak, adımlamak
- pedabendu
- halhal
- pedabol
- futbol
- pedadao
- kaldırım, yaya yolu
- pedagenu
- ayak bileği
- pedamarka
- ayak izi
- pedatul
- pedal
- pedazungu
- ayak izi
- pekan
- pekan cevizi
- pel
- itme, itki, dürtü
- itmek, sürmek
- pelake
- göz kapağı
- göz kırpmak
- pelakebelo
- kirpik
- pelakegi
- göz kırptırma
- göz kırptırmak
- pelakeixara
- göz kırpma (işaret)
- göz kırpmak (işaret)
- peldo
- itilmiş, sürülmüş
- pelikan
- pelikan
- pelipis
- şakak
- pena
- köpük
- köpürmek
- penci
- düzenleme, redaksiyon
- düzenlemek, redakte etmek
- pencido
- düzenlenmiş, redakte edilmiş
- penciyen
- editör, redaktör
- pende
- asılı durma, sarkma
- asılı olmak, sarkmak
- pendedo
- asılmış, asılı
- pendegi
- asma
- asmak
- pendekuflu
- asma kilit
- pendulo
- sarkaç, pandül
- pengwin
- penguen
- penicilin
- penisilin
- penis
- penis
- penli
- uygun, elverişli, kullanışlı
- uygun bir şekilde, kolayca
- pensil
- kurşun kalem
- pentu
- boya
- boyamak
- pentukumax
- tuval, kanvas
- pentuxey
- tablo, resim
- pepe
- pipi (argo)
- pepero
- kelebek, amcık (argo)
- peperolarva
- tırtıl
- per
- üzerinde, üstünde
- per-
- üzerine-, üstüne-
- percu
- binme, üzerine çıkma
- binmek, üzerine çıkmak
- peresil
- maydanoz
- perfeto
- mükemmel, kusursuz
- mükemmel bir şekilde, kusursuzca
- perfetogi
- mükemmelleştirme
- mükemmelleştirmek
- perfetoya
- mükemmellik, kusursuzluk
- perfiksa
- bağlama (bilgisayar)
- bağlamak (bilgisayar)
- perfiksado
- bağlanmış, monte edilmiş
- perfleksi
- katlama, kıvrım
- katlamak
- perfora
- delik, açıklık
- delmek, perfore etmek
- perforado
- delinmiş, delikli
- pergeo
- iniş
- inmek, karaya çıkmak
- pergeogi
- indirme
- indirmek
- pergi
- giyme, takma
- giymek, takmak
- peridi
- binme
- binmek
- peridotu
- peridot, zebercet
- perkusi
- perküsyon, vurma
- vurmak
- perli
- yüzeysel
- yüzeysel olarak
- perofil
- profil
- perplasi
- giyme, takma
- giymek, takmak
- persaluba
- çarmıha germe, çarmıh
- çarmıha germek
- persika
- şeftali
- person
- kişi, şahıs, birey
- personli
- kişisel, bireysel
- kişisel olarak, şahsen
- personya
- kişilik, bireysellik
- Peru
- Peru
- Peruli
- Perulu
- Perulu gibi
- Peruyen
- Perulu
- perya
- yüzey
- üzerinde olmak, yüzeyinde olmak
- peryaje
- (yüzey) alanı
- pesa
- para
- fon
- pesabao
- cüzdan, para kesesi
- pesadahun
- banknot, kağıt para
- pesakal
- fakir, yoksul
- pesakalya
- fakirlik, yoksulluk
- pesali
- parasal, mali
- parasal olarak, mali olarak
- pesalogi
- finans (bilim)
- pesamon
- madeni para, kağıt para, para birimi
- pesapul
- zengin
- pesapulya
- zenginlik, servet
- pesaseza
- para cezası
- para cezası vermek
- pesatoken
- madeni para, jeton
- pesima
- olabilecek en kötü, berbat (gayriresmi)
- pesimaismo
- pesimizm, kötümserlik
- pesimaismoli
- pesimist, kötümser, negatif
- kötümser bir şekilde, negatif bir şekilde
- pesimaista
- pesimist, kötümser
- petalo
- taç yaprak
- peti
- rica, istek, talep, sipariş
- rica etmek, istemek, sipariş etmek
- petido
- istenmiş, talep edilmiş
- petidoku
- dilekçe
- petra
- kaya, taş
- petra, mikasi, paper
- taş, kağıt, makas
- Petro
- Petro, Peter
- pia
- de, da, ayrıca, dahi
- pifu
- deri, cilt
- (deriyle) dokunmak, temas etmek
- pifucu
- his (dokunma yoluyla)
- hissetmek (dokunarak)
- pifuitis
- dermatit, deri iltihabı
- pifumedis
- dermatoloji, cildiye
- pifumedisyen
- dermatolog, cilt doktoru
- pifuya
- dokunma duyusu
- pijama
- pijama
- pijin
- pidgin, karma dil
- pikapu
- pikap (kamyonet)
- piklebal
- pickleball
- pikniku
- piknik
- piknik yapmak
- piko
- piko, 10^-12
- pikometro
- pikometre
- piksel
- piksel, görüntü elemanı
- Pilipina
- Filipinler
- Pilipinali
- Filipinli, Filipinler'e özgü
- Pilipinasa
- Filipince (dil)
- Pilipinayen
- Filipinli (kişi)
- pilo
- yorgunluk, bitkinlik
- yormak, yorulmak
- pilodo
- yorgun, yorgun bir şekilde
- pilopul
- yorgun, yorgun bir şekilde
- pilpil
- (kara) biber
- pilpilminta
- nane
- pilula
- hap, tablet
- pimento
- biber (dolmalık biber, acı biber)
- pimpan
- sık, yaygın, düzenli
- sık sık, genellikle, düzenli olarak
- pimpanje
- sıklık, frekans, oran
- pinatu
- yer fıstığı
- pinatukrema
- fıstık ezmesi
- pinca
- çimdik
- çimdiklemek
- pincado
- çimdiklenmiş
- pingo
- elma
- pingun
- ortalama
- pinguncu
- ortalama
- ortalaması olmak
- pingungi
- ortalama
- ortalamasını almak
- pinku
- pembe
- pinta
- pint (ölçü birimi)
- pipa
- pipo
- pipi
- çiş
- çiş yapmak
- pipigi
- (birini) işetme
- (birini) işetmek
- piramide
- piramit
- piranya
- piranha
- pistacyo
- antep fıstığı, şam fıstığı
- piston
- piston
- Pitagora
- Pisagor
- piton
- piton
- pitza
- pizza
- piu
- kuş
- piulogi
- ornitoloji, kuş bilimi
- pixi
- idrar, çiş
- idrar yapmak, işemek
- pixigi
- idrar yaptırma
- idrar yaptırmak, işetmek
- plagu
- tıpa, tıkaç, fiş, konektör
- tıkamak, fişe takmak
- plagudo
- tıkalı, fişe takılı
- planeta
- gezegen
- plani
- plan
- planlamak
- planibasa
- yapay dil, planlanmış dil
- planido
- planlanmış
- plankuton
- plankton
- planta
- bitki
- plantalogi
- botanik, bitki bilimi
- plasi
- yerleştirme, konumlandırma, pozisyon
- koymak, yerleştirmek, konumlandırmak
- plasido
- konulmuş, yerleştirilmiş
- plasilexi
- edat, ilgeç
- plasma
- plazma
- plaster
- sıva, alçı
- sıvamak
- plastiko
- plastik
- plastikoli
- plastik
- plastik olarak
- platforma
- platform
- platinum
- platin, Pt
- Platon
- Platon, Eflatun
- Platonli
- Platonik, Eflatuni
- plax
- sıçrama, püskürtme
- sıçramak, sıçratmak, püskürtmek
- plaxdo
- sıçramış, püskürtülmüş
- pley
- oynatma, çalma
- oynatmak (video, müzik), çalmak (müzik)
- plu
- çoklu, çoğul eki
- plu-
- çok-, çoklu-
- plubasayen
- poliglot, çok dilli kimse
- plucelulli
- çok hücreli
- plucu
- çoğalma
- çoğalmak
- plugi
- çoğaltma
- çoğaltmak
- plugon
- çokgen, poligon
- pluhedro
- çokyüzlü
- plujensifil
- poliseksüel
- poliseksüel olarak
- plujensifilya
- poliseksüellik
- pluteoismo
- politeizm, çok tanrıcılık
- pluteoista
- politeist, çok tanrıcı
- plutonyum
- plütonyum, Pu
- pluya
- çokluk, çoğulluk
- pluyali
- çoğul
- çoğul olarak
- podikasti
- podcast
- podcast yapmak
- poema
- şiir, manzume
- poemaya
- şiir (sanatı)
- poemayen
- şair
- pohyo
- kükreme
- kükremek
- poker
- poker
- pole
- köprü
- polisi
- polis
- polisidom
- polis karakolu
- polisiyen
- polis memuru, polis
- politi
- politika, siyaset
- politili
- politik, siyasi
- politik olarak
- politiyen
- politikacı, siyasetçi
- polixo
- cila, parlaklık, vaks
- cilalamak, parlatmak, vakslamak, perdahlamak
- polixodo
- cilalanmış, parlatılmış
- polo
- polo (spor)
- polonyum
- polonyum, Po
- Polska
- Polonya
- Polskali
- Polonyalı, Leh
- Polskasa
- Lehçe
- Polskayen
- Polonyalı, Leh
- polyester
- polyester
- pom
- patlama sesi, patlama
- patlamak
- pat!
- pomdo
- patlamış
- pommais
- patlamış mısır
- pompu
- pompa
- pompalamak
- ponci
- panç (içecek)
- pondu
- libre (ağırlık ölçüsü)
- popi
- haşhaş, Papaveraceae
- popu
- pop (müzik, kültür)
- populer
- popüler
- popüler bir şekilde
- populergi
- popülerleştirme
- popülerleştirmek
- populerya
- popülerlik, ün
- por
- karşılığında
- por-
- karşılığında
- por moyun
- başına, her biri için
- porcelen
- porselen
- porgi
- değiş tokuş, takas
- değiş tokuş etmek, takas etmek
- pori
- gözenek
- poriji
- lapa, yulaf ezmesi
- porli
- karşılığında olan
- pornamelexi
- zamir, adıl
- porno
- porno, pornografi
- poro
- pırasa
- porta
- taşıma, götürme
- taşımak, götürmek
- portado
- taşınmış, götürülmüş
- portaible
- taşınabilir, portatif
- taşınabilir bir şekilde
- portal
- portal
- portreto
- portre
- tasvir etmek, portresini yapmak
- Portugal
- Portekiz
- Portugalsa
- Portekizce
- Portugalyen
- Portekizli
- porya
- karşılığında olmak
- pos-
- karşıt-, zıt-
- posabone
- abonelikten çıkma
- abonelikten çıkmak
- posadil
- adaletsiz, haksız, yanlış, kötü
- adaletsizce, haksızca, yanlış bir şekilde, kötü bir şekilde
- posadilxey
- haksızlık, adaletsizlik
- posadilya
- adaletsizlik
- posamiku
- sığ
- sığ bir şekilde
- posamikuya
- sığlık
- posamusa
- sıkıntı
- sıkmak, canını sıkmak
- posamusado
- sıkılmış, canı sıkkın
- posamusane
- sıkıcı
- sıkıcı bir şekilde
- posaproba
- onaylamama
- onaylamamak, kınamak, ayıplamak
- posaprobane
- eleştirel
- eleştirel bir şekilde
- posarmoni
- uyumsuzluk, ahenksizlik
- posasan
- zor, güç
- zor bir şekilde
- posasanya
- zorluk, güçlük
- posbinde
- çözme, gevşetme
- çözmek, gevşetmek
- posbuton
- düğmelerini çözme
- düğmelerini çözmek, iliklerini açmak
- poscane
- dağıtmak (saç vb.)
- poscosan
- eleştiri, yergi
- eleştirmek, yermek
- poscosanne
- eleştirel
- eleştirel bir şekilde
- posdongwi
- anlaşmazlık
- aynı fikirde olmamak
- posdoste
- düşman
- posehtiram
- saygısızlık
- saygısızlık etmek
- posehtiramfil
- saygısız
- saygısızca
- posenfeksi
- dezenfeksiyon
- dezenfekte etmek
- posenfeksiente
- dezenfektan
- posetatu
- itaatsizlik
- itaat etmemek, ihlal etmek
- posetatudo
- itaat edilmemiş
- posetatufil
- itaatsiz
- itaatsizce
- posfil
- karşı, isteksiz
- posfilya
- nefret, isteksizlik
- posfobi
- korkusuzluk
- posfol
- karşısında (ters yönde)
- posfol satumeter
- saat yönünün tersine
- posfolloga
- çelişki
- çelişmek, aksini iddia etmek
- posfolya
- karşı olma
- karşı olmak
- posfuha
- boşaltma, hafifletme, rahatlama
- boşaltmak, hafifletmek, rahatlatmak
- posgami
- eski eş
- boşamak
- posgamicu
- boşanma
- boşanmak
- poshay
- eksik olmak, kayıp olmak
- poshifazi
- kurtulma
- kurtulmak
- poshuru
- tutsak, esir, özgür olmayan
- tutsak olarak
- poshurudom
- hapishane, cezaevi
- poshurugi
- alıkoyma
- alıkoymak, tutsak etmek
- poshuruyen
- mahpus, tutsak, esir
- posikna
- vazgeçirme, caydırma
- vazgeçirmek, caydırmak
- posizin
- yasak, yasaklama
- yasaklamak
- posizindo
- yasak, yasaklanmış
- yasaklanmış olarak
- posjijon
- ıskalama
- ıskalamak, kaçırmak
- posjixi
- cehalet, bilgisizlik
- bilmemek
- posjui
- göz ardı etme
- göz ardı etmek, aldırmamak
- boş ver
- poskoberi
- ortaya çıkarma
- ortaya çıkarmak, açığa vurmak
- poskolonigi
- dekolonizasyon, sömürgesizleştirme
- dekolonize etmek, sömürgesizleştirmek
- poskom
- aksine, -den farklı olarak
- poslifti
- indirme, alçaltma
- indirmek, alçaltmak
- posmasku
- maskesini indirme
- maskesini indirmek
- posnaturali
- yapay, suni
- yapay olarak
- pospel
- çekme
- çekmek
- posplagu
- fişten çekme
- fişten çekmek
- posplagudo
- fişi çekilmiş
- possahay
- engel
- engellemek
- possangu
- ortaya çıkarma, ifşa etme
- ortaya çıkarmak, ifşa etmek
- possim
- farklı, benzemeyen
- farklı bir şekilde
- possukses
- başarısızlık
- başarısız olmak
- posswikara
- ret, reddetme
- reddetmek, geri çevirmek
- posta
- posta
- postalamak
- postadom
- postane
- postakaxa
- posta kutusu
- postakima
- posta ücreti
- postamarka
- (posta) pulu
- posti
- gönderi, ilan
- göndermek, yayınlamak, ilan etmek
- postido
- yayınlanmış, gösterilen
- postriunfa
- yenilgi, mağlubiyet
- yenilmek, kaybetmek
- postura
- duruş, pozisyon, poz
- posxuli
- bozma
- bozmak
- posxwexi
- öğrenileni unutma
- öğrenileni unutmak
- posyesen
- evcil
- uysalca
- posyesengi
- evcilleştirme
- evcilleştirmek
- posyukwe
- nahoş, tatsız
- nahoş bir şekilde, tatsızca
- potasyum
- potasyum, K
- prabu
- lord, leydi, efendi
- praseodimyum
- praseodim, Pr
- pratika
- pratik, uygulama
- uygulamak, pratiğe dökmek
- pratikali
- pratik, uygulanabilir
- pratikte, uygulamada
- pre-
- buraya, beri
- preata
- varış, geliş
- varmak, gelmek
- preciso
- kesin, tam, doğru
- kesin olarak, tam olarak, doğru bir şekilde
- precisoya
- kesinlik, hassasiyet, doğruluk
- precu
- görünme, belirme
- görünmek, belirmek
- preferi
- tercih
- tercih etmek
- preferido
- favori, gözde, tercih edilen
- favori olarak, tercihen
- pregi
- çağırma, celp etme
- çağırmak, celp etmek
- prehay
- işte, buyur, buyurun
- preporta
- getirme
- getirmek
- prepospel
- cazibe, çekim
- cezbetmek, çekmek
- presen
- mevcudiyet, varlık, hazır bulunma
- mevcut olmak, hazır bulunmak
- presenli
- mevcut, hazır
- mevcut olarak, hazır bir şekilde
- presenne
- mevcut, hazır
- mevcut olarak, hazır bir şekilde
- presenta
- sunum, tanıtım
- sunmak, tanıtmak
- presentado
- sunulmuş, tanıtılmış
- presentayen
- sunucu, tanıtımcı
- presidi
- başkanlık
- başkanlık etmek
- presidiyen
- başkan, cumhurbaşkanı
- presidiyenli
- başkanlık
- başkanlık düzeyinde, başkanlık olarak
- prespetiva
- perspektif, bakış açısı
- presyon
- basınç, baskı
- basınç uygulamak, baskı yapmak
- presyondo
- basılmış, baskı uygulanmış, preslenmiş
- presyonmeter
- barometre
- prevoka
- çağırma, celp
- çağırmak, celp etmek
- primate
- primat
- prince
- prens, prenses
- principi
- prensip, ilke
- printi
- baskı, basım
- basmak, yazdırmak
- printido
- basılı, basılmış, yazdırılmış
- printitora
- yazıcı, matbaa makinesi
- prisma
- prizma
- privato
- özel, mahrem
- özel olarak
- privatoya
- gizlilik, mahremiyet
- pro
- lehinde, taraftarı, pro-
- pro-
- pro-, yanlısı, -den yana
- probioente
- probiyotik
- problema
- problem, sorun, dert
- problemapul
- problemli, sorunlu
- problemli bir şekilde, sorunlu bir şekilde
- proceso
- süreç, işlem
- işlemek, işlemden geçirmek
- produti
- ürün
- üretmek
- produtidom
- depo, ambar
- produtiya
- üretim
- produtiyen
- üretici
- profesi
- meslek, profesyonellik, kariyer
- profesili
- profesyonel
- profesyonelce, profesyonel olarak
- programa
- program
- programlamak
- projeto
- proje
- projui
- kabul, onaylama, tanıma
- kabul etmek, onaylamak, tanımak
- prokrastina
- erteleme
- ertelemek
- proli
- lehte olan, taraftar olan
- lehte olarak
- prometyum
- prometyum, Pm
- propaganda
- propaganda
- propaganda yapmak
- propan
- propan
- propul
- lehte, uygun, olumlu
- lehte olarak, olumlu bir şekilde
- prostata
- prostat (bezi)
- prostesi
- protez
- protatinyum
- protaktinyum, Pa
- protein
- protein
- protesta
- protesto
- protesto etmek
- protokol
- protokol (bilişim)
- proton
- proton
- provoka
- kışkırtma, tahrik
- kışkırtmak, tahrik etmek, yol açmak
- proya
- lehtarlık, taraftarlık
- tarafında olmak, lehinde olmak
- proyeksi
- projeksiyon, yansıtma
- yansıtmak, yansımak
- proyeksido
- yansıtılmış, projelendirilmiş
- prumu
- erik, Prunus
- prute
- osuruk, yellenme
- osurmak, yellenmek
- prutegi
- yellendirme, osurtma
- yellendirmek, osurtmak
- pudin
- puding
- pudra
- toz, pudra
- toz haline getirmek, ufalamak
- pul
- dolu, tam
- tamamen, dolu dolu
- pulga
- pire, Siphonaptera
- pulgi
- doldurma
- doldurmak
- pulya
- doluluk, tamlık
- puma
- puma, dağ aslanı
- pumica
- pomza taşı, süngertaşı
- punku
- punk (tür, altkültür)
- pupa
- pupa, krizalit
- pupe
- oyuncak bebek
- pure
- püre
- püre yapmak, ezmek
- purpuro
- mor, erguvani
- mor renkte
- puto
- üzüm
- putojusu
- üzüm suyu
- Putunhwa
- Mandarin (dil), Putonghua
- puzle
- yapboz, bulmaca (oyun)
- pyale
- kase, çanak
- pyano
- piyano
- pyanoyen
- piyanist
- pyara
- armut, Pyrus
- pyon
- piyon
- rabin
- haham
- radar
- radar
- radon
- radon, Rn
- radya
- ışın, hüzme
- ışın yaymak, radyasyon yaymak
- radyagrafi
- röntgen filmi, röntgen görüntüsü
- radyan
- radyan, rad
- radyaya
- radyasyon
- radyo
- radyo (cihaz)
- radyofon
- radyo vericisi, radyo
- radyum
- radyum, Ra
- radyus
- yarıçap, radyus
- Rafael
- Rafael
- rafu
- raf
- rahatu
- dinlenme, mola, istirahat
- dinlenmek, mola vermek
- rahatugi
- dinlendirme
- dinlendirmek
- rahatune
- dinlenen
- Rahel
- Rahel
- rahema
- merhamet, rahmet
- rahemafil
- merhametli
- rahemapul
- merhametli
- rahibu
- keşiş, rahip, rahibe
- rahibudom
- manastır
- rahim
- rahim, döl yatağı
- rakun
- rakun, Procyon
- Ram
- Ram
- ramadu
- kül
- Ramses
- Ramses
- rande
- planya, rende
- planyalamak, rendelemek
- randedo
- planyalanmış, rendelenmiş
- randevu
- randevu, görüşme, buluşma
- randevulaşmak, buluşmak
- ranko
- rütbe, sıra, derece, mevki, yer
- sıralamak, rütbelendirmek
- rapu
- rap (müzik)
- rap yapmak
- rapuyen
- rapçi
- rasa
- ırk
- rasaismo
- ırkçılık
- rasaista
- ırkçı
- rasali
- ırksal
- ırksal olarak
- rasamu
- çizim, resim, illüstrasyon
- çizmek, resimlemek
- rasamudo
- çizilmiş, resimlenmiş
- rasamuyen
- illüstratör, çizer, ressam
- rasona
- akıl, muhakeme, mantık
- akıl yürütmek, muhakeme etmek
- rasonali
- rasyonel, akılcı
- rasyonel olarak, akılcı bir şekilde
- rasonapul
- makul, akla uygun
- makul bir şekilde
- rasuberi
- ahududu, Rubus idaeus
- rato
- sıçan
- raxwa
- rüşvet
- rüşvet vermek
- raxwaya
- rüşvet
- rayfle
- tüfek
- real
- gerçek, reel
- gerçekten, reel olarak
- realcu
- gerçekleşme
- gerçekleşmek
- realgi
- gerçekleştirme
- gerçekleştirmek
- realgido
- gerçekleştirilmiş
- realsim
- gerçekçi
- gerçekçi bir şekilde
- realya
- gerçeklik, realite
- Rebeka
- Rebeka
- recepe
- reçete, tarif
- reçete yazmak, tayin etmek
- recepedo
- reçete edilmiş, öngörülmüş
- recitu
- fiş, makbuz
- referendum
- referandum, halk oylaması
- reforma
- reform
- reform yapmak, ıslah etmek
- reformado
- reform edilmiş, ıslah edilmiş
- regula
- kural, yönetmelik, politika
- reguladoku
- tüzük, berat, ferman
- regulapul
- düzenli, kurallı
- düzenli olarak
- rehani
- fesleğen, reyhan
- reheni
- ipotek
- ipotek etmek
- rehina
- rehine
- rekabu
- üzengi
- reki
- tırmık, tapan
- tırmıklamak, tapanlamak
- reklama
- reklam, ilan
- reklam yapmak, ilan etmek
- reklamado
- reklamı yapılmış, ilan edilmiş
- reklamatahta
- reklam panosu
- rekomenda
- tavsiye, öneri
- tavsiye etmek, önermek
- rekomendado
- tavsiye edilen, önerilen
- rekordi
- (dünya) rekoru
- relativo
- göreceli, izafi, bağıl
- göreceli olarak
- relativomo
- nispeten, oldukça, epey
- Remon
- Raymond
- remora
- remora, vantuzlu balık
- ren
- insan, kişi
- rengenyum
- röntgenyum, Rg
- rensu
- insanın, kişinin
- renyum
- renyum, Re
- reporti
- rapor
- rapor etmek, bildirmek
- reportido
- rapor edilmiş, bildirilmiş
- reportiya
- raporlama, bildirme
- reputasi
- itibar, şöhret, ün
- reserci
- araştırma
- araştırma yapmak
- resercido
- araştırılmış
- reserciyen
- araştırmacı
- reserva
- rezervasyon
- rezervasyon yapmak, ayırtmak
- reservado
- rezerve edilmiş, ayrılmış
- resini
- reçine
- resmi
- resmi, formal
- resmen, resmi olarak
- resmixey
- formalite
- resmiya
- resmiyet, formallik
- resta
- kalan, geri kalan
- kalmak
- restado
- kalan, artakalan
- restagi
- bırakma, alıkoyma
- bırakmak, alıkoymak, saklamak
- restane
- kalan
- restoran
- restoran, lokanta
- resulta
- sonuç, netice
- sonuçlanmak, ile sonuçlanmak
- resurso
- kaynak, araç
- retil
- sürünme, emekleme
- sürünmek, emeklemek
- retilyen
- sürüngen
- revende
- ravent, Rheum
- reviu
- eleştiri, kritik, inceleme
- eleştirmek, incelemek
- reviudo
- eleştirilmiş, incelenmiş
- reviuyen
- eleştirmen, hakem
- rewmati
- romatizma
- reylu
- ray
- ri-
- yeniden-, tekrar-
- riadresu
- yönlendirme (posta)
- yönlendirmek (posta)
- Ricardo
- Richard
- ricu
- tekrarlanma, tekerrür
- tekrarlanmak
- ridoxo
- yeniden okuma
- yeniden okumak
- rieksame
- tekrar test etme, tekrar sınava girme
- tekrar test etmek, tekrar sınava girmek
- rieskri
- yeniden yazma
- yeniden yazmak
- rifale
- yeniden yapma
- yeniden yapmak
- rigi
- tekrar, tekrarlama
- tekrarlamak
- rikrimenyen
- mükerrer suçlu
- rilabel
- yeniden etiketleme
- yeniden etiketlemek
- rili
- tekrar eden
- yeniden, tekrar, yine
- rilide
- yönlendirme, havale
- yönlendirmek, havale etmek
- rimarali
- tekrar, bir kez daha
- rinjon
- zil, çan
- çalmak
- rioko
- tekrar görme, tekrar görüşme
- tekrar görmek, tekrar görüşmek
- riokur
- tekrar meydana gelme, nüksetme
- tekrar meydana gelmek, nüksetmek
- riokurne
- tekrarlayan, nükseden
- ripul
- tekrar eden
- yeniden, tekrar
- ripulgi
- yeniden doldurma
- yeniden doldurmak
- risasi
- kurşun, Pb
- Riser-Larsen
- Riiser-Larsen
- risi
- pirinç
- risko
- risk, riziko
- riske atmak, risk almak, göze almak
- riskojui
- ihtiyat, tedbir
- dikkatli olmak, tedbirli olmak
- riskojuine
- ihtiyatlı, tedbirli
- ihtiyatlı bir şekilde, tedbirli bir şekilde
- riskopul
- riskli, rizikolu
- ritmo
- ritim
- ritmoli
- ritmik
- ritmopul
- ritmik
- Roberto
- Robert
- roboti
- robot
- robotili
- robotik
- robotilogi
- robotik
- robotisim
- robot gibi
- robotitekno
- robotik
- rodyum
- rodyum, Rh
- roketi
- roket
- roku
- rock (müzik)
- rol
- rol, pay
- rol almak, katılmak, yer almak
- rolyen
- katılımcı
- rolyuxi
- rol yapma oyunu, RYO
- rol yapmak
- Roma
- Roma
- Romani
- Roman
- rombo
- eşkenar dörtgen, baklava dilimi
- rosa
- gül
- rosbif
- rosto biftek, rosto
- rosmari
- biberiye
- roso
- kırmızı, kızıl
- rosopanda
- kızıl panda, küçük panda
- Ross
- Ross (denizi)
- rota
- dönme, rotasyon
- dönmek, döndürmek
- rotacune
- dönen
- rotado
- döndürülmüş
- roti
- ekmek
- rotidukan
- fırın
- roya
- rüya, düş
- rüya görmek, düşlemek
- royayen
- hayalperest
- ru-
- geri-
- ruaksyon
- tepki, reaksiyon
- tepki vermek, reaksiyon göstermek
- ruata
- geri dönüş
- geri dönmek
- rubahe
- tilki
- Ruben
- Reuben
- rubidyum
- rubidyum, Rb
- rubin
- yakut
- rucudu
- geri alma
- geri almak
- rucuki
- geri dönüşüm
- geri dönüştürmek
- ruderfordyum
- rutherfordiyum, Rf
- rufleksili
- retroflex, üst damaksıl
- rugbi
- ragbi
- rugbiyen
- ragbi oyuncusu
- rugibe
- iade, geri verme
- iade etmek, geri vermek
- ruho
- ruh, can
- ruholi
- manevi, ruhsal
- manevi olarak, ruhsal olarak
- ruhologi
- maneviyat, ruhanilik
- ruidi
- geri gitme
- geri gitmek
- ruirsal
- geri gönderme, iade
- geri göndermek, iade etmek
- rujiwa
- diriliş, canlanma
- dirilmek, canlanmak, hayata dönmek
- Rujiwadin
- Paskalya
- rujiwagi
- diriltme, canlandırma
- diriltmek, canlandırmak, hayata döndürmek
- ruke
- arka, sırt
- rukebao
- sırt çantası
- rukemajam
- omurilik
- rukesahni
- arka plan, fon
- rukesutun
- omurga, belkemiği
- rukesutunyen
- omurgalı
- rukone
- tanıma
- tanımak
- rum
- rom
- Rumani
- Romanya
- Rumanili
- Rumen
- Rumanisa
- Rumence
- Rumaniyen
- Rumen, Romanyalı
- Rundi
- Burundi
- rune
- run, rün
- runeogi
- yenileme, renovasyon
- yenilemek, renove etmek
- ruoko
- geriye bakış
- geriye bakmak
- rupaya
- geri ödeme
- geri ödemek
- rupel
- geri itme, püskürtme
- geri itmek, püskürtmek
- rupelente
- kovucu, böcek savar
- rupesa
- geri ödeme, para iadesi
- geri ödemek, iade etmek
- rupul
- geri
- geriye, geriye doğru
- rusehacu
- iyileşme
- iyileşmek
- Rusi
- Rusya
- Rusili
- Rus
- Rusisa
- Rusça
- Rusiyen
- Rus
- rusoti
- eko, yankı
- rutenyum
- rutenyum, Ru
- rutina
- rutin
- rutinali
- rutin
- rutin olarak
- Rutu
- Ruth
- rutyao
- sekme, geri tepme
- sekmek, geri tepmek
- ruwoju
- destek
- desteklemek, arka çıkmak
- Rwanda
- Ruanda
- sabar
- sabırlı
- sabırla
- sabarya
- sabır
- sabe
- yedi, 7
- sabecen
- yedi yüz
- sabedes
- yetmiş
- sabedesyum
- yetmişinci
- sabegon
- yedigen
- sabeple
- yedi kat, yedi misli
- sabeyum
- yedinci
- sabike
- yarış
- yarışmak
- sabotaje
- sabotaj
- sabote etmek, sabotelemek
- sabotajedo
- sabote edilmiş
- sabun
- sabun
- sabunlamak
- sabunkaxa
- sabunluk
- sabunli bulbula
- sabun köpüğü
- sabunpul
- sabunlu
- sabzi
- sebze
- sabziyow
- bitkisel yağ, sebze yağı
- Sad
- Sade
- sadafa
- deniz kabuğu, kabuk
- sadafamahi
- kabuklu deniz hayvanı
- Sadismo
- sadizm
- Sadista
- sadist
- safe
- temiz
- temizce, temiz bir şekilde
- safegi
- temizleme, temizlik
- temizlemek
- safeya
- temizlik
- safir
- büyükelçi, elçi
- safran
- safran
- safta
- hafta
- saftafini
- hafta sonu
- sahay
- yardım, destek
- yardım etmek, desteklemek
- sahaybasa
- yardımcı dil
- sahayli
- yardımcı
- yardımcı olarak
- sahayli falelexi
- yardımcı fiil
- sahayyen
- yardımcı
- sahel
- plaj, sahil, kumsal
- saheltwala
- plaj havlusu
- sahem
- hisse senedi, hisse
- sahembazar
- borsa, hisse senedi piyasası
- sahi
- doğru, düzgün
- doğru bir şekilde, doğruca
- sahigi
- düzeltme, tashih
- düzeltmek
- sahigili
- düzeltici
- sahiloga
- haklılık
- haklı olmak
- sahimoni
- redaksiyon, düzeltme okuması
- düzeltme okuması yapmak, redakte etmek
- sahixey
- düzelti, düzeltme
- sahixinen
- ortodoksluk, doğru inanç
- sahiya
- doğruluk
- sahni
- sahne
- sahnidixan
- sahne (yer)
- sahnidom
- sahne dekoru, dekor
- sahte
- sert, katı
- sertçe, sert bir şekilde
- sahtebala
- sağlam, dayanıklı, dinç
- sahteya
- sertlik, katılık
- Sakartwelo
- Gürcistan
- Sakartwelosa
- Gürcüce, Gürcü dili
- Sakartweloyen
- Gürcü
- sakfu
- çatı, tavan
- sakfudom
- tavan arası, çatı katı
- saksofon
- saksafon
- salada
- salata
- salamandra
- semender
- salami
- salam
- salmon
- somon, somon balığı
- salom
- selam, selamlama
- selamlamak
- selam, merhaba
- Salomon
- Süleyman
- Salomoni
- Solomon Adaları
- salomyen
- karşılayıcı
- salsa
- salsa (dans)
- saluba
- haç, çarmıh
- salun
- salon
- Salvadori
- El Salvador
- sama
- aynı
- samaete
- aynıları (kişiler)
- samaijen
- aynı fikirde olma, hemfikirlik
- aynı fikirde olmak, hemfikir olmak
- samajensifil
- eşcinsel
- eşcinsel olarak
- samajensifilya
- eşcinsellik
- samakwanti
- aynı miktarda
- samaloka
- aynı yerde
- samamaner
- aynı şekilde
- samamenalexi
- eş anlamlı, sinonim, anlamdaş
- samamenapul
- eş anlamlı, sinonim
- samamo
- aynı şekilde, aynı derecede
- samanumer
- aynı sayıda
- samaoto
- aynıları (şeyler)
- samapul
- aynı tür, aynı çeşit
- aynı şekilde
- Samari
- Samiriye
- samaryum
- samaryum, Sm
- samaseba
- aynı sebeple
- samasu
- aynı kişinin
- samate
- aynısı (kişi)
- samato
- aynısı (şey)
- samawatu
- aynı zamanda
- samawatuli
- çağdaş, eş zamanlı
- çağdaş olarak, eş zamanlı olarak
- Samoa
- Samoa
- Samoali
- Samoa'ya özgü, Samoalı
- Samoasa
- Samoaca, Samoa dili
- Samoayen
- Samoalı
- sampo
- yürüyüş, gezinti
- yürüyüş yapmak, gezmek
- sampogi
- yürüyüş yaptırma, gezdirme
- yürüyüşe çıkarmak, gezdirmek
- samrudi
- refah, zenginlik, gönenç
- gelişmek, serpilmek, zenginleşmek
- samrudine
- müreffeh, gelişen, zengin
- samrudipul
- müreffeh, gelişen
- Samwel
- Samuel
- San Kristofer ji Nevis
- Saint Kitts ve Nevis
- San Lorenso
- Aziz Lawrence
- San Lusia
- Saint Lucia
- San Marino
- San Marino
- San Tome ji Prinsipe
- São Tomé ve Príncipe
- San Vinsent ji Grenadin
- Saint Vincent ve Grenadinler
- sandal
- sandalet
- sandan
- saçma
- sanduku
- kutu, sandık
- sandwici
- sandviç
- sangu
- saklanma
- saklanmak
- sangucu
- saklanma
- saklanmak
- sangudo
- saklı, gizli
- sangudom
- saklanma yeri, sığınak, in
- sanobar
- çam, Pinaceae
- Sanskritam
- Sanskritçe
- Santari
- Santali (dili)
- santo
- kutsal, mukaddes
- Santo Biskopodom
- Papalık Makamı, Kutsal Makam
- Santo Papa
- papa
- santogi
- kutsama, takdis etme
- kutsamak, takdis etmek
- santolala
- ilahi
- santoyen
- aziz, evliya
- sapatu
- ayakkabı
- sapatudukan
- ayakkabı mağazası, ayakkabıcı
- Sapfo
- Sapfo
- Sapfoli
- Sapfo'ya ait, Sapfik
- Sara
- Sara
- sardina
- sardalya
- Sargaso
- Sargasso, sargassum
- sari
- sığırcık
- sarjenti
- çavuş
- sarkasmo
- sarkazm, iğneleme, alay
- sarpen
- yılan
- sarpenmahi
- yılan balığı, Anguilliformes
- satari
- sıra, dizi, satır
- satelite
- uydu, peyk
- sati
- gerçek
- gerçekten, doğrusu
- satiya
- gerçek, hakikat, doğruluk
- satu
- saat, zaman
- satumeter
- saat
- Saul
- Saul
- savana
- savan
- Sawdi
- Suudi Arabistan
- Sawdili
- Suudi, Suudi Arabistanlı
- Sawdiyen
- Suudi, Suudi Arabistanlı
- sawna
- sauna
- sawsa
- sos, salsa
- saye
- gölge
- sayfa
- sayfa
- sayni
- imza
- imzalamak
- saynido
- imzalanmış
- saypan
- duruşma, dava, yargılama
- yargılamak
- sayso
- tahmin
- tahmin etmek
- se
- dönüşlülük zamiri, kendi, kendini
- se-
- kendi-, oto-
- sealimdo
- kendi kendine öğrenmiş, alaylı
- seanalisi
- öz analiz, kendini analiz etme
- kendini analiz etmek
- seasosya
- katılmak, (kendini) ilişkilendirmek
- seba
- sebep, neden, gerekçe
- sebakal
- sebepsiz, keyfi
- sebepsizce, keyfi olarak
- sebanyo
- yıkanmak, banyo yapmak
- Sebastyan
- Sebastian
- sebawe
- öz savunma, nefsi müdafaa
- kendini savunmak
- sedabihu
- fedakarlık, kendini feda etme
- kendini feda etmek
- sedabihune
- fedakar
- Sefani
- Sefanya
- Sefardi
- Sefarad, Sefardi
- sefide
- beyaz, ak
- sefidebalena
- beluga, beyaz balina, Delphinapterus
- sefidemo
- açık (renk tonu)
- sefideya
- beyazlık, beyaz renk
- sefil
- bencil
- sefoto
- özçekim, selfie
- özçekim yapmak, selfie çekmek
- segil
- siğil
- segoyondo
- serbest meslek sahibi
- seha
- sağlıklı
- sağlıklı bir şekilde
- sehacu
- iyileşme, sağlığına kavuşma
- iyileşmek, sağlığına kavuşmak
- sehagi
- iyileştirme, tedavi etme
- iyileştirmek, tedavi etmek
- sehagine
- şifalı, sağlığa yararlı
- sehaya
- sağlık, sıhhat
- seinoko
- iç gözlem, öz gözlem
- iç gözlem yapmak
- seismo
- egoizm, bencillik
- seismofil
- egoist, bencil
- sejiwagrafi
- otobiyografi, öz yaşam öyküsü
- sekrasine
- özerk, otonom
- özerk bir şekilde, otonom olarak
- sekretari
- sekreter
- sekretaridom
- sekreterlik, sekretarya
- seksi
- seksi
- seksi bir şekilde
- seksiya
- seksilik, cazibe
- sekso
- seks, cinsel ilişki
- seks yapmak, sevişmek
- seksobawlu
- cinsel saldırı, tecavüz
- cinsel saldırıda bulunmak, tecavüz etmek
- seksofilya
- libido, cinsel dürtü
- seksoli
- cinsel, seksüel
- cinsel olarak
- seksomalfilya
- şehvet (günah)
- seksopel
- seksapel, cinsel çekicilik
- cinsel olarak cezbetmek
- seksopeldo
- şehvetli, istekli, azgın
- şehvetle, istekli bir şekilde
- seksovole
- cinsel uyarılma
- cinsel olarak uyarılmak, azmak
- sekundo
- saniye, s
- sela
- sel, tufan, su baskını
- sel basmak, su basmak
- selado
- sel basmış, su altında kalmış
- selenyum
- selenyum, Se
- seleri
- kereviz
- seleti
- seçim, seçme, tercih
- seçmek, tercih etmek
- seletido
- seçilmiş
- seletifil
- seçici
- seçici bir şekilde
- seli
- kendi
- selsyus
- santigrat, celsius, °C
- semi
- yarı, kısmen, -imsi, -ımsı
- yarım, parça
- semi semi
- şöyle böyle, eh işte
- semiblue
- mavimsi
- semibruno
- kahverengimsi
- semidayra
- yarım daire, yarım çember
- semihwese
- grimsi
- semiisula
- yarımada
- semijalo
- sarımsı
- semikijawi
- yeşilimsi
- seminyan
- sömestir, yarıyıl
- semipurpuro
- morumsu
- semiroso
- kırmızımsı
- semisodar
- üvey kardeş
- semisyahe
- siyahımsı
- semiteo
- yarı tanrı
- semoni
- içgözlem
- içgözlem yapmak
- semorgi
- intihar
- intihar etmek
- sempay
- dar
- dar bir şekilde
- sempayya
- darlık
- sen
- olmak
- sen peldo
- canı istemek
- senaryo
- senaryo
- senato
- senato
- senatoyen
- senatör
- sencu
- olma, dönüşme
- olmak, haline gelmek, dönüşmek
- Senegal
- Senegal
- Senegalli
- Senegalli
- Senegalyen
- Senegalli (kişi)
- sengi
- -laştırma, -leştirme, haline getirme
- -laştırmak, -leştirmek, haline getirmek, dönüştürmek
- senmun
- glottis, ses yarığı
- senmunli
- glotal, gırtlaksı
- sentay
- kara yosunu, yosun
- senyor
- bay, bayan, beyefendi, hanımefendi
- Serbi
- Sırbistan
- Serbisa
- Sırpça
- Serbiyen
- Sırp
- serotonin
- serotonin
- serum
- serum
- serval
- serval
- servi
- hizmet, servis
- hizmet etmek, servis yapmak
- servido
- servis edilmiş
- servimusiya
- kulluk, esaret
- servimusiyen
- hizmetçi, uşak
- servitora
- sunucu (makine), server
- servitul
- sunucu (araç/makine), server
- serviyen
- hizmetli, garson, servis elemanı
- serye
- seri, dizi
- sesam
- susam
- sesekso
- mastürbasyon
- mastürbasyon yapmak
- sesu
- kendi
- sesyon
- oturum, seans
- setin
- ayar, ayarlama
- ayarlamak
- setreyna
- kendini eğitmek, antrenman yapmak
- sewdo
- sahte, sözde, yalancı
- sahte bir şekilde
- sewdosyensi
- sözde bilim, sahte bilim
- sexinloy
- özgüven
- sexinloypul
- kendine güvenen, özgüvenli
- kendine güvenerek, özgüvenle
- seya
- benlik, kendi
- Seycel
- Seyşeller
- seyeku
- yemin, ant
- yemin etmek, ant içmek
- seyekudo
- yeminli, yemin edilmiş
- seza
- ceza
- cezalandırmak
- sezado
- cezalandırılmış
- sezaible
- cezalandırılabilir
- cezalandırılabilir bir şekilde
- sezamorgi
- idam
- idam etmek
- si
- evet
- Sibiri
- Sibirya
- siborgyum
- seaborgiyum, Sg
- sicu
- onaylamak, kabul etmek, evet demek
- sicunki
- ergenlik
- side
- oturma
- oturmak
- sidegi
- oturtma
- oturtmak
- sidene
- oturan
- oturarak
- sidetul
- koltuk, sandalye, oturak
- sifa
- özellik, nitelik, vasıf
- sifabon
- iyi huylu, karakterli
- sifalari
- karakter, kişilik, huy
- sifalexi
- sıfat
- sifre
- düdük, ıslık
- ıslık çalmak, düdük çalmak
- sifretul
- düdük
- sifrexey
- ıslık, düdük
- sigaro
- puro
- Siki
- Sih
- siko
- zihin, akıl
- sikobimar
- akıl hastası
- akıl hastası olarak
- sikobimarya
- akıl hastalığı
- sikohospital
- psikiyatri hastanesi, akıl hastanesi
- sikoli
- zihinsel, akli
- zihinsel olarak, aklen
- sikologi
- psikoloji
- sikologiyen
- psikolog
- sikomedis
- psikiyatri
- sikomedisyen
- psikiyatrist
- sikoosis
- psikoz
- sikoosisli
- psikotik
- psikotik bir şekilde
- sili
- olumlu
- olumlu bir şekilde
- silikon
- silikon, Si
- silofon
- ksilofon
- silsila
- zincir
- silsilamon
- halka (zincir)
- silweta
- silüet
- Silweta
- Silüet
- sim
- benzer, gibi
- benzer şekilde
- simbolo
- sembol, simge
- simbologidatul
- lejant
- simbololi
- sembolik, simgesel
- sembolik olarak, simgesel olarak
- simensu
- simens, S
- simetri
- simetri
- simetrili
- simetrik
- Simon
- Simon
- simpati
- sempati, merhamet, acıma
- simpatilaye
- acınacak halde, zavallı
- acınacak bir şekilde
- simpatipul
- şefkatli, anlayışlı, duygudaş
- simula
- simülasyon
- simüle etmek
- simulado
- simüle edilmiş, benzetilmiş
- simulatora
- simülatör, benzetici
- simya
- benzerlik
- sindan
- örs
- Sindi
- Sind (Pakistan'da eyalet)
- Sindili
- Sindce
- Sindce
- Sindisa
- Sindce (dil)
- Sindiyen
- Sindli (kişi)
- sindrom
- sendrom
- sindrom Asperger
- Asperger sendromu
- sindrom Dawn
- Down sendromu, trizomi 21
- sinfoni
- senfoni
- sinfonili
- senfonik
- sinfonisim
- senfonik
- singa
- aslan, Panthera leo
- Singapura
- Singapur
- singasa
- kükreme
- kükremek
- Sinhala
- Sinhala
- Sinhala
- Sinhalasa
- Sinhalaca (dil)
- sinjabu
- sincap, Sciuridae
- sinkroniza
- senkronizasyon, eşzamanlama
- senkronize etmek, eşzamanlamak
- sinkronizado
- senkronize, eşitlenmiş
- sino
- sinüs
- sintaksu
- sözdizimi, sentaks
- sintaksuli
- sözdizimsel, sentaktik
- sözdizimsel olarak, sentaktik olarak
- sintesis
- sentez
- sentezlemek
- sintesisli
- sentetik
- sintoma
- belirti, semptom
- sintomali
- semptomatik
- semptomatik olarak
- sinus
- sinüs (anatomi)
- sipul
- olumlu, kesin
- gerçekten, elbette, kesinlikle, olumlu bir şekilde
- siri
- sır, gizem
- sirifil
- gizli, ketum
- sirili
- gizli, sır
- gizlice
- sisa
- altı, 6
- sisacen
- altı yüz
- sisades
- altmış
- sisadesyum
- altmışıncı
- altmışıncı olarak
- sisagon
- altıgen
- sisamesi
- altı aylık dönem, sömestir, yarıyıl
- sisaple
- altı kat, altı misli
- altı kat, altı misli
- sisayum
- altıncı
- altıncı olarak
- sistema
- sistem, dizge
- sistemali
- sistemik
- sistemik olarak
- sistemapul
- sistematik, dizgesel
- sistematik olarak, dizgesel olarak
- sitafel
- tarçın elması, guanabana, annona
- siu
- dikiş
- dikmek
- siudo
- dikilmiş
- siutora
- dikiş makinesi
- siuyen
- terzi, dikici
- sivertu
- sievert
- six
- şiş
- siya
- onay, onaylama
- onaylamak, evet demek (-e)
- soba
- sabah
- sobayam
- kahvaltı
- kahvaltı etmek
- soberen
- egemen
- egemen bir şekilde
- soberenya
- egemenlik
- socebu
- kasık
- soda
- gazoz, sodalı içecek, gazlı içecek
- sodar
- kardeş
- sodarya
- kardeşlik
- sodyum
- sodyum, Na
- sofa
- kanepe, koltuk, sedir, divan
- sofi
- bilgelik, akıl
- Sofi
- Sofi, Sophia
- sofilogi
- felsefe
- sofilogiyen
- filozof, felsefeci
- sofipul
- bilge, akıllı
- bilgece, akıllıca
- softwer
- yazılım
- soho
- karşılıklı
- karşılıklı olarak, birbirine
- sohokoberi
- örtüşme, çakışma
- örtüşmek, çakışmak
- sohovada
- anlaşma, uzlaşma, sözleşme
- anlaşmak, uzlaşmak
- sokitan
- kömür
- Sokrate
- Sokrates
- soksu
- çorap
- sokutu
- düşüş, düşme
- düşmek
- sokutudo
- düşmüş
- sokutugi
- düşürme
- düşürmek
- sol
- sadece, yalnızca, tek
- sol-
- tek-, sadece-, yalnız-
- Sola
- Güneş (bizim gezegen sistemimizde)
- solabanyo
- güneş banyosu
- güneşlenmek
- soladin
- pazar
- solaflura
- ayçiçeği, günebakan
- solainfracu
- gün batımı, gurup
- gün batmak
- solali
- güneş, solar
- güneşle ilgili olarak, solar olarak
- solapul
- güneşli
- güneşli bir şekilde
- solasupracu
- gün doğumu, şafak
- gün doğmak
- solli
- saf, sırf, salt
- sadece, sırf, saf olarak
- solo
- yalnız, tek
- yalnız, tek başına
- solokrabe
- keşiş yengeci, pagur
- solosekso
- mastürbasyon
- mastürbasyon yapmak
- soloya
- yalnızlık, tek başınalık
- soloyapul
- yalnız, münzevi
- yalnız bir şekilde
- soloyen
- yalnız kimse, münzevi
- solunbete
- tek çocuk
- solunpul
- eşsiz, benzersiz, yegane
- eşsiz bir şekilde
- solusi
- çözelti, solüsyon (kimya)
- çözmek, çözünmek
- solusido
- çözünmüş, erimiş
- solya
- saltlık, sadelik
- Somali
- Somali
- Somalisa
- Somalice (dil)
- somno
- uyku
- uyumak
- somnobao
- uyku tulumu
- somnogi
- uyutma
- uyutmak
- somnokamer
- yatak odası
- somnone
- uyuyan, uykuda
- uyurken
- somnoosis
- uykusuzluk, insomnia
- somnopeldo
- uykulu
- uykulu bir şekilde
- somnovole
- uykulu olma
- uykusu gelmek
- Somov
- Somov (denizi)
- somu
- sarımsak
- somupul
- sarımsaklı
- somuroti
- sarımsaklı ekmek
- sonxi
- kayıp, zarar, zayi
- kaybetmek
- sonxido
- kayıp, kaybolmuş
- sonzay
- varoluş, mevcudiyet
- var olmak, mevcut olmak
- sonzaylogi
- ontoloji, varlık bilimi
- sonzayne
- var olan, mevcut
- soprano
- soprano
- soseji
- sosis, sucuk, yarak (penis, argo)
- soso
- kanka, birader, bacı, kardeş (samimi)
- sosyal
- sosyal, toplumsal
- sosyal olarak, toplumsal olarak
- sosyallogi
- sosyoloji, toplum bilimi
- sosyaltim
- toplum, cemiyet
- soti
- ses
- ses çıkarmak
- sotigi
- ses çıkarma, seslendirme, çalma (enstrüman)
- ses çıkarttırmak, seslendirmek, çalmak (enstrüman)
- sotije
- ses seviyesi, sesin şiddeti
- sotikal
- sessiz, sakin
- sessizce, sakin bir şekilde
- sotikalya
- sessizlik, sükûnet
- sotilil
- kısık, hafif (ses)
- kısık sesle, hafifçe
- sotilogi
- akustik, ses bilimi
- sotimon
- nota, ton, ses
- sotipul
- yüksek sesli, gürültülü
- yüksek sesle
- Sovyeti
- Sovyet
- soxo
- heykel
- soya
- soya, soya fasulyesi
- soyo
- kaşıntı
- kaşınmak
- soyone
- kaşındıran, kaşıntılı
- su
- -in/-ın/-un/-ün (iyelik eki)
- submiti
- sunma, arz etme, teslim etme
- sunmak, arz etmek, teslim etmek, vermek (belge, teklif vb.)
- submitido
- sunulmuş, teslim edilmiş
- Sudan
- Sudan
- sude
- güney
- Sudeafrika
- Güney Afrika
- Sudeafrikali
- Güney Afrikalı
- Sudeafrikayen
- Güney Afrikalı
- sudedongu
- güneydoğu
- sudegarebi
- güneybatı
- Sudekorea
- Güney Kore
- sudeli
- güney, güneyli
- güneye, güneyde
- Sudesudan
- Güney Sudan
- sudino
- iğne
- suferi
- acı, ıstırap, çile
- acı çekmek, ıstırap çekmek, -den muzdarip olmak
- sugu
- deyim, kalıplaşmış ifade, tabir
- suhe
- kuru
- kuru bir şekilde
- suhecu
- kuruma
- kurumak
- suhegeo
- çöl
- suhegi
- kurutma
- kurutmak
- suhegras
- kuru ot, saman
- suheprumu
- kuru erik
- suheputo
- kuru üzüm
- sui
- su
- suibloki
- baraj
- suifobi
- hidrofobi, su korkusu
- suikal
- susamış
- suipeldo
- susamış
- suipul
- sulu, su almış, hidrate olmuş
- suisokutu
- yağış
- sujeto
- özne (dil bilgisi)
- sukeri
- şeker
- sukeripul
- şekerli
- sukerosu
- sakkaroz, sükroz
- suki
- beğeni, hoşlanma
- beğenmek, hoşlanmak
- sukigi
- memnuniyet, hoşa gitme
- memnun etmek, hoşuna gitmek, cezbetmek
- sukses
- başarı
- başarmak, başarılı olmak
- suksespul
- başarılı
- başarıyla, başarılı bir şekilde
- sukwa
- karpuz
- Sulawesi
- Sulawesi, Celebes
- sulfur
- kükürt, S
- sulfurli
- sülfürik
- suli
- kendi
- suli namelexi
- özel ad, özel isim
- suli tosifulexi
- özel sıfat-zarf kelimesi
- Sulu
- Sulu
- sumake
- sumak, Rhus
- sumbole
- başak
- sumul
- kuyu, şaft
- suna
- suni, yapay, insan yapımı
- suni olarak, yapay olarak
- sunami
- tsunami
- sunatofa
- peruk, takma saç
- sunayen
- android
- sungay
- hasar, zarar, yaralanma
- hasar vermek, zarar vermek, incitmek, yaralamak, hasar görmek, zarar görmek, incinmek, yaralanmak
- sungayne
- zararlı, dokunaklı
- zararlı bir şekilde
- sungen
- itibar, haysiyet, şeref
- sungenkal
- aşağılayıcı, küçük düşürücü
- aşağılayıcı bir şekilde
- sungenkalgi
- aşağılama, küçük düşürme
- aşağılamak, küçük düşürmek, itibarını sarsmak
- sungo
- boynuz
- suo
- sol
- sola, solda
- suohantafil
- solak
- suohantali
- sol el
- suohantaya
- solaklık
- supa
- çorba
- super
- üstünlük
- supra
- üstünde, üzerinde
- supra-
- süper-, hiper-, üstün-, aşırı-
- supracu
- yükseliş, doğuş
- yükselmek, doğmak
- suprafuha
- yükleme
- yüklemek (internete)
- supragebo
- pazı, kolun üst kısmı
- supragi
- üste koymak, yükseltmek
- üste koymak, yükseltmek, kaldırmak
- supraidi
- yükseliş, tırmanış
- yükselmek, yukarı çıkmak, tırmanmak
- suprali
- üst, daha üstün
- yukarıda, üstte
- suprarealsim
- hiperrealist, gerçeküstü
- supratui
- uyluk
- supraxanse
- avantaj, üstünlük
- supraya
- üstünlük
- üstünde olmak, üstün olmak
- suprayen
- amir, üst
- suprem
- en yüce, en üstün, olağanüstü, aşırı
- mükemmel, harika, süper (samimi)
- supremmo
- son derece, aşırı derecede, fazlasıyla
- supremya
- üstünlük, egemenlik
- sura
- güneş (bir gezegen sistemindeki herhangi bir yıldız)
- suratu
- mektup
- surfi
- sörf
- sörf yapmak
- surfiyen
- sörfçü
- Suri
- Suriye
- Surinam
- Surinam
- surka
- sirke
- surprisa
- sürpriz
- şaşırtmak, sürpriz yapmak
- surprisaatake
- sürpriz saldırı, baskın
- surprisado
- şaşırmış, sürpriz
- susana
- zambak
- Susana
- Susan
- susu
- emme
- emmek
- sutun
- sütun, direk
- sutyen
- sütyen
- suxey
- mülk, iyelik
- suya
- iyelik, sahiplik
- sahip olmak
- suyali pornamelexi
- iyelik zamiri
- suyali sifalexi
- iyelik sıfatı
- suyayen
- sahip, malik
- suyon
- yüzme
- yüzmek
- suyondom
- (yüzme) havuzu
- suyongi
- yüzdürme
- yüzdürmek
- suyonkostum
- mayo
- suyonlabas
- mayo
- suyontul
- yüzgeç, palet
- suyonyen
- yüzücü
- Swahili
- Svahili
- Svahilice
- Swahilisa
- Svahili dili, Svahilice
- Swahiliyen
- Svahili (kişi)
- swal
- soru
- sormak
- Swatini
- Esvatini
- swe
- vergi
- vergilendirmek
- swedo
- vergilendirilmiş
- Sweri
- İsveç
- Swerili
- İsveç
- Swerisa
- İsveççe
- Sweriyen
- İsveçli
- sweta
- ter
- terlemek
- swetagi
- terletme
- terletmek
- swetane
- terleyen
- swetapul
- terli
- terli bir şekilde
- sweter
- kazak, süveter
- swici
- (elektrik) düğmesi, anahtar
- (düğmeden) açmak, (düğmeden) kapatmak
- swikara
- kabul
- kabul etmek
- swikarado
- kabul edilmiş
- swikaraible
- kabul edilebilir
- swikaranenible
- kabul edilemez
- kabul edilemez bir şekilde
- swimo
- denizanası
- swini
- domuz
- swinimaso
- domuz eti
- Switze
- İsviçre
- Switzeli
- İsviçre
- Switzeyen
- İsviçreli
- Swomi
- Finlandiya
- Swomili
- Fin
- Swomisa
- Fince
- Swomiyen
- Fin
- syahe
- siyah
- syahe prumu
- hint eriği, jambolan
- syaheberi
- böğürtlen
- syahemo
- koyu (renk)
- syaheya
- siyahlık, siyah renk
- syensi
- bilim
- syensili
- bilimsel
- bilimsel olarak
- syensipul
- bilimsel
- bilimsel olarak
- syensiyen
- bilim insanı, bilimci
- Syeraleon
- Sierra Leone
- Syon
- Siyon
- tabako
- tütün
- tabar
- balta
- yontmak, kesmek
- tabasum
- gülümseme, tebessüm
- gülümsemek, tebessüm etmek
- tabasumgi
- gülümsetme
- gülümsetmek
- tabel
- tablo, çizelge
- tableta
- tablet
- tabriku
- tebrik
- tebrik etmek
- tebrikler
- tabu
- tabu
- tabutu
- tabut
- taco
- deve kuşu
- tadiku
- onay, teyit
- onaylamak, teyit etmek
- tafasir
- yorum, yorumlama
- yorumlamak
- tahal
- dalak
- tahamul
- tolerans, hoşgörü, tahammül
- tolere etmek, tahammül etmek, katlanmak
- tahta
- tahta, kalas
- tahtu
- taht
- tahyo
- uzlaşma, taviz, anlaşma
- uzlaşmak, taviz vermek, anlaşmak
- tair
- (araba) lastiği
- taji
- taç
- takibu
- takip, kovalama
- takip etmek, kovalamak
- taklidu
- taklit
- taklit etmek
- taklidudo
- taklit edilmiş
- takliduyen
- taklitçi
- tako
- tako
- taksi
- taksi
- taksiyen
- taksi şoförü, taksici
- talento
- yetenek
- yetenekli olmak, yetenekli kılmak
- talentopul
- yetenekli
- talisman
- tılsım, muska
- talitipu
- kaya midyesi
- taluji
- kar
- kar yağmak
- talujibunhway
- çığ
- talujimon
- kar tanesi
- talujitahta
- snowboard, kar kaykayı
- talyum
- talyum, Tl
- tamadun
- medeniyet, uygarlık
- medenileştirmek, uygarlaştırmak
- tamadundo
- medeni, uygar
- tamaduntim
- medeniyet, uygarlık
- tamal
- tamal
- tamaluku
- dalkavukluk, pohpohlama
- dalkavukluk etmek, pohpohlamak
- tamarin
- demirhindi
- tamba
- bakır, Cu
- tamburin
- tef
- tami
- tatlı
- tatlı bir şekilde
- Tamil
- Tamil Nadu
- Tamilli
- Tamil
- Tamilsa
- Tamilce
- Tamilyen
- Tamil (kişi)
- tamipatato
- tatlı patates
- tamixey
- tatlı, şekerleme
- tamiya
- tatlılık
- tamlam
- açgözlülük, hırs, tamah
- göz dikmek, imrenmek
- tampon
- tampon
- tange
- sıkı, dar
- sıkıca, sıkı bir şekilde
- tangente
- teğet (matematik)
- tanke
- tank (askeri)
- tantalum
- tantal, Ta
- tanxiku
- iç çekiş, ah
- iç çekmek, ah etmek
- tanxikugi
- iç çektirme
- iç çektirmek
- Tanzani
- Tanzanya
- tapir
- tapir
- taradudu
- tereddüt, duraksama
- tereddüt etmek, duraksamak
- taraf
- taraf, yan
- tarafkal
- tarafsız, yansız
- tarafsızca, yansızca
- taraftim
- (siyasi) parti
- tarafya
- taraf tutma, önyargı, yanlılık
- tarahon
- tarhun
- tarbux
- fes
- tarhaxkun
- karahindiba
- tarihe
- tarih
- tarki
- hindi (kuş)
- tarkimaso
- hindi (eti)
- taroto
- tarot (kartları)
- taru
- katran
- taruta
- dökülme, saçılma
- dökülmek, saçılmak
- tarutagi
- dökme, koyma
- dökmek, koymak
- tas
- -a/-e (yönelme durumu), için (alıcı)
- tasaduf
- tesadüf, rastlantı
- tesadüf etmek, rast gelmek, denk gelmek
- taseri
- etki, nüfuz
- etkilemek
- taserido
- etkilenmiş
- taseriyen
- etkileyici kişi, nüfuzlu kişi, influencer
- taslum
- alma, teslim alma
- almak, teslim almak
- taslumyen
- alıcı
- Tasman
- Tasman, Tasman Denizi
- tasswal
- sorgu, sorgulama
- sorgulamak, sorguya çekmek
- tasya
- içindir
- tatika
- taktik
- tatmini
- değerlendirme, takdir, kıymetlendirme
- değerlendirmek, takdir etmek, kıymetlendirmek
- tatminimarka
- not (okul)
- not vermek, değerlendirmek
- tatminiyen
- değerlendirici, bilirkişi, hakem
- tatua
- dövme
- dövme yapmak
- tavusi
- tavus kuşu
- tawa
- tava
- tawakeke
- pankek, krep
- tawni
- veba, salgın hastalık, istila
- istila etmek, sarmak
- Tay
- Tayland
- taydu
- tavır, tutum
- tayga
- tayga
- tayla
- fayans, kiremit, karo
- Tayli
- Tayland, Tay
- Tayca
- taymi
- kekik
- taypu
- yazma (daktilo/klavye), yazım
- yazmak (daktilo/klavye)
- tayputora
- daktilo
- Taysa
- Tayca
- tayti
- değiştirme, yerine koyma, ikame
- değiştirmek, yerine koymak, ikame etmek
- Taywan
- Tayvan
- Tayyen
- Taylandlı
- taze
- taze
- taze, yeni
- te
- o
- teatro
- tiyatro
- teatroxey
- oyun (tiyatro), piyes
- tehdidu
- tehdit
- tehdit etmek
- tejam
- keskin
- keskin bir şekilde
- teknesyum
- teknesyum, Tc
- teknika
- teknik
- teknikali
- teknik
- teknik olarak
- tekno
- teknoloji
- teknoli
- teknolojik
- teknolojik olarak
- televisi
- televizyon
- televizyonda yayımlamak
- teli
- uzak
- uzaktan
- teli-
- tele-, uzaktan
- teli fe
- -den uzak
- teli lefe
- çok önce (+ isim)
- teli lefe na
- -meden çok önce
- teli leki
- -meden çok önce
- teli of
- -den uzak
- teli xafe
- çok sonra (+ isim)
- teli xafe na
- -dıktan çok sonra
- teli xaki
- -dıktan çok sonra
- teliergo
- uzaktan çalışma
- uzaktan çalışmak
- telifikir
- telepati
- telepati kurmak
- telifon
- telefon
- telefon etmek, aramak
- teligrafi
- telgraf
- teliharka
- telekinezi
- telekinezi yapmak
- telije
- mesafe, uzaklık
- telileli
- çok eski, çok zaman önce
- teliokotul
- teleskop
- telixali
- uzun bir süre sonra, uzun zaman sonra
- teliya
- uzaklık
- Telugu
- Telugu
- Teluguca
- Telugusa
- Teluguca
- Teluguyen
- Telugu (kişi)
- teluryum
- tellür, Te
- tem
- hakkında, üzerine, ilgili
- tem-
- hakkında, ilgili
- tema
- konu, tema
- hakkında olmak, ile ilgili olmak
- tembal
- tembel
- tembelce
- temfikir
- hakkında düşünce
- hakkında düşünmek
- temki
- hakkında olduğu, ki o konuda
- templato
- şablon
- temwawa
- yas, keder, ağıt
- yasını tutmak, için ağlamak, ağıt yakmak
- temya
- hakkında olmak, ile ilgili olmak
- tenda
- çadır
- tendon
- tendon, kiriş
- tenesin
- tenesin, Ts
- tengu
- asma, sarmaşık
- tenis
- tenis
- tenjire
- tencere, kaserol
- tenmun
- gök cismi, astro-
- tenmunlogi
- astronomi, gök bilimi
- tenor
- tenor
- tensor
- tensör (matematik)
- tentakul
- dokunaç
- Tenwo
- Uranüs (gezegen)
- teo
- tanrı, tanrıça, ilah, Tanrı
- teoamiru
- (tanrı) buyruğu, emir
- teoista
- teist, tanrıcı
- teokalismo
- ateizm, tanrıtanımazlık
- teokalista
- ateist, tanrıtanımaz
- teologi
- teoloji, ilahiyat
- teologiyen
- teolog, ilahiyatçı
- teori
- teori, kuram
- teorili
- teorik, kuramsal
- teorik olarak, kuramsal olarak
- tera
- 10^12, trilyon, tera-, T
- terakota
- terakota, pişmiş toprak
- terapi
- terapi, tedavi
- terapi uygulamak, tedavi etmek
- terbyum
- terbiyum, Tb
- Teresa
- Teresa
- teritori
- bölge, arazi, toprak
- terminal
- terminal (havaalanı, bilgisayar vb.)
- termo
- ısı, sıcaklık
- sıcak olmak, ısınmak, ısıtmak
- termoday
- sıcak
- sıcak bir şekilde
- termodo
- ısıtılmış, ısınmış
- ısıtılmış şekilde
- termoje
- sıcaklık
- termokrasitul
- termostat
- termokumax
- battaniye
- termolil
- ılık
- ılık bir şekilde
- termometer
- termometre, ısıölçer
- sıcaklığını ölçmek
- termomosem
- yaz
- termopul
- sıcak
- sıcak bir şekilde
- teror
- terör, dehşet
- terörize etmek, dehşete düşürmek
- Tesaloni
- Selanik
- tesis
- tez
- tesla
- tesla (birim), T
- teslimu
- teslimiyet, pes etme
- teslim olmak, pes etmek, vazgeçmek
- tesu
- onun
- tesu ete
- onunkiler (canlılar için)
- tesu oto
- onunkiler (nesneler için)
- tesu te
- onunki (canlı için)
- tesu to
- onunki (nesne için)
- teve
- televizyon, TV
- textil
- kumaş, dokuma, tekstil
- texto
- metin, text
- textura
- doku, tekstür
- teyan
- teklif, öneri
- teklif etmek, önermek, arttırma yapmak (açık arttırmada)
- tibya
- kaval kemiği, tibia
- tie
- teyze, hala, amca, dayı
- tiga
- üç, 3
- tigabasali
- üç dilli
- üç dilli olarak
- tigacen
- üç yüz
- tigades
- otuz
- tigadesyum
- otuzuncu
- otuzuncu olarak
- tigadimensili
- üç boyutlu, 3D
- tigagon
- üçgen
- tigagonlogi
- trigonometri
- tigagontul
- üçgen (müzik aleti)
- tigamwin
- üçlü ünlü
- tigaple
- üç kat, üçlü
- üç katı olarak
- tigaxey
- trio, üçlü
- tigaya
- üçlü birlik, teslis
- tigayen
- trio, üçlü
- tigayum
- üçüncü
- üçüncü olarak
- tika
- tiktak
- tiktak etmek
- tiketo
- bilet
- tilapya
- tilapya
- tim
- takım, ekip
- Timoteo
- Timoteos
- timpani
- timpani
- tipo
- tip, tür, çeşit, cins
- tipoli
- tipik
- tipik olarak
- tir
- ok
- Tireni
- Tiren Denizi, Tiren
- titanyum
- titanyum, Ti
- titi
- amcacık, teyzecik
- Tito
- Titus
- titulo
- başlık (kitap, şarkı vb.)
- to
- o (cansız varlıklar ve kavramlar için)
- Tobago
- Tobago
- todzi
- yatırım
- yatırım yapmak
- todziyen
- yatırımcı
- tofa
- saç (baş)
- tofabroxa
- saç fırçası
- tofakal
- kel
- tofamon
- saç teli
- tofayen
- kuaför, berber
- tofu
- tofu
- Togo
- Togo
- tohin
- hakaret, aşağılama
- hakaret etmek, aşağılamak
- Tojiki
- Tacikistan
- Tojikili
- Tacik, Tacikistanlı
- Tacikçe
- Tojikisa
- Tacikçe (dil)
- Tojikiyen
- Tacik (kişi)
- toka
- tıklama, tıkırtı, vuruş
- (kapıyı) çalmak, tıklatmak
- tokapiu
- ağaçkakan
- token
- jeton, fiş
- token des
- on sentlik
- token dua lima
- yirmi beş sentlik, çeyreklik
- token lima
- beş sentlik
- token un
- bir sentlik, sent
- Tomas
- Tomas
- tomate
- domates
- tomatesawsa
- domates sosu
- ton
- ile, birlikte
- ton-
- eş-, birlikte
- tona
- ton, ses tonu
- tonaksyon
- işbirliği
- işbirliği yapmak
- tonali
- tonal
- tonal olarak
- tonata
- toplanma, toplantı, bir araya gelme
- toplanmak, bir araya gelmek
- tonatatim
- toplantı, meclis
- toncu
- birleşme
- birleşmek, bir araya gelmek
- toncudu
- koleksiyon, toplama
- toplamak, bir araya getirmek
- tonder
- gök gürültüsü
- tonderbofun
- fırtına, gök gürültülü fırtına
- tonergo
- işbirliği, kolaborasyon
- işbirliği yapmak
- tonergoyen
- meslektaş, iş arkadaşı
- Tonga
- Tonga
- Tongali
- Tongalı
- Tongasa
- Tongaca
- Tongayen
- Tongalı
- tongi
- bağlama, birleştirme
- bağlamak, birleştirmek
- tongibe
- katkı, katkıda bulunma
- katkıda bulunmak
- tongilexi
- türemiş kelime, türev kelime
- tongo
- birlikte
- tongocu
- birleşme
- birleşmek, bir araya gelmek
- tongogi
- bağlantı, birleşim
- bağlamak, birleştirmek, kombine etmek
- tongoya
- birliktelik, arkadaşlık
- tongoyen
- arkadaş, yoldaş, partner
- tonhare
- paylaşım
- paylaşmak
- tonidi
- eşlik etme, refakat
- eşlik etmek, refakat etmek
- tonkarar
- anlaşma, mutabakat, rıza
- anlaşmak, razı olmak
- tonlala
- birlikte şarkı söyleme
- birlikte şarkı söylemek
- tonporta
- (yanında) götürmek, (yanında) getirmek
- tonpresyon
- kompres, sıkıştırma
- sıkıştırmak
- tontexto
- bağlam, içerik
- tonya
- arkadaşlık, birliktelik
- birlikte olmak, arkadaşlık etmek
- tonyen
- arkadaş, yoldaş, partner
- tonyongu
- paylaşım, ortak kullanım
- paylaşmak, ortak kullanmak
- topazi
- topaz
- topi
- şapka
- topifutru
- mantar (şapkalı mantar)
- topo
- köstebek
- tora
- cihaz, alet, aygıt, makine
- tornado
- tornado, hortum
- tortiya
- tortilla
- torus
- tor, torus
- toryum
- toryum, Th
- tosa
- katliam, kırım
- katletmek, kırımdan geçirmek
- tosifu
- tanım, betimleme, tasvir
- tanımlamak, betimlemek, tasvir etmek
- tosifulexi
- sıfat, zarf, sıfat-zarf kelimesi
- tosta
- kızartma, kavurma
- kızartmak, kavurmak
- tostaroti
- tost (ekmeği), kızarmış ekmek
- tosu
- onun
- tosu ete
- onun olanlar (canlılar)
- tosu oto
- onun olanlar (şeyler)
- tosu te
- onun olan (canlı)
- tosu to
- onun olan (şey)
- total
- bütün, tüm, mutlak
- tamamen, bütünüyle
- total dur
- boyunca
- total wey
- her yerinde, baştan başa
- totalglobali
- evrensel, dünya çapında
- evrensel olarak
- totalmo
- tamamen, bütünüyle, hepten
- totalya
- bütün, tümü, toplam, bütünlük
- totalyakin
- kesin, mutlak
- kesinlikle, mutlaka
- towa
- kule
- trafiko
- trafik
- tragedi
- trajedi, facia
- trampolin
- trambolin
- tramu
- tramvay
- trankwilo
- sakin
- sakince
- trankwilogi
- sakinleştirme
- sakinleştirmek
- trankwilogitul
- sakinleştirici
- trankwiloya
- sükunet, sakinlik
- trapesi
- yamuk, trapez
- tras
- (bir uçtan bir uca) karşıya, ötesine
- tras-
- trans-, karşıya, öteye
- trasatlantikoli
- transatlantik
- transatlantik olarak
- trascu
- geçiş, aktarma
- karşıya geçmek, aktarılmak
- trasgi
- aktarma, transfer
- karşıya geçirmek, aktarmak
- trasidi
- geçiş
- karşıya geçmek
- trasjensili
- transseksüel, transgender
- trasli
- karşı, diğer taraftaki, trans, transgender
- karşıya, karşı tarafta
- traspasa
- içinden geçme
- içinden geçmek
- trasplanta
- nakil, transplantasyon
- nakletmek
- trasplasi
- aktarma, transfer
- aktarmak, transfer etmek
- trasporta
- ulaşım, taşıma, nakliye
- taşımak, nakletmek
- trasya
- karşıda olmak, diğer tarafta olmak
- trator
- traktör
- trawma
- travma
- treme
- titreme, sarsıntı
- titremek, sarsmak
- tren
- tren
- trendom
- (tren) istasyonu, gar
- trey
- tepsi
- treyna
- antrenman, eğitim, koçluk
- eğitmek, antrenman yaptırmak
- treynayen
- antrenör, eğitmen
- Trinidad
- Trinidat
- Trinidad ji Tobago
- Trinidad ve Tobago
- triunfa
- zafer, utku
- kazanmak, zafer kazanmak
- triunfamusi
- kazanması gereken
- trofe
- trofe, kupa
- trol
- trol (fantastik, internet)
- trollemek
- trombon
- trombon
- trompeta
- trompet
- trompo
- topaç
- tropika
- tropik, tropikler
- trufel
- trüf mantarı, trüf
- truta
- alabalık
- truti
- memnun
- memnuniyetle
- trutigi
- memnuniyet, tatmin
- memnun etmek, tatmin etmek
- trutigine
- tatmin edici, yeterli
- tatmin edici bir şekilde, yeterli bir şekilde
- tuba
- tuba
- tubihu
- azarlama, paylama
- azarlamak, paylamak, kınamak, uyarmak
- tubo
- tüp, boru
- tuborinjon
- tübüler çanlar, borulu çanlar
- tufan
- kasırga, tayfun, siklon
- tui
- bacak
- tukan
- tukan, Ramphastidae
- tuko
- tükürük
- tükürmek
- tuksedo
- smokin
- tul
- alet, araç
- tulipa
- lale
- tullari
- ekipman, teçhizat, donanım
- tulyum
- tulyum, Tm
- tumor
- tümör, ur
- tuna
- ton balığı, orkinos, Thunnini
- tundra
- tundra
- tunel
- tünel
- tunge
- fıçı, varil
- tungesten
- tungsten, volfram, W
- tunika
- tunik
- Tunisi
- Tunus
- tupyo
- oy, rey
- oy vermek, oy kullanmak
- tupyodom
- sandık, oy verme yeri
- tupyogi
- anket, kamuoyu yoklaması
- anket yapmak
- tupyokarta
- oy pusulası
- turan
- toprak
- turban
- türban
- turbin
- türbin
- turi
- gezi, tur, seyahat
- gezmek, seyahat etmek
- turiya
- turizm
- turiyen
- turist
- Turki
- Türkiye
- Turkili
- Türk
- Türkçe, Türk usulü
- Turkisa
- Türkçe (dil)
- Turkiyen
- Türk
- Turkmeni
- Türkmenistan
- Turkmenili
- Türkmen
- Türkmence, Türkmen usulü
- Turkmenisa
- Türkmence (dil)
- Turkmeniyen
- Türkmen (kişi)
- turno
- sıra
- sırası gelmek, sıra ...-da olmak
- turxi
- turşu
- turşu kurmak, tuzlamak
- turxisawsa
- turşu sosu, relish
- tute
- dut, Morus
- tutum
- kalp, yürek
- tutuminfarto
- kalp krizi, miyokart enfarktüsü
- tutumli adolaitis
- miyokardit, kalp kası iltihabı
- tutumlogi
- kardiyoloji
- tutumnarem
- nazik, yumuşak huylu, şefkatli
- nazikçe, yumuşak bir şekilde, şefkatle
- Tuvalu
- Tuvalu
- Tuvaluli
- Tuvalulu
- Tuvalu usulü
- Tuvalusa
- Tuvalu dili, Tuvaluca
- Tuvaluyen
- Tuvalulu (kişi)
- twala
- havlu
- twalete
- tuvalet, klozet
- twaletekamer
- tuvalet, lavabo, WC
- twaletepaper
- tuvalet kağıdı
- tweji
- emeklilik
- emekli olmak
- tyan
- nokta
- tyanvirgul
- noktalı virgül
- tyao
- atlama, sıçrama, zıplama
- atlamak, sıçramak, zıplamak
- tyenga
- kuğu, Cygnus
- tyojan
- meydan okuma, kafa tutma
- meydan okumak, kafa tutmak, sorgulamak
- u
- (genel şimdiki zaman belirteci; 'şimdi' anlamına gelen isteğe bağlı fiil parçacığı)
- uflasi
- iflas, aciz
- iflas etmek
- ufue
- iğrenme, tiksinti
- iğrenmek, tiksinmek, iğrendirmek, tiksindirmek
- iğrenç, öf, tü
- ufuku
- ufuk
- Uganda
- Uganda
- Ugandali
- Ugandalı
- Uganda usulü
- Ugandayen
- Ugandalı (kişi)
- uje
- zaten, bile, çoktan
- ujira
- maaş, ücret
- ukabu
- kartal
- Ukraina
- Ukrayna
- Ukrainali
- Ukraynalı
- Ukrayna usulü
- Ukrainasa
- Ukraynaca (dil)
- Ukrainayen
- Ukraynalı (kişi)
- ukungu
- sis, pus
- ulcera
- ülser, yara
- ülserleşmek, yara olmak
- ultra
- ötesinde, aşırı
- ultra-
- süper-, ultra-, ötesi-, aşırı-
- ultradose
- aşırı doz, doz aşımı
- ultrajiwa
- hayatta kalma, sağ kalma
- hayatta kalmak, sağ kalmak
- ultrali
- öteden, öteki (dünyadan)
- öteden
- ultranaturali
- doğaüstü
- doğaüstü bir şekilde
- ultraordinari
- olağanüstü, istisnai
- olağanüstü bir şekilde, istisnai olarak
- ultrapasa
- geçme, aşma
- geçmek, aşmak, geride bırakmak
- ultraya
- ötelik
- ötesinde olmak
- uma
- at
- umami
- umami
- umasa
- kişneme
- kişnemek
- umumi
- genel
- genellikle, genel olarak
- un
- bir, 1
- un-
- tek-, mono-
- un ofcare
- çeyrek, dörtte bir
- un ofcen
- yüzde bir
- un ofdes
- onda bir
- un ofdua
- yarım
- un oflima
- beşte bir
- un ofnue
- dokuzda bir
- un ofoco
- sekizde bir
- un ofsabe
- yedide bir
- un ofsisa
- altıda bir
- un oftiga
- üçte bir
- un solo
- tek bir
- unabi
- hünnap
- unbasali
- tek dilli
- tek dilli olarak
- unbasayen
- tek dilli (konuşan)
- uncu
- birlik, birleşme
- birleşmek
- uncudo
- birleşik
- uncutim
- birlik, sendika, lig
- ungi
- birleştirme
- birleştirmek
- ungido
- birleştirilmiş
- universita
- üniversite
- unpersonli
- bireysel, ferdi
- bireysel olarak, tek tek
- unsungoyen
- tek boynuzlu at
- unteoismo
- monoteizm, tek tanrıcılık
- unteoista
- monoteist, tek tanrıcı
- unvibrafono
- tek vuruş, kapak sesi
- unxey
- tek şey, birim
- unya
- birlik, bütünlük
- unyen
- tek kişi, bekar, solo
- unyum
- birinci, ilk
- ilk olarak, öncelikle
- upwasa
- oruç
- oruç tutmak
- uranyum
- uranyum, U
- Urdu
- Urduca
- Urdun
- Ürdün
- urjuha
- salıncak
- sallanmak
- Urugway
- Uruguay
- Usa
- ABD, Amerika Birleşik Devletleri
- Usali
- Amerikan (ABD)
- Usayen
- Amerikalı (ABD'li)
- usta
- uzman, deneyimli
- ustaca, uzmanca
- ustaya
- uzmanlık, deneyim
- ustayen
- uzman, usta
- ustore
- ustura
- tıraş etmek
- utara
- kuzey
- utaradongu
- kuzeydoğu
- utaragarebi
- kuzeybatı
- Utarakorea
- Kuzey Kore
- utarali
- kuzey
- Utaramakedoni
- Kuzey Makedonya
- utu
- ütü
- ütülemek
- uvula
- küçük dil, uvula
- uvulali
- uvular, küçük dil ile ilgili
- uya
- u harfi
- uyu
- siz
- uyusu
- sizin
- uyusu ete
- sizinkiler (canlılar)
- uyusu oto
- sizinkiler (nesneler)
- uyusu te
- sizinki (canlı)
- uyusu to
- sizinki (nesne)
- vada
- söz, vaat
- söz vermek, vaat etmek
- vagina
- vajina
- vakasi
- tatil
- tatile çıkmak, tatil yapmak
- vaki
- balıkçıl
- vaksina
- aşı
- aşılamak
- Valentin
- Valentin
- valvu
- valf, vana, supap
- vampiri
- vampir
- van
- kamyonet, van
- vanadyum
- vanadyum, V
- vanila
- vanilya
- Vanwatu
- Vanuatu
- varano
- varan
- varnis
- vernik, cila
- verniklemek, cilalamak
- vaselin
- vazelin
- vaysu
- mengele
- vegan
- vegan
- veganyen
- vegan
- vegetari
- vejetaryen
- vegetariyen
- vejetaryen
- velosi
- hızlı, çabuk
- hızlıca, çabucak
- velosigi
- hızlanma, ivmelenme
- hızlandırmak, ivmelendirmek
- velosije
- hız, sürat
- velosimeter
- hız göstergesi, takometre
- velosiya
- hızlılık, sürat
- Venezwela
- Venezuela
- Venezwelali
- Venezuela
- Venezwelayen
- Venezuelalı
- vento
- rüzgar
- ventopul
- rüzgarlı
- rüzgarlı bir şekilde
- ventorinjon
- rüzgar çanı
- ventotul
- vantilatör, yelpaze
- versyon
- versiyon, sürüm, varyant
- vetor
- vektör
- vibaja
- bölme, bölünme
- bölmek
- vibra
- titreşim
- titremek, titreştirmek
- vibrafono
- titrek ünsüz, tril
- Vicenti
- Vincent
- video
- video
- vinamra
- alçakgönüllü, mütevazı
- alçakgönüllülükle, tevazuyla
- vinamragi
- alçakgönüllü yapma
- alçakgönüllü yapmak, mütevazı kılmak
- vinamraya
- alçakgönüllülük, tevazu
- vinil
- vinil
- vinildisko
- (vinil) plak
- vino
- şarap
- viperi
- engerek, Viperidae
- virgul
- virgül
- virtwal
- sanal, virtüel
- sanal olarak, fiilen
- virus
- virüs
- virusli
- viral
- viral olarak
- visa
- vize
- visita
- ziyaret
- ziyaret etmek
- visitayen
- ziyaretçi
- vitamin
- vitamin
- vite
- vida
- vidalamak
- vodka
- votka
- voka
- ses, çağrı
- çağırmak
- vokafon
- mikrofon
- vole
- irade, istek
- istemek
- volepul
- istekli, hevesli
- isteyerek, seve seve
- volkano
- volkan, yanardağ
- volkanoli
- volkanik
- volkanik olarak
- volti
- volt, V
- voluntir
- gönüllülük
- gönüllü olmak
- voluntirli
- gönüllü
- gönüllü olarak
- voluntiryen
- gönüllü
- vulva
- vulva
- vuvu
- vulva (klinik olmayan)
- vyalu
- şişecik, flakon
- vyata
- ifade, anlatım
- ifade etmek
- vyayama
- egzersiz (fiziksel hareket)
- egzersiz yapmak
- vyayamadom
- spor salonu
- vyayamagi
- egzersiz (fiziksel hareket)
- egzersiz yaptırmak
- Vyetnam
- Vietnam
- Vyetnamli
- Vietnam
- Vyetnamsa
- Vietnamca (dil)
- Vyetnamyen
- Vietnamlı
- vyola
- viyola
- vyoleta
- menekşe (çiçek), Viola
- vyolin
- keman
- vyoloncel
- viyolonsel, çello
- wadi
- vadi
- wadisusana
- müge, inci çiçeği, Convallaria
- wafle
- waffle, gofret
- wagon
- vagon
- wahyu
- vahiy, kıyamet
- wair
- tel
- wairkal
- kablosuz
- kablosuz olarak
- wakil
- temsil
- temsil etmek
- wakilyen
- temsilci, vekil
- waksu
- balmumu, mum
- wakufa
- mola, ara
- ara vermek, duraklamak
- wakufacu
- duraklama
- duraklamak
- wal
- -sız, -siz, -suz, -süz
- wal-
- -sız, -siz, -suz, -süz
- wal na
- -madan, -meden
- wala
- eksiklik, yokluk
- sahip olmamak, eksik olmak, yoksun olmak
- walaganjon
- özlemek, yokluğunu hissetmek
- walrus
- mors, Odobenidae
- wangu
- hükümdar, kral, kraliçe
- hüküm sürmek
- wangubeze
- kraliçe arı
- wangudom
- krallık
- wangukrasi
- monarşi, hükümdarlık
- wanguya
- krallık, kraliçelik, hükümdarlık
- wanji
- unutma, unutulma
- unutmak
- wao
- şaşkınlık, hayret
- şaşırtmak, hayrete düşürmek, hayran kalmak
- vay be, vay canına
- waone
- şaşırtıcı, harika, müthiş
- şaşırtıcı bir şekilde, harika bir şekilde
- waoxey
- harika, mucize
- warisa
- miras
- miras almak
- warum
- şişlik, şişme
- şişmek
- wasabi
- wasabi, Eutrema japonicum
- wasyatu
- vasiyet, vasiyetname
- vasiyet etmek
- wati
- vat, W
- watu
- zaman, vakit
- watuhuru
- müsait, boş
- watuje
- süre
- sürmek
- watumeter
- kronometre
- watumon
- süre, dönem, vade
- watumonli
- periyodik, dönemsel
- periyodik olarak
- wawa
- ağlama, feryat
- ağlamak
- wawagi
- ağlatma
- ağlatmak
- way
- ay (sevimlilik belirtir)
- wazen
- ağırlık
- wazenje
- ağırlık
- ağırlığında olmak, çekmek (ağırlık)
- wazenlil
- hafif
- hafifçe
- wazenmeter
- terazi, kantar
- tartmak
- wazenpul
- ağır
- ağır bir şekilde
- waziri
- bakan, sekreter
- wazirikef
- başbakan
- waziritim
- kabine, bakanlar kurulu
- weber
- weber, Wb
- weda
- veda
- veda etmek
- hoşça kal, güle güle, elveda
- wedali
- veda
- veda ederek
- Wedel
- Weddell
- weji
- kama, takoz
- wendu
- bezelye
- wenwen
- vızıltı, uğultu
- vızıldamak, uğuldamak
- wenwenne
- vızıldayan, uğuldayan
- vızıldayarak, uğuldayarak
- wenxi
- ilkel, primordial, proto-
- ilkel bir şekilde
- wermu
- solucan, kurtçuk
- wey
- etrafında, çevresinde
- wey-
- çevre-, etraf-
- wey total
- her tarafında, boyunca
- weycu
- etrafına yayılma, dolanma
- etrafına yayılmak, dolanmak
- weygebo
- kucaklama, sarılma
- kucaklamak, sarılmak
- weygi
- etrafına koyma, çevreleme, kuşatma
- etrafına koymak, çevrelemek, kuşatmak
- weykumax
- atkı, şal
- weyli
- çevreleyen, etrafındaki
- çevresinde
- weylungoje
- çevre, çeper
- weyya
- etrafında olmak, çevrelemek, kuşatmak
- widu
- enlem
- wifi
- Wi-Fi, kablosuz ağ
- wiki
- viki
- Wilyemu
- William
- wisen
- hijyen
- wiski
- viski
- wisterya
- salkım, mor salkım
- wixin
- prestij, itibar
- wixinpul
- prestijli, saygın
- prestijli bir şekilde
- woju
- tutma
- tutmak (elde vb.)
- wojutul
- sap, kulp
- woxa
- yıkama
- yıkamak
- woxatora
- çamaşır makinesi
- xa
- -acak, -ecek (gelecek zaman eki)
- xa-
- gelecek-
- xa no
- -mayacak, -meyecek
- xabahu
- hayalet, hortlak, ruh
- musallat olmak
- xabahubaytu
- perili ev, hayaletli ev
- xabahuhikaye
- hayalet hikayesi
- xabahuli
- hayalet gibi
- xabahunavi
- hayalet gemi
- xadin
- yarın, daha sonra, gelecekte
- xafe
- sonra, -den sonra
- xafe-
- sonrası, post-
- xafe dento
- ondan sonra, daha sonra, sonra
- xafe morcu
- ölüm sonrası
- xafe na
- -dıktan sonra
- xafe to
- ondan sonra, daha sonra, sonra
- xafe xengi
- doğum sonrası
- xafebete
- torun, soyundan gelen kimse
- xafefikso
- sonek
- xafemorculi
- öldükten sonraki
- öldükten sonra
- xafeplasi
- erteleme
- ertelemek
- xafeplasilexi
- sontakı, ilgeç
- xafesoba
- öğleden sonra
- xafexengili
- doğum sonrası
- xafeyam
- tatlı
- tatlı yemek
- xahedi
- tanıklık, şahitlik, ifade
- tanıklık etmek, ifade vermek
- xahediyen
- tanık, şahit (ifade veren kimse)
- xaher
- şehir, kent, kasaba
- xaherdom
- belediye binası
- xaherkef
- belediye başkanı
- xaherli
- kentsel, şehirle ilgili
- kentsel olarak
- xaheryen
- şehirli, kentli
- xahidu
- şehit
- xahin
- şahin, doğan, Falconiformes
- xahu
- satranç, şah (satrançta)
- şah çekmek
- xahumatu
- satranç, şah mat
- xahutahta
- satranç tahtası
- xaki
- -dıktan sonra, -ince
- xalaf
- fahişe, orospu
- xalgam
- şalgam
- xali
- gelecek
- gelecekte, daha sonra
- xama
- mum
- xamahole
- şamdan
- xaman
- şaman
- xampu
- şampuan
- şampuanlamak
- xamxir
- kılıç
- xanho
- mercan
- xanhun
- yara izi
- yara izi bırakmak
- yara izi kalmak
- Xani
- Satürn (gezegen)
- xanidin
- Cumartesi
- xanka
- şüphe, kuşku
- şüphelenmek, kuşku duymak
- xankakal
- şüphesiz, kuşkusuz
- şüphesiz, kesinlikle
- xankamenapul
- belirsiz, muğlak
- belirsiz bir şekilde
- xanse
- şans, talih, kısmet
- xansebon
- şanslı, talihli
- şans eseri, neyse ki
- xansebur
- şanssız, talihsiz
- maalesef, ne yazık ki
- xansia
- şemsiye
- xantaje
- şantaj
- şantaj yapmak
- xanti
- barış, huzur
- merhaba, hoşça kal
- xantipul
- huzurlu, barışçıl
- huzurlu bir şekilde, barış içinde
- xanxwi
- manzara, peyzaj
- xarke
- köpek balığı, Selachimorpha
- xarmu
- gürgen, Carpinus
- Xaron
- Sharon
- xarti
- şart, koşul
- xartikal
- koşulsuz, şartsız
- koşulsuz olarak, şartsız olarak
- xartili
- koşullu, şartlı
- koşullu olarak, şartlı olarak
- Xatan
- Şeytan
- xatu
- kum
- xatubofun
- kum fırtınası
- xatumeter
- kum saati
- xatupul
- kumlu
- Xaveri
- Xavier
- xaya
- gelecek
- ardından gelmek, sonrasında olmak
- xayri
- arpa, Hordeum vulgare
- xehi
- övünme, böbürlenme
- övünmek, böbürlenmek
- xekaste
- yenilgi, mağlubiyet
- yenmek, mağlup etmek
- xekastedo
- yenilmiş, mağlup
- yenilmiş bir şekilde
- xekastenenible
- yenilmez
- yenilmez bir şekilde
- xekaye
- şikayet
- şikayet etmek
- xekayefil
- huysuz, dırdırcı
- huysuzca
- xelange
- hortum
- xen
- doğmuş
- xencu
- doğum
- doğmak
- xencudin
- doğum günü
- xenculi
- doğuştan
- doğuştan
- xengi
- doğurma
- doğurmak
- xenon
- ksenon, Xe
- xerafu
- onur, şan, şeref
- onurlandırmak, yüceltmek
- xerca
- arama, arayış
- aramak
- xeritu
- çizgi, şerit
- xeto
- dil
- tatmak, tadına bakmak
- xetocu
- tat, lezzet
- tadı olmak
- xetocubon
- lezzetli
- lezzetli bir şekilde
- xetoya
- tat alma duyusu
- xetoyukwe
- lezzetli, nefis
- lezzetli bir şekilde
- xey
- şey, nesne, eşya
- xeylari
- eşyalar, şeyler
- xidu
- deneme, girişim
- denemek
- xigo
- kaza
- xijere
- kavga, tartışma
- kavga etmek, tartışmak
- xikar
- av
- avlamak
- xikaryen
- avcı, yırtıcı hayvan
- xikenje
- işkence
- işkence etmek
- xikenjeli kamer
- işkence odası
- xikudo
- yemek borusu
- xilepu
- şaplak, tokat
- şaplak atmak, tokatlamak
- xilo
- iplik, tel, sicim
- (iplik) eğirmek
- ximbi
- gizem, sır
- xinen
- inanç, iman, itikat
- xinenmal
- sapkın
- sapkınca
- xinensahi
- ortodoks
- ortodoks bir şekilde
- xinloy
- güven, itimat
- güvenmek, itimat etmek
- xinloylaye
- güvenilir
- güvenilir bir şekilde
- xinyon
- uçurum, abis
- xirani
- bit
- xiropu
- şurup
- xiwon
- dilek, istek, arzu
- dilemek, istemek, arzulamak
- xobi
- tüketim
- tüketmek
- xofer
- sürüş, şoförlük
- (araba) sürmek, kullanmak
- xoferyen
- şoför, sürücü
- xogyo
- ticaret
- ticaret yapmak
- xogyobloki
- ambargo
- ambargo koymak
- xogyoli
- ticari
- ticari olarak
- xohra
- ün, şöhret
- ünlü olmak, meşhur etmek
- xohrapul
- ünlü, meşhur
- ünlü bir şekilde
- xohrapulyen
- ünlü (kişi), şöhret
- xoku
- şok
- şok olmak, şoke etmek
- xomin
- açıklama, izah
- açıklamak, izah etmek
- xominnenible
- açıklanamaz
- açıklanamaz bir şekilde
- xor-
- -maya başlamak (действиенин башталышы)
- xoraham
- farkına varma, idrak etme
- farkına varmak, idrak etmek
- xorata
- varış, geliş
- varmak, gelmek
- xoratex
- tutuşturma, ateş alma
- alev almak, tutuşturmak
- xorestay
- ayağa kalkma
- ayağa kalkmak
- xorewreka
- keşif
- keşfetmek
- xorexku
- aşık olma
- aşık olmak
- xorfe
- -den beri, -den itibaren
- xorfe nunya
- bundan sonra, bundan böyle
- xorfirmayen
- girişimci, müteşebbis
- xorfley
- kalkış, havalanma
- kalkış yapmak, havalanmak
- xorganci
- tespit etme, saptama
- tespit etmek, saptamak
- xorhare
- edinme, kazanım
- edinmek, kazanmak, elde etmek
- xoridi
- ayrılış, yola çıkma
- ayrılmak, yola çıkmak
- xorimanu
- inanmaya başlama
- inanmaya başlamak
- xorixi
- farkına varma, bilinçlenme
- farkına varmak, bilinci yerine gelmek
- farkına vardırmak, bilincini yerine getirmek
- xorjanu
- diz çökme
- diz çökmek
- xorjixi
- öğrenme
- öğrenmek, anlamak
- xorjui
- fark etme
- fark etmek
- xorjuiible
- fark edilebilir, göze çarpan
- fark edilir derecede, göze çarpar bir şekilde
- xorki
- -dığından beri, -alı/-eli
- xorkone
- tanışma
- tanışmak
- xorkonegi
- tanıştırma
- tanıştırmak
- xorlefe
- -den önceden beri
- xorleki
- -madan/-meden önceden beri
- xorleta
- uzanma, yatma
- uzanmak, yatmak
- xornavi
- (gemiyle) yola çıkma
- denize açılmak, (gemiyle) yola çıkmak
- xoroko
- anlık görme
- gözüne ilişmek, bir anlığına görmek
- xorsen
- olma, dönüşme
- olmak, dönüşmek
- xorside
- oturma
- oturmak
- xorsomno
- uykuya dalma
- uykuya dalmak
- xortu
- şort
- xoru
- başlangıç
- başlamak, başlatmak
- xorufilya
- inisiyatif, girişim
- xoruli
- ilk, başlangıçtaki
- başlangıçta, ilk olarak
- xoruyen
- yeni başlayan, acemi
- xorwala
- kayıp, kaybetme
- kaybetmek
- xorxugwan
- alışma
- alışmak
- xoryunki
- cesaretini toplama
- cesaretini toplamak, cesaret bulmak
- xosu
- az, biraz
- az, biraz
- xosu xafe xosu
- azar azar, yavaş yavaş
- Xovin
- Chauvin
- Xovinismo
- şovenizm
- xow
- gösteri, şov, performans
- sergilemek, gösteri yapmak
- xowpul
- görkemli, olağanüstü
- görkemli bir şekilde
- xube
- dal, kol, şube (biyoloji)
- xucyo
- talep, gereksinim
- talep etmek, gerektirmek
- xucyofil
- katı, sert, talebkar
- katı bir şekilde, sıkı bir şekilde
- xugwan
- alışkanlık, adet
- alışkın olmak, adet edinmek
- xugwanpul
- alışılmış, olağan, tipik
- genellikle, alışıldığı üzere
- xuha
- hasat, ekin
- biçmek, kazanmak, elde etmek
- xuhamosem
- sonbahar, güz
- xuji
- parmak
- xukra
- şükran, minnettarlık
- teşekkür etmek
- teşekkürler
- Xukradin
- Şükran Günü
- xukrafil
- minnettar, müteşekkir
- minnetle, şükranla
- xukrapul
- minnettar, müteşekkir
- minnetle, şükranla
- xuli
- onarım, tamir
- onarmak, tamir etmek
- xunjan
- büyüme, gelişme
- büyümek, yetişmek
- xunjangi
- yetiştirme
- yetiştirmek, büyütmek
- xupan
- yayın
- yayınlamak
- xupi
- ağaç kabuğu
- xux
- susma, suskunluk
- susmak, sessiz olmak
- xweki
- bitki özsuyu
- xwexi
- öğrenme
- öğrenmek
- xwexiyen
- öğrenci
- xyombu
- kamış, hasırotu, kedi kuyruğu
- xyuci
- utanç, mahçubiyet, rezalet
- utanmak, utandırmak, küçük düşürmek
- yake
- yanma, yanık
- yanmak, yakmak
- yakin
- emin, kesin
- elbette, kesinlikle
- yakingi
- güvence, teminat
- güvence vermek, emin olmak, sağlama almak
- Yakobu
- Yakup
- yaku
- yak
- yam
- yemek, gıda
- yemek yemek
- yamdom
- kafeterya, yemekhane
- yamdukan
- bakkal, market
- yamfilya
- oburluk
- yamgi
- besleme
- beslemek, yedirmek
- yamible
- yenilebilir
- yenilebilir şekilde
- yamkal
- aç
- aç bir şekilde
- yamkalya
- açlık
- yamkamer
- yemek odası
- yamnenible
- yenmez, yenilemez
- yenilemez şekilde
- yampeldo
- aç
- aç bir şekilde
- yamtul
- yemek takımı, çatal bıçak takımı
- yamvole
- açlık, iştah
- acıkmak, çok istemek
- yamxey
- yiyecek, gıda
- yamyen
- yiyici
- yanlyo
- yakıt
- yanmo
- yün
- yao
- ısırık
- ısırmak
- yarda
- yarda
- Yason
- Jason, Yason
- yasuf
- yusufçuk
- yate
- yat
- yatima
- yetim, öksüz
- yawxe
- anahtar
- yaxu
- canavar, hayvan
- Yehudi
- Yahudi, Musevi
- Yahudice
- Yehudiismo
- Yahudilik, Musevilik
- Yehudiyen
- Yahudi, Musevi
- Yemen
- Yemen
- yen
- (canlı) varlık, kişi, herif, adam, şahıs, kişileştirilmiş nesne
- yentu
- yutak, farinks
- yentuli
- faringeal, yutaksal
- Yeremia
- Yeremya
- Yerusalem
- Kudüs
- Yese
- İşay
- yesen
- vahşi, evcilleştirilmemiş
- vahşice
- yesenyen
- canavar, vahşi
- Yesu
- İsa
- yexim
- yeşim taşı
- Yidix
- Yidiş (dili)
- Yoakim
- Joachim, Yoyakim
- yobu
- bel, bel bölgesi
- yodin
- iyot, I
- Yoel
- Yoel
- yoga
- yoga
- yogurtu
- yoğurt
- Yohan
- Yuhanna, Jane
- yoho
- ayartma, baştan çıkarma
- ayartmak, baştan çıkarmak
- yohone
- cezbedici, ayartıcı
- cezbedici bir şekilde
- yolyu
- endişe, kaygı, tasa
- endişelenmek, kaygılanmak, dert etmek
- yolyudo
- endişeli, kaygılı
- endişeyle, kaygıyla
- yon
- ile, vasıtasıyla, aracılığıyla, yoluyla
- yon-
- ile, vasıtasıyla, aracılığıyla, yoluyla
- yon na
- -arak, -erek
- Yona
- Yunus
- Yonatan
- Yonatan
- yonfobi
- gözdağı, korkutma
- gözdağı vermek, korkutmak
- yongu
- kullanım, kullanma
- kullanmak, yararlanmak
- yongudo
- kullanılmış, ikinci el
- kullanılmış olarak
- yonguible
- kullanılabilir
- kullanılabilir şekilde
- yonguyen
- kullanıcı
- yoni
- iyon
- iyonize etmek, iyonlaşmak
- yonidi
- binme, sürüş
- binmek (ata, bisiklete vb.), sürmek
- yonya
- ile yapılmak, aracılığıyla yapılmak
- Yonyo
- İyon Denizi
- yoran
- beşik
- sallamak, sallanmak
- Yosef
- Yusuf
- yow
- yağ
- yoxin
- vicdan
- Yoxwa
- Yuşa
- yoyo
- yoyo
- yozay
- suç, kusur, kabahat
- suçlamak, suçlu olmak
- yozaykal
- masum
- masumca
- yozaykalgi
- beraat, aklama
- beraat ettirmek, aklamak
- yozaypul
- suçlu
- suçlu bir şekilde
- yu
- sen
- Yuda
- Yahuda
- Yudit
- Judith
- yugo
- boyunduruk
- yukwe
- hoş, keyifli, tatlı
- hoş bir şekilde, keyifli bir şekilde
- yukyo
- geçerlilik
- geçerli olmak
- yulaf
- yulaf, Avena
- Yulyo
- Jül
- yumaw
- tüy, kuş tüyü
- yumawlari
- tüyler (kuş)
- yumuku
- göçebelik
- göçebe olarak yaşamak
- yunki
- cesaret
- cesaret etmek, cüret etmek, cesaretlendirmek
- yunkigi
- cesaretlendirme, teşvik
- cesaretlendirmek, teşvik etmek
- yunkipul
- cesur, yürekli, gözü pek
- cesurca
- Yustin
- Justin
- yusu
- senin
- yusu ete
- seninkiler (canlılar)
- yusu oto
- seninkiler (eşyalar)
- yusu te
- seninki (canlı)
- yusu to
- seninki (eşya)
- yuxi
- oyun, maç
- oynamak
- yuxifil
- oyuncu, oyunbaz
- oyuncu bir şekilde
- yuxikamer
- oyun odası
- yuxitul
- oyuncak
- yuxituldukan
- oyuncakçı dükkanı, oyuncakçı
- yuxixey
- oyun (nesne)
- yuxiyen
- oyuncu
- yuxu
- gelincik, Mustela
- zabatu
- müsadere, el koyma
- müsadere etmek, el koymak
- Zakaria
- Zekeriya
- zakere
- müzakere, görüşme
- müzakere etmek, görüşmek
- Zambi
- Zambiya
- Zambili
- Zambiyalı
- Zambiyen
- Zambiyalı
- zangar
- pas
- Zaratuxtra
- Zerdüşt, Zarathustra
- zarif
- zarif, şık, kibar
- zarifçe, şık bir şekilde
- zaxi
- dergi
- zebra
- zebra, Hippotigris
- zekaru
- bahsetme, söz etme, anma
- bahsetmek, söz etmek, anmak
- zendana
- zindan
- zenjebir
- zencefil, Zingiber officinale
- zeytuni
- zeytin, Olea europaea
- zeytuniyow
- zeytinyağı
- zigzagu
- zikzak
- zikzak yapmak
- zigzagune
- zikzaklı
- Zimbabwe
- Zimbabve
- Zimbabweli
- Zimbabveli
- Zimbabweyen
- Zimbabveli
- zinko
- çinko, Zn
- ziper
- fermuar
- zira
- kimyon, Cuminum cyminum
- zirehe
- zırh
- zirkonyum
- zirkonyum, Zr
- zixe
- tıslama
- tıslamak
- zizi
- kuzen (samimi), kuz
- zombi
- zombi
- zona
- bölge, alan, kuşak
- zonali
- bölgesel
- bölgesel olarak
- zubale
- çöp
- zubul
- solma
- solmak
- Zuhura
- Zühre, Venüs (gezegen)
- zuhuradin
- Cuma
- zukam
- nezle, soğuk algınlığı
- zukini
- kabak, sakız kabağı, Cucurbita pepo
- zumbur
- eşek arısı
- zumrudi
- zümrüt
- zungu
- iz
- zungufolo
- iz sürme, takip
- izini sürmek, takip etmek
- zuraka
- alakarga
- zway
- sinek, Diptera